Değerli okuyucu,
Son yılların popüler konusu e-mobilite. Bilinen tarafı yeni tür taşıt araçları. Bunların yeniliği, kullanıdığı enerji formundan kaynaklanıyor. Söz konusu araçların bir bölümü, son zamanlarda trafikte, otoparklarda daha sık görmeye başladığımız elektrikli araçlar. Bunları BEV (Battery Electric Vehicles – Bataryalı Elektrikli Araçlar) başlığı altında topluyoruz.
Diğer bir grup ise hidrojen ve amonyak gibi maddelerle çalışan yakıt hücreli araçlar. Bunları da Yakıt Pilli Elektrikli Araçlar (FCEV) başlığı altında topluyoruz.
İkinci grup, yani yakıt pilli araçlar Türkiye’de sokaktaki insanın önüne henüz çıkmış sayılmaz bile. Ancak kendisini henüz görünür kılmamasına rağmen bu araçlar, daha şimdiden, kendini yeni yeni ispat çabası içindeki, bildiğimiz elektrikli araçların rakibi olarak öne çıkmaya, çıkarılmaya başladı. Peki neden? Nasıl?
Bu soruların cevabına geçmeden önce, takvimi biraz geriye doğru saralım ve televizyon teknolojisindeki değişikliğin kısa tarihine bakalım. Tahmin ediyorum, konunun TV'lere nasıl geldiğini merak ediyorsunuz, hemen özetleyelim. Tüplü TV'ler tarihten silindi. Peki şimdi yeni teknoloji olarak önümüze koyulan bazı yeni teknoloji ürünü araçlar da aynı akıbete uğrayabilir mi? Ya da şöyle soralım, bugün pek bir popüler olan elektrikli araçlar geçici bir heves olarak kalabilir mi?
TV’NİN GİRİŞİ GELİŞMESİ VE BUGÜNÜ
Televizyon kelimesi eski Yunancada “uzak” anlamına gelen “telos” ve Latincede “görmek” anlamında kullanılan “Visio” kelimelerinin birleştirilmesiyle oluşturulmuştur.
İskoç mühendis John Logie Baird, 1923-1925 yılları arasında çok sayıda çark ve parçadan oluşan ilk mekanik televizyonu icat etti. İlk renkli televizyonun icadı hakkında kesin bir bilgi mevcut değil ancak yine Baird tarafından 1938 yılında icat edildiği ve yine ilk renkli yayının da kendisi tarafından yapıldığı iddia ediliyor.
Öncesinde farklı ülkelerde deneme amaçlı yayınlar yapılsa da ilk düzenli ve yüksek çözünürlüklü televizyon yayını Britanya Yayın Şirketi (BBC) tarafından 1936 yılında başlatıldı.
İlk renkli televizyon yayını ise 1954 yılında ABD kuruluşlu NBC kanalı tarafından yapıldı.
Türkiye’deki ilk televizyon yayını ise İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) tarafından 1952 yılında gerçekleştirildi.
Her ne kadar Zworykin tarafından 1930’lu yıllarda icat edilmiş olsa da, Amerikalı mucit Philo Taylor Farnsworth’un ortaya koyduğu CRT (katot ışınlı tüp) teknolojisi sayesinde 1970’li yıllarda ortaya çıkan bizim bildiğimiz adıyla tüplü televizyonlar piyasayı adeta domine etti.
Televizyon dünyası 1995’lere kadar uzun süre önemli bir değişiklik yaşamadı. Ancak plazma ekran panelleri adeta bir devrim niteliğindeydi. Tüplü, hantal ve kocaman televizyonlar, yerini incecik ekranlara bıraktı. Fakat LCD’lerin çıkmasıyla, plazma TV’ler de 2010’lu yıllarda piyasadan silindi.
Yaklaşık 30 yıllık tüplü televizyon hükümranlığının ardından 2000’ler hafif, ince ve kullanışlı LCD’lerin keşfine ev sahipliği yapıyordu. Daha yüksek görüntü kalitesi, daha büyük ekran gibi olanaklar da devreye girdi ve 2007’de ilk kez LCD satışları CRT (tüplü televizyon) satışlarını geçti.
LED TV’nin en büyük farkı, kullanılan arka aydınlatmanın floresan lambalar değil, LED lambalar olmasıdır.
