Enerji Günlüğü - Yaklaşık 1650 MW’lik kurulu güçleriyle yerli kaynaktan elektrik üreten, dolayısıyla arz fazlası oluşması halinde şebekeye giriş önceliği bulunan jeotermal enerji santrallerine, gece saatleri başta olmak üzere çeşitli zaman dilimlerinde Yük At (YAT), yani üretimi durdurma talimatları gitmeye başladı.
Türkiye elektrik sektörünün gündemi jeotermale kaydı. Ancak geniş kamuoyuna bu konuda yansıyan bir şey yok. Çünkü bir iki sektör temsilcisinin yaptığı ama konunun arka planını anlaşılır kılmaktan uzak açıklamalar dışında medyaya ulaşan herhangi bir bilgi de yok.
JES’lere ‘üretimi durdur’ dediler
Oysa her gün evimize, ofisimize, fabrikamıza, hatta tarlalarımıza ulaşan elektriğin üretimi aşamasında bir şeyler oluyor ve aslında bunlar hepimizi de ilgilendiriyor. Olay özetle, elektrik sistem operatörü konumundaki Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi TEİAŞ’ın, jeotermal ile elektrik üreten santrallere (Jeotermal Elektrik Santrali - JES) belli zaman dilimlerinde üretimi durdurmaları yönünde talimatlar göndermeye başlaması.
Oysa şebekeye giriş önceliği var...
Sektörel terminolojide Yük At, kısa adıyla YAT talimatı, şebekeye verilen elektriğin, talebin üstüne çıkması halinde veriliyor. Şayet elektrikte herhangi bir zaman diliminde arz fazlalığı var ise şebekeye giriş önceliği yenilenebilir kaynaklardan üretilmiş elektriğe ait. Mevzuata göre jeotermal yerli bir enerji kaynağı kabul edilmesine rağmen JES’lere YAT talimatları gönderilmeye başlanması ise jeotermalciler başta olmak üzere, sektörde büyük bir şaşkınlığa yol açmış durumda. Bu konuyu, Jeotermal Elektrik Santrali Yatırımcıları Derneği (JESDER) Başkanı Ufuk Şentürk’e sorduk.
TEİAŞ jeotermal santrallerini kapattırıyormuş diyorlar?
Evet, TEİAŞ son günlerde jeotermal enerji santrallerine (JES) yük at (YAT) talimatları vermeye başladı. Ya santrali tamamen kapat talimatları, ya da santralde güç düşür talimatları geliyor.
Nedir bu talimat, biraz daha açabilir miyiz?
Diyelim ki 30 MW’lik bir santrale, şu saatler arasında ya tamamen ya da kısmen üretimi durdur diyorlar.
Ne zaman başladı bu uygulama?
JES’lere yaklaşık 10 gün önce YAT talimatları verilmeye başlandı. Dün (önceki) akşam da geldi. Bana ulaşan bilgilere göre sadece Alaşehir’de dün 2-3 santrale YAT talimatı geldi. Daha önce Aydın tarafında da 2-3 santrale YAT talimatı verilmişti. Salihli’deki bir santrale de öyle. Yani bugüne kadar JES’lerin yaklaşık yüzde 80’ine yük at talimatı geldi.
Ne kadar süreliğine YAT talimatı geliyor?
Aydın tarafında genellikle 24:00 ile 08:00 saatleri için YAT talimatları geliyor. Yani bölgede klimaların kapalı, enerji talebinin düşük olduğu zaman dilimlerinde... Kimilerinde ise 20:00-21:00 arası gibi saatlik yük at talimatları gelebiliyor.
Talimat geldikten sonra nasıl bir süreç işliyor?
