Türkiye, enerji kaynakları bakımından şanslı bir ülke değil. Petrol ve doğal gaz kaynakları son derece sınırlı. Mevcut su kaynakları büyük ölçüde kullanılmış durumda. Rüzgâr ve güneş gibi yenilenebilir enerji kaynakları, günümüzdeki maliyet düzeyleriyle Türkiye’nin hızla artan enerji talebine ancak sınırlı bir oranda katkı yapabilmekte. Önemli sayılabilecek kömür yataklarından ise istenilen ölçüde yararlanılamamakta.
Durum böyle olunca; Türkiye’de bir yılda tüketilen enerji miktarı son yirmi yılda yüzde 112 oranında artış gösterirken, yurt içinde üretebildiğimiz enerji sadece yüzde 29 oranında arttırılabildi.
ENERJİDE İTHALATA BAĞIMLILIK ZİRVEDE
Enerji talebindeki yüksek artış düzeyini enerji üretimi tarafından yeterli oranda karşılayamayan Türkiye, aradaki farkı kapatmak üzere her yıl daha fazla enerji ithalatı yapmak zorunda. Yirmi yıl önce birincil enerji ihtiyacının yaklaşık yarısını yerli enerji kaynaklarından temin edebilen Türkiye, bugün neredeyse dörtte üçünü dışarıdan ithal etmekte.
Türkiye’nin 2012 yılındaki birincil enerji tüketimi, petrol cinsinden yaklaşık 120 milyon ton olarak gerçekleşti.
Yine petrol cinsinden ifade edersek; bu miktarın ancak 32 milyon tonluk bölümü yerli enerji üretimi tarafından karşılanabildi. Net enerji ithalatı ise 92 milyon ton düzeyinde oldu. Stoklar ve istatistiki hata da dikkate alındığında Türkiye’nin enerjide ithalat bağımlılığı 2012 yılında yüzde 74,3 ile tarihindeki en yüksek seviyesini gördü.
İTHAL KÖMÜRÜN PAYI YARIYI AŞTI
Türkiye, 2012 yılında tükettiği petrolün yüzde 92’sini ve doğal gazın ise yüzde 98’ini ithal etmek durumunda kaldı. Bu iki kaynağa ödenen döviz miktarı 2012 yılında 55 ve 2013 yılında ise 52 milyar dolar düzeyinde oldu.
Son yıllarda, petrol ve doğal gazın yanında, kömür de ciddi bir ithalat kalemi olarak ortaya çıktı. Yirmi yıl önce kömür tüketiminin yaklaşık üçte ikisini yerli kömürlerinden karşılayabilen Türkiye, 2012 yılında yarısından fazlasını ithal etmek zorunda kaldı.
Böyle olunca, Türkiye’nin enerji ithalatı içerisinde kömür de ağırlıklı bir yer kaplamaya başladı: Enerji ithalatının miktar bazındaki bileşimi; 2012 yılında yüzde 38,4 doğal gaz, yüzde 38,4 petrol ve yüzde 22,7 kömür, kok ve petrokok olarak gerçekleşti.
DÜNYANIN 9. KÖMÜR İTHALATÇISIYIZ
Aslında, Türkiye’nin kömür ithalatına başlaması yeni değil. 1973 yılından beri kömür ithalatı yapılmakta. Bununla beraber, bu ithalat 2000 yılına kadar -1997 yılı hariç- hep 10 milyon tonun altında seyretti. 2000’li yıllarda ise kömür ithalatı hızla artarak 20 milyon tonun üzerine çıktı. 2012 yılında, bir önceki yıla göre yaklaşık %24 artış göstererek 30 milyon tonu gördü. Aynı yıl, kömürün yanında 4 milyon tona yakın kok ve petrokok ithalatı da yapıldı.
Son on yılda yaklaşık iki kat artan ve 2013 yılında 27,3 milyon ton seviyesinde gerçekleşen kömür ithalatının gelişim çizgisine bakıldığında önümüzdeki dönemlerde de hız kesmeden yukarı yönlü bir hareketin gerçekleşeceği rahatlıkla söylenebilir.
