Vak’anüvis kelimesi bizlere unutulmuş bir kelime olarak gelse de meslek olarak vakanüvislik Osmanlı tarih araştırmalarının her zaman önemli kaynaklarından birisi olarak günümüzde de önemini korumaktadır.
Arapça Vak’a ile Farsça nüvis(yazan, yazıcı) sıfatından meydana gelen deyim, Kanuni Sultan Süleyman Döneminden başlayarak Osmanlı Devletinin neredeyse günlüğünü tutmuş bir devlet görevini tanımlar.
Modern çağlar öncesi dönemlerden başlayarak, yazının keşfinden itibaren insanlar kayıt tutmuşlardır. Yazının kullanımı düşünüldüğünün aksıne ticari faaliyetlerin ve anlaşmaların kayda geçirilip, kalıcı hale gelmesinde kullanılmıştır. Harfler, ve sayılar daha sonraları duyguları ifade aracı olmuşlardır.
Papirüsler, parşomenler, tabletler ve varaklar üzerinde günümüze kadar taşınmıştır.
Teknoloji kullanımının, iş bölümü ve uzmanlaşmanın geçmişe nazaran çok arttığı bir dünyada yaşıyoruz… Artıştan tarih yazıcılığı ve aktarıcılığı da nasibini almış, kaybolduğu düşünülen bu meslek, isim ve fonksiyon değişiklikleriyle geçmişten daha yoğun olarak faaliyetlerine devam eder hale gelmiştir.
Günümüzde istatistik düzenleme ve sürdürme işiyle uğraşan kurumlar ve kişiler vak’a nüvisleri meslek büyükleri olarak kabul etseler yerinde olur diye düşünüyorum. İstatistik kurumları ve meslek sahipleri tıpkı öncülleri gibi yöneticilerin karar alma süreçlerinde geçmişe ait endeks ve istatistiklerle hafıza tazeleme görevi ifa ediyorlar.
Enerji fiyatlarının arttığı bu günlerde ne olup bittiğini anlamak için yine zamane vak’anüvislerinin kayıtlarına yani istatistiklere ihtiyaç duyuyoruz.
Özellikle kapitalizmin en büyük dönüşümünü gerçekleştirmeye çalıştığı bu yıllarda emtea ve hammadde piyasalarında enerji fiyatları, konut fiyatları ve gıda fiyatları son kırk yıllık süreç içinde izlenir haldeler.
Dünya ekonomisinin enflasyonist bir sürece girdiği bu dönemde enflasyonist sürecin dışa vurumu enerji ve gıda fiyatlarında kendini gösteriyor. Gıda fiyatlarının iklim değişikliği kaynaklı üretim azalmaları sebebiyle arzının düşmeye başladığını söyleyebiliriz. Kahve fiyatlarında dünya piyasalarında görülen artış bu konuya iyi bir örnek oluşturmaktadır. Gıda fiyatlarında 1970-1975 yılları arasında yükselişe benzer bir yükselmeyi pandemiden itibaren gözlemlemekteyiz. Bu konuyla detaylı inceleme yapmak isteyenler FAO’nun gıda üretim ve fiyat istatistiklerini inceleyebilirler.
İlginç olan şu ki gıda fiyatların yükseldiği 1970-1975 arası dönem aynı zamanda petrol fiyatlarının da yükseldiği ve tarihe OPEC petrol krizi olarak geçen dönemdir. Hatırlatmak gerekirse bu dönemde petrol fiyatları ani bir yükselişle 45 dolara kadar çıkmış ve dünya ekonomileri önce maliyet bazlı enflasyonla ardından bu enflasyonist süreç içerinde bile büyüyememe olgusuyla karşılaşmıştı. Bu gün de petrol, doğal gaz, kömür gibi fosil yakıt hammaddelerinde pandemi çıkış sürecinde benzer fiyat artışları yaşanmaktadır.
Gıda fiyatları ve fosil yakıt fiyatlarının hareketindeki bu dönemsel benzerlik, enteresan çağrışımlar yapmakla birlikte, günümüzde mal ve hammadde piyasaları, 1970’li yılllara göre finansal enstrümanlar itibarıyla daha ciddi derinlik kazanmış piyasalardır. Bu yönüyle de zaman serileri üzerinden incelemenin yanısıra analize günümüze özgü koşulları da katmak önemlidir.
Dünya ekonomisi ve buna bağlı olarak ülke ekonomileri bir birine benzer süreçleri tekrarlarlar. Bu tekrarlar havadaki lastik topa benzer: Yerçekimi etkisiyle zemine doğru iner, zemine çarptığı noktada gösterdiği esnekliğe paralel olarak tekrar yükselir ve bu böyle sürer gider.
Bu, in-çık’larla dolu, süreçte topun yeniden zıplama yeteneğini esnekliği belirler, esnekliği yüksek olmayan yahut hiç olmayan bir topun zeminde kalacağı yahut parçalanacağı da muhakkaktır. Bu nedenle ekonomin toplam esnekliği konusunda tayin edici öneme sahip mal ve varlık piyasalarında oluşan aşırı fiyat artışlarına yani balonlara çok dikkat edilmesi gerekir.
Son zamanlarda enerji ve enerji hammaddesi fiyatlarında yaşanan büyük artışlar da bir balonlaşma endişesi doğuruyor. Enerjideki yukarı yönlü fiyat hareketi bir balonlaşma eğilimi mi yoksa kalıcı fiyat artışları mı?
2008'den bu yana kapitalizmin, en düşük faiz seviyelerinin yaşandığı ve global kredi hacminin genişlediği dönemini yaşıyoruz. Pandemini meydana getirdiği daralmadan çıkışta da bu durumun etkisi büyük. Düşük maliyetli kaynak bolluğu olarak adlandırılabilecek bu durum, varlık ve emtea piyasalarında balon oluşma ihtimali artırıyor. Öte yandan enerji piyasaları için konuşursak, bu piyasalar finansallaşma etkisiyle balonlaşmaya riskine geçmişe göre açık haldedir.
Buna rağmen enerji piyasalarında fiyat balonu riskini azaltan husus, Dünya ekonomilerinin girdiği enflasyonist süreçtir. Balonlaşma riski, hatırlarsa, ABD’deki konut kredileri krizinde olduğu gibi sadece düşük maliyetli kredi arzının yanısıra, düşük enflasyon ortamından da beslenmişti.
Yazımın başlarında kapitalizmin tarihinin en büyük dönüşümünü yaşadığından sözetmiştim. Bu dönüşümün büyük bir bölümü kuşkusuz enerji kaynaklarınında yaşanmaktadır. Fosil yakıtların yakın ikame malları olan yenilenebilir enerji kaynakları kullanımına karşı artan ve önümüzdeki yıllarda da artarak sürmesi beklenen talep fosil yakıtlardaki bu artışı daha kırılgan hale getirmektedir diye düşünüyorum.
Modern zamanların vak’anüvisleri olaran istatistikçiler fiyat ve üretim endeksleriyle değerli hatırlatmalar yapmaktdırlar. Ancak, dünya ve dünya ekonomisi de büyük bir değişim içindedir. Bu büyük değişim, yapılan bir çok analizin de hızlıca eskimesine neden olmaktadır.