FATMA ÇALIK ORHUN
Bundan yaklaşık iki ay kadar önce, 14 Ocak 2019’da Akdeniz’e kıyısı bulunan yedi ülke, bölgesel enerji denkleminde koordineli hareket etme hedefiyle yeni bir yapı oluşturmak üzere bir araya geldi. Yunanistan, İsrail, İtalya, Ürdün, Filistin, Mısır ve Güney Kıbrıs Rum Kesimi temsilcilerinin buluşma yeri ise Mısır’ın başkenti Kahire idi.
Katılımcılar, henüz tam vücut bulmasa da özünde Türkiye’yi Doğu Akdeniz’deki enerji oyunundan dışlayabilecek bir yapı kurulması konusunda mutabık kaldılar. Adı Doğu Akdeniz Gaz Forumu (DAGF) olarak açıklansa da, Akdeniz’e en uzun kıyısı bulunan ülkelerden Türkiye’nin bu yapının dışarıda tutulması dikkatlerden kaçmadı.
Konuya ilişkin açıklamalarda yeni yapının hedefleri, Akdeniz enerji kaynaklarının verimli kullanılması için teknik ve ekonomik işbirliği olarak deklare ediliyordu. Katılımcı ülkelerin yaptığı, bölgede Türkiye ve KKTC aleyhine ortaya koyulan ilk hamle değil. Son olması da beklenmemeli.
Gelen haberlere göre, Forum’un kuruluşu içi yapılan görüşmelerde, bölgede üretilecek doğalgazın East-Med adı verilen hat üzerinden taşınması için finans bulmanın en az yıllık zaman alacağı hesaplanıyor. Finansman sonrası inşa faaliyetleri için de yaklaşık 6-7 seneye ihtiyaç olduğu konuşuluyor.
Tabii Forum yeni olsa da, hayata geçirmeyi hedeflediği projeler için işe sıfırdan başlanmayacak. AB’nin de desteklediği projenin fizibilitesi için bugüne kadar 100 milyon doların üzerinde bir harcama yapıldığı belirtiliyor.
Forum için bir sonraki toplantının Nisan ayında ve yine Kahire’de yapılacağı açıklanmış durumda. İkinci toplantıda DAGF’nın yapısıyla, işleyişinin gündeme gelmesi bekleniyor. Ayrıca, bölgesel ve uluslararası kuruluşlar ile sektördeki önemli şirketlerin de bu zirvede temsil edileceği şaşırtıcı olmayacak.
Projenin amacı ilk etapta İsrail doğalgazının Avrupa’ya taşınması olarak lanse edilse de eldeki veriler, İsrail gazının kurulacak boru hattını tek başına doldurmasının imkansız olduğu ortada. Hatta Mısır açıklarında keşfedilen rezervlerden bir miktar ilave edilse bile maliyetin istenilen noktaya düşürülmesi mümkün görülmüyor. Bu yüzden gözler, Kıbrıs açıklarındaki, miktarı henüz netleşmemiş rezervlere de çevrilmiş durumda.
Dünya üzerinde kanıtlanmış doğalgaz rezervlerinde en büyük pay 45 trilyon m³ ile Rusya’da. İkinci sıradaki İran’ın 30 trilyon m³ ve Katar’ın 25 trilyon m³’lük kaynağa sahip olduğu kabul ediliyor. Aslında bu şartlar altında Doğu Akdeniz’deki doğalgaz rezervlerinin, bölgesel piyasayı etkilemesi pek de mümkün gözükmüyor.
TÜRKİYE OYUNUN DIŞINDA
Forum dışı tutulan tek ülke Türkiye değildi elbette. Akdeniz’e uzun kıyısı bulunan, Suriye, Lübnan ve Libya ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’de katılımcılar arasında yoktu. Bölgenin en büyük enerji pazarı ve aynı zamanda Doğu Akdeniz doğalgazının Avrupa’ya ulaştırılmasında en avantajlı ve en düşük bütçeli güzergahına ev sahipliği yapacak konumdaki Türkiye’nin Forum dışı tutulması, bu ortaklığın sürdürülmesi açısından büyük dezavantajdır.
Henüz detayları ortaya net bir şekilde çıkmamış olsa da Akdeniz’de Türkiye’yi dışlayacak şekilde gerçekleşen bu işbirliğinin arkasındaki asıl aktörün kim olduğu önemli. Çünkü mevcut koşullarda Akdeniz’deki kaynakları Batı’ya taşımak için pek rantabl olmayan bu projeye dayalı bir iş birliği pek de rasyonel görünmüyor.
O yüzden bu konuda kafa kurcalayan soruların cevabı, Doğu Akdeniz üzerinde oynanmaya başlanan enerji oyununda masanın büyük oyuncularının kim olduğuyla yakından ilgilidir. Ve çok da uzak olmayan bir gelecekte bunun ipuçları da ortaya çıkmaya başlayacaktır.
Fatma ÇALIK ORHUN - KEŞAN