Enerji Günlüğü - Rüzgâr endüstrisinden negatif sesler geliyor. Yurt içinde türbin başta olmak üzere rüzgâr ekipmanı üretimi için tesis kurmak üzere harekete geçen kimi oyuncular bundan vazgeçmiş durumda. Kurulmuş kimi tesislerin kapısına kilit vurulurken, yarım kalmış başkaca üretim tesisleri de bulunuyor. Vestas Türkiye CEO’su Levent İshak, Enerji Günlüğü Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Kara’nın sorularını cevapladı.
Vestas’ın Türkiye rüzgâr sektöründeki yerini kısaca anlatabilir misiniz?
Uzun yıllardan beri Türkiye'deyiz. Türkiye’ye ilk Vestas türbini 1984 yılında geldi. Ardından yap işlet devret modeliyle kurulan kurulup 1998 yılında devreye alınan ve şu anda ömrünü tamamlamış Alaçatı Rüzgâr Enerji Santrali’nin türbinleri de Vestas idi. Ama kurumsal olarak 2008 yılından beri Türkiye'deyiz. O günden bugüne 2200 MW’ın üzerinde kurulu güce ulaştık. Sadece bununla değil, özellikle son 2016, 2017 ve 2018 yıllarında, yenilenebilir enerji kaynaklarını destekleme mekanizması YEKDEM ile gelen yerlilik uygulamalarıyla birlikte biz kule, kanat ve jeneratörü Türkiye’de üretmeye başladık.
Hâlâ üretiyor musunuz?
Şu an bazılarını üretmiyoruz. Bazıları askıda bekliyor. Kuleyi Türkiye’de üretiyoruz. Genelde bunlar alt tedarikçiler üzerinden üretiliyor. Doğrudan kendi yatırımımız yok. Tedarikçiler üzerinden yaptığımız yatırımlarımız var. Jeneratör fabrikamızı yaptık, kurduk ama yerliliğin artık çok fazla talep edilmemesi nedeniyle askıya alındı, şu anda o beklemede. Keza aynı şekilde şu anda Türkiye’deki kanat üretimimiz de askıya alınmış durumda.
Peki bunların yeniden canlanması için ne yapılması gerekiyor?
Burada net bir politika ortaya konması lazım. Yani yerlilik ne kadar isteniyor, ne kadar istenmiyor? Çünkü yerli yapmak ucuz yapmak değil. Çok iyi, kaliteli yapmak da değil maalesef. Bir yerde eğer bir üretim tesisi kuracaksanız, bunun en azından 5-10 yıllık bir sürecini görmeniz lazım. Bu olursa yerlilik artar. Şu anda elimizde kâğıt üzerinde, 18 bin MW depolamalıdan, kalanı lisansız projelerden oluşan toplam 25-26 bin MW’lik kapasite var. Bunların tamamında yerlilik şartı yok. Ve tamamı da maalesef adil rekabetçi davranmayan bazı OEM’lere açık durumda. Şimdi yerlilik bir yatırım ama burada bu yatırımı yaparken diğer taraftan yerli yatırımı olmayan, çok yüksek teşviklerle dışarıdan pazara gelen firmaların da önü açılırsa bu kez resmi tam olarak oturtmakta zorlanıyoruz.
Güneş hücre ve panel ithalatında olduğu gibi rüzgâr ekipmanlarında da tarife dışı engeller gündeme gelebilir mi?
Kanun koyucuların bunu netleştirmesi lazım. Eğer istedikleri buysa onu bilmemiz lazım. Ama adil rekabetin olmadığı yöntemin sürdürülebilir bir şey olmadığını da biz biliyoruz, tarihsel tecrübeyle. Bunun adil rekabet zeminine çekilmesi lazım ve kapasitelerin de gerçekten görünebilir olması lazım. Yani konuştuğumuz depolamalı kapasiteler ne zaman devreye girecek, nasıl girecek şu anda hala burası sıkıntılı. Bizim şu anda kurduğumuz santrallere baktığımızda 2007 yılında yapılan ihalenin santralleri bu 12 bin MW toplam kurulu güç. Onların kapasite artışları ve bir kısmı da 2017’den gelen kapasite ihaleleri. Yani bizim izinleme ve devreye alma süreçlerimiz de çok uzun.
Askıya alınan jeneratör fabrikasında ne kadarlık bir istihdam sağlanacaktı?
