Enerji Günlüğü - TMMOB 13. Enerji Sempozyumu Yürütme Kurulu Başkanı Remzi Çınar, enerji hizmetinin kamu hizmeti olarak verilmesi gereken temel insan haklarından olduğunu söyledi.
TMMOB adına Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) tarafından “Enerji, Yaşam ve Demokratikleşme” ana temasıyla çevrimiçi düzenlenen TMMOB 13. Enerji Sempozyumu”, 9 Aralık 2021 tarihinde başladı. Sempozyum Yürütme Kurulu Başkanı Remzi Çınar, etkinliğin açılışında yaptığı konuşmada enerji hizmetinin kamu hizmeti olarak verilmesi gereken temel insan haklarından olduğunu söyledi.
Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) adına 2 yılda bir düzenlenen enerji sempozyumunun sekreteryası, EMO tarafından yürütülüyor. İlk olarak 1996 yılında düzenlenen ve bu sene 13’üncüsü gerçekleşen etkinlik, salgın hastalık nedeniyle bu defa çevrimiçi olarak düzenlendi. Sempozyumda 3 gün boyunca 2 panel ve 6 oturumda toplam 35 farklı konuşmacı yer alacak.
“ENERJİ TEMEL İNSAN HAKKIDIR”
Sempozyumun Yürütme Kurulu Başkanı Remzi Çınar, açılışta yaptığı konuşmada enerjiden yararlanmanın modern çağın gereği ve vazgeçilmez bir insan hakkı olduğunu söyledi. Remzi Çınar, şunları kaydetti, “Esasen tümü toplumun esas malı olan enerji kaynaklarının araştırılması, bulunması, değerlendirilmesi, üretim, iletim, dağıtım ve satışına kadar sürecin tüm aşamalarında çevreye, iklime ve doğaya olumsuz etkileri asgari düzeyde tutulmalı ve toplum yararı gözetilmelidir. Enerjinin tüm tüketicilere yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve güvenilir bir şekilde sunulması, temel enerji politikası olmalıdır. Bu anlayış ve yaklaşım enerji ihtiyacının karşılanmasının bir kamu hizmeti olarak yürütülmesi gereğini ortaya çıkartmaktadır”.
“ENERJİDE DEMORATİK BİR SÜREÇ GEREKİR”
Enerji yoksulluğu sorununun ülkemizde giderek ağırlaştığını, düşük gelir seviyesindeki yurttaşların artan enerji fiyatları karşısında faturalarını ödeyemedikleri için son günlerde yüksek sayıda elektrik, gaz ve su kesintilerinin uygulandığını belirten Çınar, “Yaşanmakta olan olumsuzluklardan ve giderek ağırlaşan sorunlardan kurtulabilmek için enerji sektörünü özel tekellerin kar egemenliğinden çıkarıp kamusal bir düzleme aktarma, toplum çıkarlarını gözeten kamusal planlama esaslı, yenilenebilir kaynaklara dayalı, düşük karbon salımlı bir ekonomiye yönelme ve enerjiyi azami ölçüde verimli kullanarak enerjide demokratik bir süreci işletme gerekliliği vardır” dedi.
“SOSYAL DEVLET ANLAYIŞI TASFİYE EDİLDİ”
EMO Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Pala ise Sempozyumları düzenlemeye başladıkları 25 yıllık süre içinde uygulanan politikaları eleştirerek, “Bu 25 yıl içerisinde uygulanan politikalarla sosyal devlet anlayışı tümüyle tasfiye edilmiş, sermayenin çıkarlarını temsil eden ve toplumsal eşitsizliği derinleştiren bir devlet şekline doğru köklü değişimler olmuştur” dedi.
Pala, 1980`li yıllardaki neoliberal dönüşümle temelleri atılan ve 2002`den sonra etkin şekilde uygulanan özelleştirme, serbestleştirme gibi enerji arzını kamu hizmeti niteliğinden uzaklaştıran ve enerjiyi tam bir ticari meta haline getiren politikaların dışa bağımlılığı artırdığını, kamusal denetimi ortadan kaldırdığını, kaynakların plansız-denetimsiz şekilde kullanılması ve çevre tahribatına yol açtığını vurguladı.
"ENERJİ YENİDEN KAMULAŞTIRILMALIDIR"
Bülent Pala, sözlerini şöyle sürdürdü, “Enerjide kamu varlığı hızla sona erdirilirken, özel tekellerin karı artırılmış ve arttırılmaya devam etmektedir. Ülkemiz ağır bir ekonomik krizin içindedir. Bu krizin nedeni kötü yönetim ve uygulanan politikalardır. Enerji sektöründe, yüksek dışa bağımlılığımız, döviz kurlarında yaşanan yükselme, artan enerji fiyatları sanayide, tarımda ve hanelerde enerji tüketiminin yüksek fiyatla kullanılması sonucunu doğurmuştur. Enerjide yapılması gereken, tahribata neden olan özelleştirme ve serbestleştirmeyi sonlandırmak, yeniden kamulaştırmayı gündeme almak, toplum yararına bir politikayı benimsemektir”.
