MEHMET KARA
Türkiye’de elektrik üretim yatırımları, güneş ve rüzgâra dayalı projelerin öncülüğünde, ağırlıklı olarak temiz kaynaklara yönelmiş durumda. Tabii güneş ve rüzgârın mevcut elektrifikasyon sistemine entegrasyonunun önünde ciddi bir şebeke kısıtı var.
En önemli kısıt, geçmişte ağırlıklı olarak hidroelektrik ve kömür kaynaklı üretim potansiyeline göre şekillenen Türkiye’deki elektrik şebekesinin yüksek rüzgâr ve güneş potansiyeli barındıran yerlerin bazılarından uzak oluşu.
Aslında bu durum aşılabilir. Ancak bunun için uzun dönemli yaklaşım ve akılcı çözümler gerekiyor. Ve elbette buna kafa yoranlar da var. Üstelik sektörün içindeki aktörlerden geliyor bu konudaki çözüm önerileri. Türkiye Rüzgâr Enerjisi Birliği (TÜREB) Başkanı İbrahim Erden’e, güneş, rüzgâr, nükleer ve elektrik depolama projeleriyle, bir temiz enerji havzası adayı olarak gündeme getirdikleri Taşeli Projesi’ni sorduk:
TÜREB’in çeşitli projeleri var size uzun dönemli bir çalışmayı, Taşeli Projesi’ni sormak istiyoruz...
Taşeli Projesi, aslında 2020'den beri Türkiye RüzgârEnerjisi Birliği yönetiminde kafa yorduğumuz bir proje. Taşeli, orayı bilen, o bölgede rüzgâr santrali geliştirmiş, yatırım yönetmiş insanlar olarak çok büyük potansiyelde bir alan olarak gördüğümüz bir yer.
Neden ve nasıl gündeme geldi Taşeli?
2021 ortalarında, ilk YEKDEM süreci biterken, geçmişten kalan projelerin kurulumları da yavaş yavaş tamamlanıyordu. O dönemde “rüzgâr santralleri epey kuruldu, zaten çok da yer kalmadı galiba, bundan sonra rüzgâr yatırımları yavaşlayacak mı acaba” havası oluşmaya başlamıştı. Biz de şunu söyledik: Türkiye’nin çevresinde, içerisinde pek çok noktada büyük ölçekli rüzgâr alanları var. İşte bunlardan en çok gözümüze batan, en gerçekten hayalini kurduğumuz, önem verdiğimiz alanlardan bir tanesinin de Taşeli Platosu olduğunu konuştuk. Neden Taşeli Platosu dedik? Tam adına da uygun, gerçekten taşlık bir bölge Taşeli. 1900-2500 metre arasında kotlarda ve göçerler dışında bir yerleşim yok, hayvansal varlık kısıtlı, orman varlığı neredeyse hiç yok.
Hangi yerleşim birimlerine yakın?
Taşeli, Mersin’in kuzeyi, Konya’nın ve Karaman’ın güneyi. Bir tarafta Konya, öbür tarafta Pozantı-Adana. Ama Karaman-Mersin arasında Mut ilçesinden başlayıp Ermenek, Mut’tan başlayıp Pozantı’ya kadar uzanan coğrafyada bir plato. Coğrafya dersinde hepimizin ortaokul ve liseden beri bildiğimiz ama gitmeyenlerin bilmediği bir yer. Şimdi bu bölgede geçmiş yıllarda yapılmış rüzgârsantralleri var. O santraller gerçekten Türkiye’nin en yüksek kapasite faktörlü, en yüksek üretim verimliliğine sahip santralleri arasında. Dolayısıyla bu bölgenin rüzgâr potansiyeli çok yüksek.
Hem alan var hem potansiyel yüksek, o halde neden yatırım yok?
Ama bu bölgede rüzgâr olsa da şebeke zayıf. Dolayısıyla ufak tefek 3-5 projenin yapılma şansı yok. O bölgede gerçekten büyük ölçekli proje olması gerekirdi. Biz de detaylı bir çalışma yaptık. Rüzgârölçümleri, ondan sonra kısıt analizleri, izin süreçleriyle ilgili tahliller yaptık. Şunu gördük: Bu bölgede gerçekten çok büyük bir potansiyel var, şebeke getirmeye değer.
Yani şebeke yakınına santral yerine, şebekeyi kurulacak santrallerin yanına uzatmak...
