HASAN YİĞİT
Güneş enerjisi konusu tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de çok yüksek bir popülariteye sahip. Bunun nedeni, güneşin herkesin nezdinde uzanıp tutuluverecek bir enerji yatırımı fırsatı olarak görülmesi.
Güneş enerjisi yatırımları bu kadar ilgi görür de rant alanları ortaya çıkmaz mı? Hiç şaşırmayın, evet birçok başka konuda olduğu gibi bu konuda da öyle.
Ortada bir rant oluşmaya başlayınca son zamanlarda sektörde ticari amaçlı şirketlerin de eğitim ve sempozyum gibi adlar altında bolca organizasyon işlerine girdiği görülmekte.
Yalnız bana göre burada bir sorun var. Ücret karşılığında düzenlenen eğitimler, seminerler sonucunda katılımcılara Milli Eğitim Bakanlığı (M.E.B.) onaylı sertifikalar verilmemesi.
Eğitimleri veren kuruluşlardan pek çoğunun da Almanya merkezli eğitim setlerini uygulamaları dikkat çekiyor. Güneş enerjisi alanındaki en gelişmiş pazarlardan biri olduğu için bunda şaşılacak bir şey görmeyebilirsiniz. Haklısınız. Ama, dört haneli rakamları bulan Euro cinsinden ödemeler gerektiren bu eğitimler sonucunda, resmi merciler tarafından kabul görmeyecek belgeler veriliyor.
Evet Almanya da bu tür eğitimler düzenlenir ve belgeler verilir. Yalnız bunlar işsizlik sigortası kapsamı içinde “Arbeitsamt” (İŞKUR) tarafından “Weiterbildungsförderung” (illeri eğitim teşviki) adı altında kursiyerlere bedava verilir.
Almanya’da bu eğitimlere de katılmak için bir alt temel eğitim şartları da vardır. Oysa Türkiye deki bu paralı eğitimlerdeki gibi herkes katılamaz. Bu eğitimlere katılanların asgari bir düzeyde temel eğitimi olması gerekiyor.
Örnek olarak Almanya’da bu eğitimlere katılacakların en azından üç yıllık çıraklık okulunu (Berufsschule) bitirmiş ve ardından da en az üç yıl çalışmış olması şarttır. Ayrıca ilgili kişilerin, resmi olarak işsizlik kurumu (Arbeitsamt) üzerinden resmi kayıtlara girip işsiz gözükmesi gerekiyor (Berufsschule şartı bu durumda da geçerli.)
Bundan dolayı Türkiye de bu tür eğitimlere katılmak isteyenler, ilk başta organizasyon yapanlara M.E.B. onaylı sertifika veriliyor mu verilmiyor mu sormalı bizce. Ve tabii bu arada Milli Eğitim Bakanlığı ile YÖK’ü göreve çağırmak istiyorum. Türkiye’de güneş enerjisi faaliyetleri yürütülürken, her yerde, her zaman geçerli kabul edilecek bir belge de verilecek eğitimler için altyapı bir an önce oluşturulmalı.
Bakın, sordum soruşturdum, mesela MEB onaylı silahsız Özel Güvenlik kursları 30 gün sürüyor. Hal böleyken ve güneş enerjisi alanındaki kalifiye işgücü ihtiyacı da apaçık ortadayken, demin bahsettiğim tarzdaki eğitimler sadece 3-5 güne nasıl sığdırılabiliyor? Hem de MEB onaylı bir sertifika verilmeden. Üstelik bunlara katılanlara Almanya’dan bir dernek ya da birliğin sertifikası verilerek bu tür organizasyonlara katılan kişilere “Güneş Enerjisi Santral ustası” gibi unvanlar vermek ne kadar doğru? Tamam, elbette pek çok şeyler öğreniyordur katılanlar ama bu işi bir sisteme oturtmak gerekmez mi?
Burada Belediyelere, İŞKUR’a ve üniversitelere de görev düşüyor. Üniversiteler bünyesinde bu tür ara eleman yetiştirmek üzere kurslar açılmalı. Usta unvanı alabilmek için en az iki yıllık MYO eğitimi ve belirli süreli iş tecrübesi şartı koyulmasını da öneriyorum. Tamam, güneş enerjisi yeni bir alan, iş tecrübesini nereden elde edecek diyebilirsiniz ama bunu elektrik elektronik gibi en yakın alanlarda eğitim almış kişiler diye belirleyebilirsiniz. Yani tecrübenin ille de GES kurulumu konusunda olması şart değil. Elektrik elektronik teknisyenleri, teknikerleri, ustaları neden bu sektöre kalifiye iş gücü olarak katılmasın.
Ben şimdi bu önerilerimi ortaya koydum. Bir süre daha takibini yapmakta kararlıyım. Şayet bu konuda sağlıklı adımlar atılıp ciddi bir altyapı oluşturulmazsa hem Milli Eğitim Bakanlığı’na hem İŞKUR’a, hem Enerji Bakanlığı’na hem EPDK’ya bu konularda hatırlatmalar yapmayı sürdüreceğim. Bu arada, sözünü ettiğim MEB onaylı sertifika vermeyen eğitimlere de bir sıfat bulacağım. Tahmin edebilirsiniz ama şimdilik böyle bir olumsuz sıfatı kullanmak istemiyorum. Çünkü şimdilik yapılanlar en azından izinsiz değil. Tabii düzgün eğitim programları açılmaya başlandıktan sonra onlara gerek kalmayacak zaten.
Gelelim ikinci bir konuya. Son zamanlarda güneş enerjisi konusunda çeşitli sempozyumlar, paneller, açık oturumlar ve yuvarlak masa toplantısı gibi faaliyetler de arttı. Burada da ticari amaçlı organizatörler ve kendisini STK ve sektörel platform gibi gösteren ticari şirketlerin de bu işin içine girdiğini görmekteyiz.
Bu tür organizasyonlar GÜNDER ve GENSED gibi sektörün önde gelen dernekleri, Bölgesel Kalkınma Ajansları ve üniversitelerin öncülüğünde yapılmalı. Nedeni de bu tür Derneklerin ve Kalkınma Ajansları’nın ana görevlerinden biri yatırımcıya doğru, bağımsız ve dürüst bilgi vermektir. Ticari amaçlı organizasyonların ne kadar bağımsız olduğunu sorgulamak lazım.
Sonuç olarak isteğimiz ve önerimiz, Devlet Kurumları ve Belediyelerin Eğitim/Sertifika ve Sempozyum/Seminer gibi organizasyonlarda öncülük yapıp bu vahşi güneş enerjisi ormanına girmek isteyen kişilere kılavuz olması.