Enerji Günlüğü - (Mehmet KARA) Elektrik Üreticileri Derneği Başkanı Cem Aşık, hidrojen ekonomik bir kaynak halini alıp kullanılana kadar ‘en temiz fosil yakıt’ kabul edilen doğalgazın yaygın şekilde tüketilmeye devam edeceğini söyledi. Aşık, Türkiye’nin doğalgazı daha verimli tüketmesi gerektiğini vurguladı.
Türkiye enerji konusunda bir yandan dışa bağımlılığını azaltma politikası izlerken, bir yandan da bu alandaki küresel eğilimleri takip etmeye çalışıyor. Yani yerli kaynaklardan daha fazla yararlanma çabaları, çevre dostu yaklaşımlar da göz ardı edilmeksizin sürdürülüyor. Ancak fosil kaynak olmasına rağmen tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de en azından şimdilik doğalgazdan vaz geçilemiyor. Elektrik Üreticileri Derneği Başkanı Cem Aşık, konuya ilişkin sorularımızı cevapladı.
Doğalgaz kullanımı hem alan hem miktar olarak neden artıyor?
Evet, doğalgaz fosil bir yakıt. Buna rağmen bu yakıtın kullanımı artmaya devam ediyor. Özellikle Avrupa’da doğalgaz tüketimi arttı, ki bunun iki nedeni var. Biri ekonomik. Dünyada doğalgaz fiyatlarında düşüş yaşandı. İkincisi, kömür, petrol ve doğalgaz gibi yaygın kullanılan fosil kaynaklar arasında en temizi doğalgaz. Yani çevreyi en az kirleten fosil kaynak bu.
Hava kirliliği yaratmayışının yanında sağladığı konfor da etkili değil mi?
Evet, doğru. Havayı kirletmeme ve sağladığı kullanım kolaylığı sayesinde sunduğu konfor da bu enerji kaynağından vazgeçilmesini güçleştiriyor. Bu arada elektrik üretiminde de yoğun kullanılan doğalgazın bu alandaki en önemli farkı ise istediğin zaman, daha doğrusu her an kullanabilmek için elinin altında bulundurabilmen. Yani elektrik alanında baz yük dediğimiz sürekli, kesintisiz elektrik üretebiliyorsunuz. Bugünkü teknolojiyle kullanılmakta olan şebeke sisteminin kesintisiz elektrik üretimine ihtiyacı var ve buna baz yük diyoruz.
Peki doğalgaz uzun vadede de vazgeçilmez bir fosil yakıt mı olacak?
Uzun süreli projeksiyonlarda, şebeke sistemlerinde meydana gelebilecek pek çok değişiklikten söz edildiğini görüyoruz. Elektriği depolama, dağıtık üretimi daha iyi yönetebilecek akıllı şebekeler ve talep tarafı yönetimi gibi yeni teknolojik çözümler üzerinde de çalışılıyor. Tüm bunlarla birlikte ya da bunlardan bağımsız şekilde doğalgaz yerine ne kullanabiliriz sorusuna cevap arandığında hidrojen öne çıkıyor. Çünkü depolanabilir, yüksek ısı veren ve aynı zamanda sıfır karbonlu yakıt arandığında hidrojen akla geliyor. Yani termik çözümlere ihtiyaç azalsa bile bunların kullanımı daha uzun süre devam edecek gibi görünüyor. Dolayısıyla doğalgaz da öyle.
Hidrojen nasıl kullanılacak peki?
Eğer insanlık hidrojenleşmeye doğru geçiş yapacaksa, hidrojen önce doğalgaz ile birlikte kullanılacak. Yani doğalgaza karıştırılarak... Daha sonra da tamamen hidrojen kullanılması hedefleniyor. Bu arada hidrojen sadece elektrik üretiminde değil, diğer alanlarda da kullanılabiliyor. Yani sanayide ve üretimde proses amaçlı kullanılabildiği gibi uzak mesafe taşımacılık alanlarında da kullanılabileceğini biliyoruz. Ancak hidrojen üretimi çok ucuz değil. Şimdi dünya bunu ucuza ve çevreci bir şekilde üretmenin yolunu arıyor.
Hidrojeni hangi yollarla üretebiliyoruz?
Elektroliz bilinen en çevreci hidrojen üretim yöntemi. Bunu da rüzgar ya da güneş enerjisine bağlı yapıyorsanız çevreci olur. Buna da yeşil hidrojen deniliyor ve şimdi enerji dönüşümü için bu öneriliyor. Aslında en ucuzu, kaya gazından hidrojen üretmek. Ama bir ton hidrojen üretmek için atmosfere tam dört ton karbondioksit salınır, o yüzden tercih edilmiyor. En pahalı yöntem ise çevreci elektrikten hidrolizle bunu elde etmek. Bizim ulaşmak istediğimiz nokta ise bugünün en pahalı çevreci yöntemini, makul fiyatlara indirmek.
Doğalgaz Türkiye’de yeterince verimli kullanılıyor mu?
Aslına bakarsanız, maalesef istenilen ölçüde verimli kullanıldığını söyleyemeyiz. Çünkü en verimli doğalgaz çevrim santralleri, piyasa fiyatları nedeniyle doğru dürüst üretim yapamazken, enerji yönetiminin uyguladığı politikalar gereği daha az verimli kimi santraller yoğun şekilde çalıştırılıyor. Oysa aynı miktarda doğalgazdan daha yüksek miktarda elektrik üretebilmenin yolu, en verimli mevcut gaz santrallerini olabildiğince duraklatmaksızın en yoğun şekilde çalıştırmaktan geçiyor.
Santrallerinin sık sık dur-kalk yapmasının başka yan etkileri de olmalı...
Son yıllarda doğalgaz çevrim santralleri tabiri caizse çalışabilmek için debeleniyorlar. Çok kısa sürelerle çalışabiliyorlar. Günde sadece bir saat veya bunun da altında çalıştıkları çok oluyor. Bu çalışma şekli milli varlığımız olan doğalgaz türbinlerinin çok hızlı yıpranmalarına neden oluyor. Para kazanamadıkları için doğru dürüst rutin bakımlarını da yaptıramıyorlar. Dolayısıyla Türkiye elektrik üretim portföyünün önemli bir kısmını oluşturan kurulu güç için önümüzdeki yıllarda karşımıza ciddi arıza riskleri çıkabilir...
Mehmet KARA - Enerji Günlüğü