HASAN YİĞİT
Koskoca bir yılı daha geride bırakıyoruz. Peki enerji sektöründe, özellikle yenilenebilir enerji alanında bu yıl neleri bekledik ve neler gerçekleşti?
Her beklentimiz umduğumuz gibi mi oldu yoksa gelecek yıla da taşınan yepyeni sorunlarla baş başa mı kaldık? Gelin geride bırakmaya birkaç gün kalan 2017’nin kısaca özetini çıkaralım.
Yenilenebilir enerji sektöründe özellikle güneş santrallerinde bu yıl beklentiler yüksekti. Buradaki beklenti elbette ki santral kurulumları ve bunların önünü açacak yönetmeliklerdi.
Fakat devletin 2018’den itibaren iletim-dağıtım bedellerini ciddi miktarda yukarı çekmesi arazi tipi güneş enerji santralleri (GES) için adeta bir kâbus oldu. Sektör paydaşları şimdiden bu sıkıntının 2018’de kurulumları azaltmaması için ertelenmesi yönünde bazı girişimler gerçekleştirdi.
Ancak enerji ve ekonomi yönetiminden bu taleplere ret cevabı geldi. Tabii perşembenin gelişi çarşambadan belli derler. Bunun sebebi dövizin bu kadar yükselmesi sonucunda artan ciddi maliyetler sonucunda devlete ek mali yükler getirmesine bağlayabiliriz.
Ben bunu Mayıs 2016’daki yazımda belirtmiştim. Devlet bir şekilde verdiği bu paraları ya vergilerle ya da başka önlemlerle geri alacaktır.
Beklentilerden biri de belki de en önemlisi çatı tipi GES’lerdi. Sektörün önde gelenleri, koca bir yılı bu yönetmeliğin çıkmasını beklemekle geçirdi. Ne yazık ki, 10 kW altı yönetmeliği de adeta yalan oldu. Nedense uzadıkça uzadı.
Tabii yeni yılda bu yönetmeliğin bir an önce hayata geçmesi sektör paydaşları bakımından son derece önemli. Elbette sadece üreticiler değil aynı zamanda son tüketiciler içinde bu yönetmelik çok önemli.
Yukarıda da belirttiğim gibi iletim-dağıtım bedellerinin arazi kurulumlarında arttırılması üreticileri şimdiden düşündürüyor. Dolayısıyla bu yönetmelik 2018 için can suyu olabilir. Çünkü LÜY kapsamındaki arazi kurulumlarının maliyetlerinin artması, santral kurulumlarını olumsuz etkileyebilir. Bu da üreticiler ve çalışanlar için yeni sorunlar demektir. Üreticiler azalabilir ve çalışanlar da başka sektörlere geçebilir.
Sonuç olarak bu yönetmelikle ilgili beklentiler oldukça yüksek. Çünkü çatı tipi GES’lerde hem bürokratik süreçlerin hem de alt yapının buna göre düzenlenmesi sektör için önemli bir adım olacaktır.
Bu yıl dikkat çektiğim konulardan birisi de imar sorunları idi. Bu konuya oldukça fazla değindik. Çünkü arazi tipi GES yatırımcıları için önemli sorunlardan biri de imar ve ruhsat sorunlarıydı. İlgili idarelerin farklı uygulamaları, farklı ücretler istemeleri, yapı sınıfının tam olarak belirlenmemesi gibi daha pek çok soruna dikkat çekmiştik.
Burada üzerinde durmak istediğim asıl konu, bütün bu sorunlara ve engellere rağmen arazi tipi GES kurulumlarının hızla devam etmesi. Daha yıl bitmeden GES kurulumları, neredeyse iki misli artmış. Bu kadar hızlı artışı 2018’de uygulanacak yeni iletim-dağıtım bedellerinin artmasına bağlayabiliriz.
Daha önce de ifade ettik, devlete bu konuda gelen ek maliyetlerden dolayı 2018 arazi kurulumları için sıkıntılı bir süreç olacak gibi. Ama iletim-dağıtım bedelleri yükselecek olmasına rağmen arazi tipi GES kurulumları malzeme fiyatlarının düşmesine bağlı olarak devam edecek gibi görünüyor. Bunu da 2018 beklentileri hanesine yazabiliriz.
Burada en önemli konulardan birisi de her zaman dikkat çektiğim malzeme ve santral kurulum hataları. Nedir bu hatalar ve nasıl belirlenebilir? Hani derler ya, acele işe şeytan karışır! Sözünü ettiğimiz hataların bir kısmı hızlı kurulumlardan kaynaklanıyor.
