DR. NEJAT TAMZOK
Yakın zamanlara kadar Türkiye’de çok da fazla bilinmiyordu. Sonra değeri 6 ayda yüzde 700 artıp 20.000 dolarlara yaklaşınca ilgi odağı oldu.
Ama Bitcoin neredeyse 10 yıldan beri piyasadaydı. Kriptopara fikri ve arkasındaki teknoloji ise daha eski.
Neyse. Geç de olsa bir şeyler öğrendik… Meğer on yıldır tüm dünyada “Bitcoin madencileri” denen birileri, bilgisayarların başına geçip harıl harıl kriptoparalar üretmekle meşgulmüş!
Bu madenciler, kriptoparanın güvenliğini sağlamak üzere geliştirilen algoritmanın karmaşık denklemlerini çözüp Bitcoin’in blok zincirine yeni bir blok daha eklemek için bilgisayarlarda her saniye sayısız denemeler yapmaktalarmış.
Meğer bu iş için dünyanın pek çok yerinde kriptopara çiftlikleri kurulmuş. Bu çiftliklerdeki büyük depoların içerisinde ışıkları sürekli yanıp sönen sayısız bilgisayar, gece gündüz demeden bu denklemleri çözmekle meşgul olurlarmış.
Ama boşa bir meşguliyet değil. Doğru sayıyı bulduklarında kriptoparalarla ödüllendirildikleri bir çaba. Bir çeşit piyango diyelim. Her 5-10 dakikada bir tekrarlanan, sürenin sonunda madencilerden birinin kazandığı, sonra her şeyin sıfırdan yeniden başladığı bir piyango.
Bir de şunu öğrendik: Meğer bu piyangoya katılan madenciler “dünyanın enerjisi”ni tüketirlermiş.
***
Bitcoin üretimi için bir yılda tüketilen elektrik enerjisinin dünyadaki 159 ülkede bir yılda yapılan tüketimden daha fazla olduğu haberi geçtiğimiz günlerde pek çok yerde yayınlanmıştı. O haberin yayınlandığı tarihte, daha iki ay önce, tüketim 30 teravat-saat düzeyindeydi.
Yazıyı yazarken bir daha göz attım (Digiconomist.net). Ocak ayı sonu itibarıyla yıllık tüketim 46,2 teravat-saat düzeyine yükselmiş. Bu sürede, kriptopara üretimi için harcanan enerji miktarı, birkaç ülkenin daha toplam tüketimini rahatlıkla sollamış olmalı. Bu arada, Türkiye toplam tüketiminin de yaklaşık yüzde 15’ine ulaşmış.
Tüketim, son bir yılda yüzde 386 oranında artmış. Demek ki aynı hızda devam ederse bundan tam dört yıl sonra, neredeyse dünya toplam elektrik tüketimine eşdeğer bir kriptopara üretimi amaçlı elektrik tüketimi söz konusu olacak.
Dahası da var: Bitcoin gezegendeki tek kriptopara değil. Örneğin bir başkası Ethereum ismiyle piyasada işlem görmekte. O da Bitcoin’in harcadığı enerjinin üçte birini harcamakta. Piyasada bin beş yüzden fazla kriptopara bulunduğu düşünüldüğünde elektrik tüketiminin boyutları daha kolay anlaşılabilir (ya da belki iyice anlaşılmaz hale gelir!).
Rakamların önümüze çıkardığı bu tablo, gerçek ötesi bir manzaraya işaret etmekte...
Gerçi kriptopara algoritmalarının daha az enerji tüketmek üzere farklı protokollere dönüştürülme çabaları tüm dünyada sürdürülmekte. Ancak bunun kısa sürede gerçekleşmesi beklenmiyor. Dolayısıyla, bir yandan yerkürenin tüm enerjisini kısa sürede tüketecek diğer yandan iklim değişikliği tehdidine tavan yaptıracak son derece ciddi bir tehlikeyle karşı karşıyayız!
Boş verin! Dünyayı biz kurtaracak değiliz… Bu defa bir akıllılık yapıp bu çılgınlığa biz de katılalım ve kendimize Bitcoin üretecek uygun bir yer aramaya koyulalım…
***
Kesin olarak bilinmemekle beraber, ilk 50 Bitcoin’in İngiltere veya Japonya'da üretilmiş olabileceği tahmin ediliyor. Ama günümüzde bu ülkeleri Bitcoin üretmek için seçmek hiç de akıllıca olmaz. Her ikisi de dünyada elektriğin en pahalı olduğu ülkeler arasında.
Aslında, Avrupa’nın büyük bölümü bu iş için kesinlikle uygun değil. Hele Almanya’ya, İtalya’ya ya da İspanya’ya hiç yaklaşmayın. Çünkü en yüksek elektrik fiyatları buralarda; para kazanacağım derken eldekinden avuçtakinden de olursunuz.
Ama bu kıtada bir iki yer var: Örneğin İzlanda. Bu ülke, bol ve ucuz jeotermal kaynaklarıyla Dünyanın en büyük Bitcoin çitliklerinden birine ev sahipliği yapıyor. İsveç ve Norveç’teki ucuz hidrolik kaynaklar da Bitcoin üretimi için biçilmiş kaftan.
