Genellikle kısaca petrokok olarak anılan petrol koku, ham petrolün rafinasyonu sırasında oluşan siyah renkli katı bir yan üründür. Yüzde 90-95 oranında karbondan oluşur.
Önceleri rafinasyon işleminin istenmeyen bir atığı olarak tanımlanan petrol koku; yüksek ısıl değeri, düşük kül içeriği ve benzeri katı yakıtlar karşısındaki fiyat avantajıyla özellikle son yıllarda alternatif bir yakıt olarak tercih edilmekte.
ÇİMENTO VE DEMİR ÇELİK ÜRETİCİLERİ
Petrol koku, gerek yakıt gerekse hammadde olarak, sanayi sektörlerinde geniş kullanım alanları bulmakta. Düşük kaliteli olan -kalsine edilmemiş- petrol koku; çimento fabrikaları, manyezit ve kireç işletmeleri ile elektrik üretim santrallerinde yakıt olarak tüketilirken, orta kalitedeki petrol koku ise demir-çelik endüstrisinde girdi olarak kullanılmakta. Kükürt ve metal içeriği daha düşük olan yüksek kaliteli -kalsine edilmiş- petrol koku ise alüminyum endüstrisinde karbon anot yapımında kullanılmakta.
DÜNYADAKİ ÜRETİM 115 MİLYON TON
Dünya petrol koku üretimi, 2007 ile 2012 yılları arasındaki dönemde 20 milyon ton artarak yaklaşık 115 milyon ton düzeyine ulaştı. Bu üretimin neredeyse yarısı tek başına ABD tarafından gerçekleştirildi. ABD’nin 2012 yılı petrol koku üretimi 57 milyon ton düzeyinde oldu ve bunun 42 milyon tonluk kısmı satılabilir nitelikteydi. Petrol koku üretiminde, bu ülkeyi, Çin, Venezuela, Kanada ve Hindistan izlemekte. İlk beşin toplam küresel üretimdeki payı ise yüzde 80 civarında.
Giderek daha düşük kalitedeki petrolden petrol koku elde edilebilmesinin mümkün olması neticesinde, yeni üretim kapasiteleri devreye girmekte ve petrol kokunun üretim hacmi de giderek artmakta.
YÜZDE 70`İ BEŞ ÜLKEDE TÜKETİLİYOR
Üretilen petrol kokunun yüzde 70’e yakın kısmı toplam 5 ülke tarafından tüketilmekte. Bunlar, sırasıyla; ABD, Çin, Brezilya, Japonya ve İspanya.
Dünya’da üretilen petrol kokunun yaklaşık yüzde 55 oranındaki kısmı çimento fabrikaları ve kireç işletmelerinde, yüzde 20’ye yakını elektrik santrallerinde, yüzde 5’i demir-çelik endüstrisinde ve kalanı da diğer sektörlerde tüketilmekte. Petrol kokunun ısınma amaçlı kullanımı ise Kazakistan, Suriye ve Tacikistan gibi az sayıda ülkede ve son derece sınırlı miktarlarda yapılmakta. Petrol koku pazarının, son yıllarda özellikle elektrik santrallerine yönelik olarak geliştiği gözlenmekte.
Petrol kokunun küresel ticaret hacmi ise yaklaşık 45 milyon ton düzeyinde. En büyük ihracatçı 30 milyon ton ile Amerika Birleşik Devletleri. Bu ülkeyi, sırasıyla; Venezuela, Çin, Hollanda ve Almanya izlemekte.
EN BÜYÜK 4. İTHALATÇI TÜRKİYE
En büyük ithalatçı, yaklaşık 8 milyon ton ile Çin. Diğer önemli ithalatçılar, Japonya ve Brezilya. Türkiye, son yıllarda hızla artmakta olan ithalat hacmi ile en fazla petrol koku ithal eden ülkeler arasında dördüncü sıraya yerleşmiş durumda.
Son yıllarda, küresel petrol koku pazarındaki dinamiklerin değiştiği görülmekte. Küresel ticaretin pek çok alanında olduğu gibi petrol kokunda da Çin ve Hindistan’ın ağırlığı artmakta.
