1. YAZARLAR

  2. H. Zafer ARIKAN

  3. Küreyi kirletene temizleme konusunda güvenilmeli mi?
H. Zafer ARIKAN

H. Zafer ARIKAN

Yazarın Tüm Yazıları >

Küreyi kirletene temizleme konusunda güvenilmeli mi?

Değerli Okurlar,

Bütün dünya geçtiğimiz hafta tamamlanan COP26 Glasgow zirvesini, orada konuşulanları, yapılan açıklamaları konuşuyor. Çünkü ülke liderleri, bu konuda kendilerini birşeyler söylemek zorunda hissediyor. Bizim de bu konuda üç beş cümle etmemizde bir sakınca yoktur sanırız. 

O halde başlıyoruz. Özellikle 2000’lerin başından bu yana iklim değişikliği tüm dünyayı önemli ölçüde etkiliyor. Ancak iklim değişikliğinin o kadar çok alanda olumsuz etkilerini görüyoruz ki, bunları çözmek çok da kolay değil ve pek çok uluslararası dinamiğin harekete geçirilmesini gerektiriyor.

Bazı ülkeler için enerji dönüşümü (ya da yeşil dönüşüm) önem kazanırken, bazı ülkeler için göç, bazı ülkeler için açlık ve susuzluk, bazıları için yoksulluktan kurtulma, bazıları için de eğitim ve kalkınma ya da daha rahat yaşama imkanlarının sağlanması ön plana çıkıyor.

Ancak günümüzde iklim değişikliği denilince akla öncelikle fosil yakıtlardan kaynaklanan sera gazı emisyonlarının olumsuz etkileri ve bu emisyonların azaltılması geliyor. Zira bu emisyonlar gezegenimizde önemli bir sıcaklık artışına neden olurken diğer taraftan da yukarıda saydığımız bir dizi ekonomik, sosyal ve siyasi sorunlara yol açıyor.

Bu durumdan en çok etkilenen ülkeler ise geri kalmış ve kalkınmakta olan ülkeler oluyor. Oysa bu sera gazı emisyonlarının kaynağı olarak fosil yakıtlar olarak gösterilirken, sanayi devriminden bu yana dünyanın kapitalizm tarafından yağmalanmasından ve tarumar edilmesinden kimse söz etmiyor.

Kömür ve petrole dayalı sanayideki gelişmeler, güçlü ve zengin ülkeler için sermaye birikimini ve yeni sömürge alanlarını yaratmakla kalmadı; yine bu zengin ülkeler tarafından domine edilen teknolojik gelişmeleri de sağladı. Doğal olarak bu gelişmelerden aslan payını, sermayeyi kontrol edenler aldı. Afrika, Asya ve Latin Amerika halklarının payına ise savaşlar, göçler, yoksulluk ve göz yaşı düştü.

ABD Başkanı Joe Biden bakın iklim krizi konusunda ne diyor: “Artık iklim değişikliğini ele almak için daha fazla gecikemeyiz ve hiç olmazsa yapmamız gerekenlerin asgarisini yapmalıyız. Bu kriz, küresel bir varoluş krizidir ve eğer başarısız olursak hepimiz ortaya çıkacak sorunlar nedeniyle büyük acılar çekeceğiz.” Ancak siz bunu, (vahşi) kapitalizmin bir başka buhranı ya da krizi olarak anlayabilirsiniz.

Bilindiği gibi problemleri çözmeye çalışırken iki ana hususa dikkat etmek gerekiyor. Birincisi geçmişteki problemleri iyi analiz edip muhtemel problemlerin ortaya çıkmasını engellemek; ikincisi de eğer problem ortaya çıkmışsa onları çözmek ya da kontrol altına almak ve bütün bunlar için de yol haritasını doğru biçimde belirlemek.

İklim Değişikliği dünyamızın tamamını şu veya bu biçimde etkilediğine göre, ülke olarak yapmamız gereken ilk şey, iyi bir Stratejinin ortaya konmasıdır. COP toplantılarında en çok üzerinde durulan fosil yakıtların azaltılması ve belirli bir tarihe kadar kullanımına son verilmesi, oluşturulacak bu Strateji Belgesine uygun olarak ele alınmalı ve gerekli adımlar buna göre atılmalıdır.

Türkiye, iklim değişikliği konusunda da kendi geleceği için kendi yolunu kendisi çizmeli, kendi kaynaklarına, birikimine ve insanına güvenmeli; ülke çıkarlarına uygun adımları kolaycılığa kaçmadan hızlı bir biçimde atmayı becerebilmelidir. Ancak bu adımlar emek, disiplin ve kararlılığın yanı sıra iyi bir koordinasyon ve organizasyon da ister. Bunun için tüm paydaşlar bir araya gelmeli ve birbirine destek vermelidir. İklim değişikliği problemini ülke olarak biz yaratmadık. Bununla birlikte iki yüzden fazla ülkeyle aynı gezegeni paylaştığımıza göre, bu mücadelenin diğer ülkelerle birlikte verilmesi gerektiğinin ayırdında olmalı, sağlıklı ve verimli iş birlikleri gerçekleştirebilmeliyiz.

SON SÖZ: Problemleri yaratanlar problemleri çözebilir mi?

Tüm okurlarıma esenlikler diliyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar