KONUK YAZAR: DR. ASLAN YAMAN
Özet
Türkiye’nin Karadeniz’deki doğalgaz keşfi ve bunu kendi imkanları ile gerçekleştirmesi münhasır ekonomik bölgelere sahip olan ancak arama ve çıkarma faaliyetleri için dünya enerji devlerine ihtiyaç duyan ülkeler için heyecan yaratan bir gelişme olarak değerlendirilmiştir. Karadenizde varlığı bilinen ancak zorluklar ve imkansızlıklar nedeniyle bugüne kadar çıkarılmayan hidrokarbon kaynakları bölge ülkelerinde Rusya’nın üstün konumunun sona erdirilmesi için de bir fırsat olarak değerlendirilmektedir. Bu gelişmeden en çok rahatsız ülkenin Rusya olduğunu söylemeye gerek yok. Ancak ne kadar iyimser yorumlar yapılsa da tüm ülkeler ihtiyatlı olmayı ve alternatifleri elden kaçırmamayı da ihmal etmiyorlar. Şurası da bir gerçek ki, Karadeniz’de derin deniz sondajları yapabilme ve gaz üretim platformları oluşturabilme kapasitesine sahip tek ülke Türkiye’dir. Sahip olduğu bu üstün konum Karadeniz’de yeni bir işbirliği zeminini oluşturabilecek ve mevcut rezervler 200 milyar metreküpe yakın tüketim kapasitesine sahip bölge ülkeleri için yeni bir tedarik ve hatta ihracattan gelir elde etme imkanı sağlayabilecek düzeydedir. Bu nedenle, ülkemiz Karadeniz’de elde ettiği bu sonuçları uluslararası ilişkilerde manivela olarak kullanıp Karadenizde mutlak bir üstünlük sağlayacak konuma erişmeyi mutlaka değerlendirmelidir.
Anahtar Kelimeler : Doğalgaz, Karadeniz, Rusya, Romanya, Ukrayna
Romanya
Türkiye’nin doğalgaz keşfi ilan edildikten sonra Karadenizde Münhasır Ekonomik Bölgesi olan ülkeler keşfi kendileri açısından değerlendirdiler. Bu konudaki ilk açıklama Romanya tarafından bu konudaki en yetkili ağız olarak kabul edilen Petrol ve Gaz İşverenleri Federasyonu Dış İlişkiler Direktörü Daniel Apostol tarafından yapıldı. Değerlendirmede Romanya’nın Karadenizdeki münhasır ekonomik bölgesinde Exxon ve OMV Petrom tarafından Türkiye’nin sondaj yaptığı Sakarya sahasına yakın bir saha olan Neptün’de 45 milyar m3 civarında doğalgaz tespiti yapıldıktan sonra bir türlü işletmeye alınamayan saha da dahil edilen değerlendirmede ortak sondaj, işletmeclik ve gaz nakli konularının işbirliği için uygun zemin yaratacağı ve her iki ülkenin de bu işten çok kazançlı çıkacağı açıklandı. Hali hazırda kendi üretimi olan sınırlı miktarda bir gazı kullanırken aynı zamanda Rus gazına büyük bir bağımlılık duyan Romanya, Enerji ve Orman Bakanları ağzından ülke içinde gazın eriştirildiği oran olan yüzde 35’in Avrupa topluluğunun en düşük oranı olduğunu www.financialintelligence.ro’ya açıkladı. Yapılan mülakatta Enerji Bakanı temiz bir enerjinin hem evsel hem de endüstriyel kullanımına vurgu yaparken, Orman Bakanı da ormanlar üzerindeki baskının azaltılması için gaz kullanım yaygınlığının artırılması ve Avrupa topluluğu ortalamasının en alt seviyesi olan yüzde 70’lere taşınması gerektiği üzerinde durdu. Bu rakamları dikkate alırsak mevcut kullanımı 7 milyar m3 düzeyinde olan Romanya tüketiminin kısa sürede 15 milyar m3’e çıkarılması işten bile değil.
