Enerji Günlüğü (Mehmet KARA / ÖZEL) - Doğanlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Davut Doğan, Biotrend Enerji halka arzından beklenen 750 milyon liralık gelirin yüzde 60’ının şirketin kasasına gireceğini söyledi. Halka arz geliri satın alma, borç azaltma ve yeni projeler için kullanılacak.
Doğtaş ve Kelebek Mobilya markalarıyla bilinen Doğanlar Holding, enerji alanındaki faaliyetlerini de giderek daha fazla görünür kılmaya başladı. Daha önce hidroelektrik santrali yatırımları bulunan Grup, son birkaç yıldır çöpe ve biyokütleye dayalı elektrik üretim yatırımlarına ağırlık veriyor. Grup, bu alandaki faaliyetleri yürüten iştiraki Biotrend Enerji’yi halka açıyor. Doğanlar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Davut Doğan, Biotrend Enerji’nin halka arzı öncesi Enerji Günlüğü’nün sorularını cevapladı.
Nedir bu enerji işi Davut Bey?
Grubumuz daha çok Doğtaş ve Kelebek Mobilya markalarıyla biliniyor. İkinci önemli faaliyet alanımız enerji sektörü. Geçmişte rüzgar santralleriyle ilgilenmiştik ama olmadı. Ardından biri Ordu’da diğeri Erzurum İspir’de olmak üzere iki hidroelektrik santrali kurduk. Hollandalı bir fonla yüzde 50-50 ortaklığımız var. Fakat daha sonra çöpten enerji üretimi işi dikkatimizi çekti.
Atıktan enerji işi ne zaman başladı?
Bundan dört yıl önce bir Biotrend Enerji’ye ortak olduk. Daha sonra ortaklık yapısında değişiklikler oldu, hisselerin yüzde 97’si Doğanlar Holding’e geçti. Şu anda İnegöl, İzmir, Giresun, İskenderun, Malatya, Sivas, Uşak, Balıkesir, Bergama gibi yerlerde çöpten elektrik üretim tesislerimiz bulunuyor. Ayrıca iki tane de biyokütle santrali projemiz var. Aydın’daki kuruldu, Ezine’dekinin inşası Mayıs gibi bitecek, 30 Haziran’da faaliyete sokmuş olacağız.
Üretim kapasiteniz nedir?
2021 yılına 55.8 MW kurulu güçle girdik, yıl sonunda toplam 91.5 MW’a ulaşacağız. Lisanslandırılmış 17 projemizin toplamı 178 MW. Lisansların 15’i çöpten elektrik üretimiyle ilgili. İki biyokütle tesisimiz de zirai ve hayvansal atıkları işleyerek biyogaz elde edip bunlardan elektrik üretecek. Santrallerimiz yeni, hepsini son 1-2 yılda yaptık. Biz bu işe entegre atık yönetimi diyoruz. Çünkü burada farklı gelir kalemlerimiz de var.
Nedir bu ilave gelirler?
Tesislerimize gelen çöpleri ayrıştırdığımızda içindeki demiri, camı, plastiği, kartonu ayırıp satabiliyoruz. Dolayısıyla bunları ekonomiye geri kazandırmış oluyoruz. Ayrıca tesislerimizde kısaca ATY dediğimiz atıktan üretilmiş yakıt da elde ediyoruz. Edirne OSB’deki tesisimizden, bölgedeki sanayi tesislerine buhar satışı yapmayı planlıyoruz. Tesislerimizde ortaya çıkan sıcak su ile seracılık yapmayı da düşünüyoruz. Malatya’daki bir tesisimizde bu konuda yola çıkmış durumdayız. Ayrıca kompost gübre üretmeyi de düşünüyoruz. O henüz Ar-Ge aşamasında.
Ana girdiniz çöp, peki ne kadar potansiyel var?
Bir kişi günde ortalama 1 kilo çöp üretiyor. Yani Türkiye’de günde yaklaşık 80 bin ton çöp üretiliyor. Bunun 45 bin tonu günlük olarak işlenebiliyor. İşlenebilir çöplerin yüzde 20’sini Biyotrend olarak biz değerlendiriyoruz. Yeni tesislerimizin devreye girmesiyle birlikte pazar payımızı büyütüp bu sektörde lider konuma geçiyoruz.
Halka arzdan sağlanacak kaynağın yüzde 60’ı direkt şirketin kasasına girecek, yüzde 40’ı hissedarlara, yani Holding’e gidecek. Elde edeceğimiz geliri üç ana kalemde değerlendireceğiz. Birincisi, yüksek faizli kredilerin azaltılmasında kullanmak istiyoruz ki buna kısmi kredi kapaması diyebiliriz. Bu arada biz döviz riski taşımıyoruz. İkincisi yeni yapılacak tesislerle, verimliliği arttıracak, gübre ve atık ayrıştırma gibi tesislerin kurulmasında kullanacağız. Üçüncüsü ise yeni satın almalar olabilir...
Ya çöpler kıymete biner de ileride girdi sıkıntısı yaşarsanız?
Belediyelerle sözleşmelerimiz var, tesislerimize ne kadar çöp taşırlarsa o kadar katkı payı ödüyoruz, çöpleri vermeme gibi bir düşünceleri olamaz. Ayrıca Türkiye’de yüzde 1’e yakın bir nüfus artışı var. İnsanların gelişme düzeyi yükseldikçe çöp üretimi de artacak. Türkiye’nin 95 bin MW kurulu gücü var bunun 50 bin MW'ı yenilenebilir enerji. Biyoenerjinin payı ise sadece 1.500 MW. Söylemek istediğim şey şu; çok büyük fırsatlar var, gidilecek daha çok yol var.
