1. YAZARLAR

  2. Dr. Nejat TAMZOK

  3. Greenpeace eylemi ve Zonguldak üzerine
Dr. Nejat TAMZOK

Dr. Nejat TAMZOK

Yazarın Tüm Yazıları >

Greenpeace eylemi ve Zonguldak üzerine

Çoğu haber sitesinde, 11 Eylül sabahının ilk manşeti Zonguldak’taki Greenpeace eylemiyle ilgiliydi.
Haberlere göre; Zonguldak, güne bu eylemle uyandı.
Artık hemen herkesin tanıdığı bu çevre örgütünün kendisi kadar tanınmış olan "Gökkuşağı Savaşçıları" adlı gemisi sabaha karşı saat 5 civarında Çatalağzı açıklarına demirledi.

Önce, geminin yelken direğine "Kömür varsa sağlık yok" yazılı pankart asıldı. Sonra, günün ilk ışıklarıyla birlikte Greenpeace gönüllüleri, kömüre karşı eyleme başladı.

Gönüllülerin bir bölümü limanda kömür boşaltan vinçlere, diğer bölümü ise termik santrale kömür taşıyan bantlara tırmandı. Tırmandıkları yerlere yeni pankartlar asıldı. Limana kömür taşıyan iki yük gemisine de "Kömür öldürür" yazıldı.

Öğleden sonra saat 4 gibi haberi tekrar aradığımda bulamadım. Demek ki, Türkiye’nin baş döndürücü haber trafiğinde kaybolup gitmiş.

Ben yine de ciddiye aldım. Biraz daha yakından bakıp, Greenpeace gemisinin doğru limana demirleyip demirlemediğini araştırdım.

166 YILLIK KÖMÜR HAVZASI

Biliyorsunuz, -günümüzde Zonguldak ve Bartın illerini kapsayan- Zonguldak Havzası’nın kömürle ilişkisi çok eskiye dayanır. Burada kömürün ilk üretimi 166 yıl önce gerçekleştirilmiş ve başlangıcından bugüne kadar da büyük ölçüde emek-yoğun bir yeraltı kömür madenciliği sürdürülmüştür.

BİR ZAMANLAR EKONOMİNİN LOKOMOTİFİYDİ

Zonguldak Havzası’nın, Osmanlı Dönemi’nde de önemi büyüktür ama özellikle Cumhuriyet’in ilk dönemlerinde ekonominin lokomotifi niteliğini taşımıştır. Bununla beraber, burada yapılan kömür üretimi öyle çok yüksek düzeylere de ulaşamamıştır.
Tarihi boyunca tek bir yılda en fazla üretilen satılabilir kömür miktarı 1967 ve 1974 yıllarındadır ve ancak 5 milyon ton düzeyindedir. 1980’li yıllardan itibaren gerilemeye başlayan üretim, geçtiğimiz yıl 1,9 milyon ton ile son 72 yılın en düşük seviyesine inmiştir.

TÜKETİMİN YÜZDE 1`İ BİLE DEĞİL

Günümüzde, dünyada 8 milyar ton civarında yıllık kömür tüketimi olduğu düşünüldüğünde, Havza’dan üretilen 1,9 milyon ton son derece mütevazı bir üretim düzeyidir ve zaten Türkiye’de bir yılda tüketilen birincil enerjinin yüzde 1’ini bile karşılayamamaktadır!

ÇATALAĞZI SANTRALİ BURADAN BESLENİYOR

Gelelim termik santrallere.
Havza’da üretilen kömürlerin kullanıldığı tek termik santral, 1989-1991 yıllarında çalışmaya başlayan Çatalağzı Termik Santrali’dir. Bu santralin kurulu gücü 300 MW olup, tam kapasitede çalıştırıldığında yılda 2,1 milyar kWh elektrik üretmekte ve 1,7 milyon ton kömür tüketmektedir. Bu santralin 2013 yılında tükettiği kömür ise sadece 750 bin ton civarındadır.

EREN ENERJİ`NİN DE SANTRALİ VAR

Havza’da, Çatalağzı Termik Santrali’nden başka tek bir santral daha bulunmaktadır. Eren Enerji Elektrik Üretim AŞ’ye ait olan bu santral ise ithal kömür tüketmektedir. Söz konusu santralin 160 MW kapasiteli ilk ünitesi dolaşımlı akışkan yatak teknolojisine sahiptir. Her biri 615 MW kapasiteli diğer iki ünite ise Türkiye`de kurulan ilk süperkritik teknolojili santral üniteleridir. Söz konusu teknolojiler, konvansiyonel sistemlere göre daha az kömür tüketmekte, dolayısıyla daha az kirlilik yaratmaktadırlar. Bu santral, tam kapasitede çalıştırıldığında, yılda yaklaşık 10 milyar kWh elektrik üretecek ve 3,5-4 milyon ton kömür tüketecektir.

