1. YAZARLAR

  2. Dr. Nejat TAMZOK

  3. YEP hedefleri ve enerji fiyatları - Nejat TAMZOK
Dr. Nejat TAMZOK

Dr. Nejat TAMZOK

Yazarın Tüm Yazıları >

YEP hedefleri ve enerji fiyatları - Nejat TAMZOK

DR. NEJAT TAMZOK  

Ülkemiz, uzun süredir ciddi bir ekonomik krizin içinden geçmekte. Neredeyse tüm ekonomik göstergelerin olumsuz yönde seyrettiği bu süreçten çıkabilmek amacıyla hazırlanan Yeni Ekonomi Programı (YEP) geçtiğimiz günlerde Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından kamuoyu ile paylaşıldı.

2019-2021 yıllarını kapsayan bu program ile ekonomide bozulan dengelerin önümüzdeki üç yılın sonunda yeniden sağlanması hedeflenmekte.

Programa göre, enflasyonda yeniden tek haneli rakamları ancak 2021 yılında görebileceğiz. 2017 yılında yüzde 10,7 olan işsizlik oranını ise 2018-2020 yıllarında daha yüksek seyredecek oranların ardından, ancak 2021 yılında yakalayabileceğiz.

Programda, 2017 yılında yüzde 7,4 olan Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) büyümesinin 2021 yılına kadar yüzde 4’ün altında seyredeceği, alınacak tedbirlerle ancak 2021 yılında yüzde 5 düzeyine çıkarılabileceği öngörülmekte.

Yazımızın konusu bakımından programın bizi asıl ilgilendiren kısmı ise cari açık.

 

ENERJİ İTHALATI BELİRLEYİCİ

 

Yeni Ekonomi Programı’na göre, 2017 yılında yaklaşık 50 milyar dolar olan cari işlemler açığı 2021 yılına gelindiğinde bu miktarın yaklaşık yarısına indirilecek.  Böylece, cari açığın GSYH'ye oranı 2017 yılında yüzde 5,6 iken 2021 yılında yüzde 2,6 düzeyine kadar gerileyecek. Cari açık, Türkiye ekonomisinin yumuşak karnı. Dolayısıyla, konulan hedef programın başarısı açısından son derece önemli. Cari açık hedefi şaştığında, programın toplam başarı düzeyi de ciddi oranda etkilenecek.

Bu noktada ise cari açığın ülkemizdeki en önemli bileşeni olan enerji ithalatı, şüphesiz belirleyici olacaktır. Zaten programın hazırlayıcıları da bunun farkında olmalı ki enerji ithalatı hedeflerini programda ayrıca belirtmişler. Buna göre; 2018-2021 yılları boyunca enerji ithalatının 43-46 milyar dolar aralığında yaklaşık sabit kalması hedeflenmekte.

Her ne kadar, aynı dönemde GSYH büyümesi değişkenlik gösterirken enerji ithalatının sabit kalması pek mümkün değilse de dönem boyunca önceki yıllara göre daha düşük büyüme hızları yaşayacağımıza göre, enerji tüketiminin ve dolayısıyla enerji ithalatının bir miktar daha düşük kalması beklenebilir. Programda, cari açığın düşürülmesi amacıyla enerji ithalatının sınırlandırılarak açığın yerli ve yenilenebilir kaynaklarla tamamlanacağına ilişkin belirgin hedeflerin konulmuş olması da bu beklentiyi destekler nitelikte. Bununla beraber, -özellikle yerli kömür tarafında yatırımcının isteksizliği de dikkate alındığında-  yerli ve yenilenebilir enerji hedeflerinin aksayabilecek olması programın karşılaşabileceği en önemli riskler arasında.

Ama Türkiye için asıl ciddi risk enerji fiyatlarına ilişkin.

 

ENERJİ FİYATLARINDA BEKLENTİLER

 

Yeni Ekonomi Programı’nda 2018-2021 dönemine ait enerji ithalatı hedeflerinin yanısıra aynı dönem için petrol fiyatı tahminlerine de yer verilmekte ve ABD Enerji Bakanlığı Enerji Enformasyon İdaresi’nin Eylül 2018 tarihli tahminlerine yakın rakamların kullanıldığı anlaşılmakta (Short-term Energy Outlook / U.S. Energy Information Administration). Buna göre; Brent petrolün ortalama varil fiyatı 2018 yılında 72,8 dolar, 2019 yılında 73,2 dolar, 2020 yılında 69,7 dolar ve 2021 yılında ise 67 dolar öngörülmüş.

Bununla beraber, bu yazının kaleme alındığı tarihte 80-85 dolar aralığında seyreden Brent petrolün varil fiyatına ilişkin tahminler çoktan revize edilmeye başlandı bile. Örneğin Uluslararası Enerji Ajansı’ndan yapılan açıklamalarda petrol fiyatlarında yukarı yönlü eğilime dikkat çekilerek orta vadede artış beklendiği açıkça dile getirilmekte. Bir yandan küresel petrol talebindeki artış diğer yandan arz tarafında OPEC’in üretimi arttırma konusundaki isteksizliği ve Venezuella’daki üretim kesintileri, -dolayısıyla arz talep dengesinde ortaya çıkan riskler- söz konusu artış beklentisinin nedenleri arasında. Her ne kadar, geçtiğimiz hafta Suudi Arabistan ve Rusya’nın üretimlerini Eylül-Aralık döneminde artırma yönünde anlaşmış oldukları haberleri gelse de bu gelişmenin petrol fiyatlarına yansıması sınırlı kaldı.

Asıl endişe ise ABD'nin İran petrol ihracatına Kasım ayından itibaren uygulayacağı yaptırımlardan kaynaklanmakta. Bu faktörün fiyatları daha da yukarı çekmesine neredeyse kesin gözüyle bakılıyor. Fiyatların son 10 yılda 26 dolar ile 145 dolar arasındaki geniş bir aralıkta değiştiği dikkate alındığında 100 doların üzerindeki fiyatların ortaya çıkması hiç de sürpriz olmayacak. Bu rakamın üzerine çıkılması halinde ise başta yükselen ekonomiler olmak üzere küresel ekonominin ciddi oranda etkilenebileceğine dair genel bir kabul var.

PETROLDE 100 DOLAR KRİTİK SEVİYE

Etkilenecek olan ülkelerin en başında ise Türkiye gelmekte. Yükselen petrol fiyatlarının doğal gaz ve ithal kömür fiyatlarını da tetiklemesiyle enerjide yüksek oranda dışa bağımlı olan Türkiye ekonomisinin daha fazla zorlanması kaçınılmaz.

Varil başına 100 dolar, Türkiye için de son derece kritik bir seviye. Gerçekten de Yeni Ekonomi Programı yakından incelendiğinde, 100 doların üzerindeki petrol fiyatlarıyla cari işlemler dengesinde herhangi bir iyileşmenin sağlanması, dolayısıyla program hedeflerinin yakalanabilmesi son derece güç olacaktır.

Dr. Nejat Tamzok - Ankara/Ekim 2018

nejattamzok | at | yahoo.com

Önceki ve Sonraki Yazılar