Bulgaristan
Romanya cephesinde yapılan olumlu değerlendirmeler Bulgaristan’da aynı coşku ile karşılanmamıştır. Bu heyecansızlıkta Bulgaristan’da kullanılan gaz miktarının düşüklüğü etkili olsa gerek. www.investor.bg adlı sitede değerlendirme yapan Miglena İvanova "Türkiye Karadeniz'deki Büyük Keşiften Sonra Rus Gazından Vaz Geçecek mi?" başlıklı yazısında keşfi eleştirel bir gözle incelemiş, daha çok başka görüşlerin derlenmesi şeklindeki yazısında “Söylenenler aceleyle söylenmiştir. Yeterli araştırma için daha zamana gerek var" yorumu yapılırken Wood Mc Kenzie’den Ashley Sherman "Türkiye’nin off-shore kuyular konusunda tecrübesinin olmadığı, rezervin tespiti için başka kuyuların da açılması gerektiği, gazın çıkarılabilmesi için en azından 10 yıl gerektiği, TPAO'nun bu nedenle yabancı ortak bulması gerektiği yorumları yapılmıştır.
Bulgaristan’da yoğun bir şekilde takip edilen Deutsche Welle’nin internet gazetesinde (www.dw.com.bg) Karadeniz'de Gaz: Yeni Türk Gaz Sahası İçin Gerçek Nedir? başlığı altında yayınlanan makalede Köln Üniversitesi Enerji Ekonomisi Enstitüsü'nden Dr. Simon Schulte'nin görüşlerine yer verilmiştir. Dr. Schulte’nin "Karadeniz'de bu iş çok zor. Nitekim 2012'de Romanya da büyük bir rezerv bulmuştu ama hala işletilemedi" dediği aktarılmış. Aynı makalede Türkiye’den Necdet Pamir’in “Büyük ümitler büyük hayal kırıklıklarına yol açar" ifadesine de yer verilmiştir.
Türkiye'nin doğalgaz keşfinin Bulgaristan'a etkisini bir alt başlıkta kısaca inceleyen Kapital adlı dergide “Bulgaristan'ın kendi yıllık gaz tüketimi 3 milyar m3; bu iyi bir alt yapı düzenlemesiyle 5 milyar m3’e çıkabilir. Ülkenin kuzeyinde Romanya'nın keşfettiği rezervin 15 km yakınına kadar uzanan Galata'da Dolni Dıbnik İstasyonu ve Kaliarka ile Kavarna'da çalışmalar yapılıyor ama ülkenin gaz üretimi hemen hemen sıfıra eşit” yorumu yapılmıştır.
Kapital'in 16 Ağustos 2020 tarihli nüshasında (5) Rumyana Gotseva'nın haberinde Bulgar Enerji Bakanlığı'nın, imtiyazı Petroceltic Şirketi'ne verilen Karadeniz’deki kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgesindeki Kaliarka Galata ve Kavarna rezervleri ile Doğu Kavarna'dan gaz çıkarılması ile ilgili bir inceleme, tahlil ve değerlendirme çalışması yaptıracağı ve bunun için 10 Ağustos 2020 tarihinde KDV dahil 330 bin Leva ( 115 bin Avro) üzerinden eksiltme ile açık ihaleye çıkıldığı belirtilmiştir. Teklifler 10 Eylül'de açılacak ve dört aylık bir ihale süresi olacak.
Petroceltic ve Petrokeltik Bulgariya Galata Sahası için 2001'de 25 yıllılk Kavarna Sahası için 1Kasım 2010'da 10 yıllık, Doğu Kavarna için 2013'de 6 yıllık imtiyaz sözleşmesi imzalamıştı. İmtiyaz sahibi şirket şu anda Bakanlar Kurulu'nun gündemine alınmış bulunan 15 yıllık uzatma talebi var. Bakanlar Kurulu keza imtiyaz sahibi şirketin 2017 sonunda ortaya çıkan ve giderilmesi mümkün olmayan arızalar nedeniyle Galata Sahası için 253 günlük bir uzatma yapmıştı.
