İklim değişikliğiyle ilgili küresel gündem şu sıralar hareketli.
Geçtiğimiz günlerde Çin’in beş yıllık planı yayımlanmış ve planda iklimle ilgili hedefler konusunda beklentileri yüksek olanlar büyük ölçüde hayal kırıklığına uğramıştı (https://www.enerjigunlugu.net/enerji-ve-iklime-cin-penceresinden-bakmak-31926yy.htm).
Geçen hafta ise ABD’nin yeni başkanı göreve geldiğinden bu yana ilk basın toplantısını yaptı, enerji sektörlerinin ve çevrecilerin bakışları Joe Biden’ın üzerine çevrildi. Ben de yeni yazımı bununla ilgili yazarım diye toplantıyı dikkatle izledim.
BIDEN’IN İLK TOPLANTIDA İKLİM YOKTU
Toplantıda, Covid-19 salgınından göçmen politikasına, dış politikadan silahlanmanın denetimine kadar pek çok konuda uzun uzun konuşan Biden, -soru da gelmiş olmasına rağmen- enerji ya da iklim değişikliği konusunda tek kelime etmedi.
Böyle olunca, iklim değişikliğine ilişkin kampanya döneminde verdiği tüm sözler acaba orada mı kaldı diye düşündüm. Öyle ya, o dönemdeki söylemlerine bakıldığında, Biden neredeyse yeşil enerji fanatiği gibi algılanmış, fazla iyimser olanlar dünya nihâyet fosil yakıtlardan kurtulacak diye sevinmişti (https://www.enerjigunlugu.net/dunya-fosil-yakitlardan-bidenle-kurtulur-mu-31889yy.htm).
YENİ BAŞKAN'DAN 40 ÜLKE LİDERİNE MEKTUP
Neyse ki ertesi gün Joe Biden’ın davet mektupları gündeme düştü de yeni yazı için çok farklı bir konu aramak zorunda kalmadım. Biden, 40 ülkenin liderine mektup göndermiş, 22-23 Nisan’da ABD’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilecek iklim zirvesine davet etmişti.
Biden’ın zirveye davet ettiği liderler arasında geçtiğimiz günlerde “katil” ifadesini kullandığı Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile “vücudunda demokratik tek bir kemiğin bile bulunmadığını” söylediği Çin Devlet Başkanı Xi Jinping de bulunuyor.
SANAL İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ TOPLANTISI
Zirveye, küresel karbondioksit salımı en yüksek ilk 24 ülkeden İran dışındaki tamamı çağrılmış. Türkiye’nin de içinde bulunduğu bu ülkeler grubu, ABD ile birlikte toplam salımın, dolayısıyla iklim değişikliğinin yüzde 80’inden sorumlu. Bunların dışında, küresel ısınmadan en çok etkilenen bir kısım ülkeler ve Avrupa Komisyonu ile Avrupa Konseyi de zirveye davetli. Dünya genelinde küresel ısınmaya karşı alınacak önlemler ve bu önlemlerin ekonomiye katkısının tartışılacağı toplantı sanal ortamda gerçekleştirilecek, liderlerin konuşmaları herkes tarafından canlı olarak izlenebilecek.
DÜNYA LİDERLERİNİ İKNA PEŞİNDE
Biden’ın kampanya dönemindeki en net mesajları iklim değişikliğine ilişkin olanlardı. Başkanlık koltuğuna oturunca ilk iş olarak ABD’yi Paris Anlaşması’na yeniden dâhil edeceğini, sera gazı salımını azaltmaya yönelik daha iddialı hedefler konusunda dünya liderlerini ikna etmek için küresel bir iklim zirvesi düzenleyeceğini kampanya boyunca yüksek sesle tekrarlamıştı. “Dünya Günü”nde yapılacak bu zirveyle, Biden, kampanya dönemindeki sözlerini yerine getirmiş olacak.
ABD’NİN ETKİNLİK TESTİ
Bununla birlikte, zirve, aslında iklim değişikliği tartışmalarının ötesinde başka anlamlar da taşıyor. Bir defa, ABD’nin Trump yönetimi sırasında aşınan liderlik yeteneklerinin ve küresel karar alma süreçlerinde en azından müttefiklerini yönlendirebilme kapasitesinin Biden dönemindeki ilk ciddi testi bu zirvede yaşanacak. Diğer yandan, Biden yönetiminin Çin ve Rusya karşısında zirvede alacağı pozisyon, önümüzdeki dönemde ortaya çıkacak pek çok küresel meselede bu ülkeler arasındaki rekabetin çerçevesine ilişkin ipuçlarını da taşıyacaktır.
İDDİALI HEDEF BEKLENİYOR
ABD’nin, zirve sırasında ya da öncesinde, Paris Anlaşması kapsamında karbon salımına dair yeni bir 2030 hedefi açıklaması bekleniyor. Washington yönetiminin, bir süredir iklim değişikliği önlemlerini de içeren bir altyapı planı üzerinde çalışıyor olması ve temiz enerji, enerji verimliliği, yenilenebilir enerji teknolojileri, elektrikli araç altyapısı gibi alanlara 300 milyar doların üzerinde bir bütçenin ayrılmasının planlandığı dikkate alındığında, açıklanacak hedefin “iddialı” olması beklenir.
ABD DİĞER ÜLKELERİ DE SÜRÜKLER
Kasım ayında Glasgow’da yapılacak Birleşmiş Milletler Küresel İklim Konferansı öncesinde ülke taahhütlerinin ABD’nin bu yeni hedeflerinden etkilenmesi kaçınılmaz. Söz konusu hedefler, diğer ülkeler üzerinde de sürükleyici bir etki yaratacaktır. Öte yandan, iklim konusunda Avrupa Birliği yaklaşımının da Biden’ın hedefleriyle uyumlu olacağı ve bu noktada fosil yakıtların azaltımına yönelik tüm dünyada bir baskının ortaya çıkacağını söyleyemek mümkün.
RAKİBİ KÖŞEYE SIKIŞTIRMA POLİTİKASI
Bu tür platformların, küresel güçler arasında kendilerine politik/ekonomik avantajlar sağlamaya yönelik taktik/stratejik oyunlara döndüğü açık bir gerçektir. Dolayısıyla, bu zirvenin de ABD tarafından fosil yakıtların en büyük tüketicisi Çin ile en büyük üreticisi Rusya’yı köşeye sıkıştırabileceği bir fırsat olarak değerlendirilmesi muhtemeldir. Ancak, her durumda, buradan çıkacak sonuçların orta ve uzun vadede küresel enerji denklemini şekillendirici yönde etki yapacağı da açıktır.
TÜRKİYE ÜZERİNDE İMZA ATMA BASKISI
Bu süreç, Türkiye’nin iklim değişikliği pozisyonunu da önemli ölçüde etkileyecektir. Özellikle fosil yakıt teşviklerinin küresel ölçekte sonlandırılmasına yönelik baskıların artabileceği dikkate alındığında, bir taraftan karbondioksit salımı dünyada en yüksek on yedinci ülke olan, diğer taraftan Eritre, İran, Irak, Libya, Yemen ile birlikte Paris İklim Anlaşması'nı henüz onaylamayan son 6 ülkeden biri olan Türkiye’nin iklim taahhütlerini yeniden değerlendirme ihtiyacı ortaya çıkabilecektir.