Enerji Günlüğü - Anayasa Mahkemesi, keşfedilen petrol ve doğalgazda ülke yararına kullanılacak oranın Bakanlar Kurulu tarafından yeniden belirleme yetkisini iptal etti.
Anayasa Mahkemesi, CHP'nin 6491 sayılı Türk Petrol Kanunu'nun bazı maddelerinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle yaptığı başvuruda kısmi iptal kararı verdi. Mahkeme, Kanun'un 22. maddesinin 12. fıkrasının son cümlesini Anayasa'ya aykırı buldu.
İDAREYE SINIRSIZ YETKİ VERİLİYOR
Kararın gerekçesi olarak "Kanunla belirli miktarlar olarak kabul edilen oranların değiştirilebileceği öngörülürken, bakanlar kurulunun yetkisinin çerçevesinin çizilmemesi, idareye bu konuda sınırsız yetki tanınması anlamına gelmektedir. Dolayısıyla esasları ve çerçevesi belirsiz bir düzenleme niteliğinde bulunan kuralın hukuk devleti ve yasama yetkisinin devredilmezliği ilkelerine aykırı olduğu açıktır" tespiti yapıldı.
Kararın gerekçesinde, Kanun'un 22. maddesinin 12. fıkrasında, petrol hakkı sahiplerinin, 1 Ocak 1980'den sonra keşfettikleri petrol sahalarında ürettikleri ham petrol ve doğalgazın tamamı üzerinden, kara sahalarında yüzde 35'ini ve deniz sahalarında yüzde 45'ini ham veya mahsul olarak ihraç etme hakkına sahip olduklarının düzenlendiği anlatıldı.
Geri kalan kısımla 1 Ocak 1980'den önce bulunan sahalardan üretilen ham petrol ve doğalgazın tamamıyla bunlardan elde edilen petrol mahsullerinin memleket ihtiyacına ayrılacağının da bu maddede hüküm altına alındığı belirtilen gerekçede, dava konusu son cümlede ise bu oranları yeniden belirlemeye ve uygulamaya ilişkin usul ve esasları düzenlemeye bakanlar kurulunun yetkili kılındığı ifade edildi.
BAKANLAR KURULU HEM GÖZETİM HEM DÜZENLEME YAPAMAZ
Gerekçede ayrıca, Anayasa'nın 168. maddesinde doğal zenginlikler ve kaynakların aranması ve işletilmesiyle ilgili gerçek ve tüzel kişilerin uyacakları koşulların devletçe yapılacak gözetim, denetim usul ve esaslarla yaptırımların kanunla düzenlenmesi gerektiğinin öngörüldüğü vurgulandı.
Bu kapsamda doğal kaynaklardan olan petrolün özel şirketlerce işletilmesiyle ilgili gözetim, denetim usul ve esaslarının da doğrudan doğruya kanunla düzenlenmesinin zorunlu olduğu belirtilen gerekçede, "Bu zorunluluğa karşın dava konusu kuralla uygulamaya ilişkin usul ve esasları düzenleme yetkisinin bakanlar kuruluna verilmesi Anayasa'ya aykırılık oluşturmaktadır" değerlendirmesinde bulunuldu.