Kapital'in 05 Temmuz 2017 tarihli sayısında yer alan yazıdan sözkonusu sahalarda imtiyaz sahibi olan Petroceltic'in Cayman Adaları'nda kayıtlı Worldview Şirketi üzerinden Bulgar Anjelo Moskov’a ait olduğunu öğreniyoruz. İlgili haberde Bulgaristan Su ve Enerji Düzenleme Kurulu Başkanı İvanov, Sofya İdare Mahkemesi'nde 4 Temmuz 2017'de gaza o yılın Nisan ayı başında yapılan % 30 zamın iptali için açılan davada, davacıların iddia ettiği ve "Yerli gaz varken, neden Rus gazına daha fazla para ödeniyor. Halbuki mevzuata göre Bulgargaz,mümkün olan en ucuz fiyattan gazı temin edip satmalıdır" iddiasını "İmtiyaz sahibi şirket gazı devlete satmak zorunda değildir" diye cevaplamıştı.
Ukrayna
BP tarafından yayınlanan BP Statistical Review of World Energy 2019 | 68th edition adlı çalışmaya göre 2019 sonu itibarıyla 1.1 trilyon m3 ispatlanmış rezervi bulunan ve bu gazın kendi ihtiyacının % 75’ine yakın bir kısmı olan 20 milyar m3’lük kısmını üreten Ukrayna Karadenizdeki gaz keşfi konusuna duyarsız kalmıştır. Oysa 20 milyar gaz tükettiği 2018 yılından 10 yıl önce Ukrayna 62,7 milyar m3 gaz tüketmişti. O tarihten sonra gerek ekonomik krizler gerekse Kırım ve Ukrayna’nın doğusunda ortaya çıkan ayrılıkçı hareketler nedeniyle bu miktarın 3’te 1’e inmesini normal karşılayabiliriz.
Bu denli büyük bir rezerve sahip ülke kara topraklarında yaklaşık 200 milyar m3 gaz rezervi tespit edilmiş ve halen çıkarma faaliyetleri devam etmektedir. Kırım Yarımadası ve Odesa açıklarında ise Rusya ve Ukrayna arasındaki çatışmaların da temelini oluşturan 2,3 trilyon m3’lük gaz rezervi bulunmaktadır. İhtilaflı durum nedeniyle Kırım açıklarında gaz aramak mümkün değilken Odesa açıklarında parsellere bölünmüş alanlarda gaz arabilmesi için 2014 yılından beri bir dizi ihale yapılmakta ancak yatırımcılar ilgi duymamaktadır.
Rusya
Türkiye’nin Karadenizde gaz keşfi konusundaki en büyük tepki ve değerlendirmeler Rusya’dan gelmiştir. Önde gelen yayınlarda yer alan yorumlar özetle şöyledir:
Kommersant’ta yayınlanan “Gazprom en büyük pazarlarından birini nasıl ve niçin kaybediyor?” Başlıklı değerlendirme yazısında Yuriy Barsukov ve Dmitriy Kozlov şu şekilde ele almaktadır: “Gazprom, hızlı bir şekilde büyüyen ve gelecek vaat eden Türkiye pazarını kaybediyor. Bu yıl sonunda, Rus doğalgazının Türkiye’ye ihracatı 1990’lı yılların ortalarından günümüze kadar geçen sürede görülmemiş bir şekilde 8-9 milyar metreküpe kadar düşebilir. Bunun önemli nedenlerinden biri, Gazprom’un Türkiye’ye sunduğu yüksek doğalgaz fiyatı ise bir diğeri de Tükiye’nin 2015 krizinden sonra Rus doğalgazına alternatif politikalar üretmesi olarak gösterilebilir. Bugün, 2021 yılında sona erecek 8 milyar metreküplük doğalgaz anlaşmasının uzatılması tehlike altında. Pazardaki durumda, Türkiye'nin bu anlaşmanın uzatılmasını yeniden müzakere etmemesini kolaylaştırıyor, bu da yakın zamanda inşa edilen Türk Akımı doğalgaz boru hattını yarı yarıya boş bırakabilir. Türkiye’nin Rusya’dan doğalgaz ihracatını düşürmesi aslında 2.5 yıldır gözlenen bir durumdur da.”