Daha yüksek görüntü kalitesine yönelik talep HDTV'lerin ortaya çıkmasına neden oldu.
Ekrandan çıkan ya da derinliği olan görüntülerin herkesi heyecanlandırdığı ve 3D teknolojisinin sinemalarda yaygınlaştığı dönemde 3D TV'ler de 2010’lu yıllarda ortaya çıktı.
LCD’lerin çıkışından kısa bir süre sonra, 2010’larda ise artık günümüz standardını oluşturan Smart TV’lerle tanıştık. Akıllı televizyonlar 2010'lardan günümüze kadar sektörün standardı haline geldi.
Yani, CRT (tüplü) TV’lerin hâkimiyeti 1970 ila 2007 yılları arasında yaklaşık 37 yıl sürdü.
Aslında konumuz televizyon değildi ama bu kısa tarihçe anlatmak istediklerimize iyi bir zemin teşkil edecektir diye düşünüyorum. Ve şimdi gelelim asıl konumuza...
BATARYALI ELEKTRİKLİ ARAÇLAR (BEV)
Tarihte bilinen ilk elektrikli motor ve araç, 1835 yılında Thomas Davenport tarafından Amerika Vermont’ta icat edildi.
Türkiye'de ilk elektrikli otomobil II. Abdülhamid tarafından İngiltere'de Messrs Immisch & Co şirketine 1888 yılında sipariş edildi. Şirketin mühendisleri Magnus Volk ve Moritz Immisch'in özel olarak hazırladıkları bu otomobil, ön kısmında tek bir büyük teker yerine birbirine yakın iki küçük tekere sahipti. Immisch tarafından patenti alınan 20 Amper 48 Volt 1 beygirlik motoru vardı. Abdülhamit bu otomobilden çok memnun kalmıştı ve bu iki mühendisi ödüllendirmişti. Bu sayede mühendisler uluslararası bir üne kavuşmuşlardı.
Sultan için hazırlanan bu otomobil o zamanın teknik dergilerinde de görülebiliyor.
1897 yılında ilk elektrikli taksiler New York caddelerinde yerini aldı. Aynı yıl Connecticut'ın Pope İmalat Şirketi, ilk büyük ölçekli Amerikan elektrikli otomobil üreticisi oldu.
1900 yılına gelindiğinde elektrikli araçlar altın çağını yaşamaya başladı.
1908 yılında Henry Ford, seri üretime aldığı yeni benzinli araba olan Model T’yi tanıttı.
Ford’un yaptığı bu hamle ile Amerikan otomobil pazarını baştan aşağı değiştirdi.
1912 yılında satışlarda rekor kıran elektrikli araçların yerini, seri üretimde imal edildiği için daha uygun olan benzinli araçlar aldı. Aynı yıl elektrikli bir otomobil 1.750 dolar iken benzinli bir otomobil yalnızca 650 dolardı.
1920’lerde elektrikli araçlar artık tercih edilen bir ürün olmaktan çıktı.
1960’lara gelindiğinde özellikle fabrikaların yoğun üretim yapması, otomobillerin sayısının artması ve ısınmada kullanılan zararlı yakıtlar nedeniyle Avrupa ve Amerika’da binlerce kişinin hayatına mal olan bir dizi hava kirliliği sorunu ile karşı karşıya kalındı. Bu olayların ardından 1970’lerde çevreye daha az zarar vermesi nedeniyle elektrikli araçlar yeniden gündeme taşındı.
1972 yılında BMW, 1602 E adında bir elektrikli araç modeli tasarladı ve dönemin Olimpiyat Oyunları’nda sergilendi. Ancak model hiçbir zaman üretime geçmedi.
1973 yılında çıkan OPEC Petrol Krizi nedeniyle benzin fiyatlarının artması, benzinli araçlara alternatif arayışının ortaya çıkmasına neden oldu ve bu dönemde elektrikli araçlar konusundaki çalışmalar yeniden hız kazandı.
1974 yılında Vanguard-Sebring'in çıkardığı CitiCar, Washington DC'deki Elektrikli Araç Sempozyumunda ilk çıkışını yaptı.
1990’larda ABD’de “Temiz Hava Yasası Değişikliği ve Enerji Politikası Kanunu”nun yürürlüğe girmesi ile elektrikli araçlar yeniden gündemde yerini almaya başlarken, bu alanda yapılan yatırımlara da destek verildi.
