Enerji Günlüğü - Enerji Günlüğü Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Kara enerji sektörünün geleceğinin yenilenebilir yatırımları ile verimlilikte olduğunu söyledi.
Kadir Has Üniversitesi (KHAS) Enerji ve Sürdürülebilir Kalkınma Merkezi (CESD) dijital ortamda 'Energy Talks' söyleşileri düzenlemeye başladı. KHAS CESD Energy Talks'un ilk konuğu Enerji Günlüğü Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Kara oldu. Energy Talks'ta Elif Güney’in sorularını yanıtlayan Mehmet Kara, enerji sektörünün geleceğinin yenilenebilir enerji kaynaklarına yatırımda ve enerji verimliliğinde olduğunu söyledi.
Elif Güney'in sunduğu Program, KHAS CESD Müdürü Prof. Dr. Volkan Ediger'in sunuş konuşmasıyla başladı. Söyleşinin başında Elif Güney’in Enerji Günlüğü haber sitesinin kuruluş sürecine ilişkin sorularını da yanıtlayan Mehmet Kara, sektöre ilişkin gelişmelerle ilgili düşüncelerini paylaştı.
“MEGAWATT 100” FİKRİ NASIL OLUŞTU?
Enerji Günlüğü tarafından 18 Mart 2020 tarihinde açıklanan ve Türkiye'nin en büyük 100 elektrik üreticisinin yer aldığı MW100 Türkiye başlıklı raporu hazırlama fikrinin nasıl ortaya çıktığı sorusunu cevapladı. 2001 yılından itibaren elektrik sektöründe özel sektörün daha ağırlıklı bir rol üstlenmeye başladığına işaret eden Mehmet Kara, MW100 Türkiye Raporu'nun, bu süreçte gelinen noktayı belirlemeyi hedeflediğini söyledi.
“Türkiye elektrik sektörü nereden nereye geldi” sorusunu bir tablo halinde insanların önüne koymak istediklerini anlatan Kara şunları ekledi
“MW100’de şunu yapmaya çalıştık özellikle; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu EPDK’nın 31 Aralık 2019 tarihi itibariyle verilerinden yola çıktık. Onu temel aldık ama EPDK’nın listesi sadece tesisler bazında bir listedir. Biz bu üretim tesislerinin ortaklık yapısına bakarak, hangi sermaye dalları ya da hangi özel oyuncuların elinde olduğunun bir listesini ortaya çıkardık. Ve bunları da kurulu güç bazında en büyükten en küçüğe doğru sıraladık. İlk 100’lük listeye böyle ulaştık ve bunu da 18 Mart 2020 tarihinde yayınladık.”
SEKTÖRDEKİ AKTÖRLERİN SUSKUNLUĞU
Volkan Ediger’in bir sorusunu yanıtlarken liberalizasyon sürecindeki yavaşlamaya sektörün ses çıkarmamasını şaşırtıcı bulduğunu belirten Mehmet Kara, “Bu beni sadece şaşırtmıyor, üzüyor da. Şöyle diyeyim, Türkiye’nin 2001’de başlayan elektrikteki liberalizasyon macerası, 2014-2015 yıllarına kadar son sürat ilerledi. 2015-2016 yılından itibaren ise hedeflenen noktaya ha geldik ha geleceğiz derken, sanki biraz bundan vazgeçilmesi söz konusu gibi. Bence elektrik faturalarında eskiye dönülmeli. Eskiden kastım, 2014’e, 2015’e dönülmeli. Tek tek bütün maliyet kalemleri elektrik faturasında gösterilmeli. Çünkü toplumca bilirsek farkındalığımız da yükselir ve daha rahat yönetebiliriz. Bilmezsek, sadece bilenlerin eline bırakırsak, sağlıklı bir yere doğru götürmekte daha da zorlanırız. Eğer az biliniyorsa, yeni yapacağınız hamleyi anlatmakta da güçlük çekersiniz. Beni şaşırtan aslında bu tür geri adım mahiyetinde; başta kurgulanan, hedeflenen yeni elektrik piyasası modelini hayata geçirmek konusunda yol alınırken, geri adım atmak. Bunlara da yeteri kadar sahip çıkması gereken bence elektrik sektörü, yani özel sektör esasında. Çünkü onların bu alanda başat oyuncu olması hedefleniyordu bu liberalizasyon sürecinde” diye konuştu.