İKİ SANTRAL TAM KAPASİTE ÇALIŞSA BİLE...

Dolayısıyla, bugün Zonguldak Havzası’nda işletilmekte olan bu iki santralin tam kapasitede tüketebilecekleri kömür miktarı yaklaşık 5,5 milyon ton düzeyinde olacaktır. Bu miktarın petrol cinsinden karşılığı 3,3 milyon ton olup, Türkiye’nin bir yılda tükettiği toplam birincil enerjinin ancak yüzde 2,5 oranındaki kısmını oluşturmaktadır.

BÖLGEYE İTHAL KÖMÜRLÜ SANTRAL

Yeni kurulması planlanan kömürlü santrallere gelince, Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu’nun verilerine göre; Havza’da üretim lisansı almış ve tamamlanması beklenilen 3.300 MW büyüklüğünde santral kurulu gücü bulunmaktadır. Bunun 1.100 MW’lık kısmı Hema Elektrik Üretim AŞ’nin Amasra’da kurmaya çalıştığı yerli taşkömürü santraline, 1.200 MW’lık diğer kısmı ise Eren Enerji’nin 1.390 MW’lık bölümü tamamlanan mevcut termik santraline aittir.
Havza’daki diğer kömürlü santral projeleri, inceleme ya da değerlendirme safhasındadır. Bunlar; Batı Karadeniz Elektrik Üretim AŞ’nin Amasra ve Ereğli’de her biri 1.200 MW kapasiteli iki santral projesi ile Yel Enerji’nin Amasra’da 350 MW büyüklüğündeki santral projesidir. Bu üç santralin de ithal kömüre dayalı olarak kurulması planlanmaktadır.

TÜKETİM ARTIYOR AMA NASIL...

Doğrudur: Türkiye’nin kömür tüketimi son yıllarda hızla artmakta. Son 10 yılda yüzde 50 civarında artan tüketim, 100 milyon ton düzeyine dayanmış durumda. Tüketilen kömürün yüzde 70’e yakın bölümü ise termik santrallerde kullanılmakta.

TÜRKİYE 10 BÜYÜK İTHALATÇIDAN BİRİ

Bununla beraber, kömür tüketimindeki bu artışın kaynağı yerli kömür üretimi değil, ithalat. Yerli kömür üretimi ise tersine giderek azalmakta.
Türkiye’nin kömür ithalatı son on yılda yüzde 106 ve son yirmi yılda ise yüzde 540 oranında arttı. İthalat, 2012 ve 2013 yıllarında 30 milyon ton düzeyini buldu. Hızlı artış, Türkiye’nin Dünya toplam kömür ithalatından aldığı payı da büyük ölçüde arttırdı. Türkiye, dünyanın 10 büyük kömür ithalatçısı arasına girdi.

ELEKTRİĞİN YÜZDE 8`İ İTHAL KÖMÜRDEN

Kömür ithalatındaki bu artışın en önemli nedeni elektrik üretim santrallerinin giderek artan kömür talebi. 2000 yılına kadar elektrik sistemimizde ithal kömür santrali bulunmazken bugün bu santrallerin kurulu güç kapasitesi 5.463 MW düzeyine ulaştı. Bu büyüklük, toplam santral kurulu gücümüzün %8’ine karşılık gelmekte.

KÖMÜR FATURASI PETROL VE GAZI YAKALAYABİLİR

İşletmede olanların dışında, ayrıca kapıda bekleyenler de var. EPDK verilerine göre, inşaat halindeki ithal kömüre dayalı santrallerin toplam kurulu gücü 6.147 MW düzeyinde. Bunlardan ayrı olarak, toplam 28.800 MW gücünde, inceleme veya değerlendirmede ön lisans başvurusu bulunmakta.
İthal kömür yakıtlı elektrik üretim tesislerine ilişkin tüm bu projelerin devreye girmesi durumunda, Türkiye’nin bir ithal kömür cenneti olması ve kömür ithalat faturasının petrol ve doğal gaz faturalarına yakın düzeylere yükselmesi kaçınılmaz görünüyor.

