Avrupa Komisyonu, uzun süredir merakla beklenen ve kaya gazından petrol kumuna, karbon piyasası reformundan sanayide rekabete kadar pek çok konuyu kapsayan 2030 iklim ve enerji hedeflerine ilişkin teklifini açıkladı.
Söz konusu hedeflerde 2030 yılına kadar sera gazı emisyonunun 1990 yılındaki düzeyine göre %40 oranında azaltılması, yenilenebilir enerjinin payının %27`ye çıkarılması teklif edildi.
Önümüzdeki Mart ayında AB liderleri bu teklifleri görüşmeye başlayacak. Teklifler Avrupa Parlamentosu`nun da onayını alırsa, resmi teklif halini alarak yürürlüğe girecek ve şu anda geçerli olan 2020 hedeflerinin yerini alacak.
Komisyon içinde, Avrupa Birliği kurumları arasında ve üye ülkeler arasında derin fikir ayrılıklarının en çok yaşandığı, en tartışmalı konulardan biri yenilenebilir enerji kaynakları için bir hedef belirlenmesiydi.
Aralarında Almanya, Fransa ve İtalya`nın da bulunduğu sekiz ülke, sıkı bir yenilenebilir enerji hedefi belirlenmesini istemelerine rağmen bu hedefin tam bağlayıcı olup olmaması konusunda çok net değillerdi. Nükleer enerjinin üretimdeki payını artırmayı hedefleyen İngiltere ve Çek Cumhuriyeti ise, böyle bir hedef belirlenmesine kesinlikle karşı çıkıyordu. Ayrıca bu iki ülke karbon yakalama, depolama ve saklama gibi teknolojilerin ve yenilenebilir enerji teknolojilerin çok geliştiğini ve artık böyle bir hedef çizmeye gerek olmadığını savunuyorlar. Polonya ise, hem yenilenebilir enerji hedefi, hem de karbon azaltım hedefi belirlenmesine karşı çıkıyordu.
Yenilenebilir enerjinin otomatik olarak karbon emisyonlarını azaltmadığını öne süren 12 Avrupalı enerji firması ise, belirli enerji kaynaklarına odaklanmak yerine tek bir karbon azaltım hedefi istiyordu. ABD’ye göre dört kat daha fazla enerji faturası ödeyen Avrupalı sanayicileri, artık yenilenebilir teknolojilerin olgunlaştığını ve devlet teşviklerinin bu nedenle geleceğin teknolojilerini yaratmak için Ar-Ge çalışmalarına aktarılması gerektiğini düşünüyorlar. Ayrıca, karbon azaltım hedefi, yenilenebilir enerji hedefi ve enerji verimliliği hedefi içeren mevcut sistemin, birbiriyle çelişecek şekilde tasarlandığını düşünüyorlar.
Bütün bu tartışmalar sonrasında Avrupa Komisyonu, 2030 için yenilenebilir enerji hedeflerine ilişkin teklifini, paket açıklanmadan önce öngörülen hedefin üst sınırı olan % 27 olarak açıkladı. 2020`ye kadar geçerli olan mevcut iklim paketinde, yenilenebilir enerji için bu hedef yüzde 20 idi.
AB böylesi iddialı itirazlara hiç pabuç bırakmamış ve en üst sınırdan hedef teklifini yapmış gibi görünüyor ama işin gerçeği öyle değil. Çünkü belirlenen bu üst sınırdaki yenilenebilir enerji hedefi üye ülkeler için tam bağlayıcı değil. Paketteki bu konuyu açıklayan ifade ise dikkat çekici. Açıklamada AB kanunlarıyla ulusal yenilenebilir enerji hedeflerinin belirlenemeyeceği, bu nedenden dolayı üye ülkelerin kendi koşulları ve tercihlerine uyarlanmış bir şekilde enerji sistemlerini dönüştürmeleri için bir esneklik bırakıldığı ifade ediliyor.
Peki bu ne anlama geliyor?
Öncelikle bu, AB benden günah gitti, ben üzerime düşeni yaptım, artık dediklerimi yapıp yapmamak size kalıyor dediği için 2030 hedeflerinin herhangi bir sorunla karşılaşmadan onaylanacağı anlamına geliyor.
Ünlü Alman ozanı ve oyun yazarı Goethe’nin de dediği gibi teorinin gri, ama hayat ağacının yeşil olduğu evrensel gerçeğine bir selam çakma anlamına geliyor.
Ama aynı zamanda, zamanın emeğinden ve acılarından süzülüp gelen demokrasi ve çevre bilincinin insanoğlunun tüketim ve kar hırsı karşısında mağrur ama buruk bir şekilde eğilmesi anlamına geliyor.