Enerji Günlüğü - TÜREB Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Serdar Ataseven, 2015 yılında rüzgar yatırımcılarının temkinli ilerlemeyi seçtiklerini ifade etti.
TÜREB Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Serdar Ataseven, "2015 yılı için rüzgar tahminlerimizi yaparken toplam kurulu gücümüzün 5000 MW düzeyinde olabileceğini söylemiştik. Henüz sene sonu rakamları netleşmesede, 2015 yılını birçok olumsuzluğa rağmen öngördüğümüz 5.000 MW’a yakın bir şekilde tamamlamış olacağız. Aslında bu rakam daha yüksek olabilirdi ama sektörün bazı sorunlarının çözülememesi, ortadoğuda yaşananlar derken yatırımcılar temkinli ilerlemeyi seçti." dedi.
2016 RÜZGAR ÖNGÖRÜSÜ
2015’te inşaa halinde olan santrallerin (61 proje) bir önceki yıla göre daha fazla olduğunu (1.936 MW) bunun da önümüzdeki yıl 1.000 MW’ın üzerinde bir kurulu gücün hayata geçebileceğini gösterdiğini ifade eden Ataseven, 2016 yılı sonunda rüzgar kurulu gücümüzün 6000 MW civarında olacağını öngördüklerini kaydetti.
Bunun yanında artık ülkemizde rüzgar sanayisinden de bahsetmeye başladıklarını ifade eden Ataseven, "Kanat ve kulede sıkıntımız yoktu. Jeneratörü, nasel denilen kabin kısmını da üretmek isteyen türbin üreticileri olduğunu biliyoruz. Ortadoğu’daki siyasi ve ekonomik sorunlar çözüldüğünde, gelişen pazarlar olarak o bölgelerde de yatırım yapmak cazip olacaktır. Sanayi üssü için Türkiye çok uygun bir ülke. Türk işçisinden daha fazla verim alıyorlar. Lokasyonumuz iyi. Maliyetler düşük. Rüzgar endüstrisi yatırımcıları oluşmaya başladı. Yurtdışından sertifikasyonu olan Rüzgar sanayicisi ile işbirlikileri kurulsun istiyoruz. Aynı otomotiv sektöründe olduğu gibi, rüzgar sektöründe de üretim üssü haline gelmek hiç zor değil." dedi.
BAĞIMSIZ BİR ENERJİYE İHTİYACIMIZ VAR
2015’in sonlarında yaşanan Rusya krizinde bağımsız bir enerji kaynağına ihtiyacımız olduğunu bir kez daha anladığımıza dikkat çeken Ataseven, yerli ve yenilenebilir kaynaklara yönelmek zorunda olduğumuzu vurguladı.
Ataseven, "Olabilecek en kısa sürede bu kaynaklarımızı ekonomiye kazandırmamız lazım. Enerjimiz bağımsız değilse, siyasi, politik ve ekonomik açıdan bağımsız olamayız. Mesela Danimarka 70’li yıllarda ortaya çıkan petrol krizinde rüzgarı keşfetti. Şu an elektrik ihtiyacının %40’ını kendi karşılıyor. Bizim de çok ciddi bir potansiyelimiz var. Enerji ile tehdit edilemeyecek bir ülke haline gelmeliyiz. Ayrıca çocuklarımıza yaşanabilir bir dünya, temiz bir çevre bırakmak için rüzgara ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarına ihtiyacımız var. " dedi.
SEKTÖRDE HALA AŞILMASI GEREKEN SORUNLAR VAR
Sektör sorunlarının azaldığını ama aşılması gereken bazı noktaların olduğunu kaydeden Ataseven, "Bize göre sektörde ilerleyişimizi kesen üç temel noktamız var. Bunlardan bir tanesi Orman Bakanlığınca rüzgara kapatılan bölgeler nedeniyle yatırıma dönüşemeyen 1033 MW’lık projeler.
İkinci nokta; yasaya uygun olarak yapılan acele kamulaştırmalar karşısında, Danıştaydan gelen yürütmeyi durdurma kararları. Bunlar projelerin uzamasına neden oluyor. Diğer yandan yabancı yatırımcıların ülkemize bakışını olumsuz etkiliyor. Sektöre temkinli yaklaşan yatırımcı yavaş hareket ediyor.
Üçüncü konu da radarla ilgili. Bazı rüzgar projelerinin Teknik Etkileşim Analizi (TEA) ile ilgili süreçleri uzuyor ve projeler bekliyor. Radarla olan etkileşimlerin uluslar arası düzeyde kabul görecek şekilde değerlendirilmesini talep ediyoruz. Özellikle orman ve TEA’da proje bazlı inceleme yapılırsa sektör için daha yararlı olacağı görüşündeyiz. " ifadesini kullandı.