1 Haziran 2015 itibariyle, Türkiye’nin akarsuları üzerindeki hidrolik akarsu santrali (nehir ve kanal tipi) sayısı 460 adet. Türkiye`nin toplam hidrolik akarsu santrali kurulu gücü ise 7275 MW’a ulaşmış durumda.
Neredeyse barajlı HES kurulu gücümüzün yarısına yakın olan bu rakam, toplam elektrik kurulu gücümüzün de onda birini oluşturuyor.
TEİAŞ verilerine göre bu yılın ilk 5 ayında elektriğin yüzde 12’si bu hidrolik akarsu santrallerinden üretilmiş.
HES’lerde yapılan planlama hatalarını ve yaratılan çevre sorunlarını şimdilik bir kenara bırakıp konuya yenilenebilir enerjiye dayalı kurulu güç kapasitesinin gelişimi ve üretime katkısı olarak bakıldığında, eldeki tablo iyi görünüyor.
Yine bu yılın yağışlı geçmesi nedeniyle de hidrolik akarsu santralleri ilk 5 ayda ortalama 1700 saat çalışmış. Bu süre, bir önceki senenin aynı dönemine kıyasla iyi bir değer.
İŞLETME RİSKİ VAR!
Ancak tüm bunlar hidrolik akarsu santrallerinde bizleri bekleyen bazı sorunları ortadan kaldırmıyor. Planlama dönemindeki eksikler sorun olarak ortaya çıkacak.
Bu santrallerin birçoğu bir nehir havzası planı kapsamında gerçekleşmedi. Aynı akarsu üzerinde farklı şirketlerce inşa edilen HES’lerin planlamasında akışaşağısı ve akışyukarısında yer alan HES’lerin kurulu gücü, türbin debileri ve işletme programları dikkate alınmadı.
Bu nedenle, bu tip ardışık HES’lerin bulunduğu nehirlerde, en uygun işletme programını uygulayarak hem doğaya verilmesi gereken suyu (çevresel akış) bırakıp hem de en yüksek enerji üretimin yapılabilmesi zor görünüyor.
Daha da ötesi her HES’in ayrı ayrı olarak yılın kurak ve çok yağışlı (Taşkın) dönemlerinde uygulayacakları işletme programı ile akışaşağısındaki diğer HES’lerin üretimini ve tesis güvenliğini tehdit etme riski bulunuyor.
İŞLETME DENETİMİ ÖNEMLİ
İklim değişiminin su kaynakları üzerindeki etkisi ülkemizde bölgelere göre değişen şekilde debide ani azalma ve artışlara yol açıyor. Uzmanlara göre bu anomaliler artarak devam edecek. Bu durumda diğer HES’lerin yanısıra özellikle aynı nehir yatağı üzerindeki ardışık olarak sıralanmış HES’lerin işletme ve bakım programları ve bunun denetimi ekosistem dengesi, üretim güvenliği ve tesis güvenliği açısından çok gerekli hale geliyor.
Özellikle Akdeniz ve Karadeniz bölgesinde çok sayıda ardışık HES’in yer aldığı nehirlerde işletme programı ve işletme denetimi uygulamaları öncelikle ekolojik dengenin korunması ve sonra da yatırımcının enerji üretim güvenliğinin sağlanması açılarından çok önemli.
NASIL YAPILMALI?
HES’lerin inşaat denetimi için yeniden düzenlenen Su Yapıları Denetim Hizmetleri Yönetmeliği 12 Mayıs 2015 tarihli Resmi Gazete`de yayınlandı. Şimdi bu konuda yetkilendirilmiş firmalar bu yönetmelik esaslarına göre yeniden yapılanacak.
Bu arada EPDK’dan Lisans almış HES’lerin Kurulu gücünün yaklaşık yüzde 50’si tamamlandı ama etkin bir denetim yapısı oluşturma çalışmaları halen devam ediyor. İnşaatlar bir şekilde tamamlandı ama işletme yıllarca sürecek. Bu nedenle işletme programının ve tesisin bakım onarımının etkin bir şekilde denetlenmesi çok önemli.
Bu konuda, Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü`nün 21 Şubat 2015 tarihli Resmi Gazete`de yayınlanan "Elektrik Piyasasında Üretim Faaliyetinde Bulunmak Üzere Su Kullanım Hakkı Anlaşması İmzalanmasına İlişkin Usul Ve Esaslar Hakkında Yönetmelik" ekindeki “EK-1 Hidroelektrik Enerji Üretim Tesisinin Su Kullanım Hakkı ve İşletme Esaslarına İlişkin Tip Anlaşma" kapsamında bazı maddeler bulunuyor. Bu maddelerde üretim tesisinin inşaatından kaynaklanacak olanlar da dahil tüm işletme zararlarının sorumluluğu üretim şirketlerine yükleniyor.
Fizibilite Raporu kapsamındaki yetersiz etüt ve değerlendirmeden dolayı hidrolojik ve diğer (jeolojik vb) yönden oluşabilecek her türlü olumsuzluktan yine şirket sorumlu tutuluyor. Bu durum, yaşanabilecek riskleri ortadan kaldırmadığı gibi, gerek işletme açısından gerek hukuki yönden problemli bir süreci de işaret ediyor.
Şirketlerin oluşacak tüm zararları tazmin etme sorumluluğu, işletmedeki olası riskleri ortadan kaldıracak mı? En uygun işletme planının uygulanmasını sağlayabilecek mi? Bunu zamanla göreceğiz.
DSİ`nin bu yönetmelik kapsamında yapacağı işletme ve bakım denetimini, değişen hidrolojik koşulları ve havza bazında yeniden yapılanan yeni su yönetimi sürecini de dikkate alarak hakkıyla yerine getirebilmek için bölgelerinde çok dinamik bir yapı oluşturması gerekir.
Oluşturulan bu denetim yapısının ekolojik dengeyi koruma ve işletme risklerini önleme açılarından etkinliği izlenmeli ve eksik olan tarafları hızla tamamlanmalıdır.
Özellikle Karadeniz’in doğasının ve ikliminin HES’lere karşı mevcut kızgınlığı eksik ve yanlış işletme ile arttırılırsa ödenecek bedel çok daha yüksek olacaktır.
Dursun YILDIZ
...
YAZARLAR
Dursun YILDIZ
- HES’leri bekleyen riskler!
Önceki ve Sonraki Yazılar