Çeşme`de RES karşıtları savunmada

Enerji Günlüğü - Çeşme'de, yerleşim yerine RES kurulmasına karşı çıktığı için yargılanan Fatma Esen Kabadayı, hukukun işlemesiyle kendilerinin...

Enerji Günlüğü - Çeşme'de, yerleşim yerine RES kurulmasına karşı çıktığı için yargılanan Fatma Esen Kabadayı, hukukun işlemesiyle kendilerinin tanık, davacıların sanık sandalyesine oturacağını savundu.

ABK Çeşme RES Enerji Elektrik Üretim AŞ tarafından Çeşme’ye yapılan Rüzgâr Enerjisi Santrali'ne (RES) karşı çıkan ve hakkında davalar açılan Esen Fatma Kabadayı Whiting, yine hâkim karşısına çıktı. Egenin Sesi'nde yer alan habere göre, ABK şirketinden Ahmet Celal Özbilgin’e hakaret ettiği iddiasıyla hâkim karşısına çıkan Kabadayı, hakkındaki iddiaları reddetti. Mahkeme davayı 18 Aralık tarihine ertelendi.

HUKUK, ADALET, VİCDAN MÜCADELESİ

Fatma Esen Kabadayı, mahkeme çıkışında açıklamalarda bulunurken "Ülkenin içinde bulunduğu bu en kanlı, en kötü günlerde, yasta olduğumuz bu günlerde, sizlerle bu kadar basit dava yüzünden birlikte olmaktan dolayı çok üzüntü içerisindeyim. Bizlerin mücadelesi hak mücadelesidir, hukuk adalet ve vicdan mücadelesidir ve bu mücadele yenilmezdir. Birlikte olduğumuz sürece mücadelelerimiz zaferlere gebedir" dedi.

GELDİKLERİ GİBİ GİDECEKLER

İddianamede davalık bir durumun olmadığını savunan Kabadayı, hakareti kanıtlayacak delillerinin de bulunmadığını söyledi. "Her zaman olduğu gibi şirket müdürü şikâyetçi, yanında çalışanı da tanığı" diyen Kabadayı şöyle devam etti:

"Biz iki yıllık süreçte bu şirketin yaptığı usulsüz işlerle ilgili şikâyetlerde bulunduk. Ne üstümüze yürüyen insanlardan ne de üstümüze sürülen kepçelerden şikâyetçi olmadık. Bizlerin verdiği mücadele toplumsal mücadeledir. Benim şahsımda yapılan bu dava Çeşme’nin mücadelesidir. Bizler her zaman topraklarımızın, hayatımızın geçmişimizin ve geleceğimizin başında nöbette olacağız. Bunu herkesin bilmesini istiyorum. Muhakkak geldikleri gibi gidecekler."

LAFIMI ESİRGEMEM

İddianamede kendisinin Ahmet Celal Özbilgin’e, "Şerefsiz, sapık, ahlaksız" kelimelerini kullandığının iddia edildiğini belirten Kabadayı, "Savunmamda da, eğer kendisine o kelimeleri demiş olsaydım, onu mahkeme huzurunda da söyleyebileceğimi ifade ettim. Ben lafını esirgeyecek birisi değilim" dedi.

Davanın ertelenme nedeni olarak da konuşan Kabadayı, şikâyetçi tarafın avukatının vekâletinin olmaması ve tanıkların gelmemesi olduğunu ve bir sonraki duruşmada gelmelerine karar verildiğini belirtti.

YILDIRMAK İSTİYORLAR

Şirket hakkında açtıkları ve iki yıldır işleyen bir dava sürecinin olduğunu da söyleyen Kabadayı, "2014/109 numaralı dosyada bütün şikâyetlerimiz; özel mülkiyet tecavüzleri, kaçak kazı ve yol geçişleri, evrakta sahtecilik ilgili tüm şikâyetler o dosyada mevcut. Acı olan şudur ki; iki yıldır 4 klasör o dosyada hiçbir dava çıkmazken, tarafımıza açılmış ikinci dava bu. Açıkça yıldırılmak istendiğimizi söyleyebilirim. İlk dava da RES şirketiyle ilgili. Yine orada 30 kişilik kalabalık bir grup kendi tapulu arazide kepçe ve dozerlere karşı savcının bilgisi dâhilinde, nedense bu 30 kişiden sadece ben, babam ve dayım yargılandık ve ceza aldık. Şu anda o dava Anayasa Mahkemesi’nde, hükmün açıklanması geri bırakılması söz konusu olduğu için temyiz hakkımız da yoktu. Bu haksız davalarla Anayasa Mahkemesine kadar gittik. Temyize gidemediğimiz için direk oraya gittik" ifadelerini kullandı.