EN BÜYÜK ÜRETİCİLER ÇİN VE ABD
2005 ve 2010 yılları arasındaki 5 yılda ABD’nin petrol koku üretimi yüzde 3 oranında düşerken, aynı dönemde Çin’in üretimi yüzde 82 ve Hindistan’ın üretimi ise yüzde 41 oranında artış gösterdi. Günümüzde küresel üretimin dörtte birine sahip olan bu iki ülkenin, yeni oluşturdukları kapasitelerle en fazla 5 yıl içerisinde üretimlerini 150 milyon tonun üzerine çıkaracakları ve küresel arzın üçte birini sağlayacakları yönünde tahminler yapılmakta.
ELEKTRİK ÜRETİCİLERİ TERCİH EDEBİLİR
Bu yöndeki gelişmelerin, bir taraftan küresel petrol koku arzının artmasına ve fiyatların düşmesine, diğer taraftan ABD petrol kokunun yüksek taşıma maliyetlerinden kurtulan Asya’lı elektrik üreticilerinin petrol kokunu giderek daha fazla tüketmelerine yol açması muhtemeldir.
ISINMA AMAÇLI TÜKETİMLE BAŞLADI
Ülkemizin petrol kokuyla ilk tanışması ise 1980’li yıllarda yapılmaya başlanılan ithalat ile oldu.
Petrol koku, ülkeye girişinden itibaren neredeyse tamamen çimento ve kireç tesislerinde yakıt olarak kullanıldı. Önceleri ısınma amaçlı olarak az miktarlarda kullanılan petrol kokunun bu kullanımı 1996 yılından itibaren yasaklandı. Petrol kokunun ülkemizde de üretilmesine yönelik bazı yatırımlar sürdürülmekte. Söz konusu yatırımların toplam yıllık kapasiteleri 1,3 milyon ton civarında. Bununla birlikte, Türkiye’nin bugün için petrol koku üretimi bulunmamakta. 1980’li yıllardan itibaren çok büyük oranda ABD’den yapılan petrol koku ithalatı, günümüzde neredeyse tamamen iki ülkeden, ABD ve Venezuela’dan gerçekleştirilmekte.
2004 SONRASI İTHALATTA PATLAMA
Türkiye İstatistik Kurumu’nun verilerine göre, Türkiye’nin petrol koku ithalatı 1992 yılına kadar 1 milyon tonun altında gerçekleşti. Daha sonraki dönemde ise 1993 yılındaki tek istisna dışında 2004 yılına kadar 1 milyon ton ile 2 milyon ton arasında seyretti. 2004 yılı sonrasında 2 milyon ton bandını geçen petrol koku ithalatı, ithalat maliyetlerinde ciddi artışlar yaşanmasına karşın 2010 ve 2011 yıllarında 2,7 milyon ton seviyesini gördü.
İthalattaki asıl sıçrama ise 2012 yılında yaşandı. Söz konusu yılda petrol koku ithalatı, bir önceki yıla göre yüzde 44 oranında artarak 3,9 milyon ton düzeyine yükseldi. İthalat, 2013 yılında da yaklaşık aynı düzeyi korudu.
İçinde bulunduğumuz yılın ilk 7 ayında gerçekleşen petrol koku ithalatı ise yaklaşık 2,2 milyon tonu buldu. Dolayısıyla, 2014 yılı petrol koku ithalatının 4 milyon tona yaklaşması son derece muhtemel görünmekte. Bu ithalat düzeyiyle, Türkiye, Dünya’nın 4 büyük petrol koku ithalatçısı ve 10 büyük petrol koku tüketicisi arasına rahatlıkla girebilmekte.
BİRİNCİL ENERJİDEKİ PAYI % 2.3`E YÜKSELDİ
Bu hızlı ithalat artışı, ülkemiz enerji dengesinde petrol kokunun önemli sayılabilecek bir ağırlığa sahip olmasına neden oldu ve 2012 yılı itibariyle toplam birincil enerji arzı içerisinde petrol kokunun payı yüzde 2,3 düzeyine ulaştı.
Tüm bir Zonguldak Havzası’ndan üretilen taşkömürünün toplam enerji arzı içerisindeki payının yüzde 1’e bile ulaşamadığı bir enerji dengesinde, petrol kokunun mevcut ve giderek artmakta olan ağırlığı oldukça dikkat çekicidir.
BİR GENELGE İTHALATI HIZLANDIRDI
Elbette, dış ticaretteki hareketler nedensiz ortaya çıkmıyor. Bu alandaki her gelişmenin arkasında belirli dinamikleri bulabilmek her zaman mümkün. Petrol koku ithalatındaki ani sıçramanın nedeni de Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından 2011 yılında yayınlanan “İthal Katı Yakıtlar Genelgesi” oldu.