İKİ GÖREV VAR: YENİLENEBİLİRE YATIRIM & VERİMLİLİK
Türkiye’nin enerji jeopolitiğinde iki önemli göreve odaklanmak gerektiğini söyleyen Kara, Türkiye’nin enerji ithalatçısı olduğunu hatırlattı ve şöyle konuştu, “Dışa bağımlıyız. Peki, ithalat bağımlılığından tamamen kurtulma şansınız var mı? Kaynağınız yoksa mümkün değil böyle bir şey. Mutlaka ithalat yapacaksınız. Önemli olan sizin kullandığınız enerjiden maksimum verim elde etmenizdir. Yani siz eğer yüksek katma değerli ürünler üretebiliyorsanız tükettiğiniz enerjiyle, sizin için enerjinin fiyatı çok da önemli değildir, önemli olan sizin birim enerjiden elde ettiğiniz çıktıdır. Dolayısıyla Türkiye’nin yapması gereken, enerji kaynaklarında dışa bağımlılığı bir yandan azaltmaya çalışırken; yani rüzgar, güneş gibi yerli ve yenilenebilir kaynakları özellikle kullanmaya yönelirken, bir yandan da enerji verimliliğine ciddi düzeyde yatırım yapmaktır”.
YENİLENEBİLİR DESTEKLERİ DEVAM EDECEKTİR
Mehmet Kara, 31 Ekim’de sona erecek olan YEKDEM uygulamasının COVID nedeniyle ertelenmesi ihtimaline ilişkin soruyu yanıtlarken yenilenebilir desteklerinin YEKDEM sona erdikten sonra da devam edeceğini düşündüğünü kaydetti. Hangi kaynağa kilovatsaat (kWh) başına ne kadar destek verileceği konusunun tartışıldığını belirten Kara, YEKDEM kapsamında kWh başına verilen desteklere ilaveten, santrallerin kurulumu sırasında yerli ekipmanlar kullanılırsa ayrıca başka desteklerin de söz konusu olduğunu hatırlattı.
YURT ÇAPINDA UYGULAMA STANDARDI OLMALI
Mehmet Kara bir soru üzerine yenilenebilir enerji projelerinin bazı uygulama sorunlarıyla karşılaşabildiğini anlattı ve şunları ekledi, “Bu konuda mevzuata dair çok fazla bir eksik kalmadı gibi gözüküyor. Artık idari adımlara kaldı iş. Yasal düzenlemeler tamam, ikinci mevzuat tamam, ama pratikte birtakım idari kararların alınması gerekiyor. Mesela bir belediyede uygulanan bir karar başka bir belediyede uygulanmayabiliyor. Diyelim ki GES, yani güneş enerjisi santrali kuracaksınız. A şehrinin belediyesi farklı, B şehrinin belediyesi farklı bir taleple yatırımcının karşısına çıkabiliyor. Dolayısıyla bütün yöneticileri, bütün idari birimleri bağlayacak, sağlam disipline edecek, bu yatırımların disiplinli şekilde yürütülmesini sağlayacak bir mekanizmaya ihtiyaç var.”
SALGIN SEKTÖR KREDİLERİNİ ZORA SOKTU
Salgın sürecinin sektör kredilerindeki sıkışmayı daha da zorlu hale getirdiğini kaydeden Kara, yakın gelecekte birleşme veya el değiştirmelerin artabileceği öngörüsünde bulundu ve şöyle konuştu, “COVID-19 olmadan önce de son 3-4 yıldır sürekli özel sektör oyuncuları finansal borçlarını ödemekte zorlandıkları için finansal borçlarını yeniden yapılandırmaya dönük birtakım aksiyonlar alıyorlardı. Bunu iki türlü yapıyorlardı. Bir, döviz cinsinden borçlarını TL’ye çevirtme çabası vardı. İki, TL’ye çevirtemeseler bile bu borçları daha kolay ödeyebilecek şekilde daha uzun vadeye yayarak daha küçük dilimlerle ödemek üzere yeniden yapılandırmak. COVID-19 ise bugüne kadar yapılmış bu adımları aslında boşa çıkartmış oldu. Bundan böyle finansal borcu olan elektrik üreticileri iyice zorlanacaklar, çünkü borçları döviz cinsinden. Oysa Türkiye’de satacakları elektriğe koyulan fiyat TL cinsinden. Bunun için önümüzdeki dönemde sektörde konsolidasyonlar olabilir, el, yer veya şirket değişiklikleri olabilir.”