BİRİNCİ DERECEDEN DOĞAL SİT

Elektrik Piyasası Kanunu’nda santraller hakkında 1. Doğal Sit Alanı’na yapı yapılmayacağı şartı bulunduğunu kaydeden Kabadayı, sadece iletim hatlarının kurulabileceğini fakat şirketin tamamımın bu alanda olduğunu belirtti. Kabadayı, "Bu yaptıkları yapı kaçak. Çeşmenin her yerinden görünebilen kaçak yapıları var. Aldıkları izinlerde de açıkça yazılmış, idari binalarınızı üçüncü derece doğal sit alanına taşımak kaydıyla bu izni size veriyoruz demişler ancak ülkede denetleme olmadığı için bunların hiçbirini gören yok" dedi.

MAHKUMİYET OLABİLİR

Kabadayı ayrıca, 8 bin lira tazminat ödemeye mahkûm edildikleri dava sonrasında bu davadan da haklarında bir ceza çıkması durumda ikinci defa cezaya mahkûm edilecekleri için hapis cezasıyla karşı karşıya olduklarını ifade etti.

TOPRAKLARIMIZIN TAPUSU HALA BİZDE

Kabadayı, tazminata mahkûm oldukları davayla ilgili de şu şekilde konuştu, "Bizim kendi tapulu toprağımız ve hala tapusu üzerimizdeyken acele kamulaştırma kararlarının davaları devam ederken, karar daha kesinleşmeden, tapular bizlerden alınıp tescil edilmemişken, şirkete de teslim edilmemişken, yine bölgede 30 kişiyle birlikte gözleme gittiğimiz zaman durumu diğer özel mülkiyet sahipleriyle paylaştık ve herkes bu toprakların bizlerin mülkü olduğu için bu girişime izin verilmemesi kararına vardı. Bu arada bir araç bırakalım dedik ama jandarma buna izin vermedi. Ardından bizim ısrarlarımız yüzünden nöbetçi savcı, ortada bir hak ihlali olabileceği gerekçesiyle aracı bırakmamıza izin verdi. Savcının talimatı doğrultusunda aracı bırakarak gittik. Arkasından iki gün sonra jandarma mı savcıyı aramış, savcı mı şirketi aramış bilmiyorum. Şirket bizim aracımızı oradan çekiciyle kaldırıp atmış. Arkasından bize icra takibi gönderildi, çalışma hürriyetini ihlal ettiğimiz gerekçesiyle. 50 bin TL’lik icra takibi gönderildi, biz buna itiraz ettik. Bu zaten son derece kötü niyetli olduklarının göstergesidir. Arkasından, hakkımızda dava açıldı bu konuyla ilgili, ilginç olan bana şahsi dava açıyor, ben şirkete açıyorum, çalışma hürriyetini engelleme şirkete olur, şâhısa olmaz. Yani bu kadar saçma sapan bir dosyada 8’er bin TL’ye mahkûm olduk Sulh Ceza Mahkemesi’nden."

SANIK SANDALYESİNE OTURACAKLAR

Ülkenin bugünkü şartlarında, gerçekten yolsuzluklara bulanmış bir çevrecilik Bakanlığının, Enerji Bakanlığı’nın ya da bu Bakanlar Kurulu’nun aldığı acele kamulaştırma kararlarını tanımıyoruz. Türlü bürokratik evraklarında nice usulsüzlükler var, bizler biliyoruz. Bu iş tersine döndüğünde, ki rüzgâr tersine döndü, bu dosyaların hepsi önlerine yolsuzluk olarak çıkacak ve o zaman bizler tanık, onlar da sanık sandalyesinde oturacak ve bu günleri göreceğiz.

ZEYTİN YAPRAKLARI KURUDU

Bölge sakinlerinden Aysel Cengiz, rüzgâr türbinlerinden rahatsız olduğunu söyleyerek, "Evimizin 100 metre ilerisinde bu santraller, başımızı döndürüyor. Devamlı o gürültüyü duyuyoruz. Bahçemdeki zeytin ağaçlarının yaprakları büzüşmüş, kurumuş durumda" dedi.

YAŞAM ALANINDA RES İSTEMİYORUZ

Diğer bir bölge sakini Günseli Saaklı ise, RES’in hayatlarını olumsuz etkilediğini ve yapıldığı yere karşı olduklarını ifade ederek, "Her şeyimizi etkileyen bir şey. Biz yerlerine karşıyız. Yakınına oturan insanlar var. Evler var, hayvanlar var, böcekler, ağaçlar var. Aklınıza ne geliyorsa tüm bunlara yan etkisi var. Benim evim 1,2 kilometre ileride olmasına rağmen ben bile sesini duyabiliyorum. Bu kadar yakın yerde, yaşam alanımız içerisinde biz RES istemiyoruz. Daha uzak yerlerde, eğer ihtiyacımız varsa, atıl yerlerde, yapılabilir" diye konuştu. 

...