Osman Hocamızı erken kaybettik, aslında her kayıp zamansızdır. Osman Hocam benim ODTÜ 1972 mezunları dönem arkadaşım. Ben makina, Osman Hocam elektrik bölümünü aynı yıllarda bitirmişiz.
Osman hocam MSc ve PhD derecelerini alır, akademik çalışmalarına devam ederken ben piyasada profesyonel işlerle, yani başkalarını zengin etmekle meşguldüm.
Arada bir karşılaşıyor, ayaküstü görüşüyorduk ama devamlı bir ortak konumuz. Osman hocam Epdk üyeliğine kadar kendi tabiriyle akademik kozasında öğrencilerle dersleriyle meşguldü. Arada bir mahkemeler tarafından görevlendirildiğinde yine dönem arkadaşımız Prof. Dr. Cemil Yamalı ile sahada bilirkişi raporu yazmaya gidiyordu.
Sonra kendisine Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu Üyeliği geldi, kendi liberal anlayışına uygun olarak ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz’ın enerji danışmanı olmuştu.
EPDK kurulunca koalisyon partilerinin aday göstermesiyle Kurul Üyeliğine getirildi. EPDK kurulduğunda da bir çekirdek kadro ile yola koyulmuşlardı. Yüksel Caddesi’ndeki küçük mekanda çalışıyorlardı. Bizim dönemden bir yakın arkadaşımız önemli bir mevkiye gelmişti, büyük bir sevinçle kutlamaya gittik.
Odasında karşıladı, piyasada yeni olduğunu, akademik çevreden geldiğini, öğreneceği çok şey olduğunu söyledi. Sonra onunla ilgili anekdotlar ardı ardına geldi.
Bizim piyasada iyi üniversite bitirmiş, emekli olmuş ve sonrasında kafayı sıyırmış, kayış atmış çok kişi vardır. Çoğunun temel termodinamik bilgisi vardır. Sizi bir sürü detaya boğarlar, meslekten, aynı disiplinden olmayan kişileri kolayca ikna da edebilirler.
Bunlardan biri üst düzey siyasileri araya sokmuş, bakana çıkmış. Bir devridaim enerji üretim projesi yapmış, TÜBİTAK veya benzeri fondan 50 bin lira istiyor. Bakan adamı EPDK’ya göndermiş. EPDK Başkanı da konuyu Osman Sevaioğlu’na havale etmiş.
Osman Hocam okuldan iki akademisyen arkadaşını çağırmış, adamı toplantı odasına alıp dinlemeye başlamışlar. Osman Hocam adamın derdini daha birinci dakikada çözmüş. Ama adam durmuyor, evraklar çizimler makaleler, termodinamik ikinci kanunu, birinci kanunu, dünyada ilk olacak, hiçbir yakıt kullanmadan enerji üreteceğiz, muhteşem bir santral yaratacağız. Hocalar bir saat dinlemişler, saçmalığın biteceği yok. Osman Hocam sonunda başlamış bağırmaya “Bre zındık, sen kafirsin, bilmiyor musun yaratmak sadece Allah’a mahsustur, sen kim oluyorsun da Allah’a şirk koşuyorsun” adam evrakları toplayıp odadan kaçmış.
Başka bir durum, hidrojen enerjisi konusunda oluştu. Amerika’da bir üniversitede uzun yıllar çalışmış bir emekli profesör, emeklilik döneminde kendine yeni bir çalışma sahası açmak istemiş. Birincil enerji üreticileri termik, nükleer yenilenebilir santrallerin boş ucuz zamanlarında onların elektriğinden faydalanıp suyu elektroliz yapacak, üretilen oksijen başka yerlerde kullanılırken, hidrojen basınç altında depolanacak, sonra aynı doğalgaz gibi kombine çevrim santrallerini çalıştıracak.
Buraya kadar tamam, kimsenin itirazı yok. Ama bundan sonrası çok büyük yatırım maliyeti ve teknoloji gerektiriyor. Akademik olarak olabilir ama şu anda piyasa uygulanabilirliği yok. Ama Emeritus hoca konuyu kendine iş edinmiş, Birleşmiş Milletler, uluslararası konferanslar, bakanlar herkesle tanıtım kampanyasına girmiş.
Uluslararası bir dernek kurmuş, kendi Amerikan üniversitesinde bölüm almış. Bize gelip bakanlara anlatmış, hatta enstitü kurulması için fon, yer, personel sağlamış.
