Enerji Günlüğü - TÜREB Başkanı Mustafa Serdar Ataseven, İran’da İranlı, Türk ve batılı şirketlerden oluşan üçlü ortaklıklarla rüzgar enerjisi yatırımlarında daha kolay ve hızlı yol alınabileceğini söyledi.
İran'a uygulanan yaptırımların kalkması aşamasında nükleer enerji faaliyetlerini sınırlayacak anlaşmanın hayata geçmesi, dünya genelinde yatırımcıların ilgisini bu ülkeye çevirdi. 2011 yılında Brezilya ile birlikte BM Güvenlik Konseyi'nde İran'a yaptırımların sınırlandırılması için diplomatik mücadelesinde başarılı olamayan Türkiye ise şimdi özel sektördeki girişimcileriyle bu ülkenin sunduğu pazarda yer almaya çalışıyor.
İran'ın sahip olduğu yenilenebilir enerji imkanlarını yerinde değerlendirmek üzere bir yatırımcı heyetiyle bu ülkede temaslarda bulunan Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) Başkanı Mustafa Ataseven, temaslarını Enerji Günlüğü'ne değerlendirdi. İran'da rüzgar enerjisi yatırımları artırılmak isteniyorsa, önce yatırımcılara güven verilmesi gerektiğinin altını çizen Ataseven, ardından süreçleri hızlı işleterek, yabancı yatırımcılar için tek çerçeve yapısında (lisans, çevre izinleri, şebekeye bağlanma gibi) ilgili izinlerin tek elden verilmesinin önemine dikkat çekti.
SÜREÇLER KISALTILMALI
Türkiye'de rüzgar enerjisi alanında yatırım süresinin 9 yıla kadar uzayabildiği bir ortamda İran'ın yeni oluşan bu sektörde hızlı adım atması gerektiğini kaydeden Ataseven, "Rüzgar enerjisi yatırımında optimum süre 4 yılı aşmamalı. Bunun ilk 2 yılı geliştirme lisanslama, kalan 2 yılı ise projenin uygulamasıyla tamamlanmalı" dedi.
20 YILLIK ALIM GARANTİSİ
İran'da devletin 20 yıllık elektrik alım garantisi verdiğini hatırlatan Ataseven, "Teşvik süresinin hemen başlatılması akıllıca, böylece yatırımcı yatırımını erken tamamlamaya yönlendiriliyor" dedi. Teşvik süresinin 50 MW'lik baremlerle sınırlamasının yerinde olduğunu da kaydeden Ataseven, temel önceliğin yatırım ortamının güvenilirliği olması gerektiğini vurguladı.
TÜRK ŞİRKETLERİN AVANTAJI
"Yatırımcıya güvenin sağlanması birkaç ay içinde olmaz, mümkün değil. Projeye finansman sağlanamıyor, kimse gelip yüzde 100 özkaynakla yatırım yapmaz" diyen Ataseven, Türk işadamları için burada fırsat olduğuna dikkat çekti. Ataseven şunları söyledi:
"Burada en avantajlı ülke Türkiye, burada derdinizi anlatacağınız insanlar var ve gerçek hayatta iş yapabilmeniz için kültürel yakınlık var. Bu yatırımcıların finansman imkanıyla çözülebilir bir konu değil. Bu noktada Türkiye burada bir köprü olabilir, üçlü bir yapı Türk, İranlı ve yabancı firmalar ideal bir yapı oluşturacaktır. Türkler İran'la nasıl iş yapılabileceğini biliyor, üçlü sac ayağının tamamlanması halinde win-win-win aşaması yaşanacaktır."
DARBE ORTAMINDA TAHRAN’A
Türkiye'deki darbe girişiminin yaşandığı günlerde TÜREB’in düzenlediği İran (Tahran) seyahatini iptal etmediklerine işaret eden Ataseven, "İptal etmememizin bir nedeni de Türkiye’de ekonomik ve ticari faaliyetlerin aksaksız devam ettiğini göstermektir. Bu ortamdan en kısa sürede sıyrılıp, güçlü bir yatırım ortamını yeniden tesis etmemiz gerekiyor" dedi. Ataseven, bu çerçevede yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarını teşvik edici düzenlemelere ağırlık verilmesi gerektiğini kaydetti.
İSTİKRAR VURGUSU
Hükümetin, yatırımcının yatırım anında kendisini güvende hissedecek düzenlemeler yapılması gerektiğini vurgulayan Ataseven, "Rüzgar enerjisi sektörünün yıllık 1000 MW kurulum eşiğini geçtiği bir dönemde, bu olayların yaşanması üzücü. 1000 MW sonrasında çok daha hızlı bir büyüme görmemiz için istikrarın gelmesi lazım" dedi.
10 YILDA 100 KATLIK ARTIŞ
2005 yılında çıkarılan Yenilenebilir Enerji Kanunu düzenlemelerinin katkısıyla kurulu gücün 50MW'den 5000MW'ye çıktığını kaydeden Ataseven, şöyle konuştu: "Kanat ve kule sanayisi yerli katkı düzenlemesi sonrasında gelişti, 4 türbin üreticisinin kanadı Türkiye'de yapılıyor, 6 çelik 1 beton olmak üzere 7 kule üreticisi var. Bu firmaların üretiminin yüzde 30'luk bölümü yurtiçine sevkedilirken, kalanı ihraç ediliyor. 1000 MW'nin geçilmesiyle birlikte daha hızlı ilerleme görmemiz gerekiyor. 2005'teki düzenlemelerin ardından yatırımlar 50 MW'den 5000 MW'e ulaşmış, esas olan yatırım ortamının güvenilirliği, ikinci sırada yatırımcının para kazanması gerekiyor. İstediğiniz teşviği verin, yatırım geri dönüş süresini düşük tutun, yatırımcı kendini güvende hissedemez, bankadan işlem yapamazsa orada yatırımdan bahsedilemez."
1900 MW İNŞA HALİNDE RES VAR
Türkiye'de finansman bulunduğu ve bürokratik engellerin geçildiği anda rüzgar enerjisi faaliyetlerinin daha da hızlanacağını belirten Ataseven, halen rüzgar enerjisinde 1900 MW'lik inşa halinde proje olduğunu vurguladı. Yaşanan olayların etkisini değerlendirmek için yıl sonu verilerini görmenin gerektiğini kaydeden TÜREB Başkanı, firmaların finansmana erişim için araçları yeni yeni öğrendiğini ifade etti.
Ataseven, firmaların projenin çeşitli evrelerine göre girişim fonlarına satış, joint venture gibi seçenekleri değerlendirdiğini belirterek, "Türkiye'de, yabancıların da işine gelen yöntem ortak girişimler. Sektörde yabancı yatırımcılardan biri hariç hepsi joint-venture (ortaklık) olarak faaliyet gösteriyor" dedi.
Murat Başboğa / TAHRAN