Çok zor zamanlar yaşıyoruz. İsrail’in savaşı genişletip İran tesislerine saldırması, bölgede büyük bir kriz yaratabilir ve çok yönlü sonuçlar doğurabilir. Bu senaryoda her aktörün tepkilerini ve olası gelişmeleri şöyle değerlendirebiliriz:
İsrail’in İran tesislerine saldırması
İsrail, uzun süredir İran’ın nükleer programını bir tehdit olarak görüyor. Özellikle son yıllarda artan gerilim, İsrail’in İran’ın nükleer tesislerine yönelik saldırı planları olduğu yönünde spekülasyonlara yol açtı. Eğer İsrail bu adımı atarsa, büyük olasılıkla İran’ın nükleer ve askeri altyapısını hedef alarak savaşın şiddetini artıracaktır. Ancak bu hamlenin İsrail için de ciddi riskler barındırdığı kesindir.
İran’ın tepkisi
İran, böyle bir saldırıya hızla ve sert bir şekilde karşılık verebilir. Olası yanıtlar arasında şunlar yer alır:
Roket saldırıları: İran, İsrail’e doğrudan roket ve füze saldırıları düzenleyebilir. Ayrıca Hizbullah gibi bölgesel vekil güçleri devreye sokarak Lübnan’dan İsrail’e roket saldırılarını artırabilir.
Deniz güvenliğini tehdit etme: İran, Hürmüz Boğazı’nı kapatarak dünya enerji piyasalarını sarsacak bir hamle yapabilir. Bu, petrol fiyatlarını aniden yükseltebilir ve küresel ekonomiyi zorlayabilir.
Siber saldırılar: İran, İsrail’e ve İsraildestekleyen Batılı devletlere karşı geniş çaplı siber saldırılar düzenleyebilir.Bölgesel vekil savaşçılar: İran’ın Suriye, Irak, Yemen gibi bölgelerde etkili olan Şii milis grupları, İsrail ve müttefiklerini hedef alarak saldırılara başlayabilir.
ABD’nin devreye girmesi
ABD, İsrail’in stratejik müttefiki olarak İsrail’in güvenliğini koruma sorumluluğu taşıdığını her fırsatta dile getiriyor. Eğer İsrail, İran’a karşı böyle bir hamlede bulunursa, ABD’nin devreye girmesi büyük olasılıktır
Askeri destek: ABD, İsrail’e havasavunma sistemleri, askeri mühimmat ve istihbarat desteği sağlayabilir. İran’ın misilleme saldırılarına karşı İsrail’i koruyabilir.
Diplomatik baskı: ABD, İran’a karşı ekonomik yaptırımları artırarak uluslararası platformda baskıyı yoğunlaştırabilir.
Ancak ABD’nin devreye girmesi, İran ile doğrudan bir çatışmaya dönüşebilir ve bu da Washington’ın Ortadoğu’daki askeri varlığını artırabilir.
Arap Ülkeleri
Bölgedeki Arap ülkelerinin tepkisi karmaşık olabilir. Bazı Arap ülkeleri, İran’ın bölgedeki etkisinden endişe duyduğu için İsrail’in adımını dolaylı olarak destekleyebilir:
Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleriİran karşıtı politikalarıyla bilinen Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkeler, İsrail’in İran’a saldırısını açıkça desteklemese de İran’ın zayıflamasını isteyebilir. Ancak bu ülkeler, açıkça İsrail tarafında durarak iç kamuoylarında tepki yaratmaktan çekinebilirler.
Mısır ve Ürdün: İsrail’le diplomatik ilişkileri olan bu ülkeler, tarafsız bir pozisyon almaya çalışabilir, ancak bölgesel gerilimlerden kaçınmak için diplomatik çözümler arayabilirler.
Rusya ve Çin’in tutumu
Rusya ve Çin, bu krizde farklı dinamiklerle hareket eder:
Rusya: İran’ın önemli bir müttefiki olan Rusya, İsrail’in İran’a saldırmasına karşı çıkacaktır. Suriye’de de etkin olan Rusya, İsrail ve İran arasında doğrudan bir çatışmayı engellemeye çalışabilir. Ayrıca İran’a askeri destek verip, diplomatik müzakereleri hızlandırarak denge kurmak isteyebilir.
Çin: İran, Çin’in enerji kaynaklarından biridir. Çin, ekonomik çıkarlarını korumak adına İran’a siyasi destek verebilir, ancak İsrail ile de iyi ilişkilerini sürdürmek istediği için doğrudan müdahil olmaktan kaçınacaktır. Çin’in çıkarı, bölgedeki istikrarsızlığın artmaması yönündedir
Böyle bir durumda Türkiye, sessiz kalmalı ve gereksiz hamasi söylemlerden kaçınmalıdır. Türkiye’nin coğrafi konumu onu çok zor bir duruma sokabilir. Geleneksel tarafsız politikalarımızı sürdürmek en iyi yol olacaktır.
İsrail’in İran’a saldırması, bölgedeki çatışmaları geniş bir alana yayarak, bölgesel bir krizi küresel bir krize dönüştürebilecek kadar tehlikeli bir gelişme olacaktır.