“Bu çerçevede Gazprom, güney hattında Ukrayna üzerinden yapılan doğalgaz ihracatını tamamiyle bıraktı. Ancak bu noktada Türkiye, Rusya için bugüne kadar ideal bir transit ülke olmamıştır. İki ülke arasında siyasi ve ticari konulardaki görüş ayrılıkları (Kırım ve Suriye’de olduğu gibi) olmasına rağmen, Gazprom aracılığıyla yapılan doğalgaz ticaretine bağlı olarak bu farklıkların dengelendiği düşünülmüştür.”
“Türkiye için Rus doğalgazının temel sorunu fiyatıdır. Kommersant verilerine göre, bu yılın ilk çeyreğinde Gazprom’un BOTAŞ’a 1.000 metreküplük doğalgaz için belirlediği fiyat 257 dolardır. İkinci çeyrek içinse 228 dolardır. Bir karşılaştırma yaparsak, ikinci çeyrekte, Avrupa'da spot fiyatlar 100 doların çok altına indi ve Gazprom'un ihracat portföyünün ortalama değeri 1.000 metreküp başına 110 dolara kadar gerilemiştir. Türkiye ise, ikinci çeyrekte, 1.000 metreküp başına ortalama 63 dolarlık bir fiyata LNG satın aldı (ilk çeyrekte - 1000 metreküp başına 98,2 dolar). Dolayısıyla da LNG büyük ölçüde Rus gazının yerini almıştır.”
“2021 yılında Gazprom ile batı güzergahında 8 milyar metreküplük doğalgaz alımına dayanan anlaşma sona erecek (şimdi bu gaz Türk Akımı üzerinden sağlanıyor). Türkiye diğer taraftan, yılda 18.8 milyon ton yani 24 milyar metreküp LNG ithalatı için gerekli olan terminallerin altyapılarını planlıyor. Güvenlik ve tüketim endişeleri göz önüne alındığında Rusya’dan yapılan doğalgaz ithalatının yerini alabilecek yeterlilikte değil, Ancak Türkiye, bu durumda Gazprom’dan ithalatında 8-10 milyar metreküplük bir azaltmaya gidebilir. Yani anlaşmalardaki miktarların üçte biri kadar.”
Analist ve Eurasia Analytics’in kurucusu Gyulmira Rzayeva’ya göre, eğer Gazprom fiyatlardan taviz verir ve piyasanın en uygun seviyesine getirirse, Türkiye daha fazla doğalgaz alımı yapabilir. Ancak Gazprom hiçbir zaman 2012 yılında olduğu gibi yüzde 58’lik bir oranla Türkiye’ye doğalgaz ihracatı gerçekleştiremeyecektir. O’na göre, yeni doğalgaz yatağından yıllık olarak 5 ila 8 milyar metreküp çıkarılabilecek ve bu da Türkiye’nin yıllık doğalgaz tüketiminin yüzde 10 ila 18’ine tekabül edecektir. Dolayısıyla, 320 milyar metreküplük bir keşif çok büyük bir miktar olmamakla birlikte Türkiye ve doğalgaz tedarikçisi ülkeler arasında yeni bir diyaloğun kurulması için bir argüman niteliği taşımaktadır. Bunun yanında, Türkiye’nin kendi gazına sahip olması, kendi doğalgaz pazarını oluşturması için daha gerçekçi bir perspektif sunmaktadır.
Diğer taraftan, Cumhurbaşkanı Erdoğan, 3 yıl içinde yeni keşfedilen doğalgazın kullanıma sunulacağını belirtti. Ancak Karadeniz sahanlığında çalışma tecrübesi olan petrol şirketleri, bu tarihin gerçekçiliği konusunda son derece şüphe duyuyorlar. Örneğin, Exxon şirketi yedi yıllık bir araştırmanın ardından 2019'da Romanya'daki yakınlardaki Neptun projesinden ayrıldı ve 700 milyon dolarlık harcamayı çöpe attı. Gekon Danışma Merkezi başkanı Mikhail Grigorev’e göre ise 320 milyar metreküplük kaynağın ne kadarının rezerv olarak kaydedileceği bir sonraki aşamada çözülmesi gereken konudur. Sadece gaz fiyatlarındaki olası düşüşü değil, aynı zamanda büyük derinliklerde ve hatta Karadeniz'in agresif hidrojen sülfür ortamındaki açık deniz sahalarını geliştirmenin yüksek maliyetini de hesaba katmak gerekir.
