Çayırhan Termik Santrali: Özelleştirme ve gelecekteki zorluklar…

Haluk DİRESKENELİ

Çayırhan Termik Santrali (A), 1987 yılında Ankara'da faaliyete geçen, 4x150 MWe kapasitesinde kömürle çalışan bir santraldir. 2000 yılında Turgay Ciner'in sahibi olduğu Park Termik şirketine devredilen santral, 20 yıllık İşletme Hakkı Devri Sözleşmesi’nin sona ermesiyle 30 Haziran 2020 tarihinde devlete geri iade edilmiştir. Şimdi ise santralın arazileri ve maden sahaları bir bütün olarak, talip olan kişi veya kurumlara yeniden satışa sunulacaktır.

2019 yılında önerilen (B) genişleme projesi için yeni bir linyit madeni sahası kamulaştırılmıştı, ancak ekonomik bulunmadığı gerekçesiyle proje iptal edilip lisansı geri alınmıştır.

Santralin işletme hakkı ilk devredildiğinde, alan firma santrali aynen çalıştırmaya devam etmiş, bu süreç öncesinde  daha büyük bir elektrostatik toz tutucu (ESP) ve yeni bir baca gazı kükürt giderme (FGD) sistemi kurulmuştur. Ancak bu yenilemelere rağmen, santral hem ekonomik hem de çevresel açıdan sorgulanır hale gelmiştir.

Özelleştirme İdaresi Başkanlığı, Çayırhan Termik Santrali’nin satışını yeniden gündeme getirmiştir. Santral, taşınmazları, kömür sağlanan maden sahası ve ekipmanlarıyla birlikte kapalı zarf ve açık artırma usulüyle satılacaktır. Ancak kamuya ait bir varlık olduğu için bu satışın tepkilere yol açması muhtemeldir.

Dünyada fosil yakıtlardan uzaklaşma eğilimi, kömür santrallerine olan ilgiyi ciddi şekilde azaltmaktadır. Finansman ve yeni ekipman üretimi zorlaşmış, bu santrallerin piyasa koşullarında sürdürülebilirliği azalmıştır. Geçmişte özelleştirilen kömür santralleri, piyasa koşullarında maliyetlerini karşılayamayıp devlet desteğiyle ayakta kalabilmişlerdir. Çayırhan Termik Santrali’nin geleceği de bu bağlamda belirsizliğini korumaktadır.

Özelleştirmenin Zorlukları

Çayırhan gibi santrallerin özelleştirilmesi, devletin enerji sektöründen elini çekmesi anlamına gelse de, bu sürecin pek çok zorluğu bulunmaktadır. Öncelikle, fosil yakıtlara dayalı enerji üretimi çevresel baskılar altında. Artan karbon salınımı hedefleri ve iklim değişikliği politikaları, bu tür santrallerin faaliyetlerine yönelik ciddi kısıtlamalar getiriyor. Ayrıca, özelleştirilen santrallerde yatırım yapacak yeni sahiplerin, yüksek maliyetli çevresel düzenlemelere uyması gerekiyor. Bu da potansiyel alıcıları caydıran faktörlerden biridir.

Ekonomik Sürdürülebilirlik Sorunu

Kömürle çalışan santraller, enerji üretiminde maliyet avantajı sağlayamayan tesisler haline gelmiştir. Yenilenebilir enerji teknolojilerinin gelişmesi ve enerji depolama sistemlerindeki ilerlemeler, kömür gibi geleneksel enerji kaynaklarını rekabet dışı bırakmaktadır. Ayrıca, Çayırhan gibi eski tesislerin modernizasyonu ve çevresel uyumluluğu sağlamak için gereken yatırımlar, yatırımcılar açısından maliyetli ve geri dönüşü belirsiz riskler doğurmaktadır.

Gelecekteki Enerji Politikaları ve Alternatifler

Türkiye, enerji sektöründe büyük oranda dışa bağımlı olsa da, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik yatırımlar hızla artmaktadır. Güneş, rüzgar ve hidroelektrik projeleri, uzun vadede fosil yakıtlardan daha ucuz ve sürdürülebilir enerji kaynakları olarak öne çıkmaktadır. Çayırhan Termik Santrali’nin potansiyel alıcıları, gelecekteki enerji politikalarını ve piyasa dinamiklerini göz önünde bulundurarak karar vermek zorundadır.

Çayırhan Termik Santrali’nin geleceği, Türkiye’nin enerji politikalarıyla yakından ilişkilidir. Santralin özelleştirilmesi ve ardından nasıl bir rol oynayacağı, hem çevresel hem de ekonomik açılardan yakından izlenmesi gereken bir süreç olacaktır. Bu tür kömür santrallerinin yerini yenilenebilir enerji projeleri alabilir, ancak bu geçişin ne kadar hızlı olacağı ve mevcut tesislerin nasıl değerlendirilmesi gerektiği, enerji politikalarının önceliklerine bağlıdır.