1. HABERLER

  2. DOĞALGAZ

  3. LNG’nin Ortadoğu’ya yansıması: Katar krizi

LNG’nin Ortadoğu’ya yansıması: Katar krizi

SEYRAN DUMAN Ortadoğu’da 2011 yılından bu yana devam eden krizlere yeni bir sorun yumağı daha eklendi: Katar Krizi!Katar, 2 milyon 235 bin kişilik nüfusuyla...

LNG’nin Ortadoğu’ya yansıması: Katar krizi

SEYRAN DUMAN 

Ortadoğu’da 2011 yılından bu yana devam eden krizlere yeni bir sorun yumağı daha eklendi: Katar Krizi!

Katar, 2 milyon 235 bin kişilik nüfusuyla küçücük bir ülke. Ama ülke küçük diye göbeğinde yer aldığı krizin etkilerinin de küçük olmayacağını son haftalarda yaşananlar net şekilde ortaya koydu. İşte bu kaldıraç etkisine yol açan faktör de enerjiden başka bir şey değil! 

Yani Katar’a “terörü finanse ettiği” gerekçesiyle uygulanan diplomatik, ekonomik ve askeri baskıların arkasında yatan asıl neden, enerji meselesi. 

Sınır komşuları tarafından karadan, denizden ve havadan ablukaya alınıp dünya ile bağlantısının kesilmesine kadar uzanan bu baskıları doğuran gelişmeler bir günde ortaya çıkmadı. 

Katar 24,5 trilyon metreküplük doğalgaz rezerviyle Rusya ve İran’dan sonra dünya sıralamasında üçüncü durumda. Bu özellikleri yüzünden de, enerjide ithalata bağımlı Batı ve Uzak Doğu ülkelerinin yakın ilgisine mazhar oluyor ister istemez. Çünkü bu gövdesi küçük ama özgül ağırlığı büyük Ortadoğu ülkesi, enerji arz güvenliğini sağlamak için bir alternatif olarak görülüyor. 

Bu arada sıvılaştırılmış doğalgaz (LNG) alanında yaşanan gelişmeler de enerji tedariki güvenliğini etkileyen önemli bir faktör haline geldi. LNG çözümleri, doğalgazı boru hatları üzerinden taşımayı tek seçenek olmaktan çıkarmaya başladı. 

Bu gelişme, dünyanın en büyük doğalgaz rezervine sahip ülkelerinden biri konumundaki Katar’ın enerji oyunundaki rolünü perçinlemesini sağlamış oldu. LNG çözümlerinden fayda sağlayan bir başka ülke ise ABD. Bu ülke, birkaç yıl öncesine kadar net doğalgaz ithalatçısı idi. Ancak ABD, kaya gazı (shale gas) alanındaki hamleleri sayesinde önce ihtiyacının tamamına yakınını karşıladı, sonra da LNG gemileriyle doğalgaz ihracatına başladı. 

Doğalgazın sıvılaştırıldıktan sonra özel gemiler aracılığıyla transferini sağlayan LNG’nin önemini artıran bir diğer neden de boru hatlarına yönelik güvenlik sorunları. Nitekim pek çok uzmana göre, hayata geçirilme imkanı bulamayan, Katar gazı ile İran gazının Akdeniz’e boru hatları yoluyla ulaştırılması projelerinin birbirleriyle rekabeti, son 10 yıl içinde Ortadoğu’da yaşanan savaş ve çatışmaların arka planında yatan en önemli neden. 

Katar meselesine yeniden dönersek… 

Katar son yıllarda elindeki doğalgazı dünya pazarına sunmak için lojistik alanında ciddi bir hamle gerçekleştirdi. Bu ülke şu anda 50’den fazla tankerden oluşan, devasa bir LNG taşıma filosuna sahip. Yani Katar enerji oyununda ulaştığı pozisyon için ilk adımını dünyanın bu alandaki en geniş tanker filolarından birini kurarak attı.  2003 yılında 19,2 milyar metreküplük LNG nakliyatı gerçekleştiren Katar, 2015 yılında bunu 106,4 milyar metreküpe ulaştırmayı başardı. Ve bu rakam, Katar’ı küresel LNG ihracatı lideri yapmaya fazlasıyla yetti. Katar halen LNG ihracatı pazarında yüzde 72 ile en büyük paya sahip. 

Küresel ekonomik büyümenin de etkisiyle LNG’ ye yönelik talebin artması, Katar’ın enerji alanında giderek daha fazla güç elde etmesi ve aynı zamanda ekonomik güç kazanması anlamına geliyor. 

Siyasi ve askeri olarak yeterli güce sahip olmasa da Katar, dünyada enerji ve varlık fonlarıyla büyük bir ağırlığa sahip. Dünyanın devasa gayrimenkul şirketlerinin hisselerine milyarlarca dolar yatırması da bu gücün başka alanlarda da kendini hissettirdiğinin göstergesi. 

İşte Ortadoğu’daki Katar krizinin arkasında da, enerjideki gücünü ekonomik, siyasi ve askeri güce tahvil edeceğinin işaretlerini vermesi yatıyor. Çünkü giderek artan enerji ihracatının daha güçlü bir ekonomiyi, bunun da bölgesinde daha bağımsız hareket eden bir ülkeyi beraberinde getirmesi kaçınılmazdır. 

Dolayısıyla Körfez ülkelerinin Katar’a karşı uyguladığı ambargonun asıl nedeni, bu bölgede ekonomik gücün el değiştirme ihtimalinden başka bir şey değil. Körfez’de gücü elinde barındıran diğer ülkelerin bundan rahatsız olmalarında şaşılacak bir şey yok. 

Suudi Arabistan geçmişten bu yana Katar’ı kendine bağımlı bir devlet konumunda tutmaya çalışmıştır. Ekonomik olarak zenginleşen Katar bu çizginin dışına çıkmış durumda. Aslında Katar ve Suudi Arabistan aynı yolda ilerlemelerine rağmen, arada gizli bir rekabetin varlığı her zaman olmuştur. 

Katar’ın Müslüman kardeşlere yardımda bulunması ve İran ile sıkı fıkı ilişkiler kurması Suudi Arabistan’ı rahatsız eden faktörlerdendir. Katar’ın Rusya’nın enerji devlerine yatırım yaparak Moskova ile ılımlı ilişkiler içine girmesi de Körfez bölgesinde kontrolü elinde tutan güçleri rahatsız eden bir başka neden olarak karşımızda duruyor. 

Bölgedeki gelişmelerin seyri kime ne kazandıracak ya da kaybettirecek, önümüzdeki dönemde hep birlikte göreceğiz. 

Seyran DUMAN - Enerji Günlüğü / Haziran 2017