Altaca: Rus gazına mahkum değiliz

Enerji Günlüğü - (MEHMET KARA) Altaca Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Alper Önoğlu, Türkiye'nin hayvansal ve bitkisel atık potansiyelini degerlendirerek...

Enerji Günlüğü - (MEHMET KARA) Altaca Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Alper Önoğlu, Türkiye'nin hayvansal ve bitkisel atık potansiyelini degerlendirerek doğalgazda Rusya'ya bağımlılıktan kurtulabileceğini söyledi.

İki ülke ilişkilerinin gerilmesi, Türkiye'nin enerjide Rusya'ya aşırı bağımlılığı tartışmalarını alevlendirdi. Tam "Rusya gazımızı keser mi kesmez mi" sorularının üzerine bir de İran'dan gelen doğalgazın yarıya düşmesiyle büyük ölçekli elektrik santrallerine verilen gazda kısıntıya gidilmesi geldi. Tüm bunlar, enerjide dışa bağımlılıktan nasıl kurtulunabileceği üzerine kafa yoranların sayısını da epey artırdı. Yolda, sokakta, işte, güçte, derste, sırada, kahvede, lokantada, metroda, otobüste... Kısacası, her yerde bunları duyar olduk.

Türkiye'de yerli teknoloji ile hayvansal ve bitkisel atıklardan enerji ve gübre üreten Altaca Grubu'nun Yönetim Kurulu Başkanı Alper Önoğlu ile konuşurken de konu ister istemez bu noktaya geldi. Önoğlu'nun da enerjide dışa bağımlılıktan kurtulmaya dair bir önerisi var. Sahanın içinden gelen bir isim olduğu için Önoğlu'nun söyledikleri bizce oldukça önemli. İşte ayrıntılar:

Birden fazla üretim konunuz var, enerji, gübre, teknoloji... Altaca aslında hangisi?

Aslında biz bir çevre ve enerji teknolojileri şirketiyiz. Şirketimizin tam adı da Altaca Çevre Teknolojileri ve Enerji Üretim AŞ. Önceliğimiz çevre... Gönen'de bir tesisimiz var. Orada günde 400 ton hayvansal ve bitkisel atığı alıp bertaraf ediyoruz. Bu atıklardan günde yaklaşık 60 ton organik gübre üretiyoruz. Bu tesisler aynı zamanda 3.62'lik net elektrik üretimi gerçekleştiriyor.

Elektriği neyle üretiyor?

Gübre üretim sürecinin bir parçası olan anaerobik (havasız) fermentasyon süreci sonucunda ortaya çıkan biyogazı gaz motorlarında yakarak elektrik üretiyoruz. Buradan elde ettiğimiz atık ısıyı da gübre fabrikamızın enerji ihtiyacını karşılamada kullanıyoruz. Dolayısıyla sistem, dışarıdan ilave bir enerji almadan sadece atıkları kullanarak kendi kendine çalışabiliyor.

Biyogazın doğalgazdan farkı ne?

Biyogaz dediğiniz şey aslında yüzde 65 metan ve yüzde 35 karbondioksit karışımıdır. Bizim bildiğimiz doğlagazın ise yüzde 98'i metandır. Yani neredeyse tamamı...

Yani doğalgazın yerine geçmiyor, öyle mi?

Aslında geçebilir. Ama biyogazın karbondoksit kısmının ayrıştırılıp metana dönüştürülmesi lazım. Bu da çok zor bir şey değil. Yani aslında Türkiye biyogaz üretip bunu doğalgaza dönüştürerek doğalgazda dışa bağımlılıktan büyük oranda kurtulabilir.

Öyle mi? Peki nasıl?

Şimdi bizim Gönen'deki Altaca Çevre ve Enerji Kompleksi tesisimiz biyokütleden günde yaklaşık 37-38 bin m3 biyogaz üretiyor. Ürettiğimiz biygoazın metan karşılığı günlük yaklaşık 25 bin metreküp. Bunu 365 ile çarparsak yılda 9 milyon metreküp metan gazı üretebilecek durumdayız. Bu tesislerin sayısını çoğaltırsak Türkiye doğalgazda dışa bağımlılıktan büyük oranda kurtulur.

Bunun gibi kaç tane daha tesis lazım?

Bu ölçekte 1000 adet tesise sahip olursak, yılda yaklaşık 10 milyar metreküp metan gazı, yani doğalgaz elde ederiz. 3 bin adet kurarsak da 30 milyar metreküpe yaklaşırız. Bu da şu anda Rusya'dan gelen yıllık doğalgazı fazlasıyla karşılar...

Bu kadar çok tesis için girdiyi nereden bulacağız?

Bu tip biyogaz tesislerinden Almanya'da 8300 adet var. Bunların yaklaşık 2000'i büyük ölçekli. Almanya son zamanlarda özellikle büyük öncelikli biyogaz tesislerinin kurulumuna ağırlık veriyor. Artık biyogazdan elektrik üretmektense, onu temizleyip metana dönüştürerek doğalgaz boru hatlarına vermeye yöneldiler. Amaç, tıpkı bizim gibi dışarıdan aldıkları doğalgaza bağımlılıktan kurtulmak.