Ama bugün dünyanın en büyük Bitcoin çiftlikleri Çin’de, özellikle de ülkenin Orta ve Kuzeybatı bölgelerinde bulunmakta. Bu bölgelerde kömür ve hidrolik kaynaklar hem bol, hem ucuz. Üstelik kriptopara madencileri, bu bölgelerdeki yerel yönetimlerle ya da elektrik idareleriyle ortaklıklar kurarak üretimde istikrarı da sağlayabiliyorlar. Aynı şekilde Moğolistan’da da yerel yönetimlerle anlaştığınızda elektriği neredeyse sudan ucuz alabiliyorsunuz.
Güneşe daha yakın ve uzun süreler bol günışığı alan coğrafyaları bulup, güneş enerjisinin avantajlarından yararlanmak da mümkün. Ama ucuz elektrik tek parametre değil. Bilgisayarların ısınma sorunu nedeniyle iklim de önemli. O nedenle kriptoparaları su kaynaklarının yakınlarında üretmek her zaman daha avantajlı. Çünkü böylelikle su sadece bir elektrik kaynağı olarak değil aynı zamanda bir soğutucu olarak da kullanılabiliyor.
Bu arada Venezuela’yı da unutmamak lazım. Sübvansiyonlar nedeniyle gezegendeki en ucuz elektrik bu ülkede. Bir de Gürcistan var. Ucuz elektrik ve işgücü nedeniyle dünyanın dördüncü büyük Bitcoin çiftliği burada.
Kuzey Amerika’da en popüler bölge Washington Eyaleti. Burada Columbia Nehri üzerindeki hidrolik santraller ABD’nin en ucuz elektriğini sağlamakta. Ancak, Bitcoin madencilerinin bu bölgeye yığılmaları aşırı elektrik tüketimine, sonrasında fiyatların artmasına neden olmuş. Bu yüzden bölgeden kaçış var. Şimdilerde, yine ucuz su kaynaklarıyla Mississippi ve Teksas arasındaki Louisiana revaçta.
Son zamanların gözde ülkesi ise bol fosil enerji kaynakları ve soğuk iklimi ile Rusya. Rusya'daki ana çiftlikler Moskova, Leningrad, Novosibirsk ve Irkutsk’da bulunmakta. Bununla beraber, yakın zamanlarda kriptopara madenciliği için bu ülkedeki en uygun yeri belirlemek üzere bir araştırma yapıldı. Elektrik maliyeti, enerji rezervlerinin varlığı, lojistik, erişilebilirlik ve telekomünikasyon altyapısı gibi parametrelerin dikkate alındığı araştırma sonucunda kriptopara madenciliği için en uygun yerin Krasnoyarsk Bölgesi olduğuna karar verildi. Burada elektrik maliyeti neredeyse kilovat-saati 3,5 dolar cent düzeyine kadar düşüyor. Ayrıca, bölgedeki Yenisey Nehri’nin sularını Bitcoin çiftliklerinde soğutma amaçlı kullanmak da mümkün.
***
Eğer “ben başka ülkelere gidemem, Bitcoin’imi kendi ülkemde üretirim” diyorsanız, Türkiye’de de ucuz elektrik üretim seçenekleri var.
En başta hidrolik santraller. Özellikle Fırat Nehri üzerindekiler Türkiye’nin en ucuz elektriğini üretmekteler. Elbistan Havzası linyitlerinden üretilecek elektriğin maliyeti neredeyse hidroliklerle yarışabilecek düzeyde. Jeotermal ya da henüz güneş değil ama son dönemdeki ihale fiyatlarına bakınca rüzgâr elektriği maliyetlerinin de son derece cazip olduğu görülmekte.
Baştan söyleyelim; elektriği piyasadan almaya kalkmayın. Zaten yüksek olan enerji bedelinin üzerine dağıtım bedelini, vergisini, fonunu koyduğunuzda, hele bir de gündüz vakti de çalışacağım derseniz, daha üretime başlamadan batarsınız.
Her ne kadar yakın tarihlerde kaçak elektrikle Bitcoin üretildiğine ilişkin haberler (gerçi o da yalanlandı) çıktıysa da bu yolu da kesinlikle önermeyiz. Son derece yüksek para cezaları, hatta tekrarında hapis cezalarıyla karşılaşabilirsiniz.
Yazıyı tamamlamadan önce Bitcoin üretmenin en ucuz yolunu da söylemiş olalım: elbette sistemdeki arz fazlasını tüketmek. Bugün, özellikle Çin ve Rusya’da, ihtiyaç fazlası elektrik kapasitesinin kriptopara üretiminde kullanılmasına yönelik çalışmaların yapıldığı, bu ülkelerin kriptopara tehdidini fırsata çevirip kasalarını doldurmaya çalıştıkları bilinmekte.
Belli mi olur. Bir bakarsınız aynı amaçla bizde de devlet kriptopara çiftlikleri kurulur, biz de elalemin çiftliklerinde gezinmekten kurtuluruz.
Hayırlısı diyorum, şimdiden herkese bol kazançlar diliyorum…
Dr. Nejat TAMZOK / Ankara, Şubat 2018