GM CEO’su Roger Smith, “dünyanın en verimli üretim aracı” olarak adlandırılan EV1’in üretimini tamamladı.
1997 yılında Toyota, dünyanın ilk kez ticari olarak pazarlanan ve seri üretilen hibrit otomobil Prius'u Japonya'da tanıttı. Üretildiği ilk yıl yaklaşık 18.000 adet satıldı. Global satışa sunulduğu ilk yıl ise 50.000 adet satıldı.
1997-2000 yılları arasında Honda EV Plus, GM EV1, Ford Ranger Pick-Up EV, Nissan Altra EV, Chevy S-10 EV ve Toyota RAV4 EV gibi modelleri büyük otomobil imalatçıları tarafından üretildi. Ancak bu dönemde araçların satılması yerine kiralamaya gidilmesi tercih edildi.
2006 yılına gelindiğinde elektrikli araç konusunda devrim sayılabilecek bir adım olarak, Tesla üretimi karşımıza çıktı. Tesla diğer elektrikli araçlardan farklı olarak, tek sefer şarj edilme ile 200 kilometre gidebilecek şekilde tasarlandı. 2011yılında Tesla’nın Roadcaster adıyla piyasaya sürdüğü model ise 240 kilometre menzile sahipti.
2010 yılında hem fiyatı hem de performansı ile 6 yılda 250.000 adetten fazla satan Nissan Leaf ilk kez piyasaya çıktı. Şu an dünyada en çok satan elektrikli araba olan Nissan Leaf 2019 yılında yeni modelini piyasaya çıkardı.
2019 yılında sadece Çin’de 1.000.000 BEV satılırken, bu miktar 2022 yılında 3.000.000 adete çıkmıştır.
2021 yılında dünyada en çok satan elektrikli araç Volkswagen ID.3 idi. Menzili 330 ila 550 km. dir.
2022 yılında Porsche Taycan, Tesla Model 3, Tesla Model Y, Volkswagen ID.4, Volkswagen ID.3, Renault Zoe, Nissan Leaf, Hyundai Kona, Kia Niro modelleri en çok satılanlardı.
Bataryalı elektrikli otomobillerin (Battery Electric Vehicles) en büyük çıkışı 2006 yılında Tesla ile oldu.
Türkiye’de 2021 yılında 2.849 adet elektrikli otomobil satışı yapılmıştır. Ancak, Opel Ampera benzinli bir elektrik jeneratörüne sahip olduğu için, hibrit araçlar ise fosil yakıt da kullanabildikleri için, Türkiye'de elektrikli araçlara uygulanan vergi indiriminden faydalanamamaktadır.
YAKIT PİLLİ ELEKTRİKLİ ARAÇLAR (FCEV)
(FCEV – Fuel Cell Electric Vehicles/Yakıt Hücreli Elektrik Araçlar) enerji kaynağını doğrudan elektrik enerjisine çevirerek çalışan sistemlerdir; yani kendi enerjilerini anında üretirler; hem depolama, hem de enerji üretimi mümkündür. Yakıt olarak H2, etanol, metanol ve amonyak kullanmaktadırlar.
Dolayısıyla, 2006’dan bugüne geçen 17 yılda bugünlere gelen BEV araçların, bundan sonraki rakibi FCEV araçlarla karşılaştırmasını yaptığımızda, acaba CRT TV’lerle aralarında benzerlikler ve akıbeti konusunda da aynı yaklaşım yapılabilir mi?
Piyasaya hâkimiyet :
Kuşkusuz BEV, FCEV araçlardan daha çok piyasaya hâkimdir…
ABD pazarında FCEV araçları daha çok Honda, Hyundai ve Toyota üretmekte ve satmakta iken, diğer bütün markalar BEV üzerinde yoğunlaşmaktadırlar.
Güvenlik :
Bu konuda H2’nin son derece yanıcı bir gaz olması ve gaz kaçakları her zaman sorgulanmaktadır. Ancak, FCEV araçlarda kullanılan H2 tankları acımasızca test edilmektedir. Örneğin Toyota Mirai H2 tankı, çelik tanklara göre 5 kat daha çarpışmaya dayanıklı ve herhangi bir gaz kaçağı durumunda H2 gazını hemen kesecek algılayıcılarla üretilmektedir.
