SABİHA KÖTEK
Son dönemde ABD’nin fitilini ateşlediği olası bir ABD-Çin ticaret savaşı son derece ilginç detaylara sahip. Bildiğiniz gibi ABD Başkanı Donald Trump çelik ve alüminyum ithalatına yeni gümrük vergileri getirdi. ABD çelik ithalatında yüzde 25, alüminyumda ise yüzde 10 gümrük vergisi alacak. Gerekçe ise ulusal güvenliği ve ulusal yatırımcıyı korumak. ABD’nin tedbir kararı, Trump yönetimi tarafından Ağustos 2017'de başlatılan Çin fikri mülkiyet hakları ve teknoloji transferi uygulamalarına ilişkin 1974 tarihli Ticaret Yasası'nın 301 numaralı bölümü kapsamında yürütülen soruşturmaya dayanıyor.
Avrupa Birliği'ni uygulayacağı bu vergilerden muaf tutan ABD, Çin'e bu vergileri uygulayacağını açıkladı. Trump Perşembe günü Çin'e yönelik birtakım ticari tedbirler getirilmesini içeren kararı imzaladı. ABD 15 gün içinde tarifelere tabi olabilecek Çin mallarının bir listesini hazırlayacak. Bu vergilerin Çin’e maliyeti 60 milyar doları bulabilecek. Ayrıca Trump, Hazine Bakanlığı'na Çin kontrolündeki şirket ve fonların ABD'de hassas teknolojik şirketleri satın almalarını engelleyecek yatırım sınırlamaları geliştirmek için 60 gün verdi.
İşte dünyanın bu iki büyük ekonomisini ilgilendiren bu olay hala gündemin baş köşesinde yer almaya devam ediyor. İki ülke hemen hergün karşılıklı olası bir ticaret savaşını istemediklerini ancak bu savaştan da kaçınmayacaklarını açıklıyorlar. Ulusal ya da uluslararası kuruluşlar, ticaret yapan şirketler, akademisyenler ve uzmanlar ise Global ticareti sınırlayan, engelleyen bu durumun kimseye yarar getirmeyeceği konusunda hemfikir. Ağırlıklı görüş ise bu durumdan her ne kadar tüm taraflar olumsuz etkilense de en büyük zararı ABD’nin göreceği yönünde.
Şimdi tüm bu değerlendirmeler bir tarafa, geçenlerde ABD Ticaret Bakanı Wilbur Ross konuya ilişkin ilginç bir açıklama yaptı. Bakan, ABD ve Çin arasındaki ticaret açığının azaltılması için başlangıç olarak Çin’in ABD’den daha fazla gaz almasını önerdi. Bakan Çin’e Türkçe ifadeyle ‘Kavgaya gürültüye hiç gerek yok, zaten doğal gaz tedariğini çeşitlendirmek istiyorsun ama gel hiç uğraşma diğerlerinden alacağın gazı bizden al bu kadar basit’ diyor.
Eskiden gaz ithalatçısıyken, gerçekleştirdiği kaya gazı devrimiyle doğalgaz ihraç etmeye başlayan ABD anlaşılan artan doğalgaz üretimine yeni pazar arayışında ilginç bir yönteme başvuruyor. Zaten doğal gazını en fazla satın alan üçüncü ülke olan Çin’deki devasa enerji talebi büyüme potansiyeli, özellikle de artan sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) talebi ABD’nin ağzını sulandırıyor ve Çin’i daha fazla doğal gaz satın almaya zorluyor. 2030 yılına kadar Çin’in LNG talebi 82 milyon tona çıkacak. Ancak Çin bunun tamamını ABD’den alsa bile 375 milyar dolarlık ticaret açığının sadece 28 milyar dolarını kapatabilecek. Yani devede kulak...
Öte yandan Rusya tehlikenin kokusunu almışcasına geçen hafta hemen bir açıklama yaparak “Sibirya’nın Gücü” doğal gaz boru hattının dörtte üçünün tamamlandığını duyurdu. Çin ile Rusya arasında 2014 yılında imzalanan anlaşma ile bu hat ile 30 yıl boyunca yılda 38 milyar metreküp Rus gazı Çin'e iletilecek. Üstelik taraflar bu hattın ikincisini yapmak için de bir ön anlaşma imzalamış durumdalar. Yine LNG ihracatçısı Avusturalya ve Katar’ın da bu durumdan hoşlanmayacağı kesin.
Açıkçası tüm bunlar bana Bulgar kahin Baba Vanga isimli kadını hatırlattı. Her kehaneti doğru çıkan Bulgar kahin’in 2018 kehanetleri arasında Çin’in ABD’yi geçerek Dünya’nın “Yeni süper gücü” olacağı yer alıyor. Bu yaşananlar bu değişimin sancıları olabilir mi?