Türkiye 2020 yılına enerji verimliliği alanındaki ciddi çalışmalarla giriş yaptı.
Enerji İşleri Genel Müdürlüğü’ndeki Enerji Verimliliği ve Çevre Dairesi Başkanlığı’nın 2019 içindeki yoğun çalışma ve sektörel istişare toplantılarının sonuçlarını ve enerji verimliliği konusundaki iradesini 2020 yılı itibariyle sektörde güçlü şekilde hissetmeye başladık.
Organize Sanayi Bölgeleri Üst Kurulu (OSBÜK) tarafından 14 Ocak 2020’de organize edilen 7. OSB Enerji Zirvesi oldukça enerji verimli geçti. Etkinlik hem Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, hem de Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın katılımı ve konuşmalarında bahsettikleri mevzuat çalışmaları nedeniyle oldukça kritikti.
Türkiye’deki 333 OSB, üretim ve sanayinin lokomotifi. Tüm OSB Başkan ve yöneticilerini böyle bir organizasyonda bir araya getirmek bir nevi sanayide enerji verimliliği hareketini başlatmak anlamına geliyordu.
Hemen akabinde 15-16 Ocak 2020’de Cumhurbaşkanlığı himayelerinde Türkiye Belediyeler Birliği tarafından organize edilen Akıllı Şehirler ve Belediyeler Kongre ve Sergisi, büyükşehir, il ve ilçe belediyelerinin yoğun katılımıyla gerçekleşti. Gerek binalar gerekse ulaşım tarafında enerji verimliliği konusu akıllı şehirlerin çok önemli ve ayrılmaz bir parçası.
İş Geliştirme Müdürlüğü’nü üstlendiğim Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası’nın (EBRD) TurSEFF Türkiye Sürdürülebilir Enerji Finansman Programı kapsamında, ESCO (Enerji Service Company - Enerji Hizmet Şirketi) modelinin Türkiye pazarında gelişmesi için çalışmalar yürütülüyor. Bu çerçevede konuyla ilgili bilgi birikimimizi ilgili kişi, kurum ve kuruluşlarla paylaşıyoruz. Nisan 2020 itibariyle ESCO modelinin dahil edileceği yeni Enerji Verimliliği Yönetmeliği’ni bekliyoruz.
Peki ESCO nedir ve ESCO modelleri nelerdir?
Örneğin, üretim yapan ve enerji verimliliği ile elektrik ve/veya ısı tüketim maliyetlerini düşürmek isteyen bir sanayici işletmesiniz. Türkiye’deki mevcut modelde bunun için Enerji Verimliliği Danışmanlık (EVD) firmalarına bir enerji etüdü yaptırıyorsunuz. Bu çalışma EPC (Engineering Procurement Construction / Mühendislik Satınalma Yapım) modelinde “E”yi temsil ediyor. Sonrasında bu EVD’ye “P” ve “C” kısımlarını yaptırıyor veya kendiniz yapıyorsunuz. Bu modelde enerji verimliliği yatırımının performans sorumluluğu ve finansmanı yatırımcının üzerinde oluyor.
Bazı yatırımcılar performansı risk olarak görebiliyor. Bunun yerine büyüme yatırımları yapmayı tercih edebiliyor. Veya finansmanı olmuyor, olsa da bu alanda kullanmak istemeyebiliyor. Bir çok enerji verimliliği yatırımının geri dönüş süresi göreceli olarak kısa olsa da GES (güneş enerjisi santralleri) daha görünür ve prestijli gelebiliyor ve bir çok nedenden süreçler tıkanabiliyor veya yavaşlayabiliyor.
Oysa ki ESCO modelinde, ESCO bu enerji verimliliği yatırımını dışarıdan taahhüt olarak bedeli karşılığı yapan bir firma olmak yerine, sanayicinin bu yatırımdaki ortağı gibi hareket ediyor.
ESCO SANAYİ FİRMALARINA GİDİYOR
Öncelikle enerji verimliliğini arttırmak için proje geliştirme amacıyla bu işletmelerdeki potansiyel enerji verimliliği projelerini tespit ediyor ve orada farkındalık yaratıyor. Aslında bir nevi, olmayan bir pazarı çalışmalarıyla yaratıyor.
Enerji etütleri yaparak enerji tasarrufuna yönelik detaylı ölçme ve değerlendirme yapıyor. Hangi enerji verimliliği yatırımlarının tasarruf potansiyeli daha yüksek, yatırımın geri dönüş süresi daha kısa, her bir proje işletmeye enerji bazında ve finansal bazda ne kadarlık kazanç sağlayacak gibi analizleri işletme sahibinin gözleri önüne seriyor.
