Enerji Günlüğü - 1970-2012 yılları arasında omurgalı canlı popülasyonlarında yaşanan en büyük azalma %81 ile sulak alan türlerinde meydana geldi ve bunların %25’i şu an yok olma tehlikesiyle karşı karşıya.
WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), 2 Şubat Dünya Sulak Alanlar Günü nedeniyle bir açıklama yaparak sulak alanların önemine dikkat çekti. WWF’in Yaşayan Gezegen Raporu’na göre, 1970-2012 yılları arasında omurgalı canlı popülasyonlarında yaşanan en büyük azalma %81 ile sulak alan türlerinde meydana geldi ve bunların %25’i şu an yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Küresel iklim değişikliği ve istilacı türler de bu süreci tetikliyor.
SON 30 YILDA ATILAN ADIMLAR KAYBI DURDURMAYA YETMEDİ
Sulak alanları koruyarak yaşanan kaybı durdurmak için son 30 yıl içerisinde çeşitli adımlar atıldı. Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, Ramsar Sözleşmesi gibi çeşitli uluslararası sözleşmeler imzalandı, ulusal eylem planları hazırlandı, komiteler kuruldu. Ancak bugüne kadar atılan adımlar ne yazık ki sulak alan ve biyolojik çeşitlilik kaybını bir miktar frenlemiş olsa da tamamen durdurmaya yetmedi.
WWF-Türkiye’ye göre, sulak alanların korunması için ülkemizde aşağıdaki adımların acilen atılması gerekiyor:
- İnsan ve doğanın su ihtiyacını bütünsel bir yaklaşımla ele alacak Su Kanunu taslağının paydaşların katılımıyla tamamlanarak bir an önce hayata geçirilmesi.
- İstanbul’da yapımı tartışılan Kanal örneğinde olduğu gibi (Terkos, Küçükçekmece, Sazlıdere) daha fazla sulak alan ve su kaybına yol açacak girişimlerden vazgeçilmesi.
- Suya talebin yüksek olduğu ve su bütçesinin giderek daraldığı günümüzde yalnızca kamu idaresinin değil, başta tarım ve sanayi olmak üzere ekonomik sektörlerin de sorumluluk alarak temiz üretime geçişin hızlandırılması.
- Tüm sulak alanlarımızın yönetim planlarının, havza bütünlüğü içinde ve koruma-kullanma uyumu gözetilerek tamamlanması ve uygulamasına başlanması.
- Sulak alan ekosistemlerinde korunan alanların artırılması ve güçlendirilmesi.