Günlük 1 milyon varile yaklaşan petrol üretimi ile dünyada 20. sırada yer alan Azerbaycan’ın, bundan 120 yıl önce, 1900’lerin başında, yıllık 11 milyon ton üretim hacmi ile dünya üretiminin yarısını gerçekleştirdiğini biliyor muydunuz?
Gerçekten Azerbaycan’ın, petrolün yer yüzündeki hikayesi içinde önemli ve ilginç bir yeri var.
Azerbaycan kaynakları, Azerbaycan’ın petrolle dansının Büyük İskender döneminde (M.Ö. 330 civarı) başladığını, askerlerin Abşeron yarımadasından getirilen yağ ile aydınlandıklarını, El Biruni’nin (1000’li yılların başı) Bakü’den “Gazyağı Ülkesi” olarak bahsettiğini belirtiyor. 13. yy da Marco Polo’nun Bakü’de petrolün kullanıldığı yönündeki notlarını ise sadece Azerbaycan kaynakları değil, ünlü “Petrol” kitabında Daniel Yergin’de teyit ediyor. Bizim Evliya Çelebi geri kalır mı, eserlerinde Bakü ve petrol kaynaklarından o da bahsediyor, tarih 1600’lü yıllar…
Azerbaycan’ın petrolle dansı zamanla öne çıkmaya ve sanayileşmeye başlıyor. Dünyada endüstriyel amaçlı ilk sondaj kuyusunun 1859’da ABD’de açıldığı kabul görmekle birlikte, Azerbaycan kaynakları, dünyada ilk keşif kuyusunun 1846’da, ilk endüstriyel üretim kuyusunun da 1847 Bakü’de açıldığını belirtmektedir. Bu dönemde ilk rafineri de çalışmaya başlıyor. Petrol endüstrisinin ilkleri, 1800’lü yılların ikinci yarısında Azerbaycan’da yavaş yavaş tarih sayfalarında yerini bulmaya başlıyor.
Bundan sonrası daha da ilginçleşiyor; petrol dünyada önem kazanırken, Azerbaycan petrol sanayicileri için vazgeçilmez hale gelmeye başlıyor ve karşımıza çok tanıdık isimler çıkıyor.
Bunlardan birisi ve başta geleni, Nobel kardeşler. Silah sanayicisi Nobel kardeşlerden Ludwig, kereste almak için geldiği Azerbaycan’da bu yeni sektöre girmeye karar vererek, kereste için getirdiği para ile kardeşlerine danışmadan rafineri satın alıyor. İşlerin iyi gitmesi üzerine diğer kardeş Robert’de Bakü’ye geliyor ve petrol önemli kazanç kaynaklarını oluşturuyor. Nobel kardeşler sektöre bazı yenilikler getiriyor, en teknolojik rafineri yatırımının yanı sıra dünyadaki ilk petrol tankeri olan “Zoroastr” 1877’de Nobel kardeşler tarafından Hazar’da kullanılmaya başlanıyor.
Bakü’nün o günlerde “Kara Şehir” olarak adlandırılan bölgesinde yaklaşık 200 rafineri kuruluyken, bugün aynı bölge tüm petrol kalıntılarından temizlenerek “Ak Şehir” olarak yerleşime açılıyor. Buradaki ana bulvarın ismi “Nobel Prospekt” olarak geçiyor.
Azerbaycan petrolleri, Rusya İmparatorluğunun bütün ihtiyacını karşılarken artan rekabet ile birlikte pazarda yeni oyuncularda görüyoruz. Ünlü Rothschild ailesi de 1880’lerden itibaren pazardaki yerini alıyor ve rekabet artıyor. Artan üretim ve rekabet ile birlikte, yazımızın başında belirttiğimiz üretim rakamlarına geliyoruz ve Azerbaycan 1900’lü yıllarda “Number One” artık, dünya üretiminin yarısı…
Avrupa’da Azerbaycan, Nobeller, Rothschild ailesi varken denizin öte tarafında ise bu gelişmeleri kaygı ve kızgınlıkla izleyen aile ise yine çok meşhur.. Standart Oil ile Rockefeller ailesi… Onlar Azerbaycan’da yoklar ama rekabet halindeler.