Kommersant’ın uzmanlarla yaptığı görüşmelerde ortaya çıkan temel soru ise Türkiye’nin, bu alanda tecrübesi olan Batılı büyük bir devleti veya şirketi bu projeye çekip çekemeyeceğidir. Rusya Bilimler Akademisi kıdemli araştırmacısı Vladimir Avatkov’a göre, Türkiye’nin ABD ve Avrupalı devletlerle olan ilişkilerindeki gerginliklere rağmen, eğer Batılı devletlerin çıkarlarına uygunsa, söz konusu gerginlikler onların projelere katılımını etkilemez. Diğer taraftan, Batılı devletlerin bu projeye katılımı Газета "Коммерсантъ" №160 от 04.09.2020, стр. 10. https://www.kommersant.ru/doc/1 4476830’da değerlendirilmiş ve “Türkiye ve Rusya ilişkilerini olumsuz olarak etkileyecekse (!) Batılı şirketlere katılımları için izin verilebilir” sonucu çıkarılmıştır.
Doğalgaz keşfi hakkında değerlendirme yapanlardan Ulusal Enerji Güvenliği Fonu uzmanı Igor Yushkov’un ise şunları söylüyor: “Ankara için bunu yapmanın çok karmaşık olacağını düşünüyorum. Başlangıç için bu doğalgaz yatağının ne olduğu tam olarak belli değil. Erdoğan yeni bir dönemden bahsediyor; Polonya kaya gazı bulduğunda da yeni bir bağımsızlık dönemini geleceğinden bahsedilmişti. Ancak sonuç olarak kaya gazı buluşu hiç bir şey getirmedi. Türkiye açısından belli olmayan konuların başında ise, oradan ne kadar doğalgaz üretileceği geliyor. Diğer taraftan endişe verici olan Karadeniz’de hiç bir devlet büyük bir doğalgaz yatağı keşfinde bulunamadı, Türkiye böyle bir ortamda beklenmedik bir şekilde bu keşfi yapan tek şanslı devlet oldu. Rusya Kırım’da olmak üzere, Ukrayna ve Romanya’da biraz üretim yapıyor ancak çok cüzi bir miktar bu. Birkaç milyar metreküp gaz, bu üç ülkenin çıkarabileceği maksimum miktardır. Ayrıca Türkiye’nin keşfi için, bulunan alandaki gerçek gaz miktarı da henüz kesin değildir. Karadeniz enerji üretim maliyetinin yüksek olduğu bir denizdir, dolayısı ile Türkiye için bu üretimin maliyeti ne olacak? Rusya ve Azerbaycan’dan gaz almak, bu gazın üretiminden daha karlı bile olabilir. Bu yıl, 2017-2019 yıllarından daha az Türkiye’ye gaz pompalayacağız. Türkiye muhtemelen Avrupa’ya yapılan gaz ihracatında ilk sırada yer alacak.”
Kommersant’ta Olga Mordysehenko tarafından yapılan bir başka yorumda konu “Rus Kıyılarına İhtiyaçları Yok: Türkiye Karadeniz’de Kendi “Gazprom”unu Buldu başlığı ile ele alınmıştır. “Gazprom, en büyük yabancı pazarlarından biri olan Türkiye’yi tamamen kaybedebilir. Çünkü Türkiye son 3 yıldır Rusya’dan aldığı gaz miktarını yarıya düşürdü, Karadeniz’de gaz keşfetti ve dolayısı ile Rusya’dan ithal ettiği hammaddeleri bırakabilir. Türkiye’deki iktidar 2023 yılına kadar gaz üretimine başlamayı hedefliyor ancak uzmanların görüşüne göre bu durum sanki mümkün değil ve ekonomik açıdan da maliyetlidir”.