Jeotermal santralime YAT talimatı gelince önce kademe kademe güç düşürüyorum. Çünkü tesisi birdenbire durduramam. Yük atmam gerektiğinde yüzeye çıkan jeotermal akışkanı önce kuyuların yanındaki havuza almaya başlıyorum. Havuzlar dolunca jeotermal akışkanı santraldeki ana havuza basmam lazım. Bunun için şebekeden enerji çekmem gerekiyor. Ayrıca havuzda biriken bu jeotermal akışkanı reenjeksiyon kuyuları ile yeniden yeraltına basmam lazım. Yani elektrik üretimini durdursam bile su sirkülasyonunu hiç kesemiyorum.
Peki kuyuyu kapatamıyor musunuz?
Kapatırsak jeotermal sıva ters basınçla içeri dönüyor. Kuyuları geçici süreliğine kaybediyoruz. Geri kazanmak için yeni bir operasyonel işlemle tekrar açmam lazım kuyuyu. Bunun için yeniden sondaj kulesi getirip kuyunun içine inip belli bir kademeden devasa kompresörlerle azot veya hava basıyorum. Sebebi şu. Kuyuyu kapattığımda kuyunun yere yakın kısmında ilk 1000 metresi soğuyor. Kuyu bunu yeniden yukarı kaldırıp atamıyor. Buhar su karışık gelirken su yükü o kadar yüksek değil. Soğuyup da normal suya dönüşünce ağırlığı artıyor ve yeraltındaki kuyu basıncı bunu yukarı basamıyor. Bunu açmak için azot veya hava basmalıyım ki su yükünü kaldırayım. Bunun maliyeti bana 80-120 bin dolara mal oluyor.
Türkiye’de yeterince sondaj kulesi var mı?
Bu faaliyeti yapabilecek 8-10 kompresör, dört 5 tane de azot basma ünitesi var. Toplam 10-15 tane. Türkiye’de 1000 civarında aktif jeotermal üretim kuyusu bulunduğunu düşünürsek bu kadar ekipmanın 70-80 gün süreceğini söylemek lazım. Varın maliyetini siz hesaplayın.
Biz nasıl hesaplayalım, siz anlatın en iyisi?
Halen işletmedeki yaklaşık 300 jeotermal üretim kuyusunda mevcut basınç, YAT talimatı bittikten sonra kuyunun kendi kendine yeniden aktif hale gelmesini sağlayabilir. Ancak kalan kuyular mutlaka dışarından yeni operasyonel müdahale gerektiriyor. Bir sıkıntı daha var. Bizim santrallerimizdeki yaklaşık 100 jeotermal kuyu da pompa ile çalışıyor. Yani yer altında, aşağıda, yüksek sıcaklıklarda çalışabilen kuyu pompaları var. Ancak kuyudaki üretim durdurulduğunda, sıvı sirkülasyonu yaşanmadığı için yüksek ısıya maruz kalan bu pompalar bozuluyor. Sadece bozulan pompayı yüzeye çıkarmanın maliyeti 50 bin dolar. Eğer tamir edilemiyorsa, ki büyük ihtimalle tamir edilemiyor, yenisinin fiyatı yaklaşık yarım milyon dolar.
Bu konularda şu ana kadar neler yaptınız?
JESDER olarak biz, yine şirketler olarak teker teker ya da gruplar halinde sektördeki oyuncular olarak TEİAŞ yetkilileriyle temas halindeyiz. Durumu TEİAŞ yetkililerine anlatıyoruz. YAT talimatının yol açacağı ağır sonuçları yaşamamak için tek tek dilekçe de verenler var. Durumu anladıklarını düşünüyoruz ama dün (önceki gün) yine YAT talimatları aldık.
Peki bir çözüm öneriniz var mı?
Eğer elektrik üretim fazlalığı var ve ille de bazı santrallerin devre dışı bırakılması gerekiyorsa, kapanmada öncelik yurt dışına döviz ödediğimiz ithal enerji kaynaklarıyla elektrik üreten santrallere verilmeli. Yerli ve yenilenebilir enerji santralleri bu uygulamanın dışında tutulmalı. Çünkü aç-kapa sırasındaki operasyonun maliyeti 300-500 bin dolarları bulabiliyor.
Mehmet KARA - Enerji Günlüğü