Değerli okuyucular,
PowerGen sergi ve konferansına ilk defa 1996 yılında katıldım. O yıl Madrid'te yapılmıştı. Türk Abd ortak girişim Jv şirketinden 10'a yakın çalışan gelmişti. Amerikan ortak şirketin parasal desteği ile gitmiştik. Projelerine sponsor olduğumuz akademisyenler de gelmişti. Jv Şirket kataloglarını kitaplarını manuallerini dağıtmıştık.
Sonraki yıl 1997'de Milano'ya gittik. 1999'da Şirket kapandı, ben bağımsız tek başıma başka işler yapmaya başladım. Daha sonraki yıllar kendi cebimden seyahat masraflarımı harcayarak Powergen konferanslarına katıldım.
Köln, Barselona, Amsterdam, Viyana, tekrar Milano. Bu yıl ilk defa Paris, Fransa.
Bizim enerji piyasasında çalışanlar oraya gelir. Ayaküstü gezerken yürürken çok kişiyle karşılaşırsınız, açık bilgi veya saklı gizli bir çok şey duyarsınız.
İsimler yer değiştirir, isimler iş değiştirir, terfi eder, orda öğrenirsiniz, karşılaşır tebrik edersiniz. Yeni teknolojiler gelişir, yeni uygulamalar gelir, yeni tecrübeler paylaşılır.
Eskiden iphone, ipad yoktu. İnternet için ayrı bölümler vardı, oraya gider emaillerimize bakardık. Eskilerden bir yıl email bakmaya gittim, akıl defterim yanımda, işim bitti, bir an için kalktım dışarı çıktım, sonra akıl defterimi kaybettiğim aklıma geldi, geri döndüm bulamadım.
İçinde o yıl yaptığım yapmam gereken benimle ilgili birçok şey vardı. Arandım tarandım defterimi bulamadım. Sorduğum herbir kişi bana boş boş bakıyordu. Freelance çalışan bir danışman mühendisin akıl defteri kimin ne işine yarayabilir?
Banka hesap numaralarım, şifrelerim zaten hiçbir zaman orda olmadı.
Yeniden bir akıl defteri edindim, bilgileri toplantıları, notları tekrar doldurdum. Hala akıl defteri kullanıyorum, hep aynı model, en basit formatta olanı, haftalık detayda. Ama defter artık çantamın en dip yerinde bulunuyor. Fazla ortada durmuyor.
Paris kentine llk gelişim 1971 yılı yaz ayında oldu. Üniversitem Odtü'de boykot vardı. Makina Üçüncü sınıfta idim. Yaz stajı yapmam gerekiyordu. Rektörlük uzun bir ara ilan etmişti. Odtü'den aldığım "öğrencimizdir" belgesi ile %50 indirimli Thy Paris gidiş dönüş bileti aldı. O sıralar Thy en fazla Paris'e kadar uçabiliyordu, Londra uçuşu yoktu.
Roma üstünden Paris Orly havalimanına indim. Vize gereği yoktu. Elimde basit bir el çantası ile Otobüs kullanarak şehir merkezine vardım. Şehir merkezinde yürüyerek "gare de Nord" kuzey tren istasyonuna ulaştım, Londra için tren bileti aldım. Tüm gece tren yolculuğu yaptım, gece yarısı Calais Dover arasını ferryboat ile geçtim, sonra ingiliz trenine aktarma yaparak Londra'ya ulaştım.
Cebimdeki para staj yapacağım fabrika şehri Wolverhampton kentine ulaşmaya ancak yetti. En son paramı bir haftalık ywca yurdunda gecelemeye verdim. Dönüşte stajyer paramla uçak bileti aldım. Bir büyük kentte 2-3 havalimanı olabileceğini bilmiyordum. Uçak beni Paris kentinin öbür ucundali LeBoujet havalimanına bıraktı. LeBoujet Orly arasını çevre yolundan giden otobüsle geçtim. Orly thy uçağına çok zor yetiştim.
O günden bugüne bir daha Paris kentini görmek nasip olmadı. Neyse bu yıl ilk defa Powergen Europe konferansı 12-13 kasım günleri Paris'te düzenlendi.