Proje uygulamasını yapıyor, izliyor ve belli süreli bakım onarım anlaşması yapıyor. Burada kritik olan sistemi kurup gitmiyor. Sistemin performansını takip ediyor, işletmesini yapıyor ve tasarruf garantisi veriyor. ESCO ile müşteri arasında bir Enerji Performans Sözleşmesi (EnPC – Energy Performance Contract) imzalanıyor.
ESCO modelinde finansmanı işletmeci de yapabilir, ESCO da yapabilir. Bu da işletmecinin çeşitli sebeplerde yatırımı kendisinin yapmak istemediği durumlar için yatırımı yapılabilir kılacak veya hızlandıracaktır.
Genel anlamda iki tür ESCO modelinden söz etmek mümkün;
Enerji Performans Sözleşmeleri: Çok farklı alternatif koşullarda yapılabilen bu sözleşmelerin iki olmazsa olmazı; enerji verimliliği kaynaklı enerji tasarrufunun söz konusu olması ve ESCO’nun risk alıyor olmasıdır.
Bu tip sözleşmelerin bir türü olan Garantili Tasarruf Modeli’nde en temel unsur ESCO’nun performans garantisi sağlamasıdır. Garanti sağlanan performansa ulaşılmazsa ESCO sözleşmeye göre eksik kısmı kompanse eder ve böylelikle risk alır. Bir diğer önemli konu da bu modelde finansman genellikle müşteri tarafından sağlanır.
Başka bir Enerji Performans Sözleşmesi türü olan Paylaşımlı Tasarruf Modeli’nde önemli konu bu modelde genellikle finansman ESCO tarafından sağlanır ve ESCO yatırım ve finansman maliyetini sözleşme süresi boyunca paylaşılan tasarruftan karşılar ve üstüne para kazanır. ESCO tasarruf sağlanacağını öngörerek risk alır.
Enerji Tedarik Sözleşmeleri: Isı, buhar veya elektrik gibi yararlı enerjinin verimli bir şekilde tedarik edildiği sözleşmelerdir. PPA dediğimiz “Power Purhase Agreement / Enerji Tedarik Sözleşmesi” de bunun bir parçasıdır.
Türkiye’de gerçek anlamda bu sene başlamasını öngördüğümüz (parmakla gösterilecek kadar az sayıda bazı ESCO modeli ile yapılmış projeler mevcut) ESCO modeli Avrupa Birliği’nde 2003 yılında Avrupa Komisyonu JRC Başkanlığı’nın Avrupa Birliği üyesi ülkelerde enerji hizmetleri ve ESCO pazarları ile ilgili ilk araştırmasını yapmasıyla başladı. 2019 itibariyle ise bazı ülke pazarlarının doygunluk noktasında ulaştığından bile söz edilebilecek kadar yol katetmiş durumdalar. Konunun detayı için Avrupa Komisyonu JRC Başkanlığı tarafından hazırlanmış olan 2019 tarihli “Energy Service Market in the E.U. / AB’de Enerji Hizmetleri Pazarı” raporunu okumanızı tavsiye ederim.
https://publications.jrc.ec.europa.eu/repository/bitstream/JRC118815/jrc118815.pdf
Bu yıl için yenilenebilir enerji ve enerji verimliliği konusunda bizim de odağımızın önemli bir parçasını sanayide çatı GESler ve enerji verimliliği oluşturuyor. Burada benim sanayicilerimize önerim şu: Öncelikle üretim tesisinizdeki enerji verimliliği yatırımlarını gerçekleştirin. Çünkü bunların hem yatırım maliyetleri daha düşük hem de yatırımın geri dönüşü çoğu zaman GES’lere göre çok, hatta çok çok kısa.
Yeni lisanssız yönetmelikle birlikte çoğu durum için (istisnalar olabilir) mevcut çatılar tesisin tüm tüketimini karşılamayacaktır. Bu sebeple öncelikle enerji verimliliği yatırımları ile enerji tüketimini düşürerek kâr etmek, sonrasında veya paralelinde çatı GES çalışmalarını başlatarak düşürülmüş tüketim üzerinden elektrik talebini çatı GES ile karşılamak en efektif çözüm olacaktır.
Öte yandan, enerji verimliği yatırımınızı ESCO modeli ile yapmak kafanızı teknik, performans ve finansal açıdan rahat ettirecek bir alternatif. Umarım bu sene sanayide enerji verimliliği projeleri açısından ülke olarak bir rekora imza atabiliriz. En ucuz enerji daha verimli sistemler kullanarak hiç harcanmayan enerjidir.