“TEİAŞ ÖZELLEŞTİRİLEMEZ”
Enerjinin kalbi sayılabilecek TEİAŞ’ın da özelleştirme kapsamına alınmasını eleştiren Pala, sözlerini şöyle tamamladı, “Konu sadece muhasebe anlamında kâr-zarar sorunu değildir. TEİAŞ teknik anlamda ülkemiz elektrik enerjisinin arz güvenliğini sağlamaktadır. Tekel konumundadır ve rakibi yoktur. Bu yönüyle stratejik önemde olan ve asla özelleştirilmemesi gereken bir kuruluştur. TEİAŞ’ın özelleştirilmesi süreci derhal durdurulmalı, kamu mülkiyetinde ve yönetiminde özerk bir yapıya kavuşturulmalıdır. Özelleşen tüm elektrik kurumlarının yeniden kamulaştırılması acil bir zorunluluk haline gelmiştir”.
TMMOB Yönetim Kurulu Başkanı Emin Koramaz da Ekim ayında hayatını kaybeden EMO TMMOB Yönetim Kurulu üyesi Ufuk Ataç ile yaşamını yitiren tüm yol arkadaşlarını andı ve Türkiye tarihinin en büyük, en sarsıcı ekonomik krizlerinden birinin yaşandığını kaydetti.
Koramaz, şunları söyledi, “Sadece 10 ayda paramızın değeri, alım gücümüz yarı yarıya azaldı. Ülkenin başında bulunan tek adam ekrana her çıktığında, ağzını her açtığında kur yeniden yükselişe geçiyor. Döviz kurlarındaki bu artışlar, yıllardır uygulanan, özelleştirme, serbestleştirme ve rant esaslı politikalarla tümüyle ithalata bağımlı kılınan ülkemiz ekonomisinin hemen hemen bütün sektörlerinde maliyetlerin artmasına, fiyatların kontrol edilemez biçimde yükselmesine neden oldu. Bu krizde kamuda çalışan arkadaşlarımızın payına resmi enflasyon rakamlarına dayalı zamlar düştü. Ücretli çalışan arkadaşlarımızın payına açlık sınırında maaşlar ve işsizlik düştü. Serbest çalışan arkadaşlarımızın payına giderek artan maliyetler ve artan borç yükü düştü. Bütün toplumsal kesimler gibi bu gelişmelerden biz, mühendis, mimar ve şehir plancıları da doğrudan etkileniyoruz. Hepimiz giderek daha fazla yoksullaşıyoruz. Hepimiz giderek daha zor koşullarda yaşıyoruz. Artık sadece kendi hayatımızdan değil, gelecek kuşaklarımızın hayatlarından da feragat ederek yaşıyoruz”.
“ÇÖKÜŞTEN ÇIKIŞ YOLU; KAMUSALLIK”
Koramaz, ülke olarak yaşanan büyük çöküşten ancak kamucu değerlere sahip çıkarak, kamusallığı ve üreten, sanayileşen, tarımda kendine yeterliliğini yeniden sağlayan ve hakça bölüşen bir ekonomik büyüme modelini savunarak çıkılabileceğini vurguladı ve TMMOB olarak sorunları dile getirmek ve kamuoyu yaratmak amacıyla ‘Emeğimize, mesleğimize, haklarımıza sahip çıkıyoruz, sorunlarımıza çözüm istiyoruz’ ana başlığında kampanya başlattıklarını anımsattı.
Koramaz, “Daha fazla kar uğruna sadece insan emeğini değil, doğal kaynaklarımızı da insafsızca sömüren küresel kapitalizm, bütün dünyayı büyük bir çöküşe doğru sürüklüyor. Kıtlık, enerji krizi, çevre felaketleri, göç ve savaş gibi küresel çaplı felaketlerin önüne geçmenin yegâne yolu, rant hırsının yerine kamusal çıkarı, kontrolsüz bir tüketim anlayışı yerine sürdürülebilir politikaları öne çıkarmaktır. TMMOB, enerjiyi kamusal bir hak olarak görmektedir. Tüm yurttaşlarımızın bu haktan eşit biçimde yararlanabilmesi için enerjinin erişilebilir ve nitelikli bir kamusal hizmet olarak sunulması gerekmektedir. Ülkenin neresinde olursa olsun bilime aykırı, kamu çıkarına uymayan, doğayı ve insan sağlığını tehdit eden tüm projelere karşı aklın, bilimin ve kamusal sorumluluklarımızın gösterdiği yolda mücadele etmeye devam edeceğiz” diyerek konuşmasını tamamladı.