1. HABERLER

  2. DOĞALGAZ

  3. Kilci: Enerji piyasasına giriş kolaylaşacak

Kilci: Enerji piyasasına giriş kolaylaşacak

Enerji Günlüğü - Enerji Bakanlığı Müsteşarı Metin Kilci, enerji sektörüne yatırımcı girişlerini kolaylaştıracak düzenlemeleri hazırladıklarını...

Kilci: Enerji piyasasına giriş kolaylaşacak

Enerji Günlüğü - Enerji Bakanlığı Müsteşarı Metin Kilci, enerji sektörüne yatırımcı girişlerini kolaylaştıracak düzenlemeleri hazırladıklarını belirtti.

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Kilci, seçim sonrasında yapılacak düzenlemelerle enerji piyasasına yatırımcı girişlerini kolaylaştıracaklarını söyledi. Kilci, elektrik piyasasına ilişkin yeni düzenlemeleri de hayata geçireceklerini bildirdi. Metin Kilci, Enerji Dağıtım Hizmetleri Derneği’nin dergisi Işığın İzi’nin sorularını cevapladı. İşte Kilci’nin kendisine yöneltilen sorulara verdiği cevaplardan özet bir bölüm:

Önümüzdeki beş yılda Türkiye'de enerji sektöründe özellikle elektrik odaklı görüntü sizce nedir?

Ortalama elektrik tüketimimiz Avrupa ve OECD ortalamasının gerisinde. Bundan dolayı elektrik tüketiminin artışı oldukça önemli boyutlarda. Geçtiğimiz dönemde kurulu kapasitenin yılda ortalama 5 bin MW artırılmasından dolayı büyük ölçüde sıkıntı yaşamadık. Zaman zaman pik dönemlerde ciddi darboğazlar yaşadık. Bu darboğazları tüketicilerimize ve sanayicilerimize yansıtmamak noktasındayız. Rekor tüketimleri yaşadığımız dönemler oldu. Fakat içinde bulunduğumuz yılda büyümenin yavaşlamasının, elektrik tüketimine de etkisini gösterdiğini gözlemliyoruz. Bu durum bizim sadece uzun dönemli elektrik talebi artış tahminlerimizi biraz geciktiriyor. Örneğin 2015 yılı sonuna doğru yaşayacağımız arz talep dengesi konfigürasyonunu belki de 2016- 2017 yılında yaşıyor olacağız. Dolayısıyla ülkemizin elektrik tüketim talebi artıyor, yatırımların da buna hızla cevap vermesi lazım. Bizim 2020 için öngördüğümüz arz-talep dengesini belki 2021 - 2022 olarak yeniden revize etmemiz gerekse bile kapasitemizin bugün öngördüğümüz 75 bin Mw’lardan100-120 bin MW’ye çıkması hepimizce malum.

Serbest Piyasa ağırlığı daha da artar mı?

Elbette artar. Zaten 2000'li yılların başından bugüne kadar geldiğimiz noktada gerek dağıtım özelleştirmeleri, gerek üretim özelleştirmeleri, gerekse özel sektörün yaptığı yatırımlarla üretimdeki kamu payı ciddi ölçüde azaldı. Ancak elektriğin yüzde 40-45’ini (kamu) üretebiliyoruz, kalanını özel sektör üretiyor. Dağıtımda kanadında ise tamamen özel sektör rol alıyor. Önümüzdeki dönemde hem yatırımların beklediğimiz düzeyde arttırılabilmesi için hem de mevcut piyasanın daha iyi çalışabilmesi için serbest piyasa kuralları olmazsa olmazlardan bir tanesi. Bunun için yapılması gereken düzenlemeler elbette var. Bunlardan bir tanesi de EPİAŞ düzenlemesi.

EPİAŞ’ın serbest piyasadaki rolü hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?

EPİAŞ düzenlemesiyle bizim arzuladığımız öngörülebilir bir fiyat mekanizmasının yatırımcıya sinyal niteliği taşımasıydı. EPİAŞ'ın kuruluşu biraz zaman aldı, tam işlevsel hale gelmesi de biraz zaman alacak. Birçok altyapı ihtiyacı söz konusu. EPİAŞ, kurulup tam işlevsel hale geldikten sonra hem yatırımcı, hem de tüketici için önemli bir işlevsellik kazanacaktır. Öngörülebilir bir fiyatın oluşacağını tahmin ediyoruz. Bunun yerli ve yabancı elektrik yatırımcısı için de güvenli bir kıyaslama (benchmark) olacağını düşünüyoruz.

Serbestleşme sürecimizin en önemli aşamalarından bir tanesi EPİAŞ'ın işlevsellik kazanması. Bunun yanında yatırım dönemindeki kuralların daha serbestleşmesi konusunda atılması gereken adımlar var. Gerek yenilenebilir yatırımlarının gerekse diğer geleneksel yatırımların önünde birçok kurallar var. Bunların çoğu yatırımcılar tarafından engelleyici olarak görülüyor. Haklı yanları da var elbette, bunların gözden geçirilerek regülasyon ortamının daha etkin işleyen bir yapıya kavuşturulması gerekiyor. Bu konuda önümüzdeki dönem yasal düzenlemeler kaçınılmaz olarak gerekecektir. Geçtiğimiz dönemde serbestleşme yönünden yaşanan birçok gelişme, bize hangi alanlarda değişiklik yapacağımız yönünde bize yol gösterici oldu.

