1. YAZARLAR

  2. Metin Türkyılmaz

  3. Konutlarda elektrik tüketimi nereye?
Metin Türkyılmaz

Metin Türkyılmaz

Yazarın Tüm Yazıları >

Konutlarda elektrik tüketimi nereye?

METİN TÜRKYILMAZ

İlk televizyonu, Ankara’da, 1972 veya 1973 yılında, 6-7 yaşlarımdayken halamlarda gördüm. Hayran olmuştum. Televizyon sadece beni değil, Türkiye’yi değiştirdi.

Televizyon yaygın değilken, yazlık sinemalara gidip film seyrederdik. Biz çocuklar, çekirdek ve gazozla arada koştururduk. Arada sırada büyüklerin sus işareti üzerine bir süre sessiz kalır, filmi izlemeye başlardık.

Türk sineması altın çağlarını yaşıyordu. Oyuncular, bir film çekiminden diğer film çekimine koşturuyordu. Televizyon hem yazlık sinemaları hem de Türk sinemasını bitirdi. Türk sineması en az 20 yıl kendine gelemedi.

Biz o zamanlar babamın öğretmenliği dolayısıyla köyde yaşıyorduk. Şimdi tahmini zor ama o tarihlerde Türkiye’nin çoğu köyünde elektrik yoktu. Hatta şehirlerin varoşlarında bile elektriksiz çok sayıda ev vardı.

Yaz aylarında annem ve kardeşimle birlikte anneannemlerin yanına Ankara’ya gelip en az 1 ay kalırdık. Babam Ankara’ya gelince halamlara da giderdik. Televizyonla karşılaşmam böyle bir ziyarette oldu.

Çok geçmedi, 1975 yılında babamın tayini dolayısıyla Ankara’ya taşındık. Taşınmanın açtığı masraftan olsa gerek, Ankara’daki ilk aylarımızda çoğu komşuda olduğu gibi bizim evde de televizyon yoktu. Önce buzdolabı alınmıştı.

O yıllarda televizyon, buzdolabı almak o kadar kolay da değildi. Bir televizyona bir öğretmen aylığı, bir buzdolabına iki öğretmen aylığı vermek zorundaydınız.

Babam bir öğleden sonra eve televizyonla geldi. Taksitle bir televizyon almış. Televizyon geldi ama yayın akşam 18’de başlayacak. O gün akşamı zor ettim.

O akşamı hiç unutamam. Mahalledeki bütün arkadaşlarımız bizim eve gelmişti. Öyle ki koltuk, sandalye yetmedi. Annem bizi televizyonun önüne dörderli bir şekilde arka arkaya sıraladı. Hep beraber, “Çelik Bilek” çizgi filmini, ikram edilen çayı içerek seyrettik.    

Bütün bunları neden mi yazıyorum? Meskenlerde elektrik tüketimiyle ilgili interneti biraz karıştırayım dedim, rastladıklarım beni 1970’lere götürdü...  

Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi’nde, Esra Kınık’ın Ocak 2008 tarihli “Türkiye’de Mesken Elektrik Talebi” başlıklı yüksek lisans tezine ulaştım. Veriler tam da tahmin ettiğim gibi. Konutlarda elektrik tüketimi çok hızlı bir şekilde artmış. Gelirdeki artışın çok üzerinde bir artış.

Alt orta sınıf bir Türk ailesinde, 1970’lerde bir ütü, bir buzdolabı, bir televizyon aldınız mı, her odada da bir ampul yanıyorsa yeterliydi. Tabii buzdolapları tek motorluydu. No frost, derin donduruculu falan da değildi. Çoğu evde çamaşır makinesi bile yoktu. Bulaşık makinesinin yaygınlaşması çok sonradır.

Tabii bunları almak için evinizde elektrik de olması gerekiyor.

Esra Kınık’ın yüksek lisans tezine göre, 1972 yılında meskenlerde 1 milyar 386,9 milyon kilowattsaat (kWh), köylerde ise 145,8 milyon kWh elektrik enerjisi tüketiliyormuş.

Hatırladığım kadarıyla bir dönem köylerde elektrik aboneliği şehirdekinden farklıydı. Ortak kullanım yapılıyor ve hane başına bölünüyordu. Köylerdeki ortak kullanım, 1984 yılında 1 milyar 167,5 milyon kWh’ye çıktıktan sonra, mesken abone sistemine geçilmesiyle zamanla azaldı ve 1992 yılında tamamen sona erdi.

