Türkiye’de elektrik dağıtım hizmetlerinin özelleştirilmesi 2013 yılında tamamlandı. Türkiye Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi TEDAŞ çatısı altındaki 21 dağıtım bölgesinin her biri ayrı ayrı yapılan ihaleler yoluyla özel sektöre devredildi. Ardından perakende elektrik satış hizmetleri ile dağıtım hizmetleri birbirlerinden ayrıldı ve iki hizmet iki farklı tüzel kişilik, yani iki farklı şirket tarafından verilmeye başlandı.
Bugün perakende satış hizmetlerini veren kısım, mevzuatta Görevli Tedarik Şirketi olarak tabir edilen yapılar (21 adet) olarak karşımıza çıkıyor. Bu şirketler, ikili anlaşmayla başka bir yerden daha ucuza elektrik alamayan ya da almayı tercih etmeyen abonelerin elektriğini, EPDK tarafından belirlenmiş tarifede yer alan fiyattan tedarik ediyor. Diğeri ise elektriği kimin sattığından ya da aldığından bağımsız olarak bunu kullanıcının sayacına kadar ulaştıran bölgesel elektrik dağıtım şirketi, yani EDAŞ olarak biliniyor.
Dağıtım ve perakende satış hizmetleri özelleştirilmesiyle birlikte bu hizmetin kalite standartları da belirlendi. Amaç, özel sektöre devredilen bu hizmetlerin belli bir kalitede sunulmasının garanti altına alınmasıydı. Elektrikte kalite denilince gerilim (voltaj), akım şiddeti (amper) ve frekans (dalga) açısından belirlenen rakamların tutturulması akla geliyor. Ancak iş bununla sınırlı değil, bu vasıftaki elektriğin kesintisiz şekilde dağıtılması, yani tüketim noktasına ulaştırılması da önemli. Peki bu şartlar sağlanmazsa ne oluyor? Yani elektrik kalitesizse ve bunun cihaz arızalarına yol açma gibi sonuçları ortaya çıkarsa dağıtım şirketine mevzuatta bazı sorumluluklar yükleniyor. Bunlar arasında tüketiciye yani aboneye tazminat ödenmesi de var. Dağıtım şirketinin elektriği tüketiciye kesintisiz şekilde ulaştırması da esas. Dolayısıyla yaşanabilecek elektrik kesintileri nedeniyle de dağıtım şirketleri bazı yükümlülüklerle karşı karşıya kalabiliyor. Tabii kesintiler kaynaklı bir yükümlülüğün doğması, birtakım şartların oluşmasına bağlı. Örneğin bir yıl içinde belli bir sayıdan fazla elektrik kesintisi yaşanırsa, bu durum dağıtım şirketine, bu kesintileri yaşayan abonelere tazminat ödeme sorumluluğu yüklüyor. Ya da tek seferde belli, örneğin 12 saatten uzun elektrik kesintisi yaşanırsa bu durum elektrik dağıtım şirketine, abonelere tazminat ödemek zorunda bırakıyor. Bir de tazminat için kesintinin nedeni önemli elbette. Yani dağıtım bölgesine TEİAŞ tarafından yeterli elektrik ulaştırılmadığı için kesinti yaşanmışsa dağıtım şirketi için bir tazminat yükümlülüğü ortaya çıkmıyor. Bir de ödenecek tazminatın miktarı, abone türüne, kesintinin süresine, elektriğin alçak gerilim mi yoksa orta gerilim hattından mı alındığına bağlı olarak değişiyor.
Geçen hafta, Akdeniz Elektrik Dağıtım Anonim Şirketi’nin (AEDAŞ) görev bölgesi kapsamında yer alan Antalya, Burdur ve Isparta’da uzun süreli elektrik kesintileri yaşandı. Bu kesintilerin arkasında, ağır kış şartlarının yol açtığı şebeke arızaları yatıyor. Gelen bilgilere göre bölgedeki arızaların derecesi oldukça ağır görünüyor. Bu hafta bölgede abonelere elektrik ulaştırılmış durumda. Ancak siyasetçilerin gündeminde de ağırlıklı bir yer edinen bu konuda halen cevap bekleyen bazı sorular var. Bunlardan biri de elektriği kesilen vatandaşların uğradıkları mağduriyetin tazmin edilip edilmeyeceği. Yani genel olarak 48 saat, yer yer 72 saati de aşan kesintilerden etkilenen elektrik abonelerine özür niyetine bir tazminat ödenecek mi? Örneğin Isparta Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) faaliyet gösterip elektrik kesintisi yüzünden üretim yapamayan sanayi aboneleri bu konuda bir hak iddia edebilecek mi?
Bu sorulara verilecek cevap için öncelikle kesintinin nedenine ve nasılına bakmak gerekiyor. Kesinti kaynağı hatların arızalanması. Peki arızaların nedeni ne ve neden kısa süre içinde bu arızalar giderilemedi? Şimdi haberlerden ve bölgeden alınan bilgiler gösteriyor ki, uzun süreli elektrik kesintisine götüren gelişmelerin ana nedeni ağır kış şartları. Meteoroloji Genel Müdürlüğü verilerine göre, Isparta ve çevresinde bazı bölgelere üç dört saatlik bir zaman diliminde, son 30-40 yılın Ocak ayı toplam yağış ortalaması kadar kar düşmüş. Hem hızlı hem de yüksek miktarlı bu yağışın elektrik iletim ve dağıtım hatlarında yol açtığı kar yükü, tel kopmalarına, direk yıkılmalarına yol açmış durumdaydı. Yüzlerce noktada aynı anda meydana gelmesi, bu tel kopması ve direk yıkılması kaynaklı arızaların kısa sürede giderilmesini de imkansız hale getirdiği anlaşılıyor. AEDAŞ’ın kendi imkanları yetersiz kaldığı için diğer elektrik dağıtım şirketlerinden ekipman ve ekip desteği gelmesine rağmen, kapanan yolların açılamayışı da dahil pek çok imkansızlık sürece eşlik etmiş durumda.
Tüm bu şartlar göz önüne alındığında, AEDAŞ’ın Isparta ve çevresinde yaşanan elektrik kesintileri nedeniyle, mağdur abonelere bir tazminat ödeme yükümlülüğü ortaya çıkmayacağı anlaşılıyor. Çünkü mevzuatta ağır kış şartları mücbir sebepler arasında sayılıyor. Meteorolojik veriler de yaşananların kesintiler için bir mücbir sebep olduğunu gösteriyor. Yine de bunun mücbir sebep olup olmadığını mevzuat gereği Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) söylüyor. Kurul üyeleri elbette önlerine gelecek raporlara, verilere bakarak buna karar verecekler. Ispartalı abonelerin tüm bu yaşananlardan sonra bir tazminat beklentisi içinde olup olmadıklarını bilemiyoruz ama bildiklerimiz ve gördüklerimizden yola çıkarak vardığımız nokta bu.