Yenilenebilir Enerji mevcut talebi karşılar mı? Bu konu hakkındaki öngörüleriniz neler?

Yenilenebilir enerjinin oranı nispeten daha fazla artacak. Ancak tek başına yenilenebilir enerjiye güvenerek talebi karşılamayı öngörmüyoruz. Çünkü, yenilenebilir enerji yeterince güneş, rüzgar ve su alınıyorsa çalışan santraller. Bizim baz yükümüzün pik talebi karşılayacak seviyede olması lazım. Bunun için de baz yük santrallerinin doğalgaz, ithal kömür, yerli kömür ve devreye girecek nükleer santrallerimiz ile büyük rezervuarlı hidroelektrik santrallerimizin var olması lazım ki, yenilenebilir bunları desteklesin. Bunlar olamayınca yenilenebilir enerji olmuyor. 1 megavat yenilenebilir enerji tesisini sistemde tutabilmemiz için 3-4 megavat baz yük santralimizin olması lazım ki, yenilenebilir enerjinin tüketimdeki payını arttıralım.

Sizce liberalleşme ve serbestleşme size göre ne zaman tamamlanır?

Özelleştirmeler bitti bitiyor. Mevcutlar çerçevesinde bu doğru olmakla birlikte önümüzdeki dönemde 2017'den itibaren birçok yap-işlet- devlet santrallerinin kamuya iade edilmesi gündeme gelecek. Bu santrallerin özelleştirmeleri söz konusu olacak. Şu anda küçük hidroelektirik santrallerinin özelleştirmeleri süreci, Özelleştirme İdare Başkanlığı tarafından sürdürülüyor. Bu da oldukça iyi bir süreç. Tabii konjonktür ne ölçüde yardım eder bunu öngöremiyoruz, bunu ihaleler sonucunda göreceğiz. Dolayısıyla özelleştirmeler serbestleşme ve liberalleşme sürecini çok destekliyor, bu değişim çok kolay olmadı. Bu da doğaldır, sektörde paradigma değişiyor. Tamamen kamunun ürettiği ve hiçbir maliyet kaygısı olmayan bir yapıda üretilen elektriğin ve enerjinin artık tamamen maliyet kaygılarının öne çıktığı bir ortamda üretilmesi, iletilmesi ve dağıtımı ile parekende sürecindeki gelişmeler söz konusu. Serbestleşmeyi belirleyen kuralların da buna uygun hale getirilmesi lazım. Bu konuda EPDK bünyesinde çalışmalar yapılıyor, ancak yasal olarak da değişikliklerin yapılması gerekiyor. Burada zaman öngörüsü vermek doğru değil. Burada tam bir liberalleşme oldu, bitti, artık bundan sonra adım atılması gerekmiyor noktasına varamayız. Çünkü, yaşayan bir süreç. Yeni özelleştirilecek santrallerin dışında sistemde birçok değişikliğin yapılması, sürekli yapılıyor olması gerekir. Ama seçimlerden sonra yeni hükümetin gündeminde serbestleşme ve liberalleşme noktasında önemli yasal değişiklikler olacak. Seçimden sonra gündeme gelecektir. Geçtiğimiz dönemlerde bazı yasa tasarıları komisyonlardan geçti. Fakat genel kurula gelememişti. Bunların tekrar gündeme gelmesi söz konusu olacak. Doğalgaz piyasası yasa tasarısında önemli değişiklikler öngörüyoruz. Yine EPC ile Petrol piyasalarında ve elektrik piyasasında da yapılması gereken birçok değişiklikler var.

Petrol ve elektrik piyasasında yapılması gereken birçok değişiklik var dediniz. Bu değişiklikler neler olmalı?

Elektrik üretimi önündeki engellerin, özellikle önlisans ve lisans diye tanımlanan yeni lisanslama sürecindeki aksaklıkların ortadan kaldırılması konusunda düzenlemeler söz konusu olabilir. Özellikle yatırım alanlarının belirlenmesinde bir takım yeni düzenlemelerle yatırımcının önü açılabilir. Sağlıklı bir fiyatın oluşması noktasında EPİAŞ'ın katkısı yanında bazı düzenlemeler de söz konusu olabilir.

Nükleer enerji konusunda, Akkuyu ve Sinop takvimlerinde durum nedir?