Meskenlerdeki elektrik tüketimi, 1990 yılında köy ortak kullanımı dahil 9 milyar 162,3 milyon kWh’ye, 2000 yılında 23 milyar 887,6 milyon kWh’ye, 2014 yılında ise 46 milyar 190 milyon kWh’ye çıktı. Yine 2014 yılında Türkiye’de 255 milyar 490 milyon kWh elektrik tüketildi. Yıllık programa göre, 2016 yılında toplam elektrik tüketimi 275 milyar kWh’ye ulaşacak. Meskenlerin toplam elektrik tüketimi içinde, 2014 yılındaki yüzde 18,08’lik payı değişmediyse, 2016 yılında meskenlerde 49,72 milyar kWh elektrik tüketilecek.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye nüfusu yıl ortası olarak 1972 yılında 37 milyon 133 bindi. Nüfus, 1990’da 55 milyon 120 bine, 2000 yılında 64 milyon 269 bine, 2014 yılında 76 milyon 903 bine yükseldi.

Buna göre, 1972 yılında kişi başına meskenlerde, köy ortak tüketimi dahil, yılda 41,28 kWh elektrik tüketildi. Bu rakam, 1990’da köy ortak tüketimi dahil 166,22 kWh’ye, 2000’de 371,68 kWh’ye, 2014’de 600,63 kWh’ye çıktı. Yıllık programın, 2016 yılı nüfus ve toplam elektrik tüketimi tahminleri esas alarak 2014 mesken payıyla yaptığımız hesaba göre, 2016 yılında bu rakam kişi başına meskenlerde 632,9 kWh’yi bulacak. 

Demek ki 1972 yılında 4 kişilik bir aile Türkiye ortalaması olarak aylık 13,76 kWh elektrik tüketirken, 2014 yılında 200,21 kWh elektrik tüketir hale gelmiş. 2016 tahminleriyle bu rakam, 211 kWh olacak. Tüketim aile başına, 1972-2014 döneminde 14,55 kat arttı. 2016’yı da dahil edersek bu artış kat olarak 15,33 kata çıkacak.

TÜİK verilerine göre, 1972-1990 döneminde kişi başına milli gelir reel fiyatlarla yüzde 44,2 arttı. Bu artış, 1990-2000 döneminde yüzde 17,3, 2000-2014 döneminde yüzde 45,5 oldu. Buna göre, 1972-2014 döneminde, reel fiyatlarla kişi başına gayri safi yurtiçi hasıladaki artış yüzde 146,1’i buldu. Buna karşın, aynı dönemde meskenlerde elektrik tüketimi yüzde 1355 artış gösterdi.

Şimdi ne diyelim? Elektrik tüketiminin artması normal bir şey. Daha da artacak. Bir evde bir ütü, bir buzdolabı, bir televizyondan nerelere geldik. Evlerde elektrik kullanmayan bir alet var mı? Üşenmedim evi dolaştım elektrikli ne var diye. Laptoplar, tablet, cep telefonları, klimalar, yazıcı, diafon, çok sayıda ampul (53 tane saydım iyi tarafı hepsi yanmıyor), buzdolabı, fırın, mikrodalga fırın, su ısıtıcı, çöp öğütücü, bulaşık makinesi, mikser, robot, blender seti, kızartma makinesi, elektrikli ızgara, yoğurt yapma makinesi, televizyonlar, elektrik süpürgesi, elektrikli paspas, playstation, koşu bandı, çamaşır makineleri, ütüler, traş makineleri, saç yapma makineleri, saç kurutma makineleri... Liste uzayıp gidiyor. Sayısı belirsiz. Tabii hepsi elektrik tüketiyor.

Tüketim artıyor da bunun bir bedeli de var. Elektrik faturanızı elinize alın ve hesap edin, faturanız 80 liraysa bunu 15’e bölün, 1972 yılında olsaydınız ödeyeceğiniz elektrik fiyatını bulun. Unutmayın ekonomide her refahın bir bedeli vardır.

Metin Türkyılmaz – Enerji Günlüğü / 17 Ekim 2016

Önceki ve Sonraki Yazılar