Başlıktaki soruya cevabı baştan verelim: Hayır.
Çünkü, enerjide kaynak çeşitliliği ve bu çeşitli kaynaklarla yapılacak üretimde dengenin sağlanması çok önemli.
Enerji üretiminde bu yıl olduğu gibi yağışlı bir dönem dengeyi bozabiliyor. Ama aynı denge kurak bir dönmede tersine de dönebiliyor.
Bu nedenle enerjide bolluğu değil asıl yokluk krizini yönetmek zordur. Çünkü enerji talebi süreklidir ve anında karşılanır.
Birkaç ay önce 8-10 saat süreyle ülkenin elektriksiz kalması bu talebin sürekli bir şekilde karşılanmasının önemini herkese hatırlattı. Bu nedenle sürekli olan bu talebin en uygun yöntemlerle, temiz ucuz, güvenilir ve sürdürülebilir bir şekilde karşılanması önem taşıyor.
Üretilen enerjinin anında tüketilmesi gereği bazen planları bozabiliyor. Mesela bu yılın beklentilerin aksine bol yağışlı geçmesi, enerji barajlarını doldurdu ve hidro enerji santralleri su boşa akmasın diye tam kapasite çalıştırılıyor.
Ayrıca, alım garantisi ve dövizdeki artış nedeniyle küçük HES’lerde tam kapasite üretim yapıyor. İyi de, bunun neresi sorun derseniz yazıyı biraz daha okumanızı öneririz.
HİDROENERJİDE KAMU PAYI YÜKSEK
Önce toplam enerji ve hidroenerji üretiminde kamu ve özel sektörün paylarından başlayalım.
Bu yılın başında, kamuya ait enerji tesislerinin toplam elektrik üretiminin yüzde 23`ünü gerçekleştireceği, özel sektörün payının da yüzde 77`ye çıkacağı planlanmıştı. Ancak kamunun elindeki barajlı santrallerin tam kapasite çalışması planı değiştirdi.
Geçen senenin ilk 6 ayında hidroelektrik enerji üretiminde kamunun payı yüzde 55, özel sektörün payı ise yüzde 45`e karşılık gelmişti. Bu sene de kamunun payı yüksek. Hidro elektrik enerji kamunun özel sektörden daha fazla elektrik ürettiği tek kaynak görünümünde.
Geçen sene hidroenerjideki düşüşün neden olduğu açığı doğalgaz santralleri kapattı. TEİAŞ istatistiklerine göre bu yılın ilk 6 ayında 125 Milyar kWh elektrik enerjisi üretilmiş.
Hidrolik santrallerde geçen yılın ilk 6 ayında 21,5 milyar kWh olarak üretilen elektrik enerjisi bu yılın ilk 6 ayında 34,3 milyar kWh’a çıktı.
Geçen yılın ilk 6 ayında toplam üretim içinde yüzde 18’de kalan hidroenerji üretimi bu yılın aynı döneminde yüzde 28,5’e ulaştı. Geçen yıl aynı dönemde %45 civarında olan doğalgazdan elektrik üretimi ise bu yıl %36’ya geriledi.
Bunlar 6 aylık ortalama değerler. Bu yıl anlık üretimler hidroenerji lehine %40’lara kadar çıkarak fiyatların aşağıya çekilmesinde daha da etkili oldu. Bu da anlık fiyatlarda maliyetin altında satışlara neden oldu.
Geçen sene hidroenerji üretiminden ortaya çıkan açığı Doğalgaz kapatmıştı. Bu sene ise durum tersine döndü. Toplam elektrik üretiminin içinde hidroelektrik enerjinin artan payı bazı doğalgaz santrallerini krize soktu.
Özellikle kamu HES santrallerindeki (EÜAŞ) artış, elektriğin serbestçe alınıp-satıldığı PMUM’da birim fiyatları zaman zaman 10-13 kuruş seviyelerine düşürdü.
HİDROENERJİDEKİ ARTIŞ DOĞALGAZA TEHDİK OLMAMALI
Doğalgazla çalışan santrallerin üretim maliyetlerinin de bu seviyelerde olması nedeniyle çok sayıda verimi düşük doğalgaz santralinin ya üretimini durdurduğu ya da zararına üretim yaptığı belirtiliyor. Sektör SOS veriyor. Acil çözüm gerekli yoksa santraller ya batacak ya satılacak açıklamaları yapılıyor.
Verimsiz santrallerin devre dışı kalmaları rehabilitasyon ihtiyacını arttırır denip olumlu görülse de düşük fiyatlar yeni yüksek verimli doğalgaz çevrim santrallerinin yapımının ertelenmesine hatta bu tip projelerden vazgeçilmesine de yol açıyor.
Elektrik enerjisi fiyatındaki düşüş hem sanayi için hem de konutlar için olumlu. Üretilen elektriğin yaklaşık yarısı sanayide dörtte biri de konutlarda kullanılıyor. Ancak bu dönemsel düşük fiyatlar kadar önümüzdeki yılın enerji üretiminin planlanmasının da önemli olduğu unutulmamalı.
Bunun için seçilen enerji politikaları elektrik üretiminin teknik ve ekonomik olarak en uygun ve sürdürülebilir şekilde yapılabilmesine olanak tanımalı. Ortaya çıkan krizler yenilenebilir ve ucuz enerji üretimini baskılayacak bir ortam yaratmamalı.
HES`İ BASKILAMADAN GAZDAN ÜRETİM
Doğalgaz santrallerinin işletme özellikleri, kurak dönemlerde barajlı HES’lerin yerine pik enerji talebini karşılama imkanı tanıyor. Bu santraller kurak dönemlerde pik enerji talebi için ilave enerji üretimi yapabiliyorlar. Bu nedenle doğalgazda planlanan baz enerjinin yanısıra en azından kurak dönemlerde pik enerji ihtiyacımızı da karşılayacak kadar bir güvenilir güç yedeği oluşturmalı. Ancak bu arada kantarın topuzu kaçırılıp yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarımızdan enerji üretimi de baskılanmamalı.
Verimli doğalgaz çevrim santrallerine enerji çeşitlliği açısından ihtiyacımız var. Bu nedenle bu santrallerin verimsiz olanlarının dönüştürülerek üretimde kalmaları gerekir. Ancak doğalgaz’daki toplam kurulu gücün dış kaynaklara olan bağımlılığımızı sürekli arttıracak, yenilenebilir enerjiyi baskılayacak ve piyasayı domine edecek bir orana ulaşmamasına da özen gösterilmeli.
Bunun da tek yolu, farklı kaynaklara dayalı kurulu güç geliştirirken iyi planlama yapılması ve lisansların bu plana göre verilmesi.
Enerji Bakanlığı bu planlamaya 2 yıl önce niyet etmiş hatta Enerji Bakanı Sayın Taner Yıldız da bunu açıklamıştı. Ancak bu planlamanın neden yürümediğini kimse açıklamadı.
Enerji sektöründe galiba, daha iyi planlama, yeterli ve uygun kurulu güç kapasitesi çeşitliliği ve esnek, dinamik, güvenilir bir işletme yapısına olan ihtiyacımızı hatırlamamız gerekecek.
Bu hafta doğalgaz santralleriyle ilgili alınacak önlemlerin neler olacağı da merak konusu. Dursun YILDIZ