Bizdeki hammadde, yani girdi imkanını sormuştum...

Türkiye'de halen yaklaşık 1000 adet tesisin ihtiyacını karşılayacak hammadde var. Enerji tarımına önem verir, ormansal atıkları da devreye sokarsak 3 bin tesisin ihtiyacını karşılayacak ölçüde girdi elde edilebilir.

Bir kere daha "nasıl" diye sormam gerekiyor...

Şöyle... Almanya'nın yüzölçümü bizim yarımız düzeyinde. Buna rağmen bizden daha fazla hayvancılık ve tarımsal üretimleri var. Biz de hem hayvancılığı hem de tarımı büyütelim. Böylece enerji bağımsızlığımızı sağlayabilecek kadar hammaddeyi de, yani bitkisel ve hayvansal organik atıkları da ortaya çıkarmış oluruz.

Bunun için ne kadar zamana ihtiyaç var?

Kurulan her tesis dışa bağımlılığı biraz daha azaltacağı için hemen başlamak ve adım adım ilerlemek lazım. Hepsini 10 yıl içinde halledip, bağımlılıktan kurtulabiliriz. Düşünün, tüm bunları makina, ekipman, teknoloji hepsi dahil, yüzde 85 oranında yerli teknoloji kullanarak yapabiliriz. Yani yakıtta dışa bağımlılıktan kurtulacağız derken teknoloji ve ekipman için döviz ödemek zorunda da kalmayacağız. Şu anda Almanya oraya doğru gidiyor.

Peki devlet bunu bilmiyor mu?

Aslında Türkiye'de devlet de konunun farkında. Yenilenebilir Enerji Genel Müdürülüğü, Tarım Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı gibi kurum ve kuruluşlar da konu üzerinde çalışmalar yürütüyor.

Şu anda ne tür adımlara ihtiyaç var?

Türkiye'de biyokütle potansiyeli çok yüksek ama toplanabilir durumdaki kısım az. Çünkü hayvancılık dağınık, atıklar konsolide bir sistemle toparlanıp işleme tesislerine getirilemiyor. Bunun için bir devlet politikası lazım. Hayvansal ve tarımsal atıkların organize şekilde toplanmasının yolu bulunmalı. Ayrıca ormanlara zarar vermeden, onların daha sağlıklı hale gelmesini de sağlayacak şekilde oradaki atıl biyokütlenin değerlendirilmesi lazım. Tüm bunlar yapılırsa 10 yılda, rahatlıkla büyük ölçekli 3000 adet biyokütle tesisine ulaşırız. Böylece hem ormancılık, hem hayvancılık gelişir, hem de tarım hızla büyür. Rusya'dan aldığımız doğalgaz kadar gazı kendi kaynaklarımızla sağlamış oluruz...

GERİ DÖNÜŞÜ EN KISA ENERJİ YATIRIMI

Bu tesisten bir tane kurmak istesek, yatırım ne kadar sürede geri döner?

Genel olarak biyogaz tesislerinin geri dönüş süreleri 7-8 senedir. Yerli teknolojiyle yaptığımız bizim biyogaz ve gübre tesisi ise yaklaşık 4-5 sene içinde kendini amorti ediyor. Bu fark, diğer firmaların biyogaz ve gübre üretimini bizim kadar birbirine entegre etmeyişinden kaynaklanıyor. Eğer doğru hammaddeye sahipseniz, geri dönüşü en kısa süren yatırım türlerinden biri biyogazdır.

Yerli teknoloji dediniz, onu nereden aldınız?

Gönen’deki Altaca Çevre ve Enerji Kompleksi’nde kullanılan teknoloji yüzde 100 yerli. Bu teknolojiyi Gebze Ornganize Sanayi Bölgesi'ndeki Teknopark'ta kendimiz geliştirdik. Üniversite sanayi işbirliği ile geliştirilmiş bir teknoloji. TÜBİTAK ile birlikte yaptığımız sentetik sıvı petrol projesinin de bu projenin gelişmesinde büyük katkıları oldu. Hem sistem Türkiye şartlarına uygun çalışıyor, hem de buradaki girdi türlerine uygun esnek bir prosese sahip.

Bu yatırımların ekonomik olduğu kadar sosyal yan etkileri de var sanırım…

Biyokütle yatırımlarının en iyi yanlarından biri de kırsalda istihdamı sağlaması. Kırsalda yaşayan insan sayısı giderek azalıyor. Oysa biyokütle yatırımları, teknolojiyi kırsala götürebilmenin, kırsalda yaşam kalitesini artırabilmenin, istihdamı artırabilmenin bir yolu aynı zamanda. Avrupa'nın yenilenebilir enerjiye önem vermesinin nedenlerinden biri de bu. Yani yerel kaynaklarla, dağıtık şekilde enerji üretimi... Dağıtık üretimin, elektrikte şebeke yönetimi üzerinde de olumlu etkileri var…

Mehmet KARA