ABD’nin petrol ve gaz pazarlama seferberliği - Sabiha KÖTEK

Sabiha KÖTEK

SABİHA KÖTEK 

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) petrol ve doğalgaz üretiminde son yıllarda şaşırtıcı derecede uzun bir mesafe kat etti. Öyle ki hampetrol üretiminde 2018 yılı Şubat ayında ilk kez Suudi Arabistan’ı geride bıraktı. Bu durum son 20 yılı aşkın süre içerisinde yaşanan bir ilkti. 

ABD, 2018’in Kasım başında yine 11.6 milyon varillik rekor düzeyde hampetrol üretim rakamına ulaşarak dünyanın en büyük hampetrol üreticisi konumuna yükseldi. 

2019 yılında da ABD’nin Rusya ve Suudi Arabistan’ın üzerinde bir hampetrol üretim rakamına ulaşacağı ve böylece dünyanın en büyük ham petrol üreticisi konumunu pekiştireceği öngörülüyor. 

Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) son raporuna göre, 2025 yılında günde 20 milyon varil ile dünyada üretilen 5 varil petrolün 1 varilini ABD üretecek. 

ABD’nin doğalgaz üretiminde geldiği nokta da petrol üretimindeki durumu ile benzerlik gösteriyor. Kaya gazı (shale gas ya da kayaç gazı) üretimindeki artışla ABD doğalgaz piyasasında şu anda çok önemli bir konumda bulunuyor. 

Son dönemde sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) formunda gaz ticaretinin de yaygınlaşmasıyla, ABD uluslararası doğalgaz piyasasında önemli bir yere sahip olacak. Hatta ABD’nin önümüzdeki 10 yıl içinde de dünya doğalgaz üretiminin dörtte birini gerçekleştireceği konuşuluyor. 

Ne var ki ABD bu zenginlikleri sahip olan tek ülke değil. Rusya, Suudi Arabistan gibi sıkı rakipleri var. ABD, petrol piyasasında, şimdilik yarış halinde olduğu rakiplerine övgü ve tehditlerle ayar veriyor. 

ABD, artan petrol fiyatlarıyla petrolden daha fazla kazanmak yerine yeni pazarlar bulmayı daha öncelikli bulduğundan Suudi Arabistan ve OPEC’e “petrol üretimini azaltma” ve “fiyatları yükseltme" diyor. 

ABD’nin hidrokarbon kaynakları alanında dünyaya ayar verme çalışmaları sadece bu kadarla da sınırlı değil. 

Washington yönetimi, Orta Doğu ve Asya’da enerji üretme kapasitesi yüksek tüm ülkeleri öyle ya da böyle engelleme politikasını istikrarlı bir şekilde sürdürüyor. Bunun en tipik örneği ise İran. 

Bilindiği gibi ABD İran’ı nükleer yaptırımlarla uluslararası ticarette elinden geldiğince devre dışı bırakıyor. Diktatör Saddam Hüseyin’i devirip demokrasi getirme gerekçesiyle delik deşik ettiği Irak’a jest yapıp, İran’dan petrol alması için geçici muafiyet tanıyor. Kısacası ABD Tüm dünyaya parmak sallıyor. 

Ayrıca ABD, Çin gibi hem iştah kabartıcı bir pazar, hem de korkutucu bir ticari rakip ile karşı karşıya. Ekonomik olarak en büyük rakibi Çin ile tutuştuğu ticaret savaşının ortasında, “Benden LNG al sorun çözülsün” diyor. Çünkü 2030 yılında Çin dünyanın en büyük petrol tüketicisi ve dünya tarihinin en büyük ithalatçısı olacak. 

ABD bir yandan da Doğu Avrupa’ya ucuz doğalgaz pazarlamak için enerji bakanını bir haftalık sefere gönderiyor. Böylece Rus doğalgazının bölgedeki ağırlığını azaltmanın yolunu açmaya çalışıyor. 

ABD Enerji Bakanı Rick Perry, ABD’nin TürkAkım ve Kuzey Akım-2’ye karşı mücadelesini sürdürdüğünü açıkça ifade ediyor. Ukrayna ve bazı Doğu Avrupa ülkelerinin Kuzey Akım 2 projesiyle devre dışı bırakılmasından duydukları rahatsızlığı da kullanan ABD, tek bir doğalgaz kaynağına bağımlı olmanın bu ülkeler açısından doğurduğu ve doğuracağı riskleri koz olarak kullanıyor.

Yenilenebilir enerji hakettiği yerde olup dünya enerji ihtiyacını karşılayabilecek düzeye yakın olsaydı tüm bunların bir önemi kalmaz, gündemimize bile gelmezdi. Ama ne yazık ki dünya enerji sistemi hala fosil ağırlıklı ve yakın gelecekte de bu böyle olmaya devam edecek gibi görünüyor. 

Üstelik petrol arzında 2020’lerin ortasına doğru ciddi bir arz eksiği bekleniyor. Bu da ABD’nin iştahının iyice kabarmasını sağlıyor. Bu nedenle ABD deyim yerindeyse dünya adı verilen kasabanın kabadayısı gibi davranıyor. 

Sabiha KÖTEK - Enerji Günlüğü