İstanbul SabihaGökçen pegasus PC1135 uçağına bindik, 32-sırası olan 737-800 uçağının son sırasında 3-saat uçuştan sonra Paris orly hava limanına indik. Kabin bagajımız yanımızda olduğu için bagaj beklemedik. Pasaport polisi fazla bekletmeden soru sormadan pasaportlara giriş damgasını bastı.
Çıkışta OrlyDirect otobüsüne bindik, kişi başına 12€ verdik. Yarım saat içinde geniş yollardan şehir merkezinde "gare de Montparnasse" tren istasyonuna geldik. M12 metro hattına kadar yeraltı tünellerinde uzun yürüdük. Makinadan tren bileti almak için uğraştık. Makina bilet vermedi, 2x1,90€ bilet kaldı. Başka makinaya geçtik.
Önceki makinaya gelen Fransız makinanın dilinden anlıyordu, onun bileti sıkışınca makinaya sert bir yumruk attı. Makina bizim biletler dahil hepsini verdi. Adam biletleri kaptı kayboldu. Neyse bileti aldık M12 metro trenine bindik. Yolda elektrikler kesildi, makinistin özür dileyen sesi hoperlörden duyuldu, kısa süre sonra elektrikler geldi, yola devam ettik, biraz sonra elektrikler tekrar kesildi.
Gelişmiş ülke Fransada Paris kentinde metroda elektrikler kesilir mi? Başka yerde olmaz, bizde bile olmaz, ama burda Paris'te oluyormuş. Neyse metro son durakta indik. Yürüyerek otelimize vardık, kayıt yaptık, müzevazi odamıza çıktık. Paris'te hayat pahalı, oteller çok pahalı. Ufacık bir oda, banyo tuvalet. Sabah çok basit sunumu olan kahvaltı. Herşey tüm servisler imkanlar minimumda tutulmuş.
Ertesi günler yürüyerek şehri gezdik, önce Saine nehri kıyısı, Eiffel kulesi, Champschelize bulvarı, Arc de Troiphe, Concorde meydanı, Louvre sarayı, Dorsay müzesi, NotreDame. Otele trenle geç saatte vardık. Cuma günü toplam 16,5 km yürümüşüz. Yorgunluktan deliksiz uyuduk. Cumartesi sabahı kaldığımız Concorde meydanındaki Misır dikilitaş ile başlayarak SacraCoure, Louvre, Dorsay, NotrDame, opera Garnier, Galerie Lafayette' yi gezdik.
Her yıl Paris'e 30 milyon yabancı turist geliyor. Paris nüfusu bugün 6 milyon civarında. Bu kadar çok turist gelince fiyatlar da çok yüksek oluyor. Metroda yankesici çok. Çoğu Doğu Avrupalı küçük çocuklar hırsızlık yapıyorlar. Paranızı pasaportunuzu otel kasasında bırakın. Yanınıza çok az nakit ve tek kredi kartı alın, onları da iç cebinizde, fermuarı kapalı çantanızın dibinde saklayın.
Fransızlar yabancılara zorla Fransızca öğretiyorlar. Etrafta İngilizce uyarı yazı afiş duyuru çok az. İngilizce bilen az, ingilizce bilenlerin aksanlarını anlamak zor.
"PowerGen Europe" Konferans Fuar ve Sergisi 12-13-14 Kasım 2019 günleri Paris (Fransa) kentinde düzenlendi. Paris Konferansına eşimle beraber geldim.
Konferans süresince çok sayıda yerli yabancı enerji profesyoneli, çalışanı ile tanıştım, konuştum, bilgi alışverişinde bulundum. Sunumlar izledim, tanıtımlar takip ettim. Türkiye'den gelen çok sayıda enerji piyasa yetkilisi ve çalışanı vardı. Sergi salonunda konuyu ciddi alanlar, iyi hazırlananlar olduğu gibi, tümüyle panayır havasına sokanlar, kokteyl yemekleri bolca yiyip düzenlerini bozanlar, içkiyi kaçıranlar, gezi eğlence tatil alışveriş kapsamında düşünenler de vardı. Öğleden sonraları, tezgah altlarından, çantalardan, bavullardan, kutulardan içkiler çıktı, herkes herkese ikramlar yaptı.
