Çetindemir: Biyokütle devlet desteğine muhtaç

Enerji Günlüğü - Ortadoğu Grup Çevre Projeleri Yöneticisi Murat Çetindemir, YEKDEM mekanizmasının biyokütle sektöründe yatırım yapmada evsel...

Enerji Günlüğü - Ortadoğu Grup Çevre Projeleri Yöneticisi Murat Çetindemir, YEKDEM mekanizmasının biyokütle sektöründe yatırım yapmada evsel atık depolama sınırını yılda 500 bin tonlardan 100 bin tona düşürdüğünü kaydederek, devlet teşviklerinin sürmesi gerektiğini söyledi.

Ortadoğu Grup Çevre Projeleri Yöneticisi Murat Çetindemir, 10. Uluslararası Enerji Kongresi ve Fuarı’nda (EIF) gerçekleştirilen ‘Enerji Üretiminde Biyokütle’ oturumunda yaptığı konuşmada, YEKDEM mekanizmasıyla hem yatırımların hem de edinilmiş bilgilerin artmasıyla birlikte, yatırım için uygun kabul edilen evsel atık depolama miktarının yıllık 100 bin ton ve altına kadar düştüğünü ve bu koşulları Türkiye’de 17 il dışında tüm illerin karşıladığını söyledi. Maliyetlerin düşmemesi hatta artış eğiliminde olması nedeniyle sektörün devlet desteğine muhtaç olduğuna da dikkat çekti.

YEK İLE YATIRIMLAR ARTTI

YEKDEM mekanizmasının yararlarından bahseden Çetindemir, “Türkiye’de YEK’den önce biyokütle olarak neredeydik, şimdi neredeyiz ve 2020 sonrası bizi ne bekliyor? YEK öncesinde biz 2007 de projeyi yapmak istediğimizde Türkiye’deki tesis sayısı 5’ti ve kapasite de 20 MW civarındaydı. 2008’de 50 MW civarına çıktı. Daha sonra 2010’da YEK’in devreye girmesiyle  birlikte 18 tane tesis oldu. 2017’de 82’ye çıktı.

Türkiye’deki atık dağılımına baktığınızda biz özel şirket olarak yıllık 100 bin tonun üzerinde evsel atığı depolama yapılabilen illeri yatırım için uygun kabul ediyoruz. Bu kapsamda bugün ulaştığımız teknolojiyle Türkiye’de 86 bin tonun altındaki 17 şehir dışında Türkiye’nin tamamında depolanan evsel katı atıktan enerji üretmek mümkün görünüyor. 2007 -2008 yılları civarında yatırım için aranan evsel atık miktarı 500 bin ton ve altıydı. Ama YEK ile birlikte hem yatırımlar arttı hem de edinilmiş bilgilerin artmasıyla birlikte bu rakamı yıllık 100 bin ton ve altına kadar düşürmüş olduk. Yani YEK’in böyle bir desteği oldu, hem Türkiye’de hem de dışardan Türkiye’ye bakıldığında projeler anlamında ciddi gelişmeler de sağlanmış oldu.” dedi.

BİYOKÜTLE ENDÜSTRİSİ İÇİN BÜYÜK TEHLİKE

Rüzgar ve güneş için zamanla maliyetler düşerken, biyokütle için aynı durumun geçerli olmadığına dikkat çeken Çetindemir, “Biz 2007 yılında hangi teknolojiye ne kadar ödüyorsak şu an itibariyle de aynı teknolojiye o kadar ödemekteyiz. Firma olarak üretimimizin yüzde 60’ını yerlileştirmemize rağmen ana ekipmanların tedariğini yurtdışından yaptığımız için herhangi bir şekilde birim maliyetlerde bir düşme görmedik. Bu, YEKDEM sonrası biyokütle endüstrisi için oldukça büyük bir tehlike demektir.” dedi. 

YEKDEM SONRASI İÇİN ÇALIŞMA BAŞLATACAĞIZ

Biyokütle alanında Almanya örneğini veren Çetindemir, Alman devletinin ilk başta biyokütleye 20 yıl teşvik garantisi verdiğini ve böylece büyüyerek 8000 tesisin kurulduğu büyük bir sektör haline geldiğini kaydederek, bu devlet desteğinin 2010’lu yılların başlarında yavaş yavaş çekilmeye başlandığını söyledi. Almanya’da da maliyetler stabil hatta artma eğiliminde olduğu için bu değişimi kaldıramadığını ve 2010-2012 arasındaki ilk dalgada Almanya’da 10 biyogaz firmasının iflas açıkladığını belirtti. Çetindemir, “2020 sonrasında böyle bir durumla karşılaşmamak için ilerleyen süreçte İTÜ ile ‘2020 Sonrası Biyokütle Modeli Ne Olmalı?’ başlığı altında bir çalışma başlatacağız. Buna bir çözüm bulunması gerekiyor. Çok basit bir fizibilite örneği söyleyeyim. Bundan 5 yıl önce biyokütle santrali kuracağınızda hangi mesafeden atık toplayabileceğiniz 50 km çıkarken şimdi maliyetler artıyor 37 km, hatta ilerleyen süreçlerde de belki bu 20-30 km’nin altına düşecek. Onun için bu sektör mutlaka ve mutlaka devlet desteğine muhtaç olarak devam edecektir. Sadece biz ya da Almanya değil, dünyanın her yerinde eğer bir ülkenin biyokütle portföyü varsa devlet desteği olması gerekiyor.” açıklamasını yaptı.

İSTANBUL’DA BİYOKÜTLEDEN 60 MW ELEKTRİK ÜRETİLİYOR

İstanbul’da Avrupa’nın en büyük, Dünyanın da üçüncü en büyük biyogaz tesisi olan Odayeri tesisinde depolanmış atıktan oluşan metan gazından elektrik ürettiklerini belirterek, günde 17 bin ton çöpün oluştuğu İstanbul’un iki yakasında sadece biyokütle kullanarak yılda yaklaşık 60 MW civarında bir elektrik kullanmanın mümkün olduğunu söyledi.  Dilovası ve Solaklar Santrallerinde de çöpün durumuna göre 6 MW’lık bir elektrik üretiminin mümkün olduğunu kaydetti.

Biyokütle tesislerinin emre amadeliklerinin iletim sisteminin ne kadar sağlıklı olduğuyla da ilgili olduğuna dikkat çeken Çetindemir, İstanbul tesislerinde yaklaşık 20 kilometrelik hattı kendilerinin çekmeyi tercih ettiklerini ifade etti.

Sabiha KÖTEK - Enerji Günlüğü / ANKARA