Azerbaycan’ın petrolle dansında başka ilginç kimseler var mı?? derseniz yanıtımız “Var” şeklinde olacak. Örneğin, Sovyet devriminin acımasız diye tabir edilen lideri Stalin’in yolu da Bakü’den geçmiş… Stalin, rivayete göre Tiflis’de banka soygununa karışıyor ve soluğu Bakü’de alıyor, yıl 1905-6 civarları. Bakü’de petrol işçilerini örgütlüyor, bir isyana ve büyük bir yangına da karıştığı söyleniyor ama söylenti… Fakat bir kaç yılını Bakü’de petrol işçileri ile geçiriyor ve hatta ilk eşini 1907 yılında, tifodan Bakü’den kaybediyor.
Azerybaycan’ın petrol hikayesi yıllar içinde arta azala devam ediyor ama petrol Azerbaycan’ı, özellikle Bakü’yü gerçekten çok zenginleştiriyor. Bugün Bakü merkezinde görebileceğiniz çok estetik tarihi taş binaların önemli bir kısmı bu dönemde petrol zenginleri tarafından inşa edilmiş binalardır. Son yıllarda yapılan yenilemeler sonrası Bakü’ye değer katmıştır.
Azerbaycan’ın petrolle dansı, teknolojik gelişmeler, savaşlar, SSCB dönemi, tekrar bağımsızlık, tekrar yabancı şirketler, “Asrın Anlaşması”, boru hatları, Türkiye, Avrupa’ya açılım şeklinde günümüzde hala devam ediyor ve bağımsız Azerbaycan Respublikası’nı modern, gelişmiş bir ülke yolunda hızlı adımlarla ilerletiyor ama arada anlatmamız gereken iki küçük hikaye daha var, o da “Naftalan” ve “Neft Taşları”.
“Neft Taşları”; Bakü’nün yaklaşık 40km açıklarında, kısmen sığlık ve kayalık bir bölgede yerleşmiş, yaklaşık 70 dönüm arazisi, sokaklarının toplam uzunluğu 200km yi bulan, deniz üzerinde boru hatlarından oluşan bir kasaba. 1949 yılında dünyadaki ilk açık deniz platformu (Guinness tarafından tescilli) burada, 7 adet eski geminin batırılması ve üzerlerine platform inşa edilmesi ile hayata geçiriliyor. O günden bu yana petrol ve doğal gaz üretimi artarak devam ederken bölge küçük bir şehircik haline geliyor. 2 binden fazla kişinin yaşadığı yüzen şehirde lojmanlar, hastane, spor alanları, dinlenme tesisleri, fırın kısaca çalışanlar için her şey var. Suyunu denizden arıtıyor, çöpünü ve atık sularını arıtıyor. 1999 yılında “The World Not Enough”, James Bond filminin bazı sahneleri de burada çekiliyor.
Son olarak, petrolün enerji olarak kullanılmadan önce sağlık amaçlı kullanımına çok güzel bir örneğimiz var, “Naftalan”; bu da Azerbaycan’ın petrolle valsi olsun.
Naftalan, Bakü’ye 60 km. uzaklıkta 7 bin nüfuslu bir kasaba. Burayı ilginç kılan özellik ise burada çıkan ve dünyada bir eşi olmayan kendine özgü petrolü. Yanıcı özelliği olmayan bu kahverengi petrol yağı tamamen sağlık amaçlı kullanılıyor. Ağrı kesici özelliği olduğu belirtilen naftalan yağı, kireçlenme, romatizma ve çeşitli cilt hastalıklarının tedavisinde kullanılıyor.
Azerbaycan’ın petrolle dansı sonrası dinlenip, istirahat etmesi de yine petrolle Naftalan kaplıcalarında oluyor anlayacağınız.