Yabancılar bana öncelikle bizim ekonomiyi ve yatırım ortamını sordular. Ben ne diyebilirim ki? Bizdeki uygulamalar onlara ters geliyor. Rekabet, hukuk üstünlüğü, yargı bağımsızlığı, güçler ayrımı konuları onlarda çok net tanımlanmış uygulanıyor. Bunların olmadığı ortamlara gelen yatırımcı yok. Genelde fosil yakıtlara, piyasaya karşı isteksizlik, ilgisizlik hissettim. Konuştuğum yabancı yatırımcılarda, temkinli tavır, risk iştahının kaçması, gözlemledim. İlerde yatırım beklentileri çok farklı algılanabilir.
Yüzyüze görüşmelerde bolca ilk elden piyasa dedikodusu yapıldı. Zamanı geçmiş, teknolojisi bitmiş, fiyatları çok pahalı kalmış, eskinin büyük, şimdilerin hantal firmaları artık yoktu. Eskilerden tanışık olduğum, şirketinden ayrılmış, başka yer edinmeye çalışanlar vardı. UzakDoğulular, çok ataktı ama yabancı dil konuşma özürlüsü idiler. Almanlar, Fransızlar, İspanyollar, zaten kendi ana dillerinden başkasını rahat konuşamıyorlardı. Fosil yakıt yatırımları artık yok. Şirketler batma durumunda.
Büyük hol sergi alanı içinde, şirket bölümlerinde ziyaretçi hangi ülkeden gelmiş ise, o ülkenin satış elemanı devreye giriyordu. Türkiye'den çok sayıda misafirim bana uğradı. Bende sergide gezerken çok sayıda arkadaşıma rastladım, ayaküstü lafladık, görüştük.
Bizim mühendislik şirketlerinin finansman sıkıntısında olduklarını sezinledim. Çoğunun mülkiyeti değişmiş, projeler takılmış, çok borçlanmışlar, borçlandıkları şirketlere çoğunluk hisselerini satmak zorunda kalmışlar. Ayakta olanlar ciddi zorlanıyorlar. Hazır insan sermayesi olan bu kıymetli şirketleri satın almak için çok sayıda yabancı finans gurubu var. Bizden fuara gelen yatırımcı firma yetkilisine ben pek rastlamadım. bakanlık ve kamu kurumlarından gelen azdı.
Yabancı büyük enerji ekipman satıcısı şirketlerin üst düzey görevlilerinde bir bezginlik sezinledim. UzakDoğu imalat rekabeti ile bezmişler. Gümrük duvarları ile kendi iç piyasa taleplerini rakabetçi ortamda zor götürüyorlar. Akdeniz ülkelerinin şirketlerinde tam içe dönük ortam vardı. Bir yabancı ile anlaşmaları çok zor. Tanıtmak aslında en büyük olay.
Sergide imalatçı ve mühendislik şirketleri sayısı çok azalmış. Büyük şirketler ilgiyi çekmişler. Sergi salonunda yer tutanlar, konferansta sunum yapanlar, sergiyi gezenler azalmış. Fosil enerji piyasasında yatırım potansiyeli durmuş. Ortalık yazılım şirketi ile dolmuş. Yenilenebilir enerji ekipmanlari yazılımları ön plana çıkmış.
Eskiden İnternet-Kafe benzeri parasız yerler vardı, şimdi internet wireless kullanımı ücretsiz, zaten herkeste iPhone imkanı var, otellerde wifi standart parasız veriliyor.
Amerikan büyük enerji yatırımcılarının, GT-ST (OEM) üreticisi- buhar kazanı firmalarının piyasaya ilgileri bitmiş, fiyatları artık çok pahalı kalıyor. Piyasada çok daha makul fiyatta benzer ekipmanlar, ürünler, tesisler var. Yeterki temel tasarımı yapın, gerisi kolay. ABD fiyatları ile dünya piyasalarında iş almaları sipariş bağlamaları çok zor.
Gelecek yıl (2020) PowerGen Europe konferans ve sergisi İyalya'nın Milano kentinde 27-28-29 Ekim günleri yapılacak. Eğer enerji sektöründe çalışıyorsanız katılmanızı tavsiye ederim. Bu kadar çok enerji piyasası şirketini, yatırımcıları, finansörleri, uluslararası şirketlerin üst düzey yöneticilerini bir arada bulmak, onlarla konuşabilmek her zaman kolay değil. Hepinize güzel bir hafta dilerim. En derin selam ve saygılarımla.
Paris 15-Kasım 2019