Her şey çok güzel ama piyasa uygulaması yok. Kimse elini cebine atmıyor, ilk olmak istemiyor. Dönemin Enerji Bakanı projeyi beğenmiş, destek vermiş ama finans çevreleri olaya soğuk. Sonunda Osman Hocam ile yine bizim okuldan mezun bakan, siyasetçi, aynı panelde bir araya geldiler ve panelde Osman Hocamın sabrı taştı ve “Dünyada bir tane hidrojen santrali yok, varsa profesörlük belgemi böyle yırtarım” diyerek, önündeki boş kağıdı yırttı attı. Bakan ısrar edip “Size hidrojen santrali gösterelim” deyince Osman Hocam “Bana bir tane 1 MW hidrojen santrali gösterin doktora diplomamı da böyle yırtacağım” dedi ve başka bir boş kağıdı yırttı yırttı yere attı.
Sonra ne oldu? Amerikalı hocanın akademik pet projesine yatırımcı iştahı bulunamadı. Büyük ölçekli hidrojen santral yapımı için kamu kaynakları ayrılamadı, enstitü işi ortada kaldı. Siyasetçi bakanın süresi bitti ayrıldı.
Osman Hocam bir TV panelinde yine kızmış, “Ağaçlara çaput bağlayıp dileklerinin gerçekleşeceğini bekleyen insanlardan ne hayır gelir?” demiş, moderatör “Aman hocam, bu konulara girmeyelim” demiş ve programı kapatmış.
Bir gün Ankara’da büyük otellerden birinde bir enerji konferansı vardı. Giriş epey bir para. Bana konferansa sponsor olan şirketimden bir giriş davetiyesi geldi. Erken vardım, arka sıralardan birine oturdum, başlama konuşmasını bekliyorum.
Osman Hoca konferans salonuna girdi, beni gördü, “niye orda oturuyorsun? Gel benimle” dedi, elimden tuttu, en önde EPDK kurul üyeleri için ayrılmış ön koltuklara oturduk, Osman Hoca bana döndü, “Rahat ol, benden başka kimse gelmeyecek” dedi.
Arkasından açılış konuşması için kürsüye davet edilen Osman Hocam rahat bir tempoda dinleyiciler için enerji konularında genel bir perspektif çizdi. O günlerde Ankara’da yapılan tüm enerji konferanslarının popüler ilk konuşmacısıydı. Tüm yatırım projeleri önüne geliyor, tüm enerji olaylarından haberi oluyor, tüm genelge yönetmelik ve kanun çalışmalarına katkı koyuyordu.
EPDK’daki Kurul üyeliği iki yıl sürdü. Balgat’taki binaya taşındıklarında tekrar hayırlı olsun ziyaretine gittim. Giriş kapısında güvenlik, bulunduğu kat girişinde güvenlik, odasının kapısında sekreter, içerde başka bir sekreter.
Osman Hocama “Hocam sana ulaşana kadar dört kez kimlik sordular, nedir bu durum böyle” diye sordum. “Kamu kurumlarının nasıl çalıştığını sana ben mi öğreteceğim?” deyiverdi. Şimdi EPDK ortalığı her durum şartta yüzlerce belki binlerce lisanslamaya tabi tuttu. Lisans ücretleri Hazine için çok rahat bir gelir kaynağı oldu. Ancak altın yumurtlayan tavuk gibi bu piyasa bu lisanslama masrafı yükünü daha ne süre taşıyacak belli değil.
Eskişehir yolunda yeni bir binaya geçtiler. Kurul Başkanı ve başkan yardımcısı hukukçu. Yönetim Kurulunda mühendis sayısı çok az. Personel içinde çok değerli uzmanlar akademisyenler var ancak yükselme, etkin olma şansları yok. Çünkü yönetim kurulu üyeliklerinin seçimi siyasi otoriteye kalmış, liyakat çok önemli değil.
Sonra Osman Hocamı ODTÜ Mezunları Derneği Enerji Komisyonu toplantılarına önce davetli olarak aldık. Osman Hocam ortamı sevdi ve her salı 19-21 arası haftalık toplantılarımıza devamlı katılmaya başladı. Bu toplantıda yaptığı spontane doğaçlama anlık espriler toplantılara renk kattı. Parlamenter giyim normumuz var, takım elbise uyumlu kravat gömlek giyeceğiz, zamanında başlayıp zamanında toplantıyı bitireceğiz, yarım bardak kırmızı içeceğiz, bir kap ızgara yiyeceğiz, önceden kararlaştırılmış bir gündemi görüşeceğiz veya bir davetli uzman konuşmacı dinleyeceğiz.
Biz üyeler köfte veya tavuk külbastı seçerken Osman Hocam hamsi isterdi. “Siz hala köfte yiyin, akıllı olmak istiyorsanız hamsi yiyeceksiniz” derdi. Ee710 yahoogroup kurdu, piyasalara ders verdi, yön verdi, kamuoyu oluşturdu. Genç mezunları, mezuniyet sonrası eğitti. Hepimiz bu enerji grubunun üyesi olduk. Onun gönderdiği yorumları, epostaları keyifle okuduk.
