Enerji Günlüğü - Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) kuruluşunun 68’inci yılını kutluyor. Yayınladığı bir basın bildirisiyle kutlama mesajını paylaşan EMO, bu mesajda faaliyetlerini anlattı, pek çok alanda daha iyiye varmak için yapılan mücadelelerini dile getirdi.
Devletin ve hükümetin çeşitli uygulamalarını da eleştiren Elektrik Mühendisleri Odası mesajında birlik ve beraberlik vurgusu yapıldı.
Oda’dan yapılan açıklamanın tam metni şöyle:
EMO 68 YAŞINDA
Elektrik Mühendisleri Odası (EMO) kuruluşunun 68. yılını kutluyor. Çalışmalarında ülke, meslek ve meslektaş sorunlarından hareket eden, tüm toplumu ve ülkenin gelişmesini ilgilendiren birçok alanı bünyesinde barındıran EMO, bilim ve tekniği referans alarak kamu yararı doğrultusunda hizmet vermektedir.
Elektrik, elektronik, kontrol ve biyomedikal mühendislerinin meslek örgütü olan EMO`nun ana gelir kaynağı üye ödentileri olup, gücünü sadece üyesinden almaktadır. Odamız, siyasal iktidar, devlet ve sermayeden bağımsız olarak, ilgili meslek alanlarında halktan ve emekten yana sonuçlar üretme hedefiyle çalışma programları hazırlamakta ve uygulamaktadır. Kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi ve karar alma süreçlerine katılım konusunda üzerine düşen sorumluluğu yerine getirirken, kamu çıkarlarını korumak için idari ve yargı yolları dahil birçok platformda mücadele etmektedir.
EMO`nun yıllardır başta enerji olmak üzere mesleki alanlarında yaptığı uyarıların ne denli haklı olduğu son dönemde yaşanan sıkıntılarla net şekilde görülmüştür. Yaklaşık 20 yıldır özelleştirme ve serbestleştirme politikalarıyla yönetilen enerji alanı artık tamamen kar güdüsüyle hareket edilen, plansız, kalitesiz ve büyük kesintilerin olduğu, yüksek oranda dışa bağımlı bir yapı durumundadır. Enerji gibi stratejik bir alanın sermayenin inisiyatifine bırakılmasının sonucu, başıboş bırakılmış ve yönetilemeyen bir alan, santral çöplüğüne dönmüş ama arz güvenliği tehlikesinin ciddi bir olasılık olduğu bir sektör, süreklilik kazanan zamlar ve bağlantılı olarak iğneden ipliğe tüm ürünlerin fiyatlarının olağanüstü artması olmuştur.
İktidar tarafından elektrik tarifelerindeki artışlar için çoklukla "kur değişimleri, enflasyon ve yurtdışındaki fiyatlar" gerekçe olarak gösterilirken, en önemli unsur olan elektrik üreticilerinin fiyat belirleme yöntemleri ve tarifeler üzerindeki rollerine hiç değinilmemektedir. Özelleştirmeler nedeniyle yurttaşlar elektriği olması gerekenden daha pahalıya kullanmakta ve aradaki fark elektrik üreten ve elektrik hizmetini sağlayan özel kuruluşlara rant olarak gitmektedir.
Kamu otoritesi artık müdahale ve düzenleme işlevini yitirmiş, seyirci olmaktan öte bir rolü kalmamıştır. Şirketlere söz geçiremeyen iktidar, destek adı altında faturaların bir kısmının devlet tarafından karşılandığını söyleyebilmekte ancak bu desteğin de yine vatandaşın verdiği vergilerden oluştuğu dolayısıyla faturaların dışında vatandaşın cebinden yine şirketlere aktarım yapıldığı göz ardı edilmektedir. Bugün ödenemeyecek boyutlara ulaşan faturalar nedeniyle elektrik artık kolay erişilebilir bir hizmet olmaktan çıkmıştır. Enerji yoksulluğu her yerdedir.
Son 1 yılda sanayide kullanılan elektrik fiyatlarına da yüzde 400`e varan oranlarda zam yapılmıştır. Krizden çıkış için tek yol üretimken ve Türkiye`nin özellikle katma değeri yüksek teknolojik ürünler alanında gelişme sağlaması gerekirken, yüksek maliyetler üretim imkanını daha da daraltmıştır. Özellikle küçük ve orta boyutlu işletmelerin zor durumda kalmasına, hatta iflasına yol açan maliyet artışları ürün fiyatlarına da yansımış ve TÜİK`e göre yüzde 85, ENAG`a göre yüzde 170 olan enflasyon, gıda dahil birçok sektörde yüzde 200`leri geçmiştir.
Sıcak paraya dayalı ekonomi modeli ve reel sektörlerin geri plana atılması, ülkemizde onca emekle yetiştirilen mühendisleri de mesleklerini uygulayamaz hale getirmektedir. Tasarımcı ve üretimci yeteneklerini kullanamayan, pazarlamacı, montajcı, bakım ve işletme sorumlusu statüsüne indirgenen mühendislerin mesleki alanlarıyla bağı koparılmakta; işsizlik, düşük ücretler ya da esnek çalışma koşularının üstüne geçim sıkıntısı da eklenince daha iyi bir yaşam için yurtdışına gitme arayışına giren mühendislerin sayısı her geçen gün artmaktadır. Acilen mühendislere yönelik istihdam planlaması yapılmalıdır.
EMO ve üyelerinin mesleki faaliyetleri tüm toplumu ve ülkenin gelişimini ilgilendiren alanları kapsamaktadır. Bu nedenle, enerjinin de iletişimin de temel bir insan hakkı olduğundan yola çıkarak, ülkemizin teknolojik ürünlerin pazarı değil, üreticisi olması gerektiğinin bilinci içinde meslektaşlarımıza ve ülkemiz ekonomisine yarar sağlama amacıyla faaliyetlerimizi yürütüyoruz. Mühendislerin meslek örgütü olarak mesleki faaliyet alanlarımızda teknolojik gelişmelerin takip edilmesini ve bu gelişmelerden hem ülkemizin hem de meslektaşlarımızın yararlanmasını sağlamak üzere bilimsel ve teknik kongreler, sempozyumlar düzenliyoruz.
Bugün 89 bin üyesi, 14 şubesi ve 112 temsilciliği bulunan EMO, kurulduğu 26 Aralık 1954`ten bu yana mühendislik mesleğinin gelişimi, meslektaşlarımız ve ülke sorunlarının çözümünün, demokratik bir hukuk devleti, eşitlik, özgürlük ve barış uğruna mücadeleden geçtiği bilinciyle çalışmalarını sürdürmektedir. Bu mücadelemiz nedeniyle Odamıza ve üst birliğimiz TMMOB`ye yönelen baskı ve tehditler karşısında susmadık, susmayacağız. Bu süreçte artık aramızda olmayan değerli mücadele arkadaşlarımızı saygıyla anıyor; tüm meslektaşlarımızı birlik ve dayanışma içinde emeğimize, mesleğimize sahip çıkmaya çağırıyoruz.
Yaşasın EMO!
Yaşasın mesleki dayanışmamız!