Fitch'ten Dmitry Marinchenko'ya göre, tahmini rezervlere bakılırsa, saha gerçekten çok büyük ve teorik olarak Türkiye'nin ithal gaz hacmini önemli ölçüde azaltmasına yardımcı olabilir. Bu durumda Rusya’dan alınan gaz miktarı sıfıra kadar düşebilir. O’na göre, proje için gerekli yatırımları değerlendirme çalışmalarının henüz yapılmadığı ve kârlılık hakkında konuşmak için henüz çok erken olduğu bildiriliyor. Ancak Marinchenko, kendi rezervlerinin geliştirilmesinin, bir kural olarak, yerli tüketiciler için gaz maliyetini düşürmeye izin verdiğini ve ayrıca ticaret dengesi ve ulusal para biriminin istikrarı üzerinde olumlu bir etkisi olduğunu söylüyor. Ona göre, Rusya için bu bağlamda, Avrupa'da Türk akımından gaz alınmasına izin veren bir gaz altyapısı inşa etmesi daha önemlidir.
VYGON Danışmanlık Şirketinden Ekaterina Kolbikova da Türk hükümetinin sahayı üç yıldan kısa bir süre içinde işletmeye alma niyetinin son derece iddialı olduğunu belirtiyor. Offshore üretimde lider olarak kabul edilen Norveç'te bile bir gaz sahasının keşfedilmesinden ticari üretime başlanmasına kadar geçen sürenin ortalama 15 yıl aldığını, Karadeniz ve Sakhalin'deki alanlarda ise bu aşamanın sırasıyla ortalama 18 ila 24 yıl sürdüğünü söylüyor.
Rossiyskaya Gazeta’da Sergey Tikhanov taradından “İçten Yanmalı Gaz” başlığı ile yayınlanan yorumda “Tamamen çılgın komplo teorilerini bir kenara bırakırsak, uzmanlar bu keşiflerin dünya pazarında ve Rusya'dan gelen gaz arzında belirli bir etkisinin olmayacağı konusunda hemfikir. Keşfedilen miktar büyüktür, ancak hala devasa ve benzersiz olanlar vardır. Örneğin, Rusya'nın en büyüğü olan Urengoyskoye gaz sahasının rezervleri 10 trilyon metreküpü aşıyor”.
KPMG Uluslararası Uygulama Başkanı Anton Usov’a göre sahanın geliştirilmesi, iç pazarın dengelenmesine yardımcı olacak ve Türkiye'nin Rusya, Azerbaycan ve İran'dan gelen gaz arzına olan bağımlılığını azaltacaktır.
IKSI analisti Natalya Churkina da Usov’la uyumlu bir şekilde, keşfedilen sahanın Türkiye'ye gaz arzında birkaç yıl boyunca sadece bir miktar bağımsızlık verebileceğine inanıyor, ancak daha fazla değil. O’na göre, “Karadeniz’deki saha, Türkiye'nin ithal gaza olan bağımlılığını çok az azaltacaktır.”
21 августа 2020, https://vz.ru/economy/2020/8/21/1056310.html 2 Газета "Коммерсантъ" №151 от 22.08.2020, стр. 1 https://www.kommersant.ru/doc/4465273 3 02.09.2020. https://rg.ru/2020/09/02/otkryty-novye-mestorozhdeniia-gaza-v-turcii-i-saudovskoj-4 aravii.html
25 АВГ, https://tass.ru/ekonomika/9280645 adlı sitede değerlendirme yapan enerji uzmanları şu yorumları yaptılar:
- Türkiye'de gaz keşfi Rusya'nın bölgedeki konumunu tehdit etmiyor. 5 Ulusal Enerji Güvenlik Fonu Başkan Yardımcısı Alexey Grivach’a göre, bu bir blöf değildir, ancak aynı zamanda teknik ve ticari olarak geri kazanılabilir rezervlerin keşfi hakkında tam bir bilgi olarak da sunulamaz. Daha önce birçok devletin Karadeniz'e jeolojik keşif için büyük umutlar bağladığını, ancak şimdiye kadar hiçbirşey elde edemediklerinin de altını çiziyor. Reel üretim hacmi açısından bölgedeki durum acınacak haldedir. 8 yıl önce Karadeniz sahanlığında şimdiye kadarki en büyük gaz rezervi keşfinin yapıldığı Romanya, Exxon ve OMV gibi dünya çapındaki firmaların projeye katmasına rağmen, üretime başlayamamıştır.