BEV enerjiyi depolar, ancak FCEV elektrik üretir ve aynı zamanda depolar.
Li-Ion Batarya
H2 Yakıt Pili
BEV, elektrik depolama için büyük bir batarya kullanır.
En uzun menzil 2022 Lucid Air Dream marka aracın kaydettiği ve ABD.Çevre Ajansı’nca tescil edilen 505 mil veya 856 km.dir.
FCEV, elektrik üretmek için H2 yakıt pili ve H2 tankı kullanır.
En uzun menzil, 2022 Toyota Mirai XLE marka aracın kaydettiği ve ABD.Çevre Ajansı’nca onaylanan 402 mil veya 684 km.dir.
2022 Hyundai Nexo menzili 800 km.dir.
Ağırlık :
Otomobillerde BEV, FCEV’lerden daha etkili ve verimli iken, ağır vasıta, iş makineleri, TIR’lar gibi ağırlığın ana unsur olduğu araçlarda FCEV’ler bir çağ değiştirmektedir. H2, bataryalardan daha enerji yoğundur ve birim ağırlık başına daha fazla enerji barındırır. Örneğin, 800 km.menzili olan bir kamyonda bataryalar 2 ton daha ağırdır ve bu 2 ton daha az yük taşımak demektir.
Menzil (tek dolumla gidilen yol) :
FCEV araçlarda menzil BEV araçlara göre birkaç kat fazladır. VW, 2022 yılında 2.800 km.menzilli bir H2 yakıt pili patenti almıştır.
Menzil ile birlikte en önemli parametre yakıt dolum zamanıdır. BEV’lerde şimdilerde %10’dan %80’e batarya dolumu 35 dk. iken, bataryalı ağır araçlarda bu saatler almakta; oysa FCEV ağır araçlarda bu zaman 15 dakika olmaktadır. Böylelikle ağır vasıtalar aynen fosil yakıtlı araçlar gibi etkili sefer yapabilmektedir.
FCEV’lerin bir diğer avantajı hava şartlarına (sıcak-soğuk) bataryalardan daha az duyarlı olması ve ayrıca soğuk havalara daha dayanıklı olmasıdır.
Servis dışı kalma zamanı :
Eğer bataryanız dolduramadan biterse, ya bataryanızı bir şarj istasyonuna ulaştırıp doldurmanız ve etkrar geri taşımanız, ya da yeni bir batarya almanız gerekmektedir. Bu da bu tür doldurma istasyonlarına son derece sıkı bağlılık demektir. Oysa, FCEV araçlarda böyle bir bağlılık yoktur.
Çevresel Maliyet :
Özellikle dünyamızı bir felakete sürükleyen karbon ayak izinin azaltılmaya çalışıldığı dünyamızda, H2 Konseyinin yayınladığı “Path to hydrogen competitiveness: a cost perspective” raporunda, karbon ayak izini azaltmanın en ucuz çözümünün H2 yakıt pilleri olduğu belirtilmektedir.
Altyapı :
BEV ve FCEV için en önemli sıkıntılar dolum zamanı ve kullanılabilecek altyapıdır (dolum istasyonları). Şu aşamada BEV araçlar için 100.000’lere yaklaşan dolum istasyonları varken, FCEV araçlar için bu birkaç bin ile ifade edilmektedir.
Uygulama alanları :
Taşımacılık (kamyon, TIR v.b.)
Depolama iş makineleri (forklift vb.)
Trenler
Yolcu ve yük (kargo) gemileri
Havacılık sektöründe özellikle küçük uçaklar (20 yolcu) ve kısa uçuşlarda FCEV uygulamaları çığ gibi büyümektedir (ZeroAvia). Airbus, yapacağı testler sonucunda 2025 yılında H2 yakıt pilli (FCEV) motorlara geçme kararını vereceğini ve ilk ticari uçağın 2035 yılında uçmaya başlayacağını belirtmiştir. Aynı şekilde Boeing, 2008 yılında ilk FCEV uçak protipini yapmış, 4 yıl sonra ise Hayalet Gözü (Phantom Eye) adlı sıvı FCEV esaslı İHA’sını 4 gün boyunca ve 20.000 feet yüksekte denemiştir.