Kömür ithalatındaki hızlı artış, Türkiye’nin dünya toplam kömür ithalatından aldığı payı da hızla arttırdı. Türkiye, 2012 yılında yüzde 2,4 oranındaki pay ile dünyanın dokuzuncu büyük kömür ithalatçısı konumuna yükseldi.
KÖMÜRÜN YÜZDE 85`İ DÖRT ÜLKEDEN
Doğal olarak, kömür ithalat faturası da giderek yükselmekte. İlk defa 2004 yılında 1 milyar dolar eşiğini geçen kömür ithalatı, 2006 yılında 2 milyar dolar, 2008 yılında 3 milyar dolar ve 2011 yılında ise 4 milyar dolar seviyesini geçti. 2012 yılı kömür ithalat faturası 4,6 milyar dolar ve 2013 yılı faturası ise 3,5 milyar dolar olarak tahakkuk etti. Bunun yanında, kok ve petrokok için de yarım milyar dolara yakın bir döviz ödendi.
Kömür ithalatında da doğal gaza benzer bir şekilde az sayıda ülkeye bağımlılık gelişti. 2013 yılında ithalatın yüzde 32’si tek bir ülkeden -Rusya’dan- yapıldı. Bu ülkeyi yüzde 26,4 ile Kolombiya, yüzde 14,7 ile ABD ve yüzde 12,1 ile Güney Afrika Cumhuriyeti takip etti. Dolayısıyla, toplam kömür ithalatının yaklaşık yüzde 85’i sadece bu dört ülkeden gerçekleştirilmiş oldu.
İTHAL KÖMÜRE DAYALI SANTRALLER ETKİLİ
Kömür ithalatındaki bu hızlı artış, büyük ölçüde son yıllarda kurulan ithal kömür santrallarının buhar kömürlerine olan ihtiyacından kaynaklandı. Türkiye’de, 2000 yılı öncesinde ithal kömür santralı bulunmazken ithal kömüre dayalı santral toplam kurulu gücü günümüzde yaklaşık 4.000 MW düzeyine yükseldi.
Bir taraftan kömür ithalatına ilişkin sınırlamaların giderek gevşetilmesi, diğer taraftan yerli linyit arzının arttırılmasına yönelik yeni projelerin geliştirilmesi noktasında mevcut darboğazlar, gelecek yıllarda ithal kömürün en büyük avantajları olacak gibi görünmekte.
İTHAL KÖMÜRDE KÂBUS SENARYOSU
Söz konusu avantajların sürmesinin yanında, ithal kömür yakıtlı elektrik üretim tesislerine ilişkin yaklaşık 25.000 MW kurulu gücündeki lisans başvurularının da devreye girmesi durumunda, Türkiye’nin bir ithal kömür cenneti olması ve kömür ithalat faturasının petrol ve doğal gaz faturalarına yakın düzeylere yükselmesi kaçınılmaz görünüyor.
Son 5 yılda enerji ithalatına ödediğimiz döviz miktarı toplam 240 milyar dolar büyüklüğünde. Söz konusu tutar, aynı dönemde yapılan toplam ithalatın yaklaşık dörtte birine karşılık gelmekte. Enerji ithalatı, cari açığın en önemli nedeni olarak görülmekte ve bu bakımdan Türkiye ekonomisinin yumuşak karnı konumunda.
Kömür ithalatında son yıllarda yaşanan gelişmelerin aynı hızda devam etmesinin çok yakın bir dönemde ekonomiye son derece olumsuz etkileri olacağı ve bu durumun enerji arz güvenliği bakımından bir kabus senaryosuna dönüşme potansiyelini ciddi olarak taşımakta olduğu gözden uzak tutulmamalı.
Ankara/Kasım 2013
e-Posta: nejattamzok (at) yahoo.com
YAZARLAR
Dr. Nejat TAMZOK
- Enerji arz güvenliğine kömür tehdidi
Önceki ve Sonraki Yazılar