MEHMET KARA
Son dört beş günden bu yana İstanbul’un yanı sıra Yalova, İzmit, Sakarya, Tekirdağ gibi yakın iller başta olmak üzere yurt çapında yaygın elektrik kesintileri yaşanıyor. Bunlara başkent Ankara ile Bursa ve İzmir çevreleri de kısmen dahil.
Ve tabii gerek yüz yüze, gerek telefon ve e-posta ve gerekse sosyal medya üzerinden herkes soru yağdırıyor: Elektriklerimiz neden kesiliyor?
Aslında buna ilişkin kısmi açıklamalar geliyor. Ama soruların arkası kesilmiyor.
E nasıl kesilsin ki zaten? Yaz sonlarından itibaren Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak’ın katılımıyla ve törenlerle peş peşe açılan elektrik dağıtım şirketlerinin çağrı merkezleri bu kadar soruyu kaldıramıyor.
Peki çağrı merkezleri kilitlendi diye bu soruya cevap verilemeyecek mi? Bu soruların cevabı yok mu?
Var tabii ki… En iyisi gelin bu sorulara birlikte cevap arayalım. Buyrun, başlıyoruz…
En iyisi konuyu tane tane anlatmak. Ve en sondan, yani tüketim noktasından, tüketiciye en yakın noktadan başlayalım…
Öncelikle, ev ve işyerinize gelen elektriği size bölgenizdeki dağıtım şirketi ulaştırıyor. Ülke sathında bu şirketlerden 21 adet var. İstanbul’da AYEDAŞ ve BEDAŞ var. Bursa’da UEDAŞ, Sakarya ve İzmit’te SEDAŞ, Çukurova çevresinde Toroslar EDAŞ, İzmir ve Manisa’da GDZ, Antalya’da Akdeniz, Ankara’da Başkent EDAŞ…
Şimdi hepiniz elektriğiniz kesilince haklı olarak önce bu şirketlerin çağrı merkezlerini arıyorsunuz. Ve bundan böyle de öyle yapmaya devam edeceksiniz. Çağrı merkezlerinin kilitlenmesini şuracığa bırakıp, yolumuza devam edelim…
Ey elektrik tüketicisi! Son günlerdeki yaygın ve uzun elektrik kesintileri, bölgenizdeki dağıtıcınızdan kaynaklanmıyor. Onlardan kaynaklanan kesintiler de olabilir ama bunlar onlar değil. Hem onlar çoğunlukla önceden duyuruyor kesintileri...
Her neyse... İletim sisteminden, yani devletin (TEİAŞ) elindeki iletim şebekesinden yeterince elektrik alamadığı için dağıtım şirketleri mecburiyetten kısıntı uyguluyor. Ve kesintiler gün boyu sadece belli noktalarda yoğunlaşmasın diye daha kısa sürelerle ve farklı bölgelerde kısıntı uygulanıyor.
İyi de bundan bize ne diyebilirsiniz. Haklısınız da… Ama burada da takılmayalım, düşeriz.
Biz en iyisi anlatmaya devam edelim.
Şimdi bu dağıtım bölgelerine neden yeterli elektrik gelmiyor? Bunun iki nedeni olabilir: Birincisi üretim eksikliği. İkincisi ise son günlerdeki yaygın kesintilerin tetikleyicisi olan, aşırı yağış ve fırtınanın elektrik iletim hatlarında kopmalara arızalara yol açması.
Türkiye’nin şu günlerde yaşadığı ağır kış şartlarını küçümsemek için söylemiyorum. Ama Türkiye’nin tarihinde hiç görmediği ölçüde ağır kış şartlarıyla mücadele ettiğini söylemek de biraz zor. O yüzden, son günlerdeki elektrik kısıntılarının tek nedeni hatlardaki arıza/kopma değil.
Peki ya ne?
İşte burada geliyoruz bir başka meseleye. Aslında Türkiye’nin mevcut elektrik üretim kapasitesi ihtiyacı fazlasıyla karşılayacak düzeyde. Buna rağmen şebekeye yeterli elektrik verilemeyebiliyor.
Dikkat, yeterli elektrik “üretilemeyebiliyor” demiyoruz, “verilemeyebiliyor” diyoruz. Çünkü ihtiyacınızı karşılayacak kadar elektrik üretseniz bile bunu tüketiciye ulaştıramayabiliyorsunuz. Bunun nedeni ise şebekenin dengeli bir coğrafi dağılıma sahip olmayışı. Ya da santrallerin coğrafi dağılımındaki dengesizliği telafi edebilecek bir yapıda kurgulanmayışı.
İyi de bu da ne demek şimdi? Ve iletim şebekesi neden dengeli bir dağılıma sahip değil? Anlatmaya çalışalım…
Türkiye’nin doğusunda tüketilemeyecek kadar elektrik üretilirken, batıda durum tam tersi, yani batı illerinde ihtiyacı karşılayabilecek kadar üretim yok. Hatta tüketim özellikle de kuzeybatıda yoğunlaşıyor. Yani İstanbul, İzmit, Bursa’yı da kapsayan Marmara Bölgesi’nde.
İşte bu şebeke dengesizliği ve daha da ötesi şebeke yetersizliği yüzünden, tüketim noktasına ulaştıramayacağınız elektriği üretmenizin kaynak israfından başka bir sonucu olmaz.
Yani şebekenin kaldırabileceği kadar üretebiliyorsunuz.
Bir diğer elektrik üretememe nedeni ise kaynak yetersizliği. Elektriği rüzgar, güneş, su, doğalgaz ve kömür gibi kaynaklardan üretiyoruz.
Ve dikkat. Burada doğalgazın kritik bir rolü var. Onu sadece elektrik üretiminde değil, ısınmada ve sanayide de kullanıyoruz.
Son günlerde aşırı soğukların etkisiyle evlerde gaz tüketimi artınca kimi elektrik santrallerinin gazı kısılıyor. Bu yüzden de olağan şartlar altında elektrik üretiminde en az yüzde 30 payı bulunan doğalgaz santralleri yeterince çalışamaz hale geliyor.
Bu da elektriğin istenilen miktarda ve istenilen coğrafi dengeyi de tutturabilecek şekilde üretilip tüketiciye ulaştırılmasını imkansız hale getiriyor.
Sonuç itibariyle, nedenleri ne olursa olsun, şebeke yetersizliği/dengesizliğiyle üretim kısıtları kentlere, kasabalara gelen elektriği azaltıyor.
Ve dağıtıcılar da tüketicilere elde ne varsa ancak onu ulaştırabiliyor.
Yani bir kere daha söyleyelim, mecburen kısıntıya gidiyor.
Şimdilik burada keselim, sonra devam edelim.
Çünkü bu pilav daha çok su kaldırır.