Konutlar için ısı ve enerji
Yukarıdaki bilgiler ışığında aşağıdaki gibi bir sonuca varılmaktadır:
“CRT TV’lerin hâkimiyetinin 37 yıl sürdüğü anımsandığında, otomobiller ve benzeri küçük araçlar için BEV teknolojisinin en az 20-25 yıl daha piyasadaki hâkimiyetini devam ettireceği; ancak, bu sınıfların dışındaki ağır vasıta, iş makineleri, trenler, gemiler ve hava araçları için (küçük İHA’lar hariç) FCEV teknolojisinin bugünden BEV teknolojisini geçtiği ortaya çıkmaktadır.
H2 üretiminde yoğunlukla “elektroliz” gibi, verimliliği ancak %75 olan ve çok yüksek enerji kullanan bir teknoloji yerine, hem çöpleri (örneğin dünyamızın başına bela olan geri dönüştürülemeyen plastikler) bertaraf etmek, hem de kendi elektriğini üreten ve %94 gibi verimlere ulaşabilen gazlaştırma teknolojisini kullanmak son derece akıllı bir çözüm olacaktır.
Gazlaştırma teknolojileri, her eve kurulabilecek hacimlere de inebilmekte ve böylece “yerinde üret, yerinde tüket” mottsunu da gerçekleştirmektedir.”
Elektrikli araçlar konusunda uluslararası bilim dünyası da benzer düşüncelere sahiptir:
Alman Hemholtz Enstitüsü Ulm Elektrokimyasal Enerji Depolama ve H2 Uzmanı ve Enstitü Direktör Yrd. Prof. Maximilian FITCHNER, “Wirtschaftswoche” dergisinde çıkan makalesinde, kuyudan tekerleğe (well-to-wheel) (doğalgazdan H2 üretimi kastedilmektedir-YN) düşünüldüğünde, FCEV teknolojisinin verimlilik açısından BEV teknolojisinden kat be kat daha verimsiz olduğunu, H2’nin karşısında olmadığını, ancak H2’nin otomobillerde değil, ancak diğer bütün alanlarda çok mantıklı olduğunu belirtmektedir.
Alman HTW Berlin’de Yenidenüretir (regenerative) Enerji Sistemleri’nden Prof. Volker QUASCHNING de, H’ FCEV araçlarda ülkelerin yeniden üretilebilir H2 ithalatına bağımlı kalacakları için, FCEV teknolojisiyle otomobiller üretmediklerini ve gelecekte de bu nedenle üretemeyeceklerini belirtmektedir. Ayrıca, yüksek enerji kayıpları nedeniyle H2 yakıtlı FCEV otomobil üretmek de manasızdır. Bu nedenle, otomobiller yerine uzun yol yapan araçlarda kullanmak mantıklıdır.
Alman Horvath & Partners danışmanlık firması da, “Automotive Industry 2035 – Forecasts for the Future - 2035’e kadar Otomotiv Endüstrisi Tahminleri” adlı raporunda;
2023 ila 2025 yıllarını kapsayan ilk faz olan push (dürtme) fazında, üreticilerin e-mobiliteyi teşvik edecekleri, bunun ana nedeninin CO2 salınımları olacağı belirtilmektedir.
2030 ila 2035 yıllarını kapsayan ikinci faz olan pull (çekme) fazında ise, ilk alımdaki çok yüksek maliyetlerin makul seviyelere getirileceği belirtilmektedir.
Euro-7 standardının uygulamaya konulmasıyla (örneğin CO2 vergisi), içten yanmalı motorlu (İYM) araçların alım maliyetlerinin çok yükseleceği ve e-araçlar ile arasındaki satın alma ve yakıt maliyetlerindeki mesafenin düşeceği, hatta İYM ve fosil yakıtlı araçların daha pahalı hale geleceği belirtilmektedir.
Bunlardan başka 2023-2025 yılları arasında menzil ve dolum zamanı endişeleri giderilecektir.
En sonunda, üretiminde yenilenebilir elektrik kullanılarak H2 üretimi CO2 karbon ayak izi, diğer tüm yakıtlara göre daha düşük yapılacaktır.
BEV araçlarda, toplam enerji verimliliği %70-80 arasındadır.
H2 yakıtlı FCEV araçlarda ise, bu oran (elektrolizle H2 üretildiğinde) %25-35 arasındadır. (Gazlaştırma ile üretildiğinde toplam verim %60-70 arası).
