Enerji fiyatları kaynaklı stagflasyon korkusu!
Dünya Sağlık Örgütü Başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus, birkaç gün önce Cenevre’de yaptığı konuşmada Dünyanın Covid 19, Savaş ve Maymun Çiçeği virüsü salgını gibi dehşetli zorluklarla karşı karşıya olduğu konusunda bir konuşma yaptı. Dr. Tedros “iklim değişikliği, sınıfsal eşitsizlik ve jeopolitik rekabetin körüklediği hastalık, kuraklık, kıtlık ve savaşın hiç olmadığı kadar yakın olduğunu ifade etti.
Aslına bakarsanız DSÖ başındaki ismin dile getirdiği olgular, dünyamızın büyük dünya savaşları yıllarından bu yana benzer sorunlar karşısında benzeri yaklaşımlar kullanmasının doğal sonucu gibi sanki. Bir örnek vermek gerekirse: Petrol üreticisi ülkeler !970’lerdeki petrol krizinden bu yana her petrol fiyatına yahut üretimine ait krizde aynı şeyi tekrarlıyorlar: Üretime yüklenmek.
Fosil yakıtlara olan bağımlılığımız önemli bir gerekçe olarak akla gelecektir doğal olarak. Ancak, bu sevimli mazeret fosil yakıt zengini ülkelerde Natural Resources Curse adı verilen mekanizma ile petrol diktatörlüklerini besliyor. Sonuç olarak, demokrasisi gelişmiş endüstriyel ülkelerin bu ülkelere gelir kapısı olması ve bu lanetin sürmesine destek olmaları gibi tuhaf bir sonuçla karşı karşıya kalıyoruz.
Dünyamız, insan eliyle yapılan tahribatın dönülmez noktalarına hızla yaklaşırken, Rusya Ukrayna savaşı, fosil yakıtlar üzerinden bir yaptırım diplomasisiyle de yürüyor bir yandan. Avrupa Birliği kömür ve petrolden sonra Rus doğal gazına da ambargo koymaya hazırlanıyor.
Rusya Ukrayna savaşından en yoğun etkilenen Avrupa coğrafyasının yeni bir enerji tedarik mimarisine ihtiyacı olduğu Brüksel’de tartışılırken, bu yeni tedarik mimarisinde başrol yine petrol ve doğalgazın oluyor. Rus doğal gazından vazgeçileceği tezi üzerine inşa edilen yeni enerji tedarik politikaları Doğal gazı LNG yani sıvılaştırılmış formda almak üzerine kurulu. Bu çok önemli bir alternatif olarak görülse de küresel LNG tedarikçilerinin üretim ve taşıma kapasiteleri sınırlı. LNG tesisi kurma maliyetlerini göz ardı etsek bile lojistik imkanların sınırlı olduğu gerçeğini göz ardı etmek çok mümkün görünmüyor.
Rahatlıkla Global Karmaşa olarak adlandırabileceğimiz bu Covid 19 sonrası yaşanan ekonomik sorunlar Rusya Ukrayna savaşı ve bu çatışma ortamına NATO’nun da dahil olmasıyla oldukça sertleşti. Savaş, Gıda, enerji hammaddesi, gübre, demir-çelik gibi malların arzında önemli kısıntılar üretti. Özellikle Gıda ve enerji piyasalarında fiyatlar hızla artmaya başladı.
Tüm bunlar olurken 1 trilyon USD’nin üzerinde portföy değeriyle dünyanın en büyük varlık fonu olarak kabul edilen Norveç Varlık Fonunun CEO’su Nicholai Tangen, mayıs ayının başında yaptığı açıklamada önlerindeki en büyük riskin stagflasyon olduğunu söyledi. Fonun varlıklarının %40 değer kaybetme olasılığı bulunduğunu söyledi.
Aslına bakarsanız N. Tangen bu endişesinde yalnız değil. Son aylarda Paul Krugman, Nouriel Rubini gibi iktisat hocaları, Martin Wolf gibi Financial Times’ın kıdemli analisti hepsi Fon CEO’sunun endişesini açıkça dile getiriyorlar. Uluslararası saygınlığa sahip, Financial Times, Wall Street Journal ve The Economist gibi ekonomi yayıncılığı yapan basın organları da dünya ekonomisinde birçok belirsizliğe işaret ediyorlar.
The Economist’in 19 Mayıs sayısında Rusya Ukrayna savaşının fazla konuşulmayan başka bir boyutunu Yaklaşan Gıda Felaketi başlığıyla kapağına taşıdı. The Ekonomist savaşın kırılgan dünyayı kitlesel bir açlığa doğru ittiğini ve bunu düzeltmenin herkesin işi olduğunu vurguluyor.
Evet, bu saydıklarım enerji krizi gibi kış ortalarından beri yaşadığımız, gıda krizi gibi kısımı da önümüzdeki günlerde yaşanma riski çok yüksek durumlar. The Economist’in belirttiği gibi, bunu düzeltmek herkesin işi; ne kadar hızlı harekete geçersek de o kadar iyi.