The Wall Street Journal’ın 11 Aralık 2015’te yayınladığı bir haber, ABD’nin geçen yıl taktik bir adım olarak başlattığı değişimi artık ulusal bir stratejiye dönüştürdüğünü gösteriyor. (1)
Habere göre 1973 Petrol Krizi sonrasında yasaklanan petrol ihracatının yasal olarak serbest bırakılmasıyla ilgili görüşmeler Amerikan Kongresi’nde başlamış durumda. Politikacı ve uzmanlara göre Kongre bu izni kısa süre içerisinde onaylayacak.
ENERJİ ALANINDA POZİSYON DEĞİŞİKLİĞİ
Bu noktaya nasıl gelindiğini anlamak için ABD’nin enerji üretimindeki pozisyon değişikliğine kısaca göz atmakta yarar var. Amerika’nın son yıllarda gözden kaçan jeopolitik tutumu (2), içeride kendini toparlaması için geniş ve sağlam bir zemin yaratmış durumda.
Bu tutumun temelinde Başkan Obama’nın dış askeri harcamaları kısacak şekilde deniz aşırı askeri güçlerin önemli bir kısmını ABD’ye taşıması var. Bunun yanında içeride sondaj teknolojilerine yatırım yapıldı ve başta kaya gazı olmak üzere yerli enerji kaynaklarının üretimi artırıldı.
Bunlar da ABD’ye ekonomik krizin hasarlarını maliyetleri kısarak ve enerji üretimini artırarak azaltma imkanı verdi. Gelinen noktada ABD’de işsizlik son 7 yılın en düşük seviyesi olan % 5’lere kadar düşmüş durumda.
ABD’deki enerji üretimi artışı son yıllarda özellikle kuzey eyaletlerinde birçok büyük enerji yatırımının yapılmasına yol açmış bu da yeni istihdam ve enerji gelirleri ile ekonominin artı değer elde etmesine imkân yaratmıştı.
Bunun yanında ABD yenilenebilir enerji alanında da çok büyük ilerlemeler kaydetti. Bu sayede yaratılan yeni iş imkanları ile enerji ihtiyacını karşılamada hatırı sayılır bir üretim artışı dikkat çekici. Nihayetinde ABD ekonomisi, enerjiyi yeni bir iş ve ekonomik gelişme alanı olarak çok başarılı bir şekilde kullanmış durumda.
Gelişmelere bağlı olarak ABD’de Ağustos 2009’dan bugüne petrol üretimi % 90 artmış, benzin fiyatları da 2008 yılına göre epey düşmüş durumda. Aynı şekilde gaz üretimini de artıran ABD’de iç piyasada doğalgaz fiyatları 2 $ seviyesinde seyrediyor. Küresel piyasalarda 2011 yılında 147 $’a kadar çıkan petrolün fiyatı ise ABD’deki bu tartışmaların da etkisiyle 35 $ seviyesine kadar gerilemiş durumda. Gelişmeleri yorumlayan uzmanlar, yakın zamanda bu seviyelerin üzerine doğru bir hareketlilik beklemiyor.
KÜRESEL SİYASETTE MAKAS DEĞİŞİKLİĞİ
Washington’un izlediği bu farklı yol, ABD’nin gücünü iç çemberin dışına dağıtmaktan vazgeçerek çemberin içinde konumunu sağlamlaştırmaya gittiğini gösteriyor. Bu politika, ABD açısından tarihte ilktir.
Monroe Doktrini bile bu anlamda bir yapı içermiyor. ABD’nin iç çember konusundaki tasarruflarının yakın zamandaki sonuçlarını özellikle Latin Amerika’da görmek mümkün. Bugün Venezüela, yarın Küba üçüncü gün ise tüm Latin Amerika. Bu da kuşatmasız bir Amerika anlamına geliyor. Uzun vadedeki sonuçları ne olur, bu nokta henüz tartışmaya açık.
ABD’nin petrol ihracatı yasağına dönersek…
Hatırlanacağı üzere Ukrayna Krizi sonrasında ABD, petrole muhtaç batılı müttefikleri ve Rusya’nın ortaklarına küçük bir mesaj göndermişti. Üstelik bu mesajı 40 yıllık yasağı kanun dışı bir şekilde delerek sembolik şekilde, sadece 40 milyon dolarlık bir petrol satışı ile yapmıştı.
Mesaj çok açıktı: Geçimsiz Rusya’nın petrolüne hiç biriniz mecbur değilsiniz. Ekonomim toparlanıyor, gaz ve petrol üretimim artıyor, artık net petrol ithalatçısı değilim, petrol ihracatçısı olacağım ve ihtiyacınız olan petrolün garantisi benim...
RUSYA’NIN PROBLEMİ...
ABD’nin küresel enerji piyasasında petrol fiyatlarını düşük tutarak Rusya’nın enerji gelirlerine darbe vurma politikası da ciddi şekilde sonuç vermiş durumda. Rusya’nın son aylarda Suriye ve Türkiye üzerinde kavgacı bir görüntü çizmesinin arkasında da esasında ABD’nin bu politikasının somut sonuçları var.
Rusya, yarattığı kavgacı profille muhataplarına ve bir bütün olarak küresel sisteme çok açık bir mesaj veriyor: Beni oynatmazsanız topunuzu keserim.
Muhtemelen bu mesajı görüp Rusya’yı kontrollü bir şekilde yeniden oyuna alacaklardır ama ABD, Rusya’nın elindeki enerji kozunu temelli alacak bir strateji değişikliğine gitmenin hazırlıklarını başlatarak, oyunda geri dönülmez yeni bir sürecin de önünü açmış durumda.
Çoğu zaman enerji üzerinde kurulan küresel oyunda Rusya ve ABD tek aktör değil. Haliyle son yıllarda yaşanan gelişmeleri Rusya, İran, Çin, çatlaklarıyla boğuşan ABD, kan gölü haline gelmiş Ortadoğu, Akdeniz’in enerji patronu olmaya aday İsrail ve Mısır gibi aktörleri de göz önüne alarak değerlendirmek daha sağlıklı sonuçlara ulaşmaya imkan verecektir.
Ancak halihazırda Rusya’nın enerji kozunun yarattığı enerji güvenliği meselesi birinci öncelik. Bu yüzden de ABD’nin enerjideki bu stratejik açılımı, tartışılması gereken ilk konu olarak öne çıkıyor...
1) Haberin detaylarına http://www.wsj.com/articles/congress-seen-likely-to-lift-u-s-oil-export-ban-1449874465?mod=e2fb linkinden ulaşılabilir.
2) İşin bu boyutu kavramsal ve teorik olarak geniş bir açıklamayı gerektirdiği için detaylara girilmemiştir.
...