Bu da yatırımcıyı maddi açıdan kayba uğratabilir. Özellikle TÜV’ün belirlemesine göre Almanya’da her üç GES’ten biri hatalı görünüyor. Bu hataları kısaca irdelersek; kimi panellerin üzerinde yazan güçte elektrik üretmediği, kimi panel dizilerinin ise sahaya monte edildiği halde sisteme bağlanması unutulduğu için elektrik üretmemesi, gölgelenme ve taşıyıcı sistem sorunları, montaj ve malzeme üretim hataları olarak sıralayabiliriz.
Ne yazık ki ülkemizde de bu sorunların hemen hepsine belli ölçülerde rastlanıyor. Hatta uzmanların denetleme sonuçlarına bakarsanız, her iki santralden birinin hatalı olduğunu söylemek mümkün. Yatırımcıların burada dikkat etmesi gereken konu kurulumları uzman ve yetkili kurumlara vermeleri. Çünkü yaşanacak maddi kayıplar doğrudan yatırımcıyı etkiler. Bütün bu ciddi sorunların yaşanmaması için yatırımcıların santrallerini kurulumdan sonra mutlaka sertifikalı ve uzman kişilere denetletmesi uygun olacaktır. Önümüzdeki yıl ve yıllar, santral denetimi açısından son derece önemli olacaktır.
Son mevzuat düzenlemeleri ve idari uygulamalara bakılırsa GES kurulumlarında artık çatı tipi ağırlık kazanacak gibi. Özellikle öz tüketime yönelik üretimi arttırıcı önlemler ve destekler önümüzdeki yıl daha fazla öne çıkabilir.
Burada önemle vurgulamak istediğim bir konu da, trafoların bağlantı kapasitelerinin dolu olmasıdır. Bu yüzden asıl yatırımcı (ki bunlar genelde öz tüketim amaçlı üretim yapmak isteyenler) ne yazık ki boş kapasite bulamayabiliyor. 2018’de bu gibi sıkıntıların giderileceğini umuyoruz.
Öz tüketim konusu geçmişte de üzerinde çok durduğumuz bir konuydu. Son yazılarımızda bu konuya farklı bir açıdan yaklaştık. Endüstriyel çatılar öncelikli olmak üzere yeni bir öneri getirmiştik. Bu da öz tüketim yapmak isteyen yatırımcıya ülke genelinde destek sağlanmasıydı. Tabii bu imkanın öztüketim dışı amaçlarla kullanılmaması için dörtte üçlük bir öz tüketim sıkını koyulmasını da önermiştik. Bakalım 2018’de bu konuda Bakanlık ve düzenleyici kurum ne gibi adımlar atacak?
Diğer dikkat çekmek istediğim bir konu da enerji kooperatifleriyle ilgili. Gelecek yıllarda enerji kooperatiflerinin önemi daha da artacak görünüyor. Birçok kişinin tek bir amaç için aynı çatı altında toplanması, özellikle yenilenebilir enerji için önemli bir zemin oluşturacaktır. Tabii enerji kooperatifleriyle ilgili yönetmelikler henüz yolun başında. Geliştirilmesi, ilgi gösterilmesi gereken bir alan. Bu konuda sorunların giderilip, enerji kooperatifçiliğinin ülke geneline yayılması dileğimiz.
Bugüne kadar yapılan düzenlemelere ve kat edilen onca yola rağmen aslında yenilenebilir enerji, özellikle GES’ler henüz emekleme aşamasında demek yanlış olmaz. Enerji yönetiminin bu konuda kendisini geliştirme ve katılımcılara kulak verme konusunda samimi olduğunu söylemek lazım. Fakat henüz yolun başında olunduğu için sistemin oturması için zamana ihtiyaç olacağı da kesin. Burada en önemli konu da bu yoğun iş yükü altında hem kurulum hem de üretici şirketlerin önümüzdeki dönemde vereceği ürün ve hizmet kalitesinin ne derece güvenilir olduğu ortaya çıkacaktır. Denetim şirketlerinin bu konuda yapacağı çalışmalar sektör açısından son derece önemli ve belirleyici olacaktır.
Son olarak 2018 ve gelecek yıllarda sektörün ileri gelenlerini belki de daha etkin ve zorlu bir maraton bekliyor. Umarım sektörün gelecek günleri güneşin doğduğu gibi aydınlık olur. Eğer uyarmazsak ve belirleyici olmazsak güneşin batışını “keyifle” seyrederiz…
Güneş hep doğacak, yeter ki batırmayalım.
Hasan YİĞİT