Önceki yıllarda ithal edilen -kalsine edilmemiş- petrol kokunda en çok yüzde 5,5 kükürt oranına izin verilirken, söz konusu genelge ile bu oran emisyon ve çevre izni almış çimento fabrikaları için yüzde 8 düzeyine yükseltildi. Daha önce yerli kömür kullanan çimento fabrikaları, bu düzenleme sonrasında hızla petrol kokuna geçiş yaptı ve dolayısıyla petrol koku ithalatı da patladı.
PETROKOK CENNETİNE DÖNME RİSKİ
Şimdi, kapıdaki asıl tehlike ise bu düzenlemenin sadece çimento fabrikalarıyla sınırlandırılmayıp diğer sanayi tesislerine de yaygınlaştırılması. Bunun gerçekleşmesi durumunda, başta elektrik santralleri olmak üzere pek çok sanayi tesisinin petrol kokunu yoğun şekilde kullanmaya başlamaları ve ülkemizin bir petrol koku cenneti olması kaçınılmaz olacaktır.
AKIŞKAN YATAK PETROKOKUN ÖNÜNÜ AÇACAK
Petrol kokunun, konvansiyonel kömür kazanlarında buhar kömürüyle karıştırılmak suretiyle yakılabildiği, akışkan yatak gibi daha yeni kazan tasarımlarında ise neredeyse tamamen buhar kömürünü ikame edebildiği dikkate alındığında, kömürlü santral işletmecilerinin petrol koku ithalatına büyük ilgi göstermeleri son derece muhtemeldir.
ENERJİ ARZ GÜVENLİĞİ AÇISINDAN SAKINCALI
Bununla beraber, petrol koku ithalatının daha fazla yükselmesine izin verilmesi doğru olmayacaktır.
Çünkü her şeyden önce petrol koku ithal bir enerji kaynağıdır. Daha fazla tüketimi, öncelikle ülkemiz enerji arz güvenliği bakımından sakıncalıdır. Ayrıca, yarım milyar Dolar’a yaklaşan ithalat faturasıyla dış ticaret dengesi üzerinde olumsuz etkisi bulunmaktadır. İthal petrol kokunun, yaklaşık 6 milyon ton civarında bir yerli kömür pazarını ikame ettiği dikkate alındığında, söz konusu olumsuz etkileri daha da belirgin hale gelmektedir.
KÖMÜRDEN DAHA ÇOK CO2 SALIYOR
Diğer taraftan, petrol kokunun yüksek kükürt ve iz element içeriği ve bünyesinde kanserojen maddeler barındırması nedeniyle insan sağlığı için zararlı olduğu, bu nedenle tehlikeli atıklar sınıfında işlem görmesi gerektiğine ilişkin ciddi tartışmalar söz konusudur. Yapı olarak kömüre benzeyen petrol koku, kömürden daha kirletici bir maddedir ve birim enerji bazında kömürden çok daha fazla karbondiyoksit emisyonuna neden olmaktadır.
İTHAL PETROKOK YERİNE YERLİ KÖMÜR
Öyleyse, petrol koku ithalatındaki yükseliş durdurulmalı ve sanayi tesislerinin yerli kömür yerine ithal petrol koku tüketmelerinin önüne geçilmelidir.
Bununla birlikte, petrol kokunun yerli kömüre göre ciddi bir fiyat avantajına sahip olduğu bilinmektedir. Dolayısıyla, sanayicinin, bir taraftan yerli kömürdeki arz problemleri diğer taraftan fiyat avantajı nedeniyle yerli kömür yerine petrol kokunu tercih ettiği görmezden gelinemez.
Dolayısıyla, petrol koku ithalatındaki yükselişin durdurulması, ancak daha kaliteli ve daha düşük maliyetli yerli kömürün arzıyla mümkündür. Bu ise, son yıllarda önemli ölçüde arttırılmış olan yerli kömür rezervlerinin akılcı yatırımlara dönüştürülmesi ve ileri teknoloji kullanan daha modern işletmecilik anlayışları ile mümkün olabilecektir.
Ankara/Eylül 2014
e-Posta: nejattamzok (at) yahoo.com
YAZARLAR
Dr. Nejat TAMZOK
- Petrokok ithalat artışı nasıl durur?
Önceki ve Sonraki Yazılar