Evet. Bu bölge 10.000 MW’ın üzerinde rüzgâr, 20.000 MW’dan fazla da güneş potansiyelini barındırabilir. Anamur ve Silifke 70 kilometre. Yani 70 kilometre sonra deniz kıyısına ulaşıyorsunuz. Dolayısıyla burayı dengelemek için çok büyük batarya imkânı da sağlayabilirsiniz. Hidrojen üretebildiğiniz, batarya kullanabildiğiniz, rüzgâr ve güneşin bulunduğu bir yerde toplamda 30.000 MW üzerinde potansiyel olursa, tabii ki şebekeyi buraya getirmeye değer. Biz de buna inandık.
İlgili tarafların hepsi buna inanıyor ve adım atmaya hazır mı?
O tarihlerde önce o günkü bakanımız Fatih Dönmez’e ve o günki Sanayi ve Teknoloji Bakanımıza, Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi yöneticilerine anlattık. “Proje konusunda çalışmaya devam edin” dediler. Belli bir aşamaya getirdikten sonra Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alpaslan Bayraktar’a detaylarıyla anlattık. Kendisi de sağ olsun, şebeke tarafıyla ilgili çalışmalar yapmamız yönünde bizi teşvik etti. Biz de TÜREB üyesi şirketlerle şebeke tarafıyla ilgili ne yapabiliriz, bunu nasıl çıkartırız diye çalışmalar yaptık. Sonra bunu Enerji Bakanlığımıza ve TEİAŞ’a sunduk.
Peki nasıl karşılandı?
Taşeli Platosu’ndaki potansiyelin, yani buradaki enerjinin, Bakan Alparslan Bayraktar’ın 2035 planında da adı geçen High Voltage DC, yani yüksek gerilim doğru akım sistem altyapısı kurularak minimum kayıpla binlerce kilometre öteye taşınabileceğini gördük. Onlar da gördü. Dolayısıyla aslında ulusal planlara da bu dahil edilmiş oldu. Tabii sadece orası için değil, bu sefer daha büyük bir vizyonla, ülkenin geneline daha büyük bir DC altyapısı kurmak amacıyla. Yani çok daha büyük projeksiyonları, planları var. Onları da dahil ettiler.
Taşeli Projesi’nde siz ne aşamadasınız?
Biz kendi çalışmalarımıza devam ediyoruz. TENMAK nezdinde bu süreçleri devam ettirmeye çalışıyoruz. Şu anda Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile yapılan protokoller kapsamında, bu bölgedeki projeler de konuşuluyor. Biz de fikri ortaya atanlar olarak, ilk zamanlarda hayata geçer mi geçmez mi endişesi taşırken, şimdi onların parça parça hayata geçebileceğini görüyoruz. Bugün bu şekilde başladı, yarın oradaki iletim altyapısı güçlendirildikçe belki YEKA projeleri olarak, belki farklı depolama ve benzeri projeler, hidrojen entegreprojeleri hayata geçecek. Ben inanıyorum, önümüzdeki yıllarda o bölge Türkiye’nin yenilenebilir enerji merkezi olacak.
Yakınındaki Akkuyu Nükleer Güç Santrali ile de entegre olup, temiz enerji merkezi fonksiyonu da görür mü bu bölge aynı zamanda?
Yani görür, neden görmesin? Çünkü zaten nükleerin enerji hatları da oradan geçiyor. Nükleer, hidrojen depolama bu bölgede entegre edildiğinde, talebin az olduğu noktada fazla enerji ister nükleerden gelsin, ister yenilenebilir gelsin, hidrojene de dönebilir, depolamaya da dönebilir. Dolayısıyla sistemi regüle edebilecek altyapı, orada merkezi olarak ve daha rekabetçi, düşük maliyetle kurulabilir.
Peki, bu konuyla ilgili eklemek istedikleriniz varsa alalım...
Ben şunu eklemek isterim: Hem geçmiş dönemdeki bakanlarımız hem mevcut bakanımızın bu projeye gerçekten ilgi ve alaka göstermesinden onur duyuyoruz, çok mutlu oluyoruz. Çünkü bazen söylenip unutulup gidiyor işler, projeler. Onların bunu sahipleniyor olması bizi gururlandırıyor, şevklendiriyor.
Mehmet KARA - Enerji Günlüğü