Tam bir rakam veremem ama sadece fabrika kısmında 100’ün üzerinde çalışan olması öngörülüyordu. Kanat TPI tesisleri içinde üretilecekti. Kendisinin zaten ciddi anlamda bir istihdamı var, eğer biz üretimimizi artırsaydık onların istihdamı dolaylı olarak artacaktı, şu anda onu da kaybediyoruz. Yakın bir örnek LM kanat fabrikasını maalesef kapattığını açıkladı. Bu aslında sektör için çok üzücü bir gelişme. Yani onca emekle kurulan o kadar yatırım yapılan bir fabrikanın kapatılmış olması, ihtiyacımız olan bir coğrafyada kapatılmış olması gerçekten üzüntü verici.
Rüzgârda artık deniz üstü (off-shore) tarafına kayma olacağı söyleniyor?
Off-shore konusundaki tecrübemiz bize gösteriyor ki bu konuda en azından yedi yıllık bir geliştirme sürecine ihtiyaç var. Türkiye'deki sürecin nasıl olacağı, nereye gideceğini bize zaman gösterecek. Ama on-shore’da şu anda biz hala izinleri konuşuyorsak, hala alfabenin A’sında B’sinde isek off-shore tarafı gecikecektir. Gerçekten fizibıl rakamlar ortaya çıkarsa sektörün en büyük off-shore türbin tedarikçilerinden biri olarak biz de tabii ki bunu değerlendiririz.
Önümüzdeki bir yılda Türkiye’de ne kadarlık ilave kurulu güç öngörüyorsunuz?
2023 yılında sektör olarak 400 megavatın altında kurulu güç yapıldı. Ve 2023 yılı globalin rekor yılıydı. Dünyada 117 bin megavat kuruldu. Yani biz bir şeyleri eksik yaptık. 2024’e baktığınız zaman bu sene YEKA’lardan devreye girecek bir hacim var. Onun haricinde çok ciddi hacimler maalesef yok. Yani 2024-25 önümüzde soru işaretlerinin olduğu bir dönem olarak görülüyor. Bu aradaki boşluk yerlilikle ilgili ciddi soru işaretleri ortaya çıkartıyor. Çünkü yerlilik öncelikle yerli pazar için yapılır. Burada bir pazar olacak ki o hacmi besleyen, sürdürülebilir bir pazar olacak ki buraya göre kurulacak altyapı. Burada kurup yurt dışına göndermeye çalıştığımız zaman şu anda maalesef çok rekabetçi yerlerde değiliz fiyatlama olarak. O biraz sıkıntılı sürece sokuyor işi.
Bu alanda iyi bir ekosistem oluşamadı mı yani?
Gerçekten bir ekosistem oluştu burada. Şu anda yan sanayilerle birlikte bu alanda 25 binin üzerinde bir çalışan var. Ama bir ekosistem oluşturmak demek, bunun kendi içindeki rekabetçi sanayisini de rekabetçi kuruluşları da oluşturmak demek. Buradaki hacmin içinde tek kalem kalan kuruluşlar oldu. Bu da genel anlamda rekabetin olmadığı yerde hem fiyat hem kalite korkusu getirdi. O yüzden rekabeti de gözetecek, fazla tedarikçinin de bulunduğu bir ekosistem ve büyük bir hacim gerekiyor. Ve eğer ciddi bir kısmını yerli piyasada kullanamıyorsanız, bu hacim maalesef size dışarıda çok fazla yardımcı olamıyor.
Peki son olarak eklemek istedikleriniz var ise onları da alıp kapatalım mı?
Rüzgâr enerjisi bizim ihtiyacımız. Sürdürülebilirliğin çok kritik olduğu bir dünyada biz rüzgâr enerjisi reddetmek gibi bir konumda olamayız ülke olarak. Biz bunu yapmak zorundayız. Bugüne kadar gelen süreçte çok şeyi test ettik, bunun iyi taraflarını gördük, kötü taraflarını gördük. Artık ayağı yere basan politikalarla beraber gerçekten amacımız ne, hedefimiz ne, neyi inceliyoruz, bunu önceliklendirip, şu izin ve devreye alma süreçlerini kısaltıp bir an önce önümüze bakmamız lazım. O resim içinde Vestas Türkiye'de olmaktan son derece memnun. Gerçekten ciddi anlamda eğitilmiş insan, eğitilmiş iş gücü yetiştirdik. Bunu devam ettirmek istiyoruz. Ama bu aynı zamanda politika yapıcıların ciddi anlamda göstereceği yolla alakalı. Bunu gördüğümüz takdirde biz ülke olarak Türkiye'nin çok da iyi şeyler yapabileceğine inanıyoruz.
Mehmet KARA - Enerji Günlüğü