Enerji Günlüğü - Mimsan Grup CEO’su Hacı Ahmet İlhan, Türkiye’de sıfır atık seferberliği ile yeni bir endüstrinin doğduğunu ve atıktan enerji üretiminin bunlardan sadece biri olduğunu söyledi.
Mimsan Grup CEO’su Hacı Ahmet İlhan, sıfır atık ile ilgili sorularımızı yanıtladı. Siyaset kurumunun son yıllarda yaptığı en muhteşem iş olarak gördüğünü belirttiği sıfır atık seferberliğinin yeni yatırım alanları, kazanç kapıları açtığını kaydeden İlhan, yeni bir endüstrinin doğduğunu ve atıktan enerji üretiminin bunlardan sadece biri olduğunu söyledi. Bu endüstri zincirinin bir halkası olarak Malatya’daki tesislerinde sıfır atık mevzuatının adeta pilot uygulamasını gerçekleştirdiklerini ifade eden İlhan, “Sıfır Atık Sıfır İsraftır” vurgusu yaptı.
Malatya’nın atıklarını enerjiye dönüştüren bir girişimci olarak Sıfır Atık Yönetmeliği’ni nasıl değerlendiriyorsunuz?
Öncelikle, Sıfır Atık Yönetmeliği ile birlikte bu konunun bir seferberliğe dönüştürülmesini, siyaset kurumunun son yıllarda yaptığı en muhteşem iş olarak görüyorum. Sıfır atık, sıfır israf demek. Sıfır atık bir ideal, bir hedef. Bu iş belki 50 yıllık bir yürüyüş. Zaten bu 50 yılın 25 yılını geçirdik. Türkiye 25 yıldır çöp bertarafı konusunda önemli çalışmalar yapıyor. Malum, 25 yıl önce çöp dağlarımız patladı ve bir felaket yaşadık. Ülkemizin atıkların bertarafı ve değerlendirilmesi konusunda ilk hareket noktası orasıydı. O musibetle bir duyarlılık başladı. Metan gazının enerjiye dönüştürülmesi, daha sonra düzenli depolama konusunda adımlar atıldı. Biz de firma olarak bu sürece yakma ve gazlaştırma çalışmalarıyla katkı yaptık. Şimdi Sıfır Atık Yönetmeliği’yle ortaya ilk kez bütüncül bir hedef ortaya konuldu.
Bu hedefi biraz açar mısınız?
Bu konu bugüne kadar sadece Çevre Bakanlığı’na ve yerel yönetimlere emanet edilmişti. Artık bunun bir devlet politikası olmak gerektiği ortaya çıktı. Bu da Sıfır Atık konusunda tüm kamu kurum ve kuruluşlarının katkı vermesini gerektiriyordu. Yani Enerji, Çevre, Sanayi, hatta İçişleri Bakanlığı’nın, yerel yönetimlerin katkı vermesi şarttı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın eğitimlerle buna katkı vermesi gerekiyor. Adalet Bakanlığı’nın belki Sıfır Atık mevzuatının müeyyidelere bağlanması konusunda katkı sunması lazım. Sıfır Atık Yönetmeliği sadece kamu kurum ve kuruluşlarına görev yüklemekle kalmıyor, toplumun hemen tüm kesimlerine de dokunuyor. Yani apartman yöneticisine de, okul yöneticisine de, sanayicisine de ödevler çıkarıyor. Bu yönetmeliğin elbette eksiklikleri olabilir ama bardağın dolu tarafını görmek lazım.
Yönetmelik Türkiye’yi nasıl değiştirecek?
Sıfır Atık Yönetmeliği büyük bir dönüşüm öngörüyor. 31 Aralık 2020 tarihine kadar Sıfır Atık Sistemi’ne geçmesi gerekenler arasında nüfusu 250 binin üstündeki belediyeler, limanlar, 100 işyeri üstü plazalar, 250 öğrenci üstü okullar, 5 bin metrekare ve üstü AVM’ler, organize sanayi bölgeleri, 300 ve üstü konutlu siteler, akaryakıt istasyonları bulunuyor. Özetle mevzuatta tanımlanan ve başlangıçta bu konuda sorumluluk yüklenen yaklaşık 10 bin kurum ve kuruluş var. Seferberlik bu 10 bin kurumla başlıyor.
Peki neler yapacak bu aktörler?
2020’nin sonundan itibaren bu kurumlarda atıklar ayrıştırılarak toplanmak zorunda. Tehlikesiz nitelikteki geri kazanılabilir kâğıt, cam, metal, plastik atıklar, diğer atıklardan farklı biriktirme ekipmanında biriktirilecek. Atık pil, bitkisel yağ, elektrikli ve elektronik eşya ile diğer geri kazanılabilir atıklar da ayrı yerlerde biriktirilerek yetkili idareye teslim edilecek. Veya bu atıklar için oluşturulmuş toplama noktalarına, atık getirme merkezlerine ve/veya atık işleme tesislerine teslim edilecek. Kağıt, cam, metal, plastik atıkların birlikte biriktirilmesi durumunda mavi, diğer atıklar için koyu gri renk kullanılacak...
Yerel yönetimlerin özel bir durumu var değil mi?