- Vygon Danışmanlık Ekaterina Kolpikova’a göre ise, Türkiye'de ticari gaz üretimi olasılığı sorgulanabilir, çünkü mevcut gaz fiyatlarında yeni alan LNG ile, daha geleneksel olan Rus, İran ve Azerbaycan gazıyla rekabet edemeyecektir. Ülkedeki yenilenebilir enerji kaynaklarının ve nükleer enerjinin gelişiminin arka planına karşın, gaz tüketimi düşmeye devam ederken, 2025 yılına kadar sözleşmeden doğan yükümlülükler Türkiye'nin ihtiyaçlarını aşacaktır.
- Wood Mackenzie maden analisti Thomas Purdy, Karadeniz'de rezerv geliştirmenin lojistik açıdan karmaşık olduğunu ve milyarlarca dolar gerektirdiğini belirtiyor. Tuna-1 kuyusuna sadece 100 km mesafede yer alan Romanya Neptun Deep projesi zaten bu nedenle durdurulmuştu. Moskova Yönetim Okulu Skolkovo Enerji Merkezi'nde gaz analisti olan Sergey Kapitonov, böyle bir varlığın, Türkiye’nin herhangi bir gaz tedarikçisiyle müzakerelerdeki konumunu önemli ölçüde güçlendireceğine inanıyor, ancak ülke böyle umut verici bir alanın keşfini hesaba katsa bile ithalatı tamamen bırakamayacak. Büyük olasılıkla, ülke 15-20 yıl boyunca doğal gaz ihtiyacının dörtte biri ile üçte birini kendi üretiminden karşılayacaktır - bir petrol ve gaz projesi için tipik bir dönem. Dünya pratiğinde çok daha hızlı gelişme örnekleri olmasına rağmen, ilk gazın üretilmesi büyük olasılıkla yaklaşık beş yıl sürecektir. Ona göre, doğal olarak, ek bir tedarik kaynağının ortaya çıkması, Türkiye'nin çok ilgilendiği diğer tedarikçiler arasındaki rekabeti artıracak ve Türkiye'ye gaz ihracatçıları ile müzakerelerde bu “açılımı" kullanacaktır, ancak yine bu gaz talebini de artırabilir. Rezervler onaylanırsa, Batılı petrol ve doğalgaz şirketleri arasından Türkiye teknolojik bir ortak çekebilir ve muhtemelen bunu deneyecektir. Son olarak, Finam analisti Alexey Kalachev’ göre ise bu konuda şöyle bir değerlendirmede bulunuyor: Önceden paniğe kapılmam çünkü şimdiye kadar sadece siyasi açıklamalar görüyoruz. Envanterin onaylanmasını, çıkarma maliyetiyle ilgili verileri beklemeliyiz. Örneğin, Çin'in devasa gaz rezervleri var, ancak onlar çıkarmanın imkansız olduğu bir derinlikte bulunuyorlar.
Sonuç
Ucuz ve temiz enerjinin önemi apaçık ortada dururken bu enerjiyi üretme imkanına sahip ülkelerin dış politikalarında enerji politikası önemli bir yer işgal etmekte ve dış politika önceliklerinden bir olmaktadır. TPAO’nun Karadenizde varlığını belirlediği gazın tek başına üretilmesi ve kullanıma sunulması önemli bir konu olmakla birlikte bölgede hidrokarbon kaynaklarına ihtiyaç duyan Batı Kardenizdeki Türkiye, Ukrayna, Romanya, Bulgaristan ve hatta belki de Moldova’nın birlikte adım atmasını zorunlu kılıyor. Bu konuda oluşturulacak iş modeli yıllık 200 milyar m3 üretim ve 40-50 milyar dolarlık satış hacmine sahip olacaktır. Hali hazırda bu büyüklükte ciro yapan bir Türk Şirketi yoktur. TPAO burada elde edeceği sonuçlarla bölgedeki iktisadi refahın yükselmesine ve bölgesel barışın geliştirilmesine katkıda bulunurken aynı zamanda Akdeniz’da atılacak adımlar için de bir model oluşturabilir. Bu nedenle bu gaz keşfini sadece bir hidrokarbon kaynağının bulunması olarak değerlendirmemek gerekir.