Enerji Günlüğü - TBMM Enerji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız, Türkiye’nin enerji talebi artışının 2023’e kadar yıllık ortalama yüzde 6 olacağını söyledi.
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Başkanı Ziya Altunyaldız, Sabancı Üniversitesi 7. Uluslararası Enerji ve İklim Forumu’nun açılışında yaptığı konuşmada, enerjinin ekonomik büyümenin ve sosyal kalkınmanın temel itici gücü olduğunu belirttti. Global sera gazı emisyonlarının üçte ikisini oluşturduğu için iklim değişikliğinin yarattığı zorlukların kalbinde de enerjinin yer aldığını kaydeden Altunyaldız şunları söyledi: “COP21 Paris Sözleşmesi’nin çok hızlı hedefleri vardır, bu hedeflere ulaşmak hepimizi zorlayacaktır. Burada temel amaç, operasyonları ve yatırımları düşük karbon üreten bir yola sokmak ve ekonomik kalkınmaya ve büyümeye destek vermeye devam etmektir. Bu trendin temel itici güçlerine gelince, temel amaç enerji sektörünün fosil yakıtlara daha az bağımlı hale gelmesini sağlamak ve yenilenebilir ve nükleer enerjiye yönelinmesini sağlamaktır.”
PARİS HEDEFLERİNE BAĞLIYIZ
Türkiye’nin COP21 hedeflerine uyumlu hale gelmek için elinden geleni yaptığını ifade eden Altunyaldız, “Ve en önemlisi, Türkiye'nin enerji stratejisi genel olarak Türkiye'nin enerji güvenliğini artırmaya yöneliktir. Bu stratejinin temel unsurları öncelikle arz güvenliği ve kaynakların çeşitlendirilmesi. Aynı zamanda enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kaynakların daha sık kullanılmasına ağırlık verildiğini görüyoruz” dedi.
TÜRKİYE HIZLI BÜYÜYOR
OECD ülkeleri arasında son on yılda enerji talebinin en hızlı arttıı ülkelerden birinin Türkiye olduğuna dikkat çeken Altunyaldız, Türkiye’nin aynı zamanda dünyada Çin’den sonra en hızlı büyüyen ikinci ekonomi haline geldiğini kaydetti. Elektrik ve doğalgaz konusunda 2002’den beri en çok talep artışı yaşayan ikinci ülkenin de Türkiye olduğunun altını çizen Altunyaldı şöyle konuştu:
“Yapılan tahminlere göre bu trendler gelecekte de devam edecektir. Orta vadeli planlara göre Türkiye 2016’da yüzde 4,5 büyüyecek. 2017 ve 2018’de de yüzde 5 oranında büyüme hedefleniyor. 2023 yılına kadar enerji talebindeki yıllık ortalama artış da tahminen yüzde 6 düzeyinde olacak. Ve kapasite 72 GW’yi aşmış durumda. 2023’e kadar da bunun 120 gigawata çıkacağı düşünülüyor. Nüfus artacak, GSYİH artacak ve enerji talebi artacak.”
İKLİM VE ENERJİ DENGESİNİ GÖZETMEK
Türkiye’nin enerji hedefleriyle iklim hedefleri arasında bir denge tutturmayı hedeflediğini kaydeden Altunyaldız şu ayrıntıları verdi:
“Kurulu kapasiteyi 120 GW’ye çıkarmak ve yenilenebilir enerjinin payını üzde 30 arttırmak Türkiye'nin hedeflerinden. Aynı şekilde hidroelektrik enerji kullanımını maksimum düzeye çıkarmak, 600 MW'lik jeotermal enerji ve 3 bin MW’lik güneş enerjisi kullanımı da Türkiye'nin hedefleri arasında. İletim hatlarının 60-70 bin kilometreye çıkarılması hedefleniyor. Türkiye aynı zamanda akıllı şebekelerin kullanımını da yaygın hale getirmeye çalışıyor. Doğalgaz kapasitesinin 5 milyar metreküpe çıkarılması, enerji borsasının oluşturulması, nükleer enerji santrallerinin kurulması ve 2023 yılına kadar iki nükleer santralin kullanıma açılması ve üçüncüsünün inşasının devam etmesi hedefleniyor.”
KOLLEKTİF İKLİM ÇALIŞMALARINA DESTEK
Türkiye’nin Mayıs 2004’te Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Anlaşması’nın, Ağustos 2009’da da Kyoto Protokolü’ne resmi taraf haline geldiğini hatırlatan Ziya Altunyaldız şöyle devam etti:
“Kyoto yükümlülüğü, sera gazı emisyonlarını düzenli olarak bildirmek yönündedir. Türkiye'nin emisyon azaltmayla ilgili yükümlülükleri 2020 yılına kadar yoktur. Ama Türkiye iklim değişikliği mücadele konusundaki kollektif çabalara katkıda bulunmaya devam edecektir. Kendi şartlarına göre devam edecektir. Türkiye iklim değişikliğiyle ilgili küresel anlaşmanın dengeli ve kapsayıcı olduğuna inanmaktadır. Aynı zamanda mevcut gerçeklikleri yansıttığına da inanıyor. Türkiye aynı zamanda Paris Anlaşması’nın tarihi önemine de inanmaktadır. İklim değişikliğinin acilen ale alınması gerektiğine inanmaktadır.”
"KALKINMAKTA OLAN ÜLKEYİZ"
Dünya Bankasının sınıflandırmasına göre üst ve orta gelir düzeyindeki ülkeler arasında yer alan Türkiye’nin global emisyonların yüzde 0,7’sinden sorumlu olduğunu kaydeden Ziya Altunyaldız “Türkiye Paris COP21 anlaşmasını da imzaladı. Bu sözleşmede ülkeler Birleşmiş Milletler çerçeve anlaşmasındaki gibi sınıflandırılmamıştır. Ülkeler kendi kalkınma düzeylerini kendileri belirleyebilmektedir. Bu bağlamda gelişmekte olan bir ülke olarak Türkiye, ulusal katkı miktarını belirledi. Yani Türkiye 2030 yılına yönelik özellikle de yenilenebilir enerji konusunda ciddi hedefler belirlemiştir. Türkiye Dünya Bankası’nın ve diğer uluslararası örgütlerin sınıflandırmasına göre kalkınmakta olan bir ülke” diye konuştu.
COP21'İN EKSİĞİ: HER ÜLKE AYNI KAPTA
Ziya Altunyaldız kısa bir süre önce imzalanmasına rağmen, Paris Anlaşması’nın tamamalanması gereken çok sayıda hedef içerdiğini kimi konularda ise eksiklikleri bulunduğunu söyledi. Sözleşmede gelişmiş ve gelişmekte olan ülke ayrımı bulunmadığına işaret eden Ziya Altunyaldız, “Halbuki aslında böyle bir ayrım var” diye konuştu.
ENERJİ SİSTEMİNDE DÖNÜŞÜM İHTİYACI
İklim değişikliği konusunda çok önemli adımlar atıldığını kaydeden Ziya Altunyaldız, yenilenebilir enerjinin maliyetlerinin de düşmeye devam ettiğini vurguladı. Bir çok ülkenin giderek daha talepkar enerji verimliliği önlemleri aldığını da kaydeden Altunyaldız “Dünyanın enerji sisteminin dönüşüme ihtiyacı var. Bu dönüşüm gerçekleştirmek için enerji sektörünün ikna edilmesi gerekiyor. Enerji yatırımlarının düşük karbon üreten alanlara yönlendirilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.