1. YAZARLAR

  2. Dr. Nejat TAMZOK

  3. Enerjide yerli kaynak sorunu (1)
Dr. Nejat TAMZOK

Dr. Nejat TAMZOK

Yazarın Tüm Yazıları >

Enerjide yerli kaynak sorunu (1)

Onuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı, 2014-2018 yıllarını kapsamak üzere geçtiğimiz yıl hazırlandı. Plan kapsamında geliştirilen 25 Öncelikli Dönüşüm Programı`ndan ilk dokuzu ise Başbakan tarafından geçtiğimiz günlerde açıklandı.

Açıklanan programlar arasında Yerli Kaynaklara Dayalı Enerji Üretim Programı da var. Bu programa ilişkin ayrıntılı bir eylem planı ise Kasım 2014 tarihinde Kalkınma Bakanlığı tarafından yayınlandı.

Söz konusu Eylem Planı`nın en başında, programın gerekçesi açıklanıyor. Buna göre; Türkiye`nin sürekli artan enerji ithalatı, cari işlemler dengesi ve enerji arz güvenliği üzerinde baskı oluşturuyor.

Türkiye ekonomisinin yüksek ve istikrarlı büyüyebilmesi için, mümkün olan bütün yerli kaynakların enerji üretimi amacıyla değerlendirilmesi ve bu suretle enerjide dışa bağımlılığın azaltılması gerekiyor.

2018 İÇİN YENİ HEDEFLER KOYULDU

Yıllardır bilinen, herkes tarafından dile getirilen, ama bir türlü çare bulunamayan bir mesele.

Aslında, daha önce de pek çok -üst- belgeye konu olmuştu. Bu defa da Onuncu Kalkınma Planı`nda vurgulanıyor. Programın nihai hedefi ise sayısallaştırılmış. Buna göre; birincil enerji arzında 2012 yılı sonunda yüzde 27 olan yerli kaynak payı 2018 yılı sonuna kadar yüzde 35 seviyesine yükseltilecek.

Buna ilişkin alt hedefler de var:
- Yerli kömüre dayalı elektrik enerjisi üretimi 32 milyar kilovatsaat düzeyinden 57 milyar kilovatsaate çıkarılacak,
- Plan döneminde 10.000 megavat gücünde ilave bir hidrolik kapasite devreye alınacak,
- Petrol ve doğal gaz üretim miktarı günde 72.000 varilden 121.600 varile yükseltilecek,
- Yenilenebilir kaynaklardan sağlanan elektrik üretim miktarı 10 milyar kilovatsaat seviyesinden 29 milyar kilovatsaate çıkarılacak.
- Bütün bu gelişmeler 2018 yılı sonuna kadar gerçekleşecek.

YERLİ ÜRETİMİN TÜKETİMİ KARŞILAMA ORANI GERİLEDİ

Tüm bu hedeflerin yapılabilirliğini analiz etmeden önce mevcut durumu gözden geçirmekte yarar var.

Mevcut durum ise şöyle:

Türkiye`nin enerji ihtiyacı hızla artıyor.
Geçtiğimiz yüzyılın son yılında 80 milyon ton petrol karşılığı enerji tüketen Türkiye`nin, 13 yıl sonra 2013 yılındaki enerji tüketimi yüzde 50 artışla 120 milyon ton oldu.

Ama aynı dönemde enerji üretimindeki artış bu düzeyde olmadı. Enerji üretimi, yüzde 23 oranındaki artışla –petrol eşdeğeri olarak- 26 milyon tondan ancak 32 milyon ton düzeyine çıkartılabildi.

Durum böyle olunca da yerli üretimin enerji ihtiyacını karşılama oranı 13 yılda yüzde 32,4`den yüzde 26,6`ya geriledi.

Gelinen noktada Türkiye, Dünya`da enerjide dışa bağımlılığın en yüksek olduğu ülkeler arasında.

KÖMÜRDEN GELEN SES ASLINDA "KURU GÜRÜLTÜ"

Madem başladık, 2000 yılıyla 2013 yılını karşılaştırmaya devam edelim.

Mesela, dönemin en fazla tartışılan enerji kaynağı olan kömürü ele alalım. Çıkardığı gürültüye bakıldığında, Türkiye`nin gürül gürül kömür ürettiği sanılır. Ama öyle değil.

Doğru. Dönem içerisinde kömür üretimi, özellikle 2007-2011 yılları arasında yüksek rakamlara da ulaştı. Ama yine de bu rakamlar 2001 krizi öncesinde ulaşılan üretim miktarlarından çok da farklı değildi.

2009 yılı sonrasında gerilemeye başlayan kömür üretimleri 2013 yılında iyice taban yaptı. Bu yılda gerçekleşen yaklaşık 2 milyon ton düzeyindeki taşkömürü üretimi, 2004 yılında gerçekleşen üretimle birlikte son 70 yılın en düşük üretimi oldu.

Aynı yılda üretilen 57,5 milyon ton düzeyindeki linyit üretimi ise 2000 yılı üretimine göre yüzde 5,5 oranında bir gerilemeye karşılık geliyor. Dönem içerisinde linyit rezervlerinin yaklaşık 2 kat arttırıldığı göz önüne alındığında, linyit üretimindeki bu gerileme son derece dikkat çekici.