Bu nedenlerle, Boston Consulting Group tarafından da paylaşıldığı gibi, otomobiller dışındaki diğer tüm alanlarda FCEV kullanımı daha anlamlı olacaktır.
Bu gelişmelere koşut olarak, FCEV araçlar da gün geçtikçe artarak piyasaya sürülmektedir. Örneğin Toyota Mirai Sedan, 49.500 $ fiyatla Aralık 2021’deABD.de piyasaya sürülmüştür. Hyundai Nexo, Aralık 2018’den beri piyasadadır.
2017 yılında Toyota Mirai fiyatları 57.500 $’dan başlıyordu. Şimdi 2022 yılı itibariyle 45.000 $ olup, bu fiyata ilk 3 yıl yakıt fiyatı dâhildir. Kiralama fiyatları ise, Hyundai, Honda and Toyota için 2.900-2.500 $/yıl ve yaklaşık 369 ila 350 $/ay miktarına karşılık gelmektedir.
BMWiX5 Hydrogen modelini, Toyota FCEV teknolojisiyle 2025’de piyasaya sürecektir.
Land Rover, Defender Off-Roader H2 olarak piyasaya hazırlamaktadır.
Mercedes-Benz ve VW de yeni FCEV modellerini çalışmaktadır.
Burada ekonomi de önemlidir. Hâlihazırda, FCEV otomobillerde maliyet 9-11 €/100 km. olurken, bu maliyet BEV otomobillerde 2-7 €/100 km. olmaktadır. Burada, H2 maliyetinin yaklaşık 10 €/litre olduğu göz önüne alınmaktadır.
Örneğin California Hydrogen Business Council verilerine göre, 2017 yılında H2 fiyatı 10-17 $/kg.dır. Ancak DOE FCTO Dairesi, bu maliyetin 2025’li yıllarda 3-5 $/kg. miktarına düşeceğini hesaplamaktadır.
Öyleyse, H2 maliyetinin dizel fiyatının 2 katına düşmesi durumunda (2 $/kg) ve enerji yoğunluğu ile hesaplandığında, km başına maliyetin dizel maliyetinin ¼’ne düşeceği; buna rağmen menzilinin 4 katına çıkabileceği sonucuna varılabilir (lütfen bu konudaki diğer makalem https://www.enerjigunlugu.net/li-ion-piller-bir-sehir-efsanesi-mi-32046yy.htmbakınız). Böyle bir manzara karşısında ve H2 üretim ve depolama maliyetlerindeki tepe aşağı düşüş durumunda, BEV araçlar da buna dayanamayacaktır.
Bu anlamda, yazımın başlığında da sözünü ettiğim, CRT (Tüplü) TV’ler gibi, BEV araçlar da (belki otomobiller bir süre daha hayat-ı idame etmek üzere) 20-25 yıl sonra ortadan kalkacak ve hayatımızdan çıkacaktır.
Kaynaklar
https://bilimgenc.tubitak.gov.tr/makale/televizyon-kim-ne-zaman-icat-etti
https://donanimgunlugu.com/gecmisten-gunumuze-televizyon-85589/6
https://www.cnnturk.com/teknoloji/televizyonlarin-evrimi
https://ev.hedeffilo.com/elektrikli-arac-tarihcesi#:~:text=1835,batarya%20kullan%C4%B1lan%20k%C3%BC%C3%A7%C3%BCk%20bir%20lokomotifti.
https://tr.wikipedia.org/wiki/Elektrikli_otomobil
https://www.hydrogenfuelnews.com/hydrogen-car-energy-loss/8556432
https://www.umicore.com/en/newsroom/news/fuel-cells-battery-difference/#:~:text=Hydrogen%20is%20significantly%20more%20energy,driving%20ranges%20and%20heavier%20payloads.
https://www.visualcapitalist.com/visualized-battery-vs-hydrogen-fuel-cell/
https://www.lexology.com/library/detail.aspx?g=1bf1cbf0-ac2f-4b39-a3de-2df77a9a515e
https://www.volkswagenag.com/en/news/stories/2019/08/hydrogen-or-battery--that-is-the-question.html
https://www.carwow.co.uk/blog/hydrogen-vs-electric-cars#gref
https://www.inverse.com/gear/honda-hyrdogen-cars-vs-battery-ev
https://www.renewableenergyworld.com/hydrogen/5-fossil-fuel-industry-myths-about-hydrogen/