Evet, doğru, belediye tarafında sıfır atık hedefi kapsamlı bir çalışmayı gerektiriyor. Biz Mimsan Grubu olarak sıfır atık yaklaşımının adeta pilot bir uygulamasını gerçekleştirdik. Malatya’da kurulan sistemde çöpler çöp sahasında ayrıştırılıyor. Bu işte 100 adet mekanik ekipmandan oluşan istasyon görev yapıyor. Ayrıştırmanın yüzde 90’ı mekanik şekilde gerçekleşiyor. Ama mevzuat herkesi bu yatırımları yapmaya zorlamıyor. Kaynağında ayrıştırma kültürünün yerleşmesini öngörüyor.
Ayrıştırma sonrasında kimlere ne iş düşüyor?
Şu an Türkiye’de atık yakma ve bertaraf etme noktasında bir tek Malatya’da uygulama var. Trabzon da başlamak üzere. İstanbul’da çöp yakma tesisinin inşaatı sürüyor. Yani Türkiye atık bertarafı konusunda yolun başında. Biz Mimsan Grup olarak Malatya Belediyesi’nin tesisini kurmadan önce pilot bir tesis kurup bir yıl boyunca 20 tonluk çöpü bertaraf ettik. Atıktan elde edilen yakıtları, yağları bertaraf ettik; ortaya çıkan komplikasyonları inceledik, gerekli önlemleri aldık. Bu bir yıllık çalışma sonucunda Malatya Büyükşehir Belediyesi’nin atık bertaraf tesisinin know-how’ı ortaya çıktı. Şimdi tüm belediyeler atıkları konusunda stratejilerini belirlemek, know-how’ını oluşturmak zorunda.
Bu söyledikleriniz ciddi bir iş potansiyeline de işaret ediyor galiba?
Evet, aslında bu bir endüstri. Sıfır atık endüstrisi oluşacak. Yeni bir endüstri, yeni bir yatırım, kazanç alanı doğuyor. Atıktan enerji bunlardan sadece biri. Bu endüstride onlarca büyük şirkete ihtiyaç var ve bu konu kendi oyunularını ortaya çıkaracak. Örneğin kimi atıklar yakılarak, organik atıklar kompost edilerek bertaraf edilir. Atık yağlar, atık piller, elektronik atıklar için de farklı bertaraf yöntemleri var.
Sıfır Atık için Türkiye’de toplam ne kadarlık yatırım yapılması lazım?
Milyarlarca dolarlık yatırım ihtiyacı var. Milyarlarca dolar getiriden söz ediyorsak milyarlarca dolarlık yatırımın yapılması lazım. 50 milyar dolarlık yatırım bile kendini amorti edebilir. Yapılanlar henüz yapılacakların yüzde 10’u ile sınırlı. Ama bu yatırımlar için uygun finansman koşulları yaratmak gerekir. Avrupa Birliği’nde sıfır atıkla ilgili çok ciddi büyüklükte fonlar mevcut. AB’de sıfır atık konusunda sıfır faize yakın fonlar mevcut.
Elektronik atık bertaraf tesisleri var mı?
Bugün Türkiye’de çok az yerde elektronik atık bertaraf tesisi var. Zaten her belediyenin elektronik atıkların veya atık yağların bertarafı için tesis kurması beklenemez. Bu ölçek ekonomisine aykırı olur. Ölçeğin olmadığı yerlerde taşıma ile bertaraf olmalı. Belirli yerlerde bu merkezler olacak, belediyeler bu merkezlere atıklarını taşıyacak.. Sıfır Atık Yönetmeliği zaten bu esnekliği sağlıyor. Yönetmelik belediyelere atık yağları, pilleri, elektronik eşyaları nasıl bertaraf edeceğini belirlemesini istiyor sadece.
Bir uzmanlaşmaya açık kapı bırakıyor mevzuat demek ki?
Evet, ister istemez bu endüstriye binlerce uzmanın katkı vermesi gerekiyor. Biz Malatya’daki çöp bertaraf tesisi için 250 ayrı disiplinden destek alarak bu teknolojiyi geliştirebildik. Bunlar içinde teknoloji yoğun olanlar, emek yoğun olanlar var. Bunlar için tabii ki finansman ihtiyacı var.
Sıfır Atık hedeflerine ulaşmak için yaptırımlar da gerekmiyor mu?
Hedefler çok iddialı ama biz cezalarla, musibetlerle yola gelmeye alışmış bir milletiz. Elbette ek süreler, ek ödevler ortaya çıkacaktır. Enerji verimliliğiyle ilgili mevzuat buna örnektir. Bu mevzuat ortaya çıkalı 10 yıl oldu. O dönemde üç yıllık bir vizyon konulmuştu. Ama aradan 10 yıl geçmesine rağmen o vizyonun çok gerisindeyiz. Enerji verimliliği konusunda 10 yıl içinde yüzde 30 enerji tasarrufu öngörüyorduk ama yüzde 5’te kaldı. Yine de buna bakarak enerji verimliliğiyle ilgili bu mevzuatı küçümsememeliyiz. Yüzde 5 sıfırdan büyüktür. O da önemli bir adımdı. Süreç kendisini geliştirecektir. Sıfır atık konusunda medyaya da önemli bir rol düşüyor. Medyanın kamuoyunun bilinçlendirilmesine katkı sağlaması gerekiyor. Medyanın farkındalık oluşturma konusunda önemli bir işlevi var.
Sabiha KÖTEK - Enerji Günlüğü