Nükleer yatırım takvimi süreci, öngörülmesi en zor süreçlerden bir tanesi. Kendi doğası içerisinde bazı gecikmeler olabilir, bununla birlikte biz her aşamayı gelişmeyi takip edip, mesafe almaya çalışıyoruz. Akkuyu Santrali Projesi, oldukça iyi şekilde gidiyor, bazı gecikmeler oldu tabii. Önümüzdeki dönemde santralin lisanslanması noktasında elbette birçok düzenleme yaptık, ama beklenmedik şeylerle karşılaşabiliriz. Çünkü biz nükleere ilk kez giren ülkeler sınıfındayız, ilk nükleer santralimiz olacak. Ama Sinop’ta yapılan santralde buradaki yaşanan gecikmeleri yaşamayacağız. Akkuyu bizim için bir öğrenme süreci oldu. Bu öğrenme sürecinde tecrübeli bir yatırımcı ile çalışmanın da faydasını gördük. Akkuyu projesi yüzde 100’ü Rus şirketi tarafından gerçekleştirilen bir proje. Şu ana kadar ilerlemelerden memnunuz, yaşanan gecikmeleri de normal karşılıyoruz.

“NÜKLEER ENERJİYİ DOĞRU ANLATMAMIZ LAZIM”

Kamuoyunda nükleer santrallere karşı olumuz bir tepki var. Kamuoyunun, ‘Avrupa Nükleeri terk ediyor’ tepkisi hakkında ne diyorsunuz?

Söylendiği gibi değil. Almanya bir karar aldı, fakat kararını 1 - 2 yıl sonra gözden geçirmek zorunda kaldı. Fransa, toplam üretiminin yüzde 70'ini nükleerden yapan bir ülke, bundan vazgeçmek gibi bir opsiyonla karşı karşıya kalacağını düşünmüyorum. Japonya da değişti. Fukuşima'dan sonra, nükleer santrallerini yeniden devreye alıyorlar. Bu çok tartışmalı bir konu, en çevreci santraller nükleerler. Emisyonu sıfıra yakın bir santral, riskleri her santralde olduğu gibi tabii ki var. Bu riskleri olabildiğince güçlü denetim mekanizmaları ile ne kadar denetleyebiliyorsak o kadar başarılı bir iş yapmış olursunuz. Kamuoyunda yansıtıldığı ölçüde çok tehlikeli ve riskli bir proje değil. Burada bizim eksikliğimiz, kamuoyunu yeterince bilgilendiremiyoruz, anlatamıyoruz, buna fırsatımız olmuyor. Nükleer Teknolojisi, Fukuşima ve Çernobil ile anılır hale geldi maalesef. Üstelik bunların hiçbiri nükleer teknoloji ile de ilgili değil. Özellikle Fukuşima doğal afet neticesinde yaşanmış bir olay. Bunları nükleer teknolojinin olumsuzluğu ile ilişkilendirmek çok doğru değil. Bunu halkımıza iyi bir şekilde anlatabiliyor olmamız lazım.

“KRİZ MASASI KURDUK, TÜKETİCİYİ MAĞDUR ETMEDİK”

Doğalgaz arz güvenliği ile ilgili alınan tedbirler ve yaşanan süreçten kısaca bahseder misiniz?

Elektrik ve doğalgaz arz güvenliği bizim sürekli gündemimizde olan konulardan bir tanesi. Doğalgazda aralık, ocak, şubat gibi özellikle kış aylarında arz güvenliğinde zor günlerimiz oluyor. Fakat biz tamamen hedefimizi, tüketicinin bunu minimum seviyede hissetmesi veya hissetmemesi noktasında tutuyoruz. Özellikle tüketimin çok olduğu dönemlerde Bakanlar Kurulu kararıyla BOTAŞ'ın spot piyasadan LNG alımına müsaade ettik. Geçtiğimiz iki yıl içerisinde zaman zaman bu yola gidildi ve Türkiye'deki iki LNGTerminali bu dönemde yüksek miktarda kapasiteyle çalışmak durumunda kaldı. Diğer taraftan doğalgaz arz güvenliğinde yaşanan herhangi bir problemi tüketiciye minimum yansıtmak noktasında da bizim sürekli çalışan “kriz masası” diye tabir ettiğimiz ekibimiz var. Bu ekiple anlık olarak bütün santrallerin üretimine ve doğalgaz arzını takip edip tedbir almak suretiyle, tüketiciyi ve sanayiyi mağdur etmeden çok zor dönemleri atlattık. Ümit ediyorum bu kışı benzer şiddette yaşamayız. Doğalgaz tabi kışın daha çok tüketilen, bizim alımımızın bütün yıla yayıldığı bir meta. Boruların kapasitesi de sabit durumda. Tuz Gölü'nün altına depo yapılıyor, BOTAŞ'ın 500 milyon metreküplük ilk deposu inşallah önümüzdeki bir yıl içerisinde devreye alınacak. Biz buranın kapasitesini 1 milyar metreküpe artırmak için çalışıyoruz. Dünya Bankası ve Avrupa Yatırım Bankası ile finansal ilişkiler söz konusu. Bunun dışında bu depoların yeterli olmadığını biliyoruz, bugün Ukrayna'nın 17 - 20 milyar metreküp civarında bir deposu, Bulgaristan'ın 10 milyar metreküpe yakın bir deposu var ve tüketimi İstanbul'un tüketiminden daha az.