2007 yılında enerji komisyonuna üye olmuş. Üyeliği 2013 yılına kadar sürmüş. Sonra yangın sigorta ekspert raporları hazırlamak için toplantılara ara vermiş, bu süre içinde kendisinden 517 adet eposta almışım. Enerji konularında taslak makalelerimi göndermiş, görüş istemişim. Onun makaleleri almış dosyalamışım. Onu enerji komisyonu dönem başkanı seçemedik, çok yoğun çalışma temposu vardı. Ama toplantıya her katılımında bizlerin ufkunu açtı, yol gösterdi.
Nükleer enerji ve yerli kömür santralleri konusunda olumlu tavrı vardı. Nükleer santral düzgün kurulsun, yerli kömür bu ülkenin nimetidir, çevre ekipmanları ile düzgün çalıştıralım, yenilenebilir enerjiden sonuna kadar faydalanalım istiyordu.
Temmuz başında ODTÜ’de akademisyen bir arkadaşımdan WhatsApp mesajı geldi, ODTÜ EE 1972 mezunu akademisyen dönem arkadaşımız Osman Sevaioğlu hocamız 30 haziran gününden beri Ankara Şehir Hastanesi’nde Covid-19 pozitif teşhisiyle yoğun bakımda yatıyormuş.
Osman Hocam 67 yaşını bitirince emekli oldu. Ankara İncek Taşpınar Köyü’nde bir site içindeki villada, eşiyle yaşıyordu. Arada bir sigorta şirketine yangın sonrası yerinde görme yaparak hasar raporu yazıyordu. Osman Hocamla nadiren telefonda konuşuyorduk.
Kafası bir şeye kızmıştır, beni arar, anlatır anlatır sonra pat kapatır. Sonra 1-2 ay aramaz. Facebook sayfasında 65+ yaş vatandaşlara getirilen karantina ve sokağa çıkma yasağından dolayı şikayet ediyordu. İleri yaşta herkeste olan kronik yaşlılık kardio diyabet sıkıntıları vardı ama çok dert etmiyordu.
Haziran ayı ortasında Van’da bir endüstriyel tesiste yangın çıkıyor, zarar hatırı sayılır miktarda. Neden oldu? Sebeb ne? Kim sorumlu? Bu sorulara cevap aranıyor. Tesis sigortalı. Bir güvenilir tecrübeli akademisyenden ciddi bir hasar raporu lazım.
Osman Hocam Covid-19 sürecinde evinden çıkmıyor, çıkamıyor, hasar yerine gitmiyor, kısıtlamalardan dolayı gidemiyor, sahadan gönderilen fotoğrafları inceleyip evinden hasar raporu yazıyordu.
Bu kez hasar büyük, yerinde görmesi lazım. Sigorta şirketi yetkilileri “Hocam sana klimalı, lüks Vito minibüs ve şöför verelim, git yerinde gör, 1-2 gece kal, dön, her şey bizden” demişler. O da kabul etmiş. 10-12 saat gidiş, yollarda mola yerlerinde yemek, sahada gözlem yer görme, otelde geceleme, sonra dönüş, dönüşte arabada yangın hasar eksper raporunu yazmış.
Eve gelmiş yüksek ateş ve aşırı öksürük başlamış. Telefonda konuşamıyormuş. Eşi onu Ankara Şehir Hastanesi’ne götürmüş. 30 Haziran’dan beri orda. Cep telefonu eşinde, kendisi ile doğrudan iletişime imkan yok.
Sonra hastane tedavi süreci başladı, sonunda Facebook ve WhatsApp üstünden 8 Ağustos 2020 günü hiç istemediğimiz, beklemediğimiz haber geldi. Maalesef, çok sevdiğimiz Osman Hocamızı zamansız kaybetmişiz.
Osman Hocamı herkes sahipleniyor. Enerji piyasası çalışanları oyuncuları yatırımcıları. Kırım Türkleri, Ankaralılar, Hacettepeliler, Ankaragüçlüler, biz ODTÜ'lüler, liberaller, solcular. ODTÜ’nün sol geleneğini iyi bilen, 68 kuşağından bir düşünce adamı, çok iyi bir bilim insanı, Türkiye’ye gönül vermiş çok değerli bir insandı.
Osman Hocamızı çok arayacağım. Çok değerli bir akademisyen, harika bir arkadaştı. Allah rahmet eylesin, mekanı cennet olsun.
Haluk Direskeneli / İstanbul 10 Ağustos 2020