Üretim geriledi ama kömür tüketimi 2000 yılına göre yüzde 38 oranında arttı. Aradaki fark ise ithalat ile karşılandı. Böyle olunca, 2000 yılında yerli üretimin kömür tüketimini karşılama oranı yüzde 56 düzeyindeyken 2013 yılında bu oran yüzde 48`e kadar geriledi.

ODUN VE TEZEK KULLANIMI YARIYA DÜŞTÜ

Ya diğer fosil yakıtlarımız?
Vaziyet, o cephede de pek parlak değil.
90`lı yılların başında 4,5 milyon ton düzeyini gördükten sonra her yıl biraz daha gerileyen petrol üretimi, 2000 yılı sonrasında da bu eğilimini sürdürdü. En son 2013 yılında 2,4 milyon ton olarak gerçekleşti. Petrol üretimindeki gerileme, 2000 yılına göre yaklaşık yüzde 14 oranında.

Türkiye, 2000 yılında petrol tüketiminin yüzde 9`unu yerli üretimle karşılıyordu. 2013 yılında bu oran yüzde 7,3`e düştü.

Doğal gaza gelince...

Aslında, 2000 yılında 640 milyon m3 olan doğal gaz üretimi 2008 yılında 1 milyar m3 düzeyine kadar arttırılabildi. Ancak, daha sonra gerilemeye başlayan üretim 2013 yılında ancak 540 milyon m3 olarak gerçekleştirilebildi.

Doğal gaz tüketiminin sadece yüzde 1,2`sini yerli üretimle karşılayabilen Türkiye`nin doğal gaz üretimi, bu dönemde de ihmal edilebilir boyutları aşabilmiş değil.

Bunlardan başka, Türkiye enerji tüketiminde ağırlıklı yeri olan bir enerji kaynağı daha var. O da odun ve hayvan-bitki artıkları. Yani bildiğimiz yakacak odun ve tezek. Bunların tüketimi şehirleşmeye koşut olarak gerilemekte. Bu nedenle, üretimleri de 2000 yılından bu yana neredeyse yarıya düşmüş durumda.

YERLİ KAYNAKTA FOSİLİN PAYI DÜŞTÜ

Dolayısıyla, fosil yakıt üretiminde, yüzyılın başına göre bir gerileme söz konusu.

Öyleyse, bu dönemde enerji kaynaklarının üretiminde görülen artış nereden geliyor?

Öncelikle sudan. Hidrolik kaynaklardan üretilen enerji, 2000-2013 yılları arasında 2 katına yakın arttı. Rüzgar, güneş, jeotermal ve biyoyakıt gibi diğer yenilenebilir kaynakların kullanımı ise aynı dönemde 4 katından fazla artış gösterdi.

Dolayısıyla, 2000-2013 yılları arasında, bir taraftan enerjide ithal kaynak payı artıp yerli kaynakların payı azalırken diğer taraftan yerli kaynaklar içerisinde de fosil kaynakların payı azalırken hidrolik ve diğer yenilenebilir kaynakların payı arttı.


/

Şekil 1. Türkiye enerji tüketiminde kaynak payları

ELEKTRİKTE YERLİ KÖMÜRÜN PAYI?

Gelelim elektrik üretimine...

2000-2013 yılları arasında Türkiye`nin elektrik üretimi yaklaşık 2 kat düzeyinde arttı. Elektrik üretiminde kullanılan kaynakların bileşiminde ise bu dönemde aslında tek bir değişiklik oldu.

Yaygın olarak sanılanın tersine elektrik üretiminde yerli kömürlerin kullanımından büyük ölçüde vazgeçildi ve yerli kömürün payı yüzde 30`lardan yüzde 13,6`ya düştü. Yerli kömürün yeri ise ithal kömür ve ithal doğal gaz tarafından dolduruldu.

Hidrolik kaynakların payı değişmedi. Diğer yenilenebilir kaynakların payı önemli ölçüde arttırılmasına karşın toplam içindeki payları yüzde 4,2 düzeyini geçemedi.
Böyle olunca da, dönem başında elektrik üretiminde kullanılan yerli kaynakların payı yüzde 55 düzeyindeyken bu oran dönem sonunda yüzde 43`e geriledi.


/

Şekil 2. Türkiye elektrik üretiminde kaynak payları

EN AZ YERLİ KAYNAK KULLANIMI

Enerjide kullanılan yerli kaynakların son 13 yıllık serüveni böyle.

Geldiğimiz noktada, Türkiye, enerji tüketiminde en az yerli kaynak kullanan ülkeler arasında en üst sıralarda.
Onuncu Kalkınma Planı`nda belirlenen enerjide yerli kaynak üretim hedefleri gerçekleştirilebilir ve Türkiye bu alandaki olumsuz konumundan bir ölçüde sıyrılabilir mi?

Bir sonraki yazı, işte bu soruya cevap arayacak.

Dr. Nejat Tamzok
e-Posta: nejattamzok [at] yahoo.com
Ankara/Aralık 2014

Önceki ve Sonraki Yazılar