ZONGULDAK HAVZASI`NIN ÜLKE İÇİNDEKİ YERİ

Tekrar Zonguldak Havzası’na dönüp, Havza’nın Türkiye geneli içerisindeki yerine bakmakta yarar var: Bugün, Türkiye’de işletmede olan kömürlü santral kurulu gücünün yüzde 12’si, üretim izni almış olup tamamlanması beklenilen santral kurulu gücünün yüzde 36,7’si ve inceleme-değerlendirme safhasındaki kurulu gücün ise yüzde 8,3’ü Zonguldak Havzası’nda bulunmakta. Dolayısıyla, tablonun geneli içerisinde Zonguldak Havzası’nın önemli bir yeri olduğu söylenebilir.

BARTINLI VE ZONGULDAKLI KARAR VERMİŞ DEĞİL

Bununla beraber; bir yandan Greenpeace itiraz ederken, Zonguldak ve Bartın halkı da henüz kararını vermiş değil. 166 yıllık kömür havzasının enerji alanındaki geleceği yoğun bir şekilde tartışılmakta.
Havza’da, neredeyse tamamen durma noktasına gelen kömür üretiminin yeniden arttırılmasına yönelik ciddi projeler ufukta görünmüyor. Belli belirsiz görünenlerin ise elektrik üretimine dönüşüp dönüşmeyeceği açık değil.

ZONGULDAK ENERJİ BÖLGESİ TARTIŞILMALI

Bu şartlarda, yerli ve ithal kömüre dayalı termik santrallerden oluşan bir enerji bölgesinin Zonguldak Havzası’nda geliştirilmesi fikrinin bütün yönleriyle tartışılmasında yarar var. Acaba bu yönde bir gelişim Havza’nın dokusuna daha mı uygun düşer?
Bu da olmazsa, geriye Greenpeace’in tavsiyesi kalıyor. Yani, sadece yenilenebilir enerjiler. Ama hidrolik de değil. Sadece rüzgar, güneş ya da belki oralarda en bol olan dalga enerjisi.

2035`E KADAR KÖMÜR HAKİMİYETİ

Bununla beraber, yirmi birinci yüzyılla birlikte Dünya kömür üretim ve tüketiminde bir patlama yaşanmakta olduğunu ve pek çok uluslararası kuruluş tarafından yapılan araştırmalarda enerji kaynakları içerisinde kömürün payının en az 2035 yılına kadar fazla değişmeyeceği, hidrolik dışındaki yenilenebilir kaynakların payının ise 2035 yılında dahi yüzde 3 düzeyini geçemeyeceği yönünde tahminler bulunduğunu hatırlatmakta yarar görürüm.

Kömür, yaklaşık iki asırlık bir süredir, dünyanın en temel enerji kaynaklarından biri olma özelliğini sürdürmekte. Bu süreçte, pek çok yeni enerji kaynağı da ortaya çıkmış olmasına ve son yıllarda özellikle çevreye olan etkileri nedeniyle yoğun şekilde tartışılmasına rağmen, insanoğlunun, kömür kullanımından kolay vazgeçemeyecek olması gerçeği açık bir şekilde karşımızda durmakta.

KÖMÜR VARKEN YENİLENEBİLİRİN ŞANSI?

Kömür rezervlerine sahip ülkelerin bu rezervlerini sonuna kadar kullanmaya kararlı oldukları bir dünyada, Türkiye’nin kendi kömür rezervlerini görmezden gelerek, enerji dengesini bugün itibariyle maliyetleri çok daha yüksek olan yenilenebilir kaynaklara bağlamasının ne kadar gerçekçi olacağı hususunu da okuyucunun takdirlerine bırakıyorum.

BİLİMSEL VERİLER IŞIĞINDA YEREL HALKIN KARARI

Elbette, öncelik insan yaşamı olmalı. Zonguldak’ta da ya da dünyanın herhangi bir başka köşesinde; insan sağlığına zarar verebilecek her türlü ekonomik faaliyete karşı çıkılmalı. Dolayısıyla, bu konudaki duyarlılıklarını barışçıl eylemlerle kamuoyuna duyurmaya çalışan insanlara saygı duymak ve onlara yapılan ve yaralamaya varan fiziksel müdahaleleri, sözlü tehditleri şiddetle kınamak gerekir. 

Bununla beraber, en fazla bu iki şehrin insanını yakından etkileyecek olan ekonomik kararların, bilimsel veriler temelinde ve oralardaki insanların onayını alarak verilmesi en doğrusu olacaktır.
Ankara/Eylül 2014
e-Posta: nejattamzok|at|yahoo.com

Önceki ve Sonraki Yazılar