Ve şimdi vatandaşı da çöp işine ortak etmek istiyorsunuz öyle mi?
Bir kere biz bu işe sadece çöp tesisi olarak bakmıyoruz. Yan ürünlerden gübrenin satışı, sıcak suyun seracılıkta kullanımı ve karbon sertifikası satışı gibi çok büyük ve önemli başka fırsatlar da var. Örneğin Aydın’daki tesiste zirai atıklar işlenecek. Zeytin çekirdeğini de değerlendirmeyi düşünüyoruz. Edirne’deki tesiste daha çok orman atıkları öne çıktı. Biz normal ağaç kesmiyoruz, Orman Bakanlığı’nın kestiği ağaçların köklerini değerlendiriyoruz.
Bu işteki rakip ya da rakipleriniz kimler?
Türkiye’de bizimki gibi böyle bir yapılanma henüz çok fazla yok. İlk başta bizim de çöpe ön yargımız vardı. Fakat bu işe ilk girdikten sonra bakışımız değişti. Kardeşimin ilk girdiğimizde kullandığı bir sözü hatırladım, kendisi (bu çöp değil, pırlanta) demişti. Yani biz aslında çöpü değil, pırlantayı halka açıyoruz. Biyogaz ve çöpten elektrik üretimi devlet tarafından da destekleniyor.
Diğer elektrik santralleri ile ne kadar ilgilisiniz?
Geçmişte Güney Korelilerle bir doğal gaz santrali kurmayı düşündük fakat bu tür yatırımlar teşvik kapsamından çıkarılınca sözleşmeden karşılıklı olarak çekildik. İthal kömüre dayalı yatırımlara lisans verilmesi yasak, yerli kömürümüz de çok verimsiz. Dolayısıyla doğal gaz ve kömürde önümüz kapandı. Güneş ve rüzgar gibi seçenekler var ama bizim için mevcut projeleri genişletmek ve verimliliklerini artırmak daha öncelikli görünüyor. Mesela her tesisimize atık ayrıştırma tesisi kurabiliriz.
Hibrit santrallere yaklaşımınız nedir?
Güneş ve rüzgarın da seçenekler arasında olduğunu söylemiştim ama önceliğimiz değiller. Tabii güneş enerjisini kullanarak mevcut tesislerimizi hibrit santrale dönüşebiliriz, bu bizim de ilgilenip desteklediğimiz bir konu.
Halka arz dışında proje bazında ortaklıklar da gündeme geliyor mu?
Bundan 8-10 yıl önce, bizim fabrikayı incelemeye Alman bir heyet gelmişti, orman atıklarına dayalı biyokütle tesisi kurmayı konuşmuştuk. Sadece kendi tesislerimizin atıklarıyla böyle bir yatırım fizibıl görünmemiş ve vazgeçmiştik. Tabii o aklımızın bir köşesinde kaldı. Daha sonra Biotrend Enerji için ortaklık teklif edilince aklımıza yattı ve bizde girdik. Burada çok yatırım fırsatları var, biz bu işi sevdik. Hayvansal atıklarla ilgili de bize ciddi ortaklık teklifleri geliyor.
Devlet elektrikte yerli ekipman kullanımını da destekliyor, sizde durum nedir?
Bizim santrallerimiz iki çeşit. Bir fermantasyon var, dev kazanlar ve tanklar var. Çöpleri çürüterek oradan gaz elde ediyoruz. Aslında yakma dedikleri şey tam yakma değil. Bir de borulama sistemi var, çöpü gömüp ordan gazları alıyoruz. Yerli üreticilerle çok çalışıyoruz. Motor dışındaki santral malzemelerinin çok önemli bir bölümünü Türkiye’den temin edebiliyoruz. Gaz motorlarının ne yazık ki Türkiye’de üretimi yok. Diğer tüm ekipmanları Türkiye’den temin ediyoruz.
Enerjiye ülke dışında da yatırım yapacak mısınız?
Yurt dışında da fırsatlar gördük. Mesela Senegal’i ikinci vatanımız olarak görüyoruz. Oraya 106 milyon dolarlık bir yatırımla Afrika’nın en büyük lojistik şirketini kurduk. Bu sırada orada yerleşik konuma da geçtik. Yakın pazarlardaki balkan ülkeleriyle ziyaretlerimizi gerçekleştirdik. Makedonya, Kosova gibi. Buralarda da bir fırsat olduğunu görüyoruz, katı atıklarıyla ilgileniyoruz.
Faaliyet gösterdiğiniz enerji dışı sektörlere bakışınız nedir?
Biz altı kardeşiz, ikinci kuşakla birlikte aileden 14 kişiyiz. Bize tek bir sektör yetmiyor, bu yüzden dört sektöre dağılmış olduk. Mobilya, enerji, inşaat ve bir de perakende. Çanakkale’de bir AVM’miz var. Özetle yatırımcı bir aileyiz ve bizde sanayicilik ruhu var. Yatırıma giriyoruz ve girdiğimiz alanlarda hep büyümeye çalışıyoruz.
Mehmet KARA - Enerji Günlüğü