Enerji Günlüğü - Enerjisa Üretim CEO'su İhsan Erbil Bayçöl, hem Türkiye hem de dünyada enerji dönüşümünde en temel ihtiyacın yetişmiş insan gücü olduğunu kaydetti.
Sabancı Üniversitesi İstanbul Uluslararası Enerji ve İklim Merkezi (IICEC) tarafından düzenlenen “Sürdürülebilir Gelecek için Yenilenebilir Enerji Fırsatları” online webinarında değerlendirmelerde bulunan Enerjisa Üretim CEO'su İhsan Erbil Bayçöl, şirketin enerji dönüşümü yol haritası ile ilgili bilgi verdi.
Türkiye’nin 2030 hedeflerini bilmenin çok değerli olduğunu belirten Bayçöl, hem Türkiye hem de dünyada enerji dönüşümünde en temel ihtiyacın yetişmiş insan gücü olduğuna vurgu yaptı.
YENİLENEBİLİR YATIRIMLARINDA 5 ANA BAŞLIK
Bayçöl, hem Enerjisa Üretim’in, hem şu an Türkiye’de yatırım yapma isteği olan yenilenebilir enerji yaptırımcılarının hem de Avrupa’daki yenilenebilir yatırımı yapanların uğraştıkları ana başlıkları şöyle sıraladı:
“Yatırımların sosyal kabul alması; Yani oradaki insanların yerleşkelerin rüzgar türbinlerine kucak açması, kabul ediyor olması. Ve hakkaten bilinçli bir şekilde de rüzgar türbinlerinin faydasından haberdar olması, biliyor olması.
İzinler; İzin süreçleri, onun bürokrasisi, onun yalınlığı, onun daha seri şekilde işlemesi.
Finansman; Yatırımları yapabilmek için doğru finansman kaynağını doğru koşullarda bulabilmek ve işin kazanç tarafında da finanse edecekleri, güvence duyabilecekleri mekanizmayı tanımlayabilmek. Tedarik zinciri ve bunun doğru optimizasyonu; Son üç senede biliyorsunuz hemen hemen tüm rüzgar tedarikçileri ekonomik olarak zor dönemler geçirdiler. Bunun sebebi sadece ekipmanların fiyatı değil, aynı zamanda tedarik zincirini doğru yöneterek, istedikleri anda tam tekmil bir türbini alabilmek.
Proje yönetimi; Bir de elbette doğru proje yönetimini yapıp süratle projeleri hayata geçirmek.”
“YEŞİL HİDROJENDE ANA OYUNCULARDAN BİRİ OLMAYI İSTİYORUZ”
Enerjisa Üretim’in yeşil hidrojen yolculuğunda Türkiye’nin hatta bütün coğrafyanın ana oyuncularından biri olmak istediğini belirten Bayçöl, “Geçen sene ilk yeşil hidrojen üretimimizi yapmıştık, şimdi onu daha ölçekli bir projeye çevirmeye çalışıyoruz. Bulunduğumuz konsorsiyum AB’den de yaklaşık 8 milyon euro hibe desteği almış durumda. Süratle ilerleteceğimizi düşünüyoruz” dedi.
Türkiye’nin güneş ve rüzgar kapasitesinin potansiyelinin çok altında olduğunu belirten Bayçöl, bunun için karalar bağlamanın gereksiz olduğunu ve bu durumun azalan maliyetler ve ilerleyen teknoloji ile fırsata çevrilebileceğini de sözlerine ekledi